ŞOKLU BİR NESİL

ŞOKLU BİR NESİL

Adil Ertuğrul Beyle asrımızın meseleleri üzerine yapmış olduğumuz bir sohbette;bizi 13. asırda durdurup,13. asırdaki Avrupalıları da 20. asırda gezdiren sebebler üzerinde durduk.

Mevzu;hastalıkların sebeb ve çarelerinin ne olduğu idi?

Bir çok reçete ve devalardan sonra,muhatabım şöyle bir misalle konuya açıklık getirdi:

“Daha dört-beş yaşlarında çocuk idik. Köyden dinamitle balık avlamaya giderlerdi. Bizde onlarla beraber gider,ancak balık avlamakla bir ilgimiz olduğundan değil,dinamitin sesini duymak ve o hevesle giderdik.

Dinamitler atılır,atıldığı yerdeki balıklar parçalanırken;bir uzakta bulunan balıklar da onun sesiyle ve tesiriyle baygınlaşarak,ters dönerlerdi. Suyun yüzü balıkların ters dönmesiyle beyaz bir hal alırdı.

Baygınlık geçirenlerden yakalananlar yakalanır,yakalanmayanlar da suyun yüzünde saatlerce habersiz olarak süzülüp giderlerdi.

Ancak uzun bir zaman sonra kendine gelebilenlerde,o dinamitlerin şoku ve tesiriyle yaşarlar,bir nebze de olsa hatırlamaya çalışırlardı. Öldürmeyip çektiren,yapılanları düşünmeden ve düşünemeden yaşanılan bir hayat…”

Aynen bizlerde;içte ve dışta yemiş olduğumuz maddi ve manevi darbeler neticesinde,birkaç nesil kaybetmişiz. Heder olup,kaybetmişiz.

Biraz onlardan uzak olan sonraki nesillerde,babalarının yemiş olduğu darbeleri gördüklerinden,onun şokunu yaşamaktadırlar. Onun tesiriyle –Mezarı Müteharrik- -ölü gezer-,ölü toprağı serpilmiş gibi,vurdum duymaz ve de ilgisiz,çok şeyden de bilgisiz.

Ölmeyipte kalanlar o şokun tesiriyle geçmişe,mukaddesata karşı bi-gane ve düşmanlıkla –Reddi miras- yani ecdada ait ne varsa,onlardan ne kalmışsa hepsini red… Veya onun yaptığının tersini yapmak.

Oysa o ecdad;maddi-manevi bünyesini büyülttüğü gibi,mikroplardan da temizledi. Bir elinde dünyayı,öbür elinde ahireti tutarak…

O halde bütün bunları red mi? Vâa esefâ… İşte hâl-i pür-melâlimiz…

İşte Şoklu Bir Nesil…

MEHMET ÖZÇELİK

Loading

No ResponsesOcak 1st, 2015