EZİKLİĞİMİZ KİMLİKSİZLİĞİMİZDİR

EZİKLİĞİMİZ KİMLİKSİZLİĞİMİZDİR

Hangi devletin vatandaşı olduğunu bilmeyen bir insan ne yapar?

Ya devamlı kim olduğunu ve kimler olduğunu bilmediği insanlar içerisinde sahibsiz olarak yaşayacak veya her gittiği ülkenin pasaportuna sahib olacak. Bu durumda hangi ülkeye sahib olduğu da sorulacaktır. Cevab meçhul kalacaktır.

Bu durumda kişi bulunduğu yere göre renk ve şekil alacak,her hale girecek,her şeyden de mahrum olacaktır. Kısaca bir şeye sahib olmak uğruna,çok şeylerini de feda edecektir.

Evet. Nitekim bizlerin hali pür-melali de bundan farklı değildir.

Avrupalı’ya rezil olacağız korkusuyla asırlık köklerimizi kendi ellerimizle söküyor,köksüzleşiyoruz.

Din bizi geri bıraktı,safsatalarıyla dinden uzaklaşıyor veya terke maruz kalıyoruz. Ruhsuz insanlar haline dönüyoruz.

Geçmişe küfretmeyi büyük bir marifet biliyor,ecdada küfrederek ilerleyeceğimizi zannediyor,tam bir kopuk halde yaşıyoruz.

Medeni olmayı soyunmada arıyor,yine medeni olamayınca da örtünen bazı kimseler de suç buluyorduk. Kirlenen yüzümüzü ve duygularımızı temizler düşüncesiyle… Oysa daha da kirleniyorduk…

İlerlemenin yolunu yapmada değil yıkmada,yerine getirmede değil,terk etmede aradık.

İşte hayattan birkaç misali:-Şöför Bey! beş dakika mola verebilir misiniz,namazımı kılacağım? Kılman şart mı? Kaza edersin. (şart olmasa zaten söylemez ki) Yolculardan da olaya tasdik ve manen sükut ile alkış…

Daha sonra teker patlar (patlasın değil),yahu iyi ki patladı be… Hiç olmazsa biraz hava alırız,oturur çay içeriz.

-Baba oğlundan şikayetçidir. İbadet,ahlak,terbiye eksikliğinden şikayet eder. Ancak verilmemiştir ki,eksiklik söz konusu olsun.Olan şeyler için eksiklik veya fazlalık söz konusu olabilir.

-Kızların örtünmeleri ve tesettür olmalarından şikayet eder,ya açmasını,takınmamasını veya okulu bitirene kadar açık kalmasının bir mahzuru olmayacağından bahseder.

Ancak daha sonra bu kızların iğfal edilmelerinden ve aldatılıp sefâhet ve sefalet içerisine düştüklerinde de suç başkalarında aranır.

-Dinin verebileceği saadet,dinin dışında,dini yaşamamada ve ihmalde arandı. Dine girmek,kabre girmek gibi görüldü. Dinden çıkmada kabirden çıkma gibi görülmeye ve gösterilmeye çalışıldı. Ancak yanılan nokta,izzetin zillette aranması oldu. Gerçek izzet ve insanlık,dinde ve İslâmiyette olduğu unutuldu,düşünülmedi.

Asırlık zilletten izzete geçmenin yolu da,İslâma tarziye verip,o kapıdan içeriye girerek saadeti bulmaktır.

İslâmiyetin her zerresine girdiği sosyal hayatımızdaki sarsıntılar,çekilen ızdıraplar;yine İslâmın müşfik eliyle tedavi edilecek,dindirilecektir.

Avutmacalar nefsin ve şeytanın aldatmacalarıdır.

MEHMET ÖZÇELİK

Loading

No ResponsesOcak 1st, 2015