RAMAZAN AYI VE ORUÇ

                                      RAMAZAN   AYI   VE     ORUÇ

         Rahmet ve merhamete muhtaç biz insanlara Ey Rahmet Ayı Ramazan Hoş Geldin…

            Oruç;Cenâb-ı Hakkın rızasını gözeterek,ibadet niyetiyle imsak vaktinden yani fecrin tuluundan,güneşin gurubuna kadar olan zaman süresi içerisinde yemekten,içmekten,cinsi muameleden nefsini men etmektir.

            Oruç;kıblenin tahvilinden sonra,Hicretin ikinci senesinde,Şaban ayında,Bedir gazasından bir ay ve birkaç gün evvel farz kılınmıştır.

            “İslâm öncesi Mekke Arapları,Muhammed (SAM) dahi onlarla beraber,takvimlerinin birinci ayı olan Muharrem ayının 10. günü (Aşura) olmak üzere yılda sadece bir gün oruç tutuyorlardı.”[1]

            Ramazan kelimesi hususunda:”1)Hadis-de”Ramazan geldi,ramazan gitti”şeklinde konuşmayınız. Ramazan ayı geldi,ramazan ayı gitti”deyiniz. Çünki Ramazan Allah Taalanın isimlerinden bir isimdir.”demiştir. (Şehrullah,şehru ramazan gibi)

            2)Hadiste:”Ramazan ayı Allah’ın kullarının günahlarını yaktığı için,bu ad ile isimlendirilmiştir.”

            3)Günahlar,Allah’ın rahmeti karşısında öylesine tükenirler ki adeta yanıp biterler… İşte bu aya bereketiyle bütün günahların yanıp arınması manasında,ramazan adı verilmiştir.[2]

            Oruç gizli olduğu için,zahiri ibadetlerden namaz,hac gibi olmadığından,riyadan uzaktır.

            Oruçta Cenâb-ı Hak,onun mükafatını ben veririm,bana aittir,buyuruyor ve bunu haber veriyor. O halde büyüklerin büyüklüğüne yakışır bir şekilde ihsanda bulunması gibi,Allah’da şanına yakışır bir şekilde ikram ve atâ’da bulunacaktır.

            Oruçla şeytanın yolları kapanır. Hayvani duyguları zayıflatır,ruhani duyguları kuvvetlendirir. Melekiyet kesbeder. Süfli şeylerden uzaklaşır. Faziletlerle donanır ve süslenir.

            Allah’a karşı zaaf ve aczini anlar,Cenab-ı Hakkın kudretini bilir ve görür.

            Fakirlerin halini anlar ve onlara yardım elini uzatır.

            Lokman Hekim oğluna tavsiye eder:”Ey oğul! Karnını doldurduğunda fikrin uyur,hikmet (ilim-fen) söner,gider ve azalar ve organlar ibadetten,kalbin safası ve ince anlayışlılıkla duanın lezzeti ve zikrin tesirinden geri kalır.”

            Bu konuda Bediüzzaman Hazretleri;Ramazandaki orucun bir çok hikmetlerinden:”Hem Cenâb-ı Hakkın rububiyetine,hem insanın hayatı içtimaiyyesine,hem hayatı şahsiyesine,hem nefsin terbiyesine,hem niâmı ilâhiyyenin şükrüne bakan hikmetleri var.

            … Ramazan-ı şerifteki oruç,hakiki ve halis,azametli ve umumi bir şükrün anahtarıdır.

            …İşte ramazanı şerifteki oruç;en gafillere ve mütemerridlere,za’fını ve aczini ve fakrını ihsas ediyor. Açlık vasıtasıyla midesini düşünüyor. Midesindeki ihtiyacını anlar. Zaif vücudu,ne derece çürük olduğunu hatırlıyor. Ne derece merhamete ve şefkate muhtaç olduğunu derk eder. Nefsin fir’avunluğunu bırakıp,kemali acz ve fakr ile dergah-ı ilahiye ilticaa bir arzu hisseder ve bir şükrü manevi eliyle rahmet kapısını çalmağa hazırlanır. Eğer gaflet kalbini bozmamış ise…

            …İşte ramazanı şerif adeta bir ahiret ticareti için,gayet karlı bir meşher,bir pazardır. Ve uhrevi hasılat için,gayet münbit bir zemindir. Ve neşv-ü nema-i a’mal için,bahardaki ma-i nisandır. Saltanatı rububiyeti ilâhiyeye karşı ubudiyeti beşeriyenin resmi geçit yapmasına en parlak,kudsi bir bayram hükmündedir. Ve öyle olduğundan,yemek-içmek gibi nefsin gafletle hayvani hâcatına ve mâlâyani ve hevaperestane müştehiyata girmemek için oruçla mükellef olmuş. Güya muvakkaten hayvaniyetten çıkıp melekiyet vaziyetine veyahut ahiret ticaretine girdiği için,dünyevi hâcatını muvakkaten bırakmakla,uhrevi bir adam ve tecessüden tezahür etmiş bir ruh vaziyetine girerek;savmı ile,Samediyete bir nevi ayinedarlık etmektir. Evet,Ramazan-ı şerif;bu fani dünyada,fani ömür içinde ve kısa bir hayatta baki bir ömür ve uzun bir hayatı bakiyeyi tazammun eder,kazandırır.

