İSLAM HUKUKUNDA EVLİLİK

İSLAM HUKUKUNDA EVLİLİK

Aile, toplumun temel unsurudur. Aile yapısını öncelikle “Evlilik Türkeri” yansıtmaktadır. Zira aile evlilik ile başlamaktadır. İlk dönemden beri kimin kimlerle ve ne şekilde evlenebileceği ile ilgili kurallar vardır.

Bilindiği kadarıyla ilk dönemlerde büyük aile olgusu hâkimdir. Bu tip aile yapıları ikiden fazla nesli(kuşak)içinde barındırıyordu. Bu tip ailelerin çevresi son derece genişti. Bazılarında yerleşmiş bir soy –sülale ve bazı toplumlarda sos yo ekonomik bir birlik söz konusuydu. Zamanla siyasi faktörlerde karışınca küçük şehir devletleri oluşturuldu.

Göçebe ve büyük aile tipleri kendilerine ortak bir yaşam tarzı kültürel ünite ve mülkiyet ortaklığı karakteri özelliği ortaya koyuyordu.

Bir süre sonra erkeğin hâkim olduğu toplumlarda baba aile reisi oldu, kadının hâkim olduğu toplumlarda anne aile reisi oldu.(Kahveci, İslam Aile Hukuku,17-18)

ESKİ TÜRKLERDE AİLE

Türklerde aile toplumun en önemli unsurlarından biridir. Kültürleri, adetleri içinde barındırır ve onu nesilden nesil’e aktarır. Manevi bağları kuvvetlidir. “Boy” büyük ailenin ilk kademesidir. Her boyun bir lakabı vardır.Hem ana, hemde baba soyundan olan boylar vardı. Batı Asyada yedi, Doğu Asyada dokuz göbeğe kadar soy sürdürülürdü.

Kadın erkeğin yardımcısı idi. ve iyi muamele görürdü. Kadını döğme yoktu. Karşılıklı şefkat ve merhamet vardı. (Kahveci, İslam Aile Hukuku,18-19)

İSLAM ÖNCESİ ARAPLARDA AİLE YAPISI VE EVLİLİK

İslam’dan önce Araplarda aile daha çok aynı çadırda yaşayan dede ile oğullar ve bunların çocuklarından oluşan geniş aile şeklindedir. İslam’dan önce Araplar arasında uygulanan evlilik çeşitleri ve hukuki durumlarıyla ilgili farklı bilgiler mevcuttur.

İSLAM’DAN ÖNCE ARAPLARDA EVLİLİK ÇEŞİTLERİ

a-Nikahu’lMakt

Kocası ölen kadın miras malı gibi değerlendirilip, kocanın erkek kardeşine veya yeğenine yada başka kadından olan oğlunaverilirdi. Bunlar isterse bu kadını kendilerine nikâhladıkları gibi başkalarıylada evlendirip, Mehirlerini de alabilirlerdi.Bu şekildeki evlilik birçok ilkel kabilelerde görülür. Gerekçesi ise ölenin soyunu bu şekilde sürdürmektir. İslam bu tür evliliği yasakladı.

Nikah ile ilgili birçok kavram, yaklaşık yetmiş yedi ıstılahı Ömer Nasuhi bilmen açıklamıştır.(Bilmen,Hukukıİslamiyye ve Istılahatı Fıkhiyye,Kamusu,c.2.s.2-12)

b-Mut’a Nikahı

Kadın ve erkek belli bir müddet birlikte yaşamak için anlaşır buna göre erkek kadına belli bir bedel öder. Süre bitiminde ayrılabildikleri gibi ayrı bir bedel ile devamda edebilirler. Bu süre kısada uzunda olabilir. Bu tür nikâhİslam’ın ilk yıllarında serbest idi. Daha sonra peygamber yasakladı Fakat Şia bunu kabul etmez. Bunların dışındaki Müslümanlar bu konuda ittifak ederler. Şahit gerekli değildir. Süre bellidir. İdetin yarısını bekler. Boşanma yoktur. Süre bitiminde ayrılırlar. Kadın süreyi beklemeden ayrılırsa aldığı bedeli iade eder. Nafaka ve miras söz konusu değildir. Yakın mahremi ile Mut’a yapamaz.(Kahveci, İslam Aile Hukuku,19-22)

