TEFEKKÜR BAHÇESİ

TEFEKKÜR BAHÇESİ

Bir bahçe,öyle bir bahçe ki;renga-renk çiçeklerle donatılmış. Cazibe-dar güzelliklerle tezyin edilmiş. her şeyiyle,herkesi celbetmekte.. Kainata baktığımızda,böyle güzelliklerle karşılaşırız.

Karadakiler bir güzellikte..denizdekiler daha bir güzellikte..Göktekiler ayrı bir görünümde…

Her birisi değişik bir tefekkür hazinesi. Öyle ki,bunların da içerisinde her bir cisim,her bir canlı ve her bir varlık başka başka harikalıklar içerisinde bulunmaktadır.

Bu bahçelere giren her bir insanın istifadesiz çıkması mümkün değildir. Zira her şey istifadeye uygun olarak donatılmış,maddi-manevi bir sofra olarak hazırlandırılmıştır.

Bunlar birer fikir tarlalarıdır. Tarlalar ekilmek ve sürülmek ister. Ta ki mahsul alınabilsin!.. Fikir fukaralığı ise;bundan mahrumiyeti netice verir.

Akıl,fikir,düşünce ve şuurun idrak çerçevesinde çalıştırılmayışı bir iflasın neticesidir. O insan gerçek müflistir. Böyle bir insanın varlığı ile yokluğu arasında bir fark olmayıp,insan ismine liyâkatı bile söz konusu olamaz.

Eserde bir mükemmellik görülmektedir. Bu mükemmellik ise bir müessirden gelmektedir. Onun eserde gösterdiği tesir,süslemedeki tezyin,,bir ölçü içindeki takdir,sınıfların sınıflara ayrılmasındaki tasnif,belli bir görevle görevlendirilmedeki ta’yin,farklılıkların arasındaki üstünlükte görülen tafdil,çok şekiller içerisinde bir şekilde görülen teşkil,bir ölçü ve denge içerisinde dengeli tevzin,süreklilik içerisinde sabit bir şekil almadaki görülen tesbit;hep bir kudretin,iradenin plan ve proğram doğrultusunda yaratıcı bir gücün eseridir.

Her şey bir hikmetin eseri olarak yaratılmaktadır. Her kes kendi gözü ve gözlüğüyle aleme baktığında farklı ve üstün bir özelliği görebilir.

Bir musiki-şinas,kâinatı”Kozmik bir orkestra “şeklinde;seslerin harmanlandığı bir –seslilik-içerisinde görür.

Bir astronom baktığında;uzayın keşfedilmeyi bekleyen cisimlerle dolu olduğunu görür. İnce bir zar gibi süzgeç görevini görüp,zararlı ışınların gelmesini engelleyen ozon tabakası..

Büyüklülük ve parlaklılıkta bildiğimiz,güneşimizden 100 milyon defa parlak yıldızların mevcudiyeti;göğün haşmetini gösteren sanat harikalarıyla dolu olduğu görülmektedir.

Harikalarla dolu uzay alemi,alem alem içerisinde,sonsuzluklara uzanan birer kapı ve birer pencere..

Denizler alemi gökler alemini geçmese de,ondan geri kalmayacak derece de harikalıklarla doludur. Balıklardaki şekil,desen,görünüm tam bir uyum içerisinde..

Bir insan şeklinde olan kainatın kalbi mesabesindeki dünya ve onunda kalbi olan insan ve yaşadığı yerler ise;özel bir şekilde tefriş edilmiş.

Allah’ın Kuddüs ismiyle yerler,gökler,denizler ve tüm tabiat bunca kirlenme ve kirletmelere rağmen yine de tam bir paklık ve temizlik ameliyesi içerisinde temizliğe dikkat edilmektedir.

Sadece Nisan ve Ağustos aylarında bir çift sinekten 191.in yanına 18 sıfır sayısı kadar sinek üremektedir. Diğer bir ifadeyle;bir yılda yaratılan sineklerin sayısı;Hz. Âdem-den kıyamete kadar yaratılan ve yaratılacak olan insanların sayısından daha fazladır.

Tabiattaki engin ve zenginlikler ve de güzellikler,ancak fikir ve tefekkür zenginliğiyle açığa çıkabilir.

Ahirzamanda her şey ilme dökülecektir. İlmi elinde tutan üstün gelecektir. Üstünlük ilimdedir,ilimledir. Bugünde ilmin her alanında sür’atli bir gelişme görülmektedir.

