TÜRKİYE SAHNE Mİ ?

TÜRKİYE SAHNE Mİ ?

Türkiye herkesin otluk merkezi mi? Türkiye dingonun ahırı mı?

Türkiye bir yandan Rus’un,bir yandan da batının kendi ideolojilerini uyguladığı bir sahne,bir alan mı?

Türkiye iç-den ve dış-tan karıştırıp bölmek isteyen,her gelen hergelenin yol geçen hanı mı?

Türkiye bir yandan ayıların ve ayı postu giyenlerin,bir yandan da domuzların ve domuz postu giyenlerin ve domuz eti giyenlerin oyun ve eğlence yeri ve kürkçü dükkanı mı? Yoksa Hilal ve Yıldızın gölgesinde gölgelenenlerin meskeni midir?

Türkiye yabancı ve yabani asıllı film şirketlerinin sergiledikleri bir saha mı?

Türkiye de her önüne gelenin oyununu sergilemesi;istediği oyunu oynaması için bir sahne mi?

Düşüncesini Fikre getiriyor! Acaba öyle mi? Masum mu? Ya masum olarak seyreden? Masum değil mi?

Bir yandan PKK,Yunan,Bulgar,İsrail,Amerika ve tüm batı,Fransız diplomatları,Rus zorba ve kuklaları,dost bildiğimiz ülkeler,Asya ülkelerinin perde önündeki,idareci kesimdeki yüzsüzler,iç-de dost görünüp de hıyanet eden virüsler…

Türkiye bunların arasında kalmış,görünmez durumda değil mi?

Esrar,eroin,silah,bilmem ne menem satmak için Türkiye ye koşuyor. Burası bir han mı? Gayrı meşru bir Pazar mı?

Türkiye her türlü bi-çarenin yani çaresizlerin çare arayıp,çare bulduğu bir yer mi? Menfiler de çareyi burada aramakta,müsbet olanlar da… Müsbetlerin zorlandığı,menfilerin kolaylıkla geçtiği bir köprü mü? Yoksa onlara kolaylık sağlamak amacıyla ihdas mı edilmiş,demokrasi? Demokrasi köprüsü,menfilerin köprüsü? Müsbetlerin önündeki,cüz-i olarak aralanan örtüsü… Batının da havzı ve doldurması… Peki ya neyin nesi,kimin fesi?

Evet,ortada bir gerçek varsa oda;Türkiye doğulunun da batılının da,Asyalının da,Avrupalının da dışa açılan gür bir sesi…

Türkiye geleceğin ülkesi… İstiklal ve istikbal vadeden ülke… Bayrak ülke,bayraklaşan ülke…

Evet. Müslümanlar ve müslüman devletler bir vücudun azası gibidirler.

Bediüzzaman’ın ifadesiyle;Mısır İslâmın zeki bir evladı. İngiliz Siyasal fakültesinde ders görmektedir.

Kafkas,Türk cumhuriyetleri ise;İslâmın gücü ve de kuvveti.

Biz Türkler ise;hareket eden kolu ve kanadıyız. Diğerleri bağlı durumdalar.

Bizlerde iç ve dış karıştırmalarla bağlanmaya çalışılmaktayız. Bir yandan da tefrikayla bölünmeye ve zayıflatılmaya uğraşılmaktadır.

Bir Hindli alim bu konuda:”Hindistan İslâmın ve Müslümanların gövdesi olup,üzerine İngiliz ve Fransız oturmuş durumdadır. Mısır kafası,Türkler ise hareket eden kolu-bacağı,kurtuluş noktası. Onu da yoka çabalıyorlar. Tevhidinizi koruyun.”diye yalvarmaktadır.

Ve işte Lord Gürzon;Türklere istiklallerini tanıttırarak bizzat kendi elleriyle kendilerini yok ettirmeye çalışmıştır.

Bilmem ki! Takdir mi etsem yoksa Tekdir mi? 70 yıllık idareyi takdir mi edelim? Peki neyiyle? Neleriyle?

Tekdir mi edelim? Acaba hangileriyle?

Günahı sevabından çok.Şeyy,sevabı var mı ki? Örnek mi istersiniz? Kaç tane olsun?

Zulmetli yılların,zulmetli insanları…

Karanlık günlerde ak insanların yetiştirdiği nurlu nesiller.

Karanlık ideolojilerin yetiştirdikleri ve onların boğmağa çalışmasına rağmen,gelecek nurlu nesillerin ve geleceklerin ışık insanları…

Bütün bunlara,menfiliklere rağmen deriz ki;

Güneş ülke,güneşlerin doğduğu ülke…

Batırılmaya çalışılan doğuş ülke… Bu ülke… Türkiye…

10 –3 – 1996

MEHMET ÖZÇELİK

Loading

No ResponsesOcak 1st, 2015