c-Şiğar-Berdel Evliliği

Değiş tokuş evliliğidir. Buna göre iki kişi aynı Mehir miktarı ile kızlarını veya kız kardeşlerini karşılıklı biri birlerine verirler. Dolayısıyla kadınlar Mehir alamaz. Hz. Peygamber bu nikâhı yasakladı. “İslam ‘da şiğar yoktur.” Buyurdu.

 

d-İstibda Birlikteliği

Kendi soyunun daha zeki ve asil olmasını isteyen erkek hanımını zeki ve meziyetleri olan birisinin yanına gönderir. Hamile kalıncaya kadar eşiyle beraber olmaz. Doğan çocuk babaya nispet edilir.

e-Gurup Birlikteliği

Genelde kardeş olan ve sayıları onu geçmeyen bir gurup bir kadınla yaşardı. Kadın hamile olunca kadın kimin kendisini hamile bıraktığını söylerse çocuğun babası o kabul edilirdi ve itiraz hakkında yoktu.

 

f-Serbest Cinsel İlişkiler

Bazı kadınlar herkesle ilişkiye girerlerdi. İşaret olarak ta evlerine bayrak asarlardı. Hamile kalınca ilişkiye girdiği bütün erkekleri toplar çocuğun babası tespit edilirdi ve itiraz edilmezdi.

g-Bedel Nikâhı

Evli iki erkeğin eşlerini belli bir süreliğine karşılıklı değiştirmeye denir. İslam bunuda yasakladı.

h-Sahih Nikâh

Evlenecek erkekle kızın velisi arasında düzenlenen bir akitle gerçekleşiyordu. En yaygın olanı bu idi. İslam bunda bazı değişiklikler yaptı.(Kahveci, İslam Aile Hukuku,22-24)

İslam’ın Evlilik Müessesesine Getirdiği Değişiklikler

İslam, büyük oranda aileye hukuki statü getirdi. Evlilik akdinde kadını taraflardan biri haline getirmiştir. Aynı zamanda kadını kocasına mirasçı yapmıştır. Dörde kadar kadınla evlenmeye izin vermiştir. Mehir’i bir hak olarak kabul etmiş, miktarınıntespitinde kadına bırakmıştır. Kadının kendine ait mallarda tasarruf yetkisi taşımıştır. Boşanma meşru olmakla birlikte Allah’ın hoş karşılamadığı bir şey olduğu ilan edilmiştir.

Günümüz Toplumunda Aile Ve Önemi

Sanayileşme ile beraber, büyük aile yerini küçükaile tiplerine bıraktı. Aile bireyleri arasında nitelik farklılıkları arttı ve birebirlerine karşı yabancılaştılar. Baba oğlu tanıyamaz oldu. İş hayatı, okul hayatı vb. Aile bireyleri nitelik, anlayış ve şahsiyet açılarından çok farklılaştırdı. Aileye alternatif olacakbir kurum yoktur. Baba otoritesi sarsıldı. Annenin himayecilik gücü arttı dışarda çalışması neticesinde evde alınan kararlarda gücü arttı.

Şehirleşme ile beraber bencillik, ferdiyetçilik arttı ailenin en önemli niteliklerinden biriside ahenkleştirmektir. Aile yuvasının huzuru önemli bir olgudur. Yuvaahlaki kaidelerin yol göstericisidir. Huzurun kaynağı ise iç disiplindir. Kadının dışarda çalışması ile beraber fazla sorumluluk yüklendi yeni sosyal rollerve statülerortaya çıktı. (Kahveci, İslam Aile Hukuku,24-26)

 

AİLE HUKUKU KAVRAMI

Aile; kan, süt ve evlilik gibi bir bağın bireyleri biri birine bağlamasıyla oluşan, bir kurumdur. Zamanla değişsede kökleri insanlık kadar eskidir. Ailenin önemi toplumların gelişiminde büyük önem arz eder. Hatta bugün bile “şerefli aile” ”aileterbiyesi” ”ailegörgüsü “gibi deyimleri çok duyarız. Bu kavramlar ailenin toplumdaki rolünü ortaya koyar.

