DAĞLAR VE DENİZLER

DAĞLAR VE DENİZLER

Dağlar Allah-ın kudret ve azametine en büyük delil ve şahitlerdir.
Bir çok vazifesi olan dağlar,her bir varlık gibi,kendi lisanıyla Hakkı tesbih ederler.
Dağlar havayı tarak gibi tarayıp temizlerken,bir yandan maden ve sulara hazine ve ambarlık yapar.Yer yüzünü sarsıntıdan vikaye edip korurlar.
Yer yüzüne çakılmış birer çadır direk görevi görürler.
Denizlerde büyüklükleri dağların aksine yerin derinliklerine doğru inerek,Allah-ın haşmetine ve ibret levhalarına nazarlarımızı çevirmektedir.
Zerreden uçsuz bucaksız kâinata nazarımızı çevirmemizi isteyen Allah,tefekkür penceresiyle alemimizin boyutlarını genişleterek daha kapsamlı bakmış ve imanımız artmış olur.
Rabbimiz buyurur:”Efela yenzurune ilel ibili keyfe hulikat”yani ve devam ile;
“(İnsanlar) devenin nasıl yaratıldığına, göğün nasıl yükseltildiğine, dağların nasıl dikildiğine, yeryüzünün nasıl yayıldığına bir bakmazlar mı?”

Eski devirdeki insanlara dağlar birer mesken olmuş.
“tenhitunel cibale buyuta”-’dağlarında evler yontuyorsunuz.’

“Ve huvellezi meddel erda ve ceale fiha ravasiye ve enhara”-‘ Yeri döşeyen, onda oturaklı dağlar ve ırmaklar yaratan’

“Vel erda medednaha ve elkayna fiha ravasiye “-‘Yeri uzatıp yaydık, orada sabit dağlar yerleştirdik’

“Ve teral cibale tahsebuha camideten ve hiye temurru merras sehab”
‘Dağları yerinde donmuş gibi durur görürsün, oysa onlar bulutlar gibi geçerler.’
(Dağların bu hareketi, üzerinde bulundukları yer kabuğunun hareketinden kaynaklanır.
İlk olarak bu yüzyılın başlarında Alfred Wegener isimli Alman bir bilim adamı, yeryüzündeki kıtaların Dünya’nın ilk dönemlerinde birarada bulunduklarını, daha sonra farklı yönlerde sürüklenerek birbirlerinden ayrılıp uzaklaştıklarını öne sürmüştü.)

Denizler ise;İnsan oğlunun önemli kısmının sahillerde yaşayarak geçimini denizden elde ettikleriyle sürdürmeleri ve denizlerin önemli çapta nakliye ve yolculuklarda insanların istifadesine sunulmuştur.
“Ve huvellezi sehharal bahra li te’kulu minhu lahmen tariyyev ve testahricu minhu hilyeten telbesuneha, ve teral fulke mevahira fihi ve li tebteğu min fadlihi ve leallekum teşkurûn.”
“O, taze et yemeniz ve takınacağınız süs eşyası çıkarmanız için denizi sizin hizmetinize verendir. Gemilerin orada suyu yara yara gittiğini görürsün. (Bütün bunlar) O’nun lütfundan nasip aramanız ve şükretmeniz içindir.”

“Ve huvellezi meracel bahreyni haza azbun furatuv ve haza milhun ucac, ve ceale beynehuma berzehav ve hicram mahcura.”
‘O, birinin suyu lezzetli ve tatlı, diğerininki tuzlu ve acı olan iki denizi salıverip aralarına da görünmez bir perde ve karışmalarını önleyici bir engel koyandır.’

“Meracelbahreyni yeltekiyân. Beynehuma berzahul la yebğiyân.”
‘İki denizi birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir. Aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmazlar.’

“Vel fulkilleti tecri fil bahri bima yenfeun nase “
‘İnsanlara fayda veren şeylerle yüklü olarak denizde yüzüp giden gemilerde’

“Ve sehhara lekumul fulke li tecriye fil bahri bi emrih, ve sehhara lekumul enhâr. “
‘Ve emriyle denizde cereyan etmek için size gemileri muhassar kıldı, size nehirleri de muhassar kıldı’

*Kazakistan Milli Uzay Ajansı Kazkosmos Başkanı Talgat Musabayev:
“Astronotlar arasında ateist bulunamaz. Uzay insanoğluna en ikna edici bir yer ve önemli manevî ders vermekte.”
‘Hayatımda ilk defa Allahu Ekber dedim’
Toplamda 341 gün, 9 saat, 48 dakika, 41 saniye uzayda kaldğını söylemiştir..

Aynı şekilde Dağları ve Denizleri görüp de –Allah-u Ekber- dememek,elbette mümkün değildir.

MEHMET ÖZÇELİK
22.04.2010

Loading

No ResponsesOcak 3rd, 2015