            … Demek,beşerin musibetini ikileştiren sabırsızlığın ve tahammülsüzlüğün bir ilacı da oruçtur.

            …Onun içindir ki;Ramazan-ı Şerifte mü’minler,derecatına göre ayrı ayrı nurlara,feyizlere,manevi sürurlara mazhar oluyorlar.Kalb ve ruh,akıl sır gibi letaifin o mübarek ayda oruç vasıtasıyla çok terakkiyat ve tefeyyüzleri vardır. Midenin ağlamasına rağmen,onlar masumane gülüyorlar.”[3]

            Ramazan münasebetiyle camilerdeki coşkulu manevi hava,müslümanların arasındaki sohbet,birlik ve beraberlikler,teravih namazlarının huzuru ve zevki ile tüm İslam alemindeki maddi ve manevi hayatlarda birliği sağlayan mayayı oluşturmuş olur.

            “Sabreden zafere erer.”hakikatı ramazanda tezahür etmektedir.

            Böylece;sevabların artmasıyla adeta bir sevab pazarı oluşturur,maddi-manevi perhize alıştırır.

            “Ulemanın cumhuruna göre,sinni büluğa ermeyen çocuklara oruç vacib değildir. Seleften İbni Sirin ile Zühri gibi bazıları müstehab olduğuna kail olmuşlardır. İmam-ı Şafii-de bu tariki içtihadı iltizam ederek;çocuğun oruç tutmağa kudreti bedeniyesi kifayet derecesinde olursa temrin (alıştırmak) için,ibadete alıştırmak için ibadetle emrolunurlar,demiştir. Ve bununda haddini yedi ve on yaş olarak tayin etmiştir. İshak’a göre,oruçla emrin çağı on iki yaştır. İmam-ı Ahmed bin Hanbel’e göre,ondur. Evza-i,çocuğun kuvayı bedeniyesine zaaf arız olmaksızın üç gün arka arkaya oruç tutabilirse,istihbaben oruç tutturulur,demiştir. Eimme-i Malikiyeye göre,çocuk hakkında oruç meşru değildir.”[4]

            “Ekvator kuşağı” bölgesinde olanlar”,bu gibi bölgelerde 13 saat 30 dakika kadar oruç tutulmuş olacaktır.”[5]

 

            ORUCUN SAĞLIĞIMIZA SAĞLADIKLARI :

            a)Sindirim sistemine etkisi. Bu organlar ailesi ise;ağız ve çenemizdeki tükrük bezlerinden,dil,ağız,yutak,yemek borusu,mide,on iki parmak bağırsağı,karaciğer ve pankreas gibi organlarımıza fayda sağlar.

            “Eğer gerçekleri anlıyorsanız her güçlüğe rağmen oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.”[6]

            b)Dolaşım sistemlerine olan etkisi. Kan hacmi azalır. Bu olay kalbe ciddi bir rahatlık sağlar. Bir aylık oruç küçük tansiyonun düşmesine sebeb olur.

            c)Damarların temiz olmasıyla tahrib ve damar sertliği önlenmiş olur. Böylece böbreklerde sağlığa bununla kavuşmuş olur.

            d)Hücreleri en çok etkileyen su dengesi ayarlanmış olur.

            e)Sinir sistemleri rahatlar,bunalım ve stresler kalkar.

            f)Oruçlu iken karaciğer dinlenmiş olduğundan,kemik iliğinin kan yapmak için ihtiyaç duyduğu maddeleri daha iyi ve sağlıklı hazırlar.[7]

            Orucun bu çok yönlü biyolojik hikmetleri nedeni ile zayıflar oruç tutunca şişmanlar,. Aksine şişmanlarda oruç tutunca genel sağlıktaki olumlu etkileri nedeni ile zayıflar,fazla yağlar erir.

            Bir yıl boyunca devamlı çalışan vücut,memurun yıllık izini gibi dinlenir.

            Hastalıkların çoğu mide hastalığından ileri gelir,oda rast gele yemenin neticesidir. Bundan dolayı doktorların en çok hastalarına yaptıkları tavsiye,perhizdir. Oruç ise,en büyük maddi ve manevi perhizdir.

            Tıbbın babası olan İbni Sina,tıb ilmini iki kelimede topladığını ifade ederek;biri,-konuştuğun zaman az konuş-,diğeri ise;yediğin zaman az ye,dört-beş saat geçmeden yeme,çünkü şifa hazımdadır.-der.

            Yapılan araştırmalar göstermektedir ki;”Kandaki,oruç tutan bir insanın kanındaki mikrop öldürücü akyuvarların çok daha güçlü olduklarını ve bu akyuvarların kanser hücrelerini yok ettiğini ve kandaki mikropları öldürerek vücut direncini güçlendirdiklerini”[8]ortaya koymaktadır.