Aile hem insanın neslinin devamını hemde sosyal hayatı imar etme ve sistemli bir şekilde yaşamayı sağlar. Dolayısıyla bütün düzenleme şekil ve mahiyetleri farklı olsalar da bütün hukuk sistemleri aile kurumunun iç ve dış ilişkilerini düzenleyen kurallar koymuşlardır. Ve bugün aile hukuku dediğimiz bir hukuk dalı meydana gelmiştir. Aile bireylerinin karşılıklı ilişkilerini ve görevlerini düzenleyen aile kurallaraaile hukuku diyoruz. Aile hukuku üç ana bölüme ayrılmıştır. Bunlar evlilik hukuku, akrabalıkhukuku, vesayet hukuku şeklinde meydana gelmiştir. (Kahveci, İslam Aile Hukuku,31-32)

İSLAM AİLE HUKUKUNUN KAYNAKLARI

İslam hukukunun kaynakları aynı zamanda İslam aile hukukununda kaynaklarıdır. Ehlisünnetin dört mezhebinin, İslam hukukçularının ittifak ettikleri kaynaklar şunlardır.

1 –KURAN

Öncelikle kurana başvurulur. Onda bir hüküm bulunursa, ona göre hüküm olunur. Şayet bir hüküm bulunmaz ise sırasıyla diğer kaynaklara müracaat edilir.

2-SÜNNET

Hz. peygamberin söz fiil ve takrirleridir. Sahih sünnet İslam hukukunun ikinci kaynağıdır. Bazen kuran hükümlerini açıklar. Bazende kuranda bulunmayan hükümler koyar kurandaki mevcut hükümleri destekler. Sünnet bazen kuranda bulunan mücmel ayetleri açıklar yada sütkardeşliğinde olduğu gibi kuranda bulunmayan bir hüküm koyar. Sünnetmütevair, meşhur, ahad diye üçe ayrılır. Hz. Peygamberin örften kaynaklanan davranışları sünnet kapsamına girmez. (Kahveci, İslam Aile Hukuku,33-36)

 

3- İCMA

Hz. Peygamberin vefatından sonra herhangi bir dönemde, içtihat ehliyetine sahip Müslüman hukukçuların hukuki bir meselenin hukuki hükmü üzerinde ittifak etmeleridir. İslam hukukunun üçüncü kaynağıdır. Hüküm koymada doğrudan delil olarak kabul edilir.İcma ikiyeayrılır. Sahih icma,bütün âlimlerin görüşlerini açık olarak ifade etmeleridir. Diğeri ise sükûtiicmadır. Bundada bazı âlimler görüşlerini açıklarken, bazılarının da, sukut etmesidir. Birinci durumun bulunması çok zor, ikincidurumun bulunması daha kolaydır

4-KIYAS

Kuran sünnet ve hakkında icma bulunmayan bir konuda aralarında illet bağınınbulunması sebebiyle bunlarda bulunan hükmü, bu hükme giydirme işlemine kıyas denir. İslamhukukunun dördüncü kaynağıdır bu kaynağın uygulana bilmesi için illetin tam olarak belirlenmesi gerekir. Şayet illet iyi belirlenmez ise kıyasta sağlıklı olmaz.

