HÜKMEDEN MAHKUMLAR

HÜKMEDEN MAHKUMLAR

İnsanlık tarihi boyunca inkar edilemeyecek ve kabul edilmesi gereken bir hakikatın;hapishaneler olduğu gayet zahir olarak görülmüş ve de görülmektedir,bundan sonra da görülecektir.

Kur’an-ı Kerim-de Yusuf peygamberin hapishane macerası uzunca anlatılmaktadır.[1]

İmam-ı Azam gibi zatların hayatında önemli bir yer alırken,Bediüzzaman Said Nursi’nin hayatı tam bir maceralar ve harikalar zinciri olarak kendisini göstermektedir. 28 senelik bir hapishane hayatı..o da zulmen mahkum..suçsuz yere…

Sakın hapishaneler şimdiki çektiği sıkıntıları,onların bedeli olarak çekiyor olmasın? O zatların hürriyetlerini madden kısıtlamanın acı faturasını ve bedelini ödemektedir.

Kur’an umum zaman ve zemini kapsadığından her an tazeliğini muhafaza etmektedir.

Kur’an-ı Kerim’in meseleleri,gündemin meseleleridir,bekleyiniz…

Şu anda hapishaneler hastadır. Ancak hastalık önce dışarıda başlar,hastahane de devam eder ve mezaristanda sonlanır. Hasta olan hapishaneler de bunu yansıtmaktadır. Onların hastalığı dışarıdan kaynaklanan hastalıklardır. O insanların hastalığı dışarıda başlamış idi,daha doğrusu başlatılmış iken bu hastalık devam ettirilmektedir. O halde bunlar için manevi birer reçete yazmak gerekirse,bunları şöylece sıralayabiliriz;

1)Bu insanlar oraya manevi açlıktan mahrum olarak bırakıldıklarından dolayı düşmüşlerdir. Manen ölü ve yaralı idiler. Bir an önce onlara kadrolu İlahiyatçı görevliler tahsis edilmeli. Okulda ders verdikleri gibi orada da ders verilmeli,hapishaneyi bir okula dönüştürmeli.

2)Kur’an-ı Kerim-in bu zamanımıza bakan bir tefsiri bulunan,Bediüzzaman Said Nursi’nin Risale-i Nur Külliyatı mahpuslara ekmek ve su gibi muhtaç oldukları bu eserler ve hakikatlar onlara ulaştırılmalıdır. Zira hastalıklar hastalığın ilaçlarıyla tedavi edilirse netice alınmış olur. Bu bir hakikat ve teminat,tecrübelerle sabit bir gerçektir.

3)Asıl mesele mahkumlar içerdeyken onları savunmaktan ziyade,oraya düşmeden önce onlara her hususta yardımcı olmak gerek. Hapishaneye giden yolların kapatılmasa bile,asgariye indirme yollarını bulmak gerek.

4)O insanların manevi alemlerine girmek,maddi alemlerinde önemli yer tutan iş,aş ve eş hususunda yardımcı olmak.

5)Mahkumlara verilen ceza,hayatlarının normal akışını durdurma cezasıdır. Yoksa hayatlarının ortadan kaldırma cezası olmadığına göre,onlar hayata kazandırılmalı,çıktığında ise ıslah olmuş ve bir meslek kazanmış kişi olarak çıkmalıdır.

6)Cezalar caydırıcı olmalı,hapse düşenin hakkı kadar,hayatı alınanın veya hukuku çiğnenenin hakkı da göz önünde bulundurulmalı,engellenmesi için cezalar göstermelik değil,durdurmalıdır. İşte canlı bir örneği;

-Yıllar önce ders için bir hapishaneye derse gittiğimde hırsızlıktan dolayı üç kere içeriye giren bir kişi,dördüncüsünde üç kişiyi daha getiren bu mahkumlarla konuştuktan sonra,vaz geçtiklerini söylediler. Bir daha yapmayacaklarına dair söz verdiler.

Bir hafta sonra tekrar gittiğimde niyetlerinin bozuk olduğunu gardiyanın söylemesi üzerine,işin gerçeğini araştırmak üzere ağızlarını aradım. Sorduğumda bizi kendisine samimi gören bir mahkum aynen şöyle söyledi;

-Bir yeri daha düşünüyoruz,başaralım,başarmayalım son..söz,dediler.

Uzun söze ne hacet,böyle söylenince her şey anlaşılıyor değil mi?

7)Hapishane meseleleri toplumdan ziyade devlet ve mahkum bağlantılı olup,ilk etapta onlar arasında çözülmesi gereken hususlardır. Zira mahkum olan toplum değildir. Ancak şu anda mahkum edilmeye çalışılan toplumdur. Bu da toplumun hapishaneye düşenlere karşı,düşmeden önce görevini yapmamasının bir bedelidir.

8)Mahkumlar hayırda teşvik edilmeli,problemleri müzminleştirmemeli,topluma kazandırılmaya çalışılmalıdır. Mesela;

-Eğitim-öğretim dersleri verilip,üniversite mezuniyetine kadar yardımcı olunmalı. Çıktığında bir intikam alıcı değil,faydalı bir insan olmalı.

-Hafızlığa çalışmaları teşvik edilmeli. Bunlar af edici,bağışlayıcı,suçu düşürücü unsurlar olmalı.

-Ekonominin gelişmesinde onlardan istifade edilmeli. Tüketici değil,üretici insanlar olmalı.

Özetle;çıkmalarını sağlamak çözüm değil,girmelerini engellemek sağlıklı bir çözümdür.

26-7-1996

MEHMET ÖZÇELİK

[1] Bak. Yusuf suresi.

Loading

No ResponsesOcak 3rd, 2015