DÜNYANIN HAFTALIK RAPORU

DÜNYANIN HAFTALIK RAPORU

Her insanın bir proğramı vardır. Her şey bir proğram dahilinde olursa,proğramlı ve sıhhatli olur.

Hayat bir proğram düzeni içerisinde akmaktadır. Bir su gibi… Ancak hayatın akışını değiştiren,bir nakış gibi dokunuşunu bozan başıboş insan anarşist ! leri hariç.

Kader;her şeyin bir proğramı,plan ve projesidir.

Ancak iradesiyle hareket edip,insanlık binanın kurulmasında,iradesizlerin müdahalesidir ki;memnuniyetsizlikleri gün yüzüne çıkarmakta..

Dünyanın şöyle bir proğramı içerisinde,insanın haftalık raporuna nazar gezdirip bakacak olursak;

-Değil binlerce yılın raporunu sunmak,her bir insanın raporu başlı başına asırların proğramını ihtiva etmektedir.

Ve işte haftalık rapordan kesitler;

Beş gün önce baba ve annenin yaratılmasıyla dünyaya gönderilen bu insanlar;bir gurbet,gariplik ve yalnızlık içerisinde,hayatlarını devam ettirme çabası içerisine girdiler. Düştüler,bazen düşürüldüler.

Daha kendisini toparlamadan ve de toparlayamadan yol ayrımına gelindi. Ayrılıklar ve farklılıklar kendisini göstermeye başladı.

Artık her şey bundan sonra oluşmaya başladı. Zira kimisi çıkış ve yükselişi tercih eder ve o yola giderken,kimisi de inişe doğru bir düşüş içerisine girdi.

Zamanla aradaki ara fazlasıyla aralanınca;karalamalar,yaralamalar ve birbirini anlamamalar,baş ve boy göstermeye başladı.

Ve tâ olay çeşitli hadiseler içerisinde dördüncü güne kadar geldi,Cehalet Asrı…

Evet,cehalet asrı..adı üstünde. Tüm cahilliklerin rakipsiz,rakiplerini alt edip,kol gezdiği devre..cehalet devri ve devresi…

Öyle ki;tüm saadetlerin cehalette arandığı,şerefin şerefsizlikle elde edilmeye çalışıldığı dönem. Misal mi?

-Kızını diri diri gömmekte mutlu olan baba,aksi ise onun için mutsuzluk.

-Zenginler zenginliği başkasının malını talan etmekte ve gasbetmekte bulması.

-Zihinleri bulandırmaya ne hacet! Hayatı bulandıran her şey.

Ancak”Küfür devam eder,zulüm devam etmez.”hakikatınca,bu zulmün ilel- ebed devam etmesi de mümkün olamazdı. Ve olmadı da…

Nitekim dünyanın üçüncü gününde;dünyanın ve asırların beklediği saadet,bir güneş gibi,saadet asrı olarak doğdu.

Güneşi kim reddedebilirdi ki? Zira yarasa bile ona muhtaç!

Saadet güneşi,saadet asrında doğmuştu.

Asırların anlatıp bitiremediği ve bitiremiyeceği o asrı,yine ancak asırlar anlatmaya devam edecektir.

Asırların merkezi ve özeti olan o asır,dünyanın kalbi mesabesinde atmaktadır. O’nun durması,dünyanın durması demektir.

-Ve ikinci günde;yara yara gelen Selçuklu ve Osmanlının gündemi oluşturmasıyla gerçekleşti. İslâmın şehamet ve celadetinin şahlandığı ve bayrağının dalgalandığı dönemdir bu dönem…

İ’la-yı kelimetullahın tüm aleme nokta nokta yayıldığı,insanlığı İslâmın kucakladığı bir dönem…

Her kemalin bir zevali,her zevalin de bir kemâli vardır.

-Ve nihayet birinci gün geldi ve çattı. Duraklama ve hasta adam’ın,hastalandırma dönemleri.

İçten ve dıştan yapılanlarla hastalığı arttırma ve fitne kazanlarını kaynatmalar. Bir yandan menfi,bir yandan da müsbet gelişmelerin olduğu dönem.

Tarih en güzel şahittir-sözünde de belirtildiği gibi;Geçmişten geleceğe tutulan ışıklarla,tarih hakikatını isbat ve ifade edecektir.

Ve bu günden yarına;hangisini,nasıl ve ne şekilde alalım,tercih edelim çırpınışları.. Acaba kimler kimlerin çocukları ki;onu istiyor ve seçiyor? Veya seçmelidir? Takdir insanlığın tercihi… Proğram kaderin proğramı…

9-9-1996

MEHMET ÖZÇELİK

Loading

No ResponsesOcak 3rd, 2015