Genetik alanı bunun önemli bir alanını oluşturmaktadır. Ve çevresini araştıran insanoğlu yine kendisine dönmüş,gerçek de dış alemi kendisinde bulmaya çalışmaktadır.

“İnsan vücudunu oluşturan 100 trilyon hücrenin her birinin çekirdeğinde 46 kromozom bulunuyor ve bu kromozomların her biri helezon şeklinde uzun bir DNA ipçiğinden oluşuyor. Her ipçik boyunca uzanan binlerce bölüm,tam bir insan organizmasının oluşması için gerekli proteinleri üretmeye yarayan şifreli bilgileri,yani gen-leri temsil ediyor.”

“Gen şifreleri”,”80 bin insanın geninin içerdiği üç milyardan fazla kimyasal harfin sıraya konulmuş olacağı ve böylece bir insan organizmasını oluşturmaya,muhafaza edip yeniden üretmeye yarayan tam bir dizi bilgiye sahip olunacağı iddia ediliyor.”

“ Uzmanlara göre küçük ve basit bir hastalığın bile genlerle ilgisi var.” Doğrudan genlere girilerek her türlü hastalığın tedavisi kökünden halledilmiş olacaktır.

“İnsan geniyle ilgili şifre çözümünün tamamlanması,bir yarışın varışı değil,başlangıç noktası…”[1]

İbret ve hayretle bakıp düşünülecek olunursa görülecektir ki;

-Işık yılı;180 milyar sene. Işık yılı,sene saniyeye kadar çevrilecek. 100 milyar ışık yılı bir küme,100 milyar küme bir süper küme,100 milyar süper küme bir hiper küme… Gökte (uzayda) ise,200 milyar süper küme vardır.

Şu büyük kainatta Allah’ın büyüklüğüne bak ve düşün! sonsuz haşmet ve azamet sahibi…

-Evren dev bir nokta..insan ise,nokta bir devdir. Sanatlardaki devlik;devasa sanattaki ve sanatı yapandaki ustalıktandır.

-Hubble’nin tesbitiyle;kainatta 125 milyara yakın galaksinin var olduğu tesbit edilmiştir.[2]

-Dünyadan 10 milyon ışık yılı ötedeki bir galaksiyle beslenen kara deliğin,bir milyar yıldızı yutmuş olduğu belirtilmektedir.[3]

-Kara deliklerin;süper novaların patlamasıyla oluşmuş olmaktadır.[4]

-Kara deliklerin büyük çekim gücünden dolayı ışığın bile kurtulamayıp,kara deliklerin tükürmesi demek olan kabarcıkların da 200 bin ışık yılı öteye kadar gitmektedir.

-Kâinatta hiçbir boşluk yer olmayıp,her yer esir maddesiyle doludur.

-Alem bir yandan devamlı keşfedilirken,diğer yandan da keşfedilmeyi beklemektedir.

-Kâinatın oluşumunda meydana gelen Bing-Bang’ın devam edip ,”14-Aralık-1997-de büyük bir patlamanın gerçekleştiği ortaya çıktı. Bu patlamada güneşin 19 milyar yıldır yaydığı enerjinin 50 katı bir saniyede evrene yayıldı.[5]

-Alman gök bilimcileri tarafından”Dünyadan 5 bin ışık yılı ötedeki RCW38 adlı yıldızın doğumunu görüntülediler.[6]

-32 yılda bir görülen meteor yağmuru..[7]kimsenin başına düşmeyip,boş bir alana düşmesi tesadüfi bir olay olmadığını göstermektedir.

-Tıbbın gelişmesiyle,ölmeyen dokular üretilerek,genetik hastalıkların çözümü sağlanmış olmaktadır. Adeta organlar yedek parça rolünü üstlenirken,kanser gibi bölgeler yok edilmiş olmaktadır.[8]

-İnsan-da;23 anneden,23-de babadan olmak üzere 46 kromozom vardır. Bu farelerde 18 çift,meyve sineğinde 4 çifttir. Bir kromozomda;20.000-40.000 gen vardır.

