DEDENİN FERYADI

DEDENİN FERYADI

“Eğer beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasa idi,belalar üzerinize sel gibi yağardı.”

Hayatımızı kendilerinin hayatına feda ettiğimiz,ancak kendi hayatlarını bizim ölümümüze bağlayan evlatlarımız,eğer ölmezlerse kendileri de ihtiyar olacaklardır. Men dakka dukka,yani kim kimin kapısını çalarsa onunda kapısı çalınır. Kaidesince kendi evlatları da kendilerine aynı muameleyi yapacaklardır.

Ben ki aciz ve güçsüz bir insanım. Çocuktan daha çocuk olmama rağmen o çocuğun az bir ağlaması halinde bütün ev halkı onun yardımına ve ihtiyaçlarının teminine koşarken,ben feryad ederimde,kimse yüzüme bile bakmaz. Ölse de bu herif,bizde kurtulsak. Veya malı mülkü bize kalsa da devran sürsek. benim ölümümü isteyip de malıma konarak devran sürmek isteyen bir evlada,evladı da devran değil,feveran ettirir.

Aslında inanıyoruz ki,bizi siz değil ancak rabbimiz memnun eder. Onun davetini beklemekteyiz. Ne zaman ki emri hak vaki olursa,bizde icabet ederiz.

Evin bir parça sıcak ekmeğini bize çok gördüler. Yerleri darmış, geçinemiyorlarmış, beni huzur evine gönderdiler,orada ise huzursuzum. Öyle zannediyorum evladım da huzursuzdur,torunlarım da huzursuzdur. Onlar beni düşünüyorlar mı bilmiyorum ama ben onları düşünmeden edemiyorum. Bayramları değil,her zaman yollarını gözlüyorum.

Torunlarımla bir hizmetçi,bir dadı gibi ilgileniyordum. Şimdi ise çocuklarla kim ilgilenecek,kim onlarla oynayıp,onları güldürecek,hikaye anlatacak,bilmiyorum? Öyle zannediyorum onlarda beni arıyorlardır.

Aaah hanım aah. Sen var iken ne güzel geçinip gidiyorduk. Her ne kadar ufak tefek şeyler oluyorduysa da,bu durumdan o durum binlerce defa daha iyiydi. Eskiden eve gelirlerdi,şimdi buraya beni sormaya kimse gelmiyor. Evladım bile bayramdan bayrama geliyor,geri nasıl gideceğini şaşırıyor. Torunlarımı bile bana çok görüyor,onları bile gelirken getirmiyor.

Bize buda mı reva görülecekti? Bulunduğunuz hayatı biz size hazırladık. İşte sizin bizlere hazırladıklarınız?

Geriye bakıyorum. Birde buna müstahakım,diyorum. Çünkü ihtiyarlığa daha doğrusu ahiret hayatıma bir hazırlık yapmadım. Gençlik geçtikten sonra,kimse bizi yanına almazken bizde camiye ve ibadete koştuk adeta sığındık,sığınmalık bile olamadık. Burada ise kimse bize kötü davranmıyor. Gençliğimde yetiştirmediğim çocuğumun elinden,ihtiyarlığımda çekiyorum. demek bunu böyle ektim,aynısını biçiyorum.

Allahım! İhtiyarlığımızda kimse bize merhamet etmiyor,sen bize merhamet et. Zira sen merhametlilerin en merhametlisisin. Senin merhametin olmasa,bizim halimiz nice olur.

Rabbim sen Kur’an-ın da;-Sana imandan sonra beş mertebe anne-baba hakkının gözetilmesini söyler-,Rasulünde:”Eğer beli bükülmüş ihtiyarlarınız olmasa idi belalar üzerinize sel gibi akardı.”buyurulmasına rağmen,belalar onların değil,bizlerin üzerine sel gibi yağmada…

Bize sahib çıkan,elimizden tutan yok. Biz mi onlara merhamet etmedik,ellerinden tutmadıkta bu kadar bîgâne kaldılar?

Korkarım ki bir gün bir köşede ölürümde kimse duymaz. Ortada kalırım.

Dünya çocuğu,genci ve ihtiyarıyla güzeldir evlatlarım. Bizlere sahib çıkın. Bizleri yitmeyin. Şefkat etmeseniz de ilgilenin. Bizde sizin gibi gençken meğer uyuyormuşuz. Oysa bugün uyanmış durumdayız. Sizler bizim gördüklerimizi görmez ve bilmezsiniz.

Bizler sizin tarihiniz ve geçmişiniziz. Geçmişi olmayan,geçmişine sahib çıkmayan bir milletin geleceği de olmaz. geçmişiniz ve tarihiniz olan biz ihtiyarlara sahib olunuz.

MEHMET ÖZÇELİK

Loading

No ResponsesOcak 3rd, 2015