DİĞER KAYNAKLAR

İslam hukukunun başka kaynaklardavardır. İslam hukukçuları bu dört kaynaktan aradıklarını bulamaz iseler diğer kaynaklara başvurabilirler. Maslahat ilkesini takip ederek kabul edilen örf, sahabenin hukuki görüşleri,istishabı bir nesnenin daha önceki hali değişmedikçe ona ait olan hükmünde değişmeyeceğidir. Neshe uğramamışöncekidinlere ait hükümler. (Kahveci, İslam Aile Hukuku,37-38)

EVLİLİĞİN TANIMI VE UNSURLARI

Evlilik, evlenenlerin karşılıklı olarak meşru ölçüler içerisinde birbirlerinden yararlanma imkânı veren bir akittir. Evlilik akitle kurulan bir kurumdur. Bu durum her ne kadar farz, vacipsünnet, mekruh, haram gibi dini neticeler bağlanmasına rağmen bu akit dini bir akit değildir. İradebeyanı ile diğer şartlar mevcut ise akit gerçekleşmiş olur. Akitte bir din adamının olması dua etmesi bu akdi dini bir karakter kazandırmaz aralarında evlenme engelleri bulunmayan iki kişinin çeşitli amaçlarla çocuk edinme vb. sebeplerle bir araya gelme akdine nikâhakdi denir. Nikâh akdinin konusu açıkça belirtilmemiştir. İslam hukukçuları niyetle birlikte mülki muta üzerine oluşturulan akit evliliğin olabilmesi için bazı unsurların bulunması gerekir

1-Cinsiyet Farkı

Evlilik sadece farklı cinsler arasında gerçekleşir. Aynı cinsten evliliği ne İslam nede medeni hukuk kabul etmez. Bazı ülkelerde mümkün olması bunun yaygın olduğu anlamına gelmez.

2-Hayat Ortaklığı

Evlilik birliği kural olarak evlenen eşler arasında tam bir hayat ortaklığı kurma gayesi güder. Bu sadece cinsel bir ortaklık değildir. Aynı zamanda hayatın tüm zorluklarınıberaber göğüslemektir. Sevinçlerini beraber paylaşmaktır.

3-Süreklilik

Eşler arasında evlilik birliği şeklinde tesis edilen bu birliktelik iyi niyet ve devamlılıkdüşüncesiyle olmalıdır. Caferiler hariç İslam hukukçuları,geçici evliliği caiz görmezler.

4-Hukuka Uygunluk

Tesis edilen birlik, hukuki düzenin istediği şekilde tesis etmelerisevgi ve iyiniyet nekadar çok olsada hukuki düzen içerisinde gerçekleşmemişisebuna evlilik denilemez.

AİLE HAYATI

Toplumun en küçük birimini oluşturan anne ve babadan meydana gelen aile toplumsal yapılanmanın en önemli yapı taşlarındandır. Aile sadece cinsel yönünden biribirinden faydalanmaz hedefi gözetlemez.Neslin devamını hedefler. ve bu birliktelik çocuğun büyütülüp terbiye edilmesini hedefler. Toplumda ahlakın korunmasın sağlar. Eşlerin biri birlerini n hak ve hukukuna riayet etmeleri kendilerine çocuklarına ve hatta toplumlarının huzurlu olmasına katkı sunar.

AİLEDE ARANAN BAZI ÖZELLİKLER

Nikâh ve kan bağına dayanan aile bir takım özelliklere sahip olmalıdır. Bu özelliklerin başında sevgi,huzur,merhamet gelir. Anne ve baba birbirlerine huzur verirler. Çocuklarda huzurlu bir ortamda büyürler. Ailenin direği olan anne babaya saygı ve sevginin gösterilmesi gerekir. Ayeti kerimeonlara öf bile deme diye uyarıda bulunuyor. Çocuğu maddi ve manevi değerlere bağlı yetiştirmek,sağlıklı bir topluma katkı sunmaktır.Her aile ferdi kendine düşen görev ve sorumluluklarını yerine getirmelidir. Aksi takdirde ailedeki düzen bozulur. Buda topluma olumsuz bir şekilde yansır. Müslüman sadece kendini düşünen bir birey olamaz Müslüman aileler kendilerine menfaat temin etmek için başkalarının hak ve özgürlüklerini ihlal etmezler. (Kahveci, İslam Aile Hukuku,39-49)

TARİHİ SEYİR İÇERİSİNDE EVLİLİK ŞEKİLLERİ

1-Dini Evlilik Şekli

Bir evlilik ilişkisi şayet kutsal kabul edilip dine dayandırılıyorsa buna dini evlilik denilir. Böyle bir evliliğe ruhani müesseselerin katılması şarttır. Kilisenintakdis etmesi gerekir. Yahudilik ve Hristiyanlıkta bir din adamının nikâh akdinde bulunmasışart koşulmuşken, İslam’da böyle bir şart yoktur.

