HALİFELERİMİZ

HALİFELERİMİZ

Hilafet;geçmişin vazifesini geleceğe aktarma,geleceğe köprü görevi yapıp,irtibatı kurma makamı…

Hz. Ebu Bekir,Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali,işte bu dört halife Peygamberimizin (SAM) madden ve manen görevini ve şahsiyetini omuzlamış kimselerdir.

Dünyevi cihetle bir yandan akrabalık kurulmuş,maddi bir bağlılık sağlanmış,bir yönüyle de manevi yönden arkalarında Peygamberimizin (SAM) müzaheretini bulmuşlardır.

Hz. Ebu Bekir;çocukluktan beri Peygamberimizin (SAM) samimi arkadaşı olmuştur. Peygamberliğiyle beraber ilk iman eden ve devamlı maiyetinde olma şerefine nail olmuştur. İlk safın tek insanı olma özelliğini sonuna kadar korumuştur.

Bunlarla beraber kızı Hz. Âişe’yi Efendimize vermekle ona kayınpeder olma sıfatına layık olmuştur. Kızı ile de Peygamberimizin –manevi alemi gibi- maddi alemine de girmiş olmaktadır.

Hadis-de:”Ebu Bekre ilişmeyin,onu kendi haline bırakın;çünkü o,nübüvvetin tamamlayıcısıdır.”[1]

Hz. Ömer’de kızı Esma’yı Efendimizin ailesi kılmakla,o da o şerefi elde etmekteydi. O da maddi-manevi Efendimize intisab ediyordu. Hem dünyada,hem de ukbâda kopmazcasına…

Peygamberimiz Hz. Hafsa’ya bir sır olarak;kendisinden sonra Ebu Bekir ve Ömer’in ümmetinin işini deruhte edeceklerini müjdeler.[2]

Hz. Osman’ın durumu ise daha da farklıydı. Efendimizin gözünün nuru olan iki kızıyla evleniyor,zinnureyn lakabına hak kazanıyordu.

Ve Efendimiz Hz. Osman için daha da olsa severek onları da vereceğini söylüyordu.

Ve Hz. Ali;Peygamberimizin biricik kızı,kendi nesli,-o da ne üstün bir nesil- onunla devam edecek olan Hz. Fatıma ile evleniyor,Allah tarafından pak ve temiz kılınmış[3] olan iki nurlu torun,Seyyidler ve Şerifler neslinin başı oluyordu.

Âl-i Beyt ve Ehl-i Beyt olan korunmuş kimseler oluyorlardı.

Aynı zamanda Hz. Ali bizzat Peygamberimizin eliyle ve evinde yetişiyor ve yetiştiriliyordu. Bizzat ilahi vahiy sahnesine şahit oluyordu. Peygamberimiz Allah tarafından terbiye edilip yoğrulurken,[4]Hz. Ali de bizzat küçüklükten beri Peygamberimizin terbiye sisteminde eğitiliyordu.

Böylece her dört sahabe de asırları kendileri biçimlendirirken,onları da madden ve manen Efendimiz şekillendiriyordu.

Ayette:”Muhammed Allah’ın elçisidir. Beraberinde bulunanlar (Hz. Ebu Bekir gibi) da kafirlere karşı çetin (Hz. Ömer gibi) kendi aralarında merhametlidirler. (Hz. Osman gibi) Onları rüku-a varırken,secde ederken görürsün. (Hz. Ali gibi) Allah’tan lütuf ve rıza isterler. Yüzlerinde secdelerin izinden nişanları vardır. Bu,onların Tevrattaki vasıflarıdır. İncil’deki vasıfları da şöyledir;”Onlar filizini yarıp çıkarmış,gittikçe onu kuvvetlendirerek kalınlaşmış,gövdesi üzerine dikilmiş bir ekine benzerler ki bu,ziraatçıların da hoşuna gider. Allah böylece onları çoğaltıp kuvvetlendirmekle kafirleri öfkelendirir. Allah inanıp iyi işler yapanlara mağfiret ve büyük mükafat va’d etmiştir.”

Netice itibariyle bu ilk dört halife ve sahabelerde İslam ağacının birer çekirdek,tohum ve tanesi olarak filizlenip çoğalmasına temel teşkil etmişlerdir.

Genelde ise sahabe olmaları cihetiyle;birinci saftakilerin üstünlüğü,Efendimiz onlara konuşuyor,onlar o manevi sohbetin tesiriyle yükseliyorlar. Bize ise asırlar perdesi arkasından okuyor. Onlar yerdeki yıldızlardır. Bizler yolumuzu onlarla,bu yüce ışıklarla biliyor ve buluyoruz.

15-5-1993

MEHMET ÖZÇELİK

[1] Tefsir-i Kebir. Fahreddin-i Razi. Terc. Heyet. 19 / 188.

[2] Age. 21 / 551-552,555.

[3] Ahzab.33.

[4] Necm.4,Kehf.110,Enbiya.45,108,En’am.19,Sad.70,Fussilet.6,Şura.51

Loading

No ResponsesOcak 3rd, 2015