-“Bitkilerin tehlikede olduğunda salgılanan jasmonik asitin,bitkilerin savunma bileşenlerine sinyaller gönderdiği,bununda tehlike uyarısında bulunan bir çeşit ağrı olarak ortaya çıktığı bildirildi.”Aspirinin de burada faydalı olduğu da belirtilmektedir.[9]

-Ölüm pahasına da olsa kimliğini terk etmeyen canlı Som balığı. “ Som balığı yumurtlama zamanı geldiğinde uzun bir yola çıkar. akıntıya karşı km.lerce yüzer. Önce denizden geçer,nehire geldiğinde renk ve biçim değiştirir. Akıntıya karşı nehrin yatağına doğru günlerce yüzer. Yatağa yakın uygun bir yer bulduğunda da yumurtlar ve ölür. Ne sorar,ne düşünür;gerekeni yapar,çünki bilir. Daha doğrusu ona bildirilir,ilham olunur.

Neslini devam ettirme uğruna,nefsini feda eden intihar balık timleri..

-Köpek balıklarının ciğer dokularından alınan bir maddenin beyin tümörüne iyi gelip,büyümeyi engellediği ifade edilmektedir.[10]

-Genlerde yapılacak bir değişiklikle alkolik olanların genlerde oluşturduğu bağışıklık da giderilmiş olacaktır. Sinekler üzerinde yapılan deneyde bu anlaşılmıştır.[11]

-Önce koyun,insan kopyalama girişimleri ve şimdi de farelerin karınlarında fil yumurtaları üretme çabaları. Bu sağlıklı olmasa da,başka nesli tükenen hayvanların bu şekilde kurtarılabileceği de mümkün olacaktır.[12]

-Sineklerin ayaklarının altında bulunan gözeneklerden salgılanan yapışkan bir sıvı maddesi ile her yerde durabilmektedirler.

-“ Sen dağları görürsün de,onları yerinde durur sanırsın. Oysa onlar bulutun yürümesi gibi yürümektedirler. (Bu) Her şeyi sapasağlam yapan Allah’ın sanatıdır. Şüphesiz ki o yaptıklarınızdan tamamiyle haberdardır.”[13]

Buda dünyanın sabit olmayıp,döndüğünü ifade etmektedir.

-Hadiste” develerin bevl-lerini tavsiye ederim. Çünki deve bevl-leri (İnsanlardaki)mide bozukluklarına iyi gelir.”[14]

Fıkhen;insan bevl ve necaseti galiz yani ağır,hayvanın ki ise,hafifedir.

-“Yeryüzünün 3,5 km derinliklerine inerek araştırma yapan bilim adamları,dinozorlar devrinden kaldığı belirlenen mikrop türlerine rastladılar. Kaya katmanları arasında milyonlarca yıldır yaşayan mikropların oksijensiz ortamda yaşayan “Anaerob”türden oldukları bildirildi.” Cehennem basili (Bacillus İnfernus)”adını verdikleri mikropla ilgili açıklamada bulunan ve bu derinlikte mikroplara rastlamanın sürpriz olduğunu belirten uzmanlar,”Mikropların adeta zaman makinasından çıkmış olduklarını”ifade ediyorlar. Bilim adamları,yüksek ısı ve basınca karşı son derece dayanıklı olan cehennem basilindeki genlerin çok nadir bulunduğunu,bununda tıp ve biokimya araştırmaları açısından kayda değer bir gelişme olduğunu söylediler.

Cehennemde hayat..küçük bir örneği..ölümsüzlük..oraya münasib canlılar…

Ve ebede gidecek olan trendeki farklı kompartumanlar…

Neyi isterdiniz? Hangi mevkii…???

04-04-1997

MEHMET ÖZÇELİK

[1] Bkn.Y.Şafak gaz.31-01-2000.

[2] Bkn.Zaman gaz.09-01-1999.

[3] Agg.16-5-1998.

[4] Agg.10-9-1999.

[5] Agg.8-5-1998.

[6] Agg.6-12-1998.

[7] Agg.19-11-1998,18-11-1998.

[8] Agg.8-11-1998.

[9] Agg.7-8-1998.

[10] Agg.2-7-1998.

[11] Agg.15-6-1998.

[12] Agg.12-11-1998.

[13] Neml.88.

[14] Buhari ve Müslim-de değişik şekillerde rivayetler vardır.Kütüb-ü Sitte-den.bak.Sur der.Eylül.1995.Sh.20,bkn.Kitab-ı Mukaddes.Kur’an ve Bilim.Çevr.S. Yıldırım,Bak.Mürşid.CD.H.NO. 1559,3972.

Loading

No ResponsesOcak 3rd, 2015