                                  

                                   – BİR   KISSA   VE   BİR   HİSSE

            Bir ramazan günü,merhum Cemal Öğüt hoca İstanbul’da bir camide va’z eder. Der:Cemaat bizim hanım çok saftır,inşaallah içinizde değildir,der. Göz gezdirerek,tebessüm eder ve devamla:”Eve gittim ki hanım feryad edip, -Aaah aaah,bu günleri de mi görecektim”deyip duruyor. Sebebini sorduğumda:

            -“Kedi iftarlık pideyi yedi.” Bunda şaşılacak ne var hanım,dedim. Bir tane daha alırım. Hanım ise;ekmekte değilim,nasıl olur da bu oruç vakti kedi ekmeği yer,ben buna şaşırıyorum,dedi. Ben de kendisine cevaben dedim:

            “Hanım,hayvanlar oruç tutmaz. Hayvanlar namaz kılmaz. Hayvanlar sorumlu değillerdir,dedim de ikna edip,birazda geç kalışım ondandır…

 

                                   – AYETLERLE       ORUÇ   –

            “Ey iman edenler!Oruç, sizden önce (Adem’den beri) gelip geçmiş ümmetlere yazıldığı (farz kılındığı gibi) size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.”[9]

            “Oruç size sayılı günler olarak yazıldı. Sizden her kim hasta yahut yolcu olursa,tutamadığı günler kadar diğer günlerde oruç tutar. İhtiyarlık veya şifa umudu kalmamış hastalık gibi devamlı mazereti olup da oruç tutmağa güçleri yetmeyenlere fidye gerekir. Fidye,bir fakir doyumu miktardır. Bunun dışında kim gönüllü bir hayır yaparsa,bu kendisi için daha iyidir.. Eğer gerçekleri anlıyorsanız,her güçlüğe rağmen oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır.”[10]

            “Ramazan ayı,insanlara yol gösterici,doğruyu ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak kendisinde Kur’an indirilen aydır. Sizden her kim Hilali (Ramazan ayının ilk hilalini) görürse oruç tutsun. (oruca başlasın) Kim o anda hasta veya yolcu olursa tutamadığı günler sayısınca başka günler de tutsun. Allah size kolaylık ister,zorluk istemez. O,sayıyı tamamlamanızı,size doğru yolu gösterdiği için Allah’ı tazim etmenizi ister. Umulur ki,şükredersiniz.”[11]

            “Kullarım sana,beni sorduğu vakit deki,ben herhalde yakınım. Dua edenin duasını bana dua ettiği anda işitir,ona karşılık veririm. O halde kullarım da benim davetime uysunlar ve bana inansınlar,umulur ki doğru yolu bulurlar.”[12]

“Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı. Onlar sizin için birer elbise,sizle onlar için birer elbise gibisiniz. Allah sizin kendinize kötülük ettiğinizi bildi ve tevbenizi kabul etti,sizi bağışladı. Şimdi (ve bundan sonra ramazan gecelerinde) onlara yaklaşın ve Allah’ın sizin için yazdıklarını isteyin (arayın). Sabahın beyaz ipliği (aydınlığı),siyah ipliğinden ayırt edilinceye kadar yiyin,için,sonra geceye kadar orucu tamamlayın. Mescidlerde ibadete çekildiğiniz anlarda,kadınlara hiç yaklaşmayın. Bunlar Allah’ın yasak sınırlarıdır. Bu sınırları aşmayın. İşte böylece Allah ayetlerini insanlara açıklar. Umulur ki korunurlar.”[13]

(İslâmın ilk zamanlarında farz olan ramazan orucunu tutarken sahur yemeği yoktu. Oruç tutan kimse,akşam orucunu açınca yatsı namazını kılıp uyuyuncaya kadar yer içerdi. Bundan sonra yemek içmek ve kadınlara yaklaşmak haramdı. Bazı müslümanlar dayanamayıp kadınlara yaklaştı. Bazıları da iftardan sonra yorgunlukları sebebiyle hemen uyudukları için,ertesi gün açlık ve susuzluktan baygınlık geçirdiler. Cenâb-ı Allah mü’minlere acıdı ve bu ayeti gönderdi.)[14]

“Oruçlu olarak geçirdiğiniz günler karşılığı olarak şimdi afiyetle yeyin,için.”[15]

“Hiç kimse,onların işlediklerine mükafat olmak üzere saklanmış olan göz aydınlığını bilemez.”[16]

“Sabredenlere mükafatları bol ve hesapsız olarak ödenecektir.”[17]

“Yanlışlıkla olması dışında bir mü’minin bir mü’mini öldürmeğe hakkı olamaz. Yanlışlıkla bir mü’mini öldüren bir kimsenin,mü’min bir köle âzad etmesi ve ölenin ailesine teslim edilecek bir diyet vermesi gereklidir. Meğer ki ölünün ailesi o diyeti bağışlamış ola! (Bu takdirde diyet vermez.) Eğer ölen mü’min olduğu halde,size düşman olan bir toplumdan ise mü’min bir köle âzad etmek lazımdır. Eğer kendileriyle aranızda andlaşma bulunan bir toplumda ise ailesine teslim edilecek bir diyet ve bir mü’min köleyi âzad etmek gerekir. Bunları bulamayan kimsenin,Allah tarafından tevbesinin kabulü için iki ay peşi peşine oruç tutması lazımdır. Allah her şeyi bilendir,hikmet sahibidir.”[18]