2-Medeni Evlilik Şekli

Fransız ihtilalinden sonra batıda gelişen görüş şudur. Evlilik; Evlilik birliğinin oluşumundaki, akit tamamen medeni bir akittir. Buna göre devlet nikâh akdini dini müesseselerde ayrı olarak kendisi akdeder. Bu kabul edilince kilise ile devlet arasında bir rekabet oluştu. Bu rekabet farklı uygulamaları ortaya çıkarttı. Bazı ülkelerde resmi devlet memurunun nikâh akdinde bulunmayı zorunlu kıldı. Ülkemizde resmi olarak durum böyledir. Bazı batılı ülkelerde ise kişi dini veya medeni evlenme şeklini kabul edebilir. Herikisindegeçerlidir. Buna ihtiyari medeni evlenme denilmektedir. Vatikan gibi bazı ülkelerde dini evlilik vardır. İstisnai durumlarda medeni evlilik yoluna başvurulabilirler. İslam’daki evlilik ise karşılıklı rıza ve şahitlerin huzurunda olması ile gerçekleştiği için medeni evlilik şeklidir. Dini bir merasimle yapılması gelenektir.

EVLİLİK ÖNCESİ İLŞKİLERDE HUKUKİ DURUM

1-Evlenecek Olanların Birbiri İle Görüşmesi

İnsanlar biri birleriyle evlenmeden önce bir hazırlık dönemi oluşmaktadır. İslam evlenebilecek olanların bir araya gelip,bulunmalarını hoş karşılamamıştır. Ancak evlenecek olanların görüşmeden evlenmelerinde evlilik amacına hizmet etmeyecektir. Dolaysı ile İslam evlenmek isteyenlerin belirli sınırlar dâhilinde bir araya gelip konuşmaya zaruretten helal kılmıştır. Hz. peygamber(s.a.v.)evlenecek kadına bakmayı tavsiye etmiştir. Kadında aynı hakları vermiştir.(Kahveci, İslam Aile Hukuku,40-54)

 

Hanbeli mezhebine göre evlenmekisteyen kadına ev kıyafet ile bakılabileceğisaçını, boynunu ve ayaklarını görebileceğini kabul etmiştir. Diğer üç mezhep el yüz dışında uygun görmemiştir.(İslamAnsiklopedisi c.33,s.153)

NİŞANLANMA

Evlenmeden önce gerçekleşen nişan zorunlu değildir fakat halk arasından örften kaynaklanan “nişanıznikâholmaz ”anlayışına binaen nişan merasimi gerçekleşir.

İleride biribirleriyle evlenmek isteyen ayrı cinsten iki şahısın bu arzuların karşılıklı olarak açıklamalarına nişanlanma denir. Böylece iki şahıs arasında nişanlılık denilen hukuki bir ilişki meydana gelir. Bu iki kişinin evlenme ehliyetine sahip olmaları gerekir. Nişanlanma evlenme vadi ile olur. Nikâh akdinin ön hazırlığıdır. Bu dönemde iki taraftabiribirlerini daha iyi iyi tanıma fırsatı bulurlar. İslam hukukuna göre hukuki sonuçlar doğuran akitlerden kabul edilmez kız istemek, söz vermek söz kesmek nişanlanmak bunların nişanı biri birine evlenme teklif etmek her zaman yakın derecede kötü telaki edilmiştir. Kendine has özelliği bulunan nişanlanma akdi evlenme zorunluluