HUKUKÇU MU ?

HUKUKÇU   MU ?

             Hukukçu olsaydım;vurup almaz,hak sahibinin hakkını bile alırken vurmazdım. Hisle değil mantıkla hareket ederdim.

            Kimseye savaş açmaz,savaşa girmez,savaşı körüklemez,sulhu ve ıslahı tercih ederdim. Avcı değil,savcı olurdum.

            Vurmayı amaçlamaz,meselelerin üzerinde durmayı,doğruları bulmayı hedeflerdim.

            Babamda olsa hukuktaki tarafsızlığımı haktan tarafa kullanır,onu bayraklaştırırdım.

            Kanun..mantık..vicdan…üçgeni içerisinde hakkı korur,haksızı korkuturdum.

            Haksızlık haksızlıktır. Kim ve kimden olursa olsun,her ne şekilde bulunursa bulunsun.

            Hukuku illa bir yanlışı bulmak –tabiri caizse;öküz altında buzağı aramak-amacıyla değil,doğruyu korumak,onu zedelememek yönünde ele alırdım.

            Zira her insan masumdur,suçu sabit olmadıkça. Başta suçlu kabul edilip,soruşturma yoluna gidilirse doğruyu bulmak değil,yanlışları bulmak yönünde yönlenilmiş,kendi haklılığını başkalarının yanlışını ortaya çıkarmada göstermiş olur.

            Yaa.. ben size dememiş miydim! Haklıymışım değil mi! aslında belliydi!

            O halde şimdiye kadar neredeydin? Ne yapıyordun?

            Duyuna kalmış,hak iddia edilemese de ben yapacağım! demek de hukuku zedeler.

            Hukuk çökerse meydanı haksızlık ve haksızlar almış olur.

            Hukuk metne göre hukuktur,yoruma göre değildir. Ben böyle anlıyorum,bana göre bu budur,ifadeleri hukuk değil yorumdur,geçerli değildir.

            Aslına bakarsanız,haksız mıyım yani?

            -Hiçbir kanun milletin yaşayışını ve düşüncesini kısıtlama yönünde çıkarılamaz. Yani,acaba bu insanlar neleri yapmamalı değil de,daha neleri yapabilecekleri yönünde kanunlar çıkarılmalı. Yaptıktan sonra cezalandırmaktansa,yapmadan önce tedbirleri alınmalıdır.

            Kanunlar insanlar için vardır. İnsanlar kanunlar için değil…

            Kanunlar insanlara göre düzenlenir,yaşamamalarını yasaklayıcı olarak değil,belki yaşamalarını sağlayıcı yönde çıkarılmalı…

            Milletleri cezalandırma yönünde değil,onları faydalandırma yönünde hürriyet alanını gayra zarar vermedikçe genişletmeli,daraltmamalıdır.

            Milletin bütün istek ve yaşayışları göz önünde bulundurularak,bunun teminat altına alınması sağlanmalı.

            Kanunlar suç arama,cezalandırma yönünde lastik gibi kullanılmaya çalışılırsa,despot ve zulümlü bir uygulamaya kapı açılmış olur.

            O halde insanların ne yapmamaları yönünde değil,neleri yapacakları yönünde millete taraf olarak hareket edilmeli,cephe alınmamalıdır.

Suç sabit olmadıkça kimse -cürmü meşhud- değildir…

Etin kokma durumu olursa tuzla önlem alınabilir.Ya tuzda kokarsa?

                                                                                                                      30-07-1999  

                                                                                                          MEHMET     ÖZÇELİK

Loading

No ResponsesOcak 1st, 2015