“Allah,kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutmaz,fakat bilerek yaptığınız yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutar. Bununda keffâreti, ailenize yedirdiğiniz yemeğin orta hallisinden on fakire yedirmek,yahut onları giydirmek,yahut da bir köle âzad etmektir. Bunları bulamayan üç gün oruç tutmalıdır. Yemin ettiğiniz takdirde yeminlerinizin keffâreti işte budur. Yeminlerinizi koruyun. (Onlara riayet edin) Allah size ayetlerini açıklıyor;umulur ki şükredersiniz.”[19]

“Buna imkan bulamayan kimse (Zıhar cezasına),temas etmeden önce aralıksız olarak iki ay oruç tutmalıdır. Buna da gücü yetmeyen,altmış fakiri doyurur. Bu (hafifletme), Allah ve rasulüne inanmanızdan dolayıdır. Bunlar Allah’ın hükümleridir. Kafirler için acı bir azap vardır.”[20]

HADİSLERDE    ORUÇ –

-Rasulullah İslamı tarif ederken:”Ramazan

-Orucunu tutmak”diye belirtir.[21]

-“Oruç tutun,sıhhat bulun.”

-“Oruç sabrın yarısıdır.”

-“Oruç bir perdedir,mü’minin sığınacağı kalelerden bir kaledir.

-“Oruç ateşe karşı (sağlam) bir perdedir. Yeter ki yalanla,gıybetle kişi onu yırtmamış olsun.”

-“Oruçlunun uykusu ibadettir,susması tesbihtir,amelleri misliyle kabul edilir,duası makbuldür,günahı affedilir.”

-“Oruçta riya yoktur. Allah taala hazretleri buyurur ki:”Oruç benim içindir,onun mükafatını ben vereceğim,oruçlu yiyecek ve içeceğini benim için bıraktı.”

-“Oruçlunun yanında birisi yemek yeyince melekler ona rahmet okurlar,bu hal,öbürü yemesini bitirinceye kadar devam eder.”

-“Oruçlu için iki sevinç vardır:Biri,orucu açtığı zamanki sevincidir. Diğeri de,rabbine kavuştuğu zamanki sevincidir. Oruçlunun ağzından çıkan koku (haluf) Allah indinde misk kokusundan daha hoştur.”(Ebu Hüreyre-den)

-“Oruç perdedir. Biriniz bir gün oruç tutacak olursa kötü söz sarf etmesin,bağırıp çağırmasın. Birisi kendisine yakışıksız laf edecek veya kavga edecek olursa:”Ben oruçluyum.”desin. (ve ona bulaşmasın)”(Kütüb-ü Sitte imamları)

-“Kıyamet günü olunca,Allah kullarını hesaba çeker,üzerindeki kul haklarını amellerinden karşılar,öyle ki oruç hariç hiçbir şeyi kalmaz. Allah baki kalan hakları kendinden öder ve orucuna dokunmaz,onunla da kulunu cennete koyar.”(İbni Hacer)

-“Kim Allah taala yolunda bir gün tutsa,Allah onunla ateş arasına,genişliği sema ile arz arasını tutan bir hendek kılar.”(Tirmizi)

-“Cennette Reyyan denilen bir kapı vardır. Oradan sadece oruçlular girer. Oruçlular girdiler mi artık kapanır,kimse oradan giremez.”(Buhari-Müslim-Nesa-i),”Oraya kim girerse ebediyyen susamaz.”(Tirmizi)

-“Kim bir oruçluya iftar ettirirse,kendisine onun sevabı kadar sevap yazılır. Üstelik bu sebeble oruçlunun sevabından hiçbir eksilme olmaz.”(Tirmizi-İbni Mace)

-“Ramazan ayı girdiği zaman cennetin kapıları açılır,cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur.”(Buhari-Müslim-Nesa-i) (Dünya bir ay boyunca şeytansız bir dünyadır. Ancak onun vekili olan nefis vardır. Oda oruçla susturulursa,şeytani ve süfli hareketler rastlanmayacak veya nadirattan olacaktır.)

-“(Muteber) Oruç, (hep beraber) tuttuğunuz gündekidir. (muteber) İftar, (hep beraber) ettiğiniz gündekidir. (muteber) Kurban, (hep beraber) kurban kestiğiniz gündekidir.”(Tirmizi-Ebu Davud)

-“Oruç,giren şey için,abdest de çıkan şey için bozulur.”(Buhari)

-“Kim oruçlu olduğu halde unutur ve yerse veya içerse orucunu tamamlasın. Çünki ona Allah yedirip içirmiştir.”(Buhari-Müslim-Tirmizi-Ebu Davud)

-“Kim ramazan orucunu tutar ve ona Şevval ayından altı gün ilave ederse,sanki yıl orucu tutmuş olur.”(Müslim-Tirmizi-Ebu Davud)

-“Sizden kimse,ramazanı bir veya iki gün önceden oruç tutarak karşılamasın. Eğer bir kimse,önceden oruç tutmakta idiyse,orucunu tutsun.”(Buhari-Müslim-Ebu Davud-Nesa-i)

-“Sahur yemeği yeyin,zira sahurda bereket var.”(Buhari-Müslim-Tirmizi-Nesa-i)

-“Bizim orucumuzla ehli kitabın orucunu ayıran fark sahur yemeğidir.”(Müslim-Ebu Davud-Tirmizi-Nesa-i)

-“Biriniz ezanı işitince (yiyip içtiği) kap elinde ise,ihtiyacını görünceye kadar onu bırakmasın.”(Ebu Davud)

-“İnsanlar iftarda ta’cile yer verdikleri müddetçe hayır üzerine devam ederler.”(Buhari-Müslim-Muvatta-Tirmizi)

-(İftar duası)“Allahümme leke sumtü ve ala rızkuke eftartü.”(Allahım! Senin rızan için oruç tuttum ve senin rızkınla orucumu açıyorum.)”(Ebu Davud)

-“Kim sefer sırasında ramazana erer ve bereketinde kendisinin karnını doyuracak yere götürecek bir bineği varsa,nerede olursa olsun orucunu tutsun.”(Ebu Davud)

-“Kim üzerinde oruç borcu olduğu halde ölürse,velisi ona bedel tutar.”(Buhari-Müslim-Ebu Davud)

-“Ramazan ayında,hasta veya ruhsat sahibi olmaksızın kim bir günlük orucunu yerse,bütün zaman boyu oruç tutsa bu orucu kaza edemez.”[22](Buhari-Tirmizi-Ebu Davud)

-“Kim inanarak ve sevabını Allah’dan umarak ramazan orucunu tutarsa geçmiş günahları bağışlanır.”(Buhari)

-“Peygamber Efendimiz minbere çıktıklarında üç kere (Evet, öyle olsun manasına) “Amin”dedi. Sebebi sorulduğunda Peygamberimiz:”Cibril bana geldi ve dedi:Kim ki ramazan ayına yetişir (Allah’a isyan ederek,fırsatı değerlendirmeyip tevbe etmez) bağışlanmadan cehenneme girerse;Allah onu rahmetinden uzaklaştırsın. Amin-de,dedi. Bende,amin,dedim.”buyurur.”(Buhari)

-“Karın,hastalığın (yeri,evi ve) aslıdır. Oruç (ve perhiz ise) deva (ve şifanın) aslıdır.”

-“Allah-u taala abid olan gençle,meleklere iftihar eder ve buyurur:Ey benim için şehvetini terk edip gençliğini feda eden genç,sen benim katımda,bazı meleklerim gibisin.”(Tirmizi)

-“Şeytan (ın hilesi),kan,damarda dolaştığı gibi,Adem oğlunda dolaşır,oruç ise onların yollarını daraltır.”(Buhari-Müslim)

-“Ebu Hureyre’den;Rasulullah dedi:”Eğer şeytanlar,Adem oğullarının kalblerinde dolaşmasaydı,onlar,gökler aleminin gizliliklerini görürlerdi.”(İmam-ı Ahmed)

-“Cabir,Enes’den rivayet etti ki,Rasulü Ekrem (SAM) buyurdu:”Beş şey orucu bozar (sevabını azaltır):Yalan konuşmak,Gıybet etmek,Kovuculuk yapmak,Yalan yemin,şehvetle bakmak.” (Bundan dolayı kamil oruç,bütün duygularla tutulan oruçtur. Bunlar:Gözün harama bakmaması,kulağın kötü söz dinlememesi,aklın kötü düşünmemesi,el ve ayakların kötülükte değil,hayırda kullanılması gerekir.)

-“Resul-i Ekrem’in (SAM) zamanında idi ki oruç tutan iki kadın akşama doğru,açlık ve susuzluktan helak olacak vaziyete geldiler;oruçlarını bozmak için müsaade almak üzere Resul-i Ekrem’e bir kişi gönderdiler. Peygamber Efendimiz de bir bardak verdi ve onlara,yediklerini bu bardağa (kaba) kusmalarını söyle buyurdu. Onlardan birisi safi kan ve et kusarak bardağı yarı doldurdu. Diğeri de aynı şekilde kusarak bardağı doldurdular. Bu vaziyetten herkes şaşırmıştı. Peygamber Efendimiz:”Bunlar, Allah taalanın kendilerine helal kıldığı şeyden tuttu ve fakat haram ettiği şey ile iftar ettiler.”buyurdu.

(sonra da bunu açıklayarak) Birisi diğerinin yanına sokuldu ve halkın gıybetini yaptılar. İşte şu gördüğünüz yedikleri insan etleridir.”buyurdu.”(İmam Ahmed)

“Ey gençler topluluğu. Sizden evlenmeye gücü yeten,evlensin. Evlenmeye gücü yetmeyen,oruca devam etsin. Zira o oruç onun için (şehvetten) koruyucudur..”(Nefsini frenleyicidir.)(Buhari-Müslim)[23]

-Vasile bin Esga’dan,İmam Ahmed dedi ki:Rasulullah (SAM) dedi:”İbrahimin suhufu ramazanın ilk gecesinde indi,Tevrat ramazanda tamamlandı,İncil ramazanın 13’de geçti,Allah Kur’an-ı ramazanın 24’de indirdi.”

Suhuf (sahifeler),Tevrat,Zebur,İncil onlardan her biri nebilere toptan indirildi. Amma Kur’an dünya semasında Beytül İzzet’e birden indirildi. Buda ramazan ayında,Kadir gecesinde idi. Daha sonra olaylara göre parça parça indi.”[24]

-İbni Ömerden rivayet edilmiştir:”İslam beş şey üzerine kurulmuştur.Allah’dan başka ilah olmayıp,Muhammed’ in (SAM) Allah’ın rasulü olduğuna şehadet etmek,Namazı kılmak,Zekatı vermek,Ramazan ayının orucunu tutmak,beyti (Kabeyi) haccetmektir.”[25]

-Ebu Hureyre’den rivayet edilmiştir:”Ramazan ayı girdiğinde rahmet kapıları açılır,cehennem kapıları kapanır,şeytanlar zincire vurulur.”

Ebi Ümame’den rivayet edilmiştir:”Kim Allah yolunda bir gün oruç tutarsa;Allah onun yüzünü,sahibine itaat eden soylu atın yarış meydanından koşuşu gibi,cehennemden yüz senelik mesafeye ve yere uzaklaştırır.”[26]

-Gündüzleri evine misafirin inip de,dumanının (ocağının) evinde tütmediği görülmeyen,(Devamlı misafiri hazır olan) Ebu Ümame anlatıyor,dedim:” Ya rasulallah,beni cennete götürecek bir ameli bana söyle veya buna benzer. Dedi:”Oruca devam et,çünkü onun (dünyevi-uhrevi-maddi-manevi) misli (ve benzeri) yoktur.”[27]

-Ebu Hureyre’den rivayet edilmiştir:”Her şeyin bir zekatı vardır,bedenin zekatı oruçtur.”[28]

-İbni mes’ud’dan,Rasulullah (SAM) dedi:”Burnu sürünsün o adamın ki;yanında (ismim) söylenir de bana salat getirmez.

Burnu sürünsün o adamın ki;ramazan girerde,bağışlanmadan (o ay) sona erer.

Burnu sürünsün o adamın ki;yaşlı anne-babasına (veya onlardan birine) kavuşurda,onlarla cennete giremez. (Onlara şefkat kanadını germek suretiyle…)”[29]

Ebu Hüreyre’den,Rasulullah yemin ederek dedi:”Müslümanlar üzerine ramazandan daha hayırlı bir ay gelmemiştir. Vaktaki,mü’min ibadete kuvvet hazır eder. Münafık ise hazırlamayıp insanların gafletine (uyar) ve kadınlarına (tabi) olurlar. Ramazan mü’min için ganimet olup,fâcir de (günahkârda) ondan istifade eder.”[30]

-Huzeyfe’den,Rasulullah elini göğsüne dayadı ve dedi;Kim,Allah’ın rızasını arar ve akibeti onunla neticelenmek üzere –La ilahe illallah- derse,cennete girer.

Kim bir gün_Allah’ın rızasını arayıp,akibeti (imanla) neticelenerek- oruç tutarsa cennete girer.

Kimde –Allah’ın rızasını arayarak ve akibet onunla neticelenerek- bir sadaka verirse cennete girer.”[31]

-Ebu Hureyre’den,Rasulullah (SAM) dedi:”Üç kişi vardır ki duası reddedilmez:Adil imam (devlet reisi,idareci),iftar edinceye kadar oruçlu (nun duası),Mazlumun duası.

Allah kıyamet günü o duayı bulutların üzerine çıkarır ve ona sema kapıları açılır ve Rab (taala) der:İzzetim hakkı için;(bir anlık) bir zamandan sonra da olsa,elbette sana yardım edeceğim (o dua sahibinin duasını kabul edip,reddetmeyeceğim.)”[32]

-Damrat bin Habib’den,Rasulullah (SAM) dedi:”Muhakkak ki her şey için bir kapı vardır. İbadetin kapısı oruçtur.”[33]

Sehl bin Sa’d’den,Nebi (SAM) dedi:”Cennet de bir kapı vardır,ona Reyyan denilir. Kıyamet günü getirilir,denilir:”Oruçlular nerede? Kim oruçlulardan ise,oraya girer. Oraya giren,ebediyyen susamaz.”[34]

-İbni Büreyde babasından,Rasulullah (SAM) Bilal’e dedi:”Biz rızkımızı yeriz,Bilal’in rızkının fazlası (ona fazla olarak) cennettedir.”

Âgâh ol (uyanık ol,bil ki) Ya Bilal,muhakkak ki sâim (in),kemiği tesbih eder,onun yanında yenildiği (oda sabrettiği için) melekler onun için istiğfarda bulunur.”[35]

-İbni Abbas’dan,Rasulullah (SAM) dedi:”Kim Mekke’de ramazana ulaşır (orada idrak eder) oruç tutar ve kâim olur (ibadette bulunursa) bundan dolayı;Allah’ın ona yüz bin ramazan ayı yazması müyesser olur. Bunun dışında;Allah onun her günü için bir köle âzad,her gecesi için bir köle âzad,her gün Allah yolunda iki at yüklü (sadaka tasadduk), her günde bir hasene (iyilik) ve her gecede bir hasene yazar.”[36]

-İbni Ömer’den,Rasulullah (SAM) dedi:”Mekke’de ramazan,Mekke’nin dışındaki bin ramazandan daha faziletlidir.”[37]

-İbni Abbas’dan,Nebi (SAM) ramazan ayı girdiğinde her esiri serbest bırakır,her isteyene (boş çevirmez,isteğini) verirdi.”[38]

-Ebu Said-el Hudri’den,Rasulullah (SAM) dedi:”Ramazan orucu (diğer) ramazana kadar,arasındaki (işlenecek) lere keffârettir.”[39]

-Ebu Hureyre’den rivayet edilmiştir:”Sahuru yapınız,muhakkak ki sahurda bereket vardır.”[40]

-Amr bin As’dan,Rasulullah (SAM) dedi:”Bizim orucumuz ile ehli kitabın orucunu ayıran sahur (da) yemektir.”[41]

-İbni Abbas’dan,Rasulullah (SAM) dedi:”Biz enbiyalar topluluğunun işi;iftarı acele,sahuru geç yapmak ve (namazda) sağ eli,sol el üzerine koymaktır.”[42]

-Ebu Hureyre’den,Rasulullah (SAM) dedi:” Sizde biri oruçlu olduğu halde yer ve içerse;orucunu tamamlasın,muhakkak ki onu,Allah yedirmiş ve içirmiştir.”[43]

-Hz. Âişe’den,Rasulullah (SAM) dedi:”(Oruçlu iken) Misvak;sâim (oruçlu) in hasletlerinin en hayırlılarındandır.”[44]

-Ebu Said’den,Nebi (SAM) yle beraber gazvede idik. Bizden bazısı oruçlu,bazısı oruçsuz idik. (Orucu) tutanı tutmayana karşı,tutmayanı da tutana karşı ayıplamazdı.”[45]

-Abdullah bin Amr’dan,Nebi (SAM) den ramazanın kazasından soruldu:”Onu (kaza ettiğin günlerde) ard arda kaza et,ayırsan da olur.”[46]

-İbni Abbas’dan,bir kadın Nebiye (SAM) geldi ve dedi:”Ya Rasulallah,kız kardeşim öldü,üzerinde ard arda iki ayın orucu vardı. (tutamamıştı) (Nebi (SAM) dedi:” Ne dersin? Eğer kız kardeşinin borcu olsaydı,onu öder miydin? Kadın –evet-dedi. Dedi:”Allah’ın hakkı (ödenmeye) en layıktır.”

İbni Ömer’den rivayette:”Her gün yerine bir fakiri yedirmesini” ve onun yerine oruç tutulmasına”Evet”der.[47]

-Cabir’den,bir adam Nebi’ye (SAM) sordu:”Ne dersin? Beş vakit farz namazımı kılarsam,Ramazan orucumu tutarsam,Helal’ı helal sayar,Haram’ı haram sayıp,buna hiçbir şeyi de ziyade kılmazsam cennete gider miyim?

(Peygamberimiz)”Evet”dedi. (adam) dedi:”Vallahi bunlara hiçbir şeyi ziyade kılmayacağım.”(Müslim)

-Enes’den,”Nebi (SAM) kışta hurma ile,yazda su ile iftar ederdi.”(Tirmizi)

-Amir bin Rabia’dan:”Nebi (SAM) yi oruçlu olduğu halde (çok) misvak kullanır gördüm. (çokluğundan) sayısını ve hesabını bilmiyorum.”(Buhari-Ebu Davud-Tirmizi)

-Hz. Âişe’den,Nebi (SAM) dedi:”Misvak ağzı temizleyici,Rabbın rızasını kazandırıcıdır.”(Buhari)

-Ebu Hureyre’den,Rasulullah (SAM) farz veya vacib gibi emir etmeksizin ramazan (gecesin) de (teravih için) kalkmayı teşvik ederdi de:”Kim faziletine inanarak ve sevabını umarak ramazanda (ibadet için) kalkarsa,geçmişteki hataları bağışlanır.”buyurdu.(Müslim)

-İbni Abbas dedi ki:Rasulullah (SAM) insanların en sahavetlisi idi. Ramazanda Cebrail ile karşılaştığı zaman daha cömert olurdu. Cebrail,ramazanda her gece Resul-ü Ekrem’le buluşup kendisiyle karşılıklı Kur’an okurlardı. Rasul-ü Ekrem,Cebrail kendisine geldiği vakit,rahmet yüklü buluttan daha sehavetli idi.”(Buhari-Müslim)

-Ebul Yakzan Ammar bin Yasir dedi ki:”Kim (şaban veya ramazan olduğunda) şek edilen günde oruç tutarsa,Ebul Kasım (Muhammed) (SAM) a isyan etmiş olur.”(Ebu Davud-Tirmizi)

Hadisin rivayetlerinde vardır ki;Cenâb-ı Hak nefse demiş ki:”Ben neyim,sen nesin? Nefis demiş:”Ben benim,sen sensin.” Azab vermiş,cehenneme atmış,yine sormuş. Yine demiş:”Ene ene,ente ente”Hangi nevi azabı vermiş,enaniyetten vaz geçmemiş. Sonra açlık ile azab vermiş. Yani aç bırakmış. Yine sormuş:”Men ene vema ente” Nefis demiş:”Ente rabbiyer rahim ve ene abdukel aciz.” Yani:”Sen benim Rabb-ı Rahimimsin,ben senin aciz bir abdinim.”[48]

 

           5-3-1992

                                                                       MEHMET   ÖZÇELİK

[1] İslam Peygamberi. Muhammed Hamidullah. 2 / 735.

[2] Tefsir-i Kebir Fahreddin-i Razi. (Heyet) 4 / 346.

[3] Mektubat. B.Said Nursi. Sh. 372-378.

[4] Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih Tercemesi. 6 / 288.

[5] İslam Peygamberi.age. 2 / 794.

[6] Bakara.184.

[7] Bak. Kur’an-ı Keri^’den Ayetler ve İlmi Gerçekler. Haluk Nur Baki. Sh. 38.

[8] Bak. Zaman Gazt.22-1-1997.

[9] Bakara.183.

[10] Bakara.184.

[11] Bakara.185.

[12] Bakara.186.

[13] Bakara.187.

[14] Kur’an-ı Kerim ve Türkçe Açıklamalı Terc. (heyet) Sh.28.

[15] el-Hakka.24.

[16] Secde.17.

[17] Zümer.10.

[18] Nisa.92.

[19] Maide.89.

[20] Mücadele.4.

[21] İslam Peygamberi. age. 2 / 718.

[22] Kütüb-ü Sitte Muhtasarı. Prof. İ. Canan. 9 / 418-526,et-Terğib vet-Terhib. Münziri. (Arapça) 2 / 79- 150, Mevsuatül Hadisin Nebevi. (Arapça) 1 / 1 – 103,el-Lü’lü-ü vel Mercan (Arapça) 1 / 238 – 262, Tecrid-i Sarih. (Arp) Ahmed bin Abdullatif. 1 / 121 – 127,İhya-i Ulumiddin. İmam-ı Gazali.1 / 643 – 675,et-Tac. (Arp) Şeyh Mansur Ali Nasıf. 2 / 44 – 105, Riyazus Salihin. İmam Nevevi. Terc. M. Emre. 713,728 – 752, Sahih-i Buhari Muhtasarı Tecrid-i Sarih. Şarih. Kamil Miras. 4 / 70 – 96 , 6 / 247 – 311.

[23] Muhtasarı Tefsir-i İbni Kesir. (Arp) M. A. Sabuni. 1 / 159.

[24] Age. 1 / 161, Mecmuatün minet Tefasir. (Arapça) Beyzavi-Nesefi-Hazin-İbni Abbas- 1 / 260.

[25] Arapça Mevsuatül Hadisin Nebevi Kitabının 1. Cildinden tercüme edilmiştir. 1 / 9.

[26] Age. 1 / 34.

[27] Age. 1 / 36.

[28] Age. 1 / 36.

[29] Age. 1 / 48.

[30] Age. 1 / 52.

[31] Age. 1 / 54.

[32] Age. 1 / 55.

[33] Age. 1 / 56.

[34] Age. 1 / 64.

[35] Age. 1 / 65.

[36] Age. 1 / 66.

[37] Age. 1 / 70.

[38] Age. 1 / 70.

[39] Age. 1 / 91.

[40] Age. 1 / 194.

[41] Age. 1 / 198.

[42] Age. 1 / 224.

[43] Age. 1 / 298.

[44] Age. 1 / 302.

[45] Age. 1 / 475.

[46] Age. 1 / 543.

[47] Age. 1 / 549. (NOT:Kaynak olarak gösterdiğimiz bu “Mevsuatül Hadisin Nebevi”kitabı üç büyük cilt halinde olup,1618 sayfadan müteşekkildir. İki cildi –1104 sayfası- bütün oruç ile ilgili hadisleri ihtiva etmektedir. Üçüncü cilt ise,musannifin tasnifine ayrılmıştır. Arapça asıllı bu eser,ilgilenenlerce yazarından istenilebilir. Ücretsizdir. Adres:Abdulmelik Bekr Abdullah Kadı. Camiatül Melik Fahd ll Betrul vel Meadin. Reisu Kısmud-Dırasatil İslamiyye vel Arabiyye. Ez-Zahran).

[48] Mektubat. B. Said Nursi. 377-378.

Loading

No ResponsesOcak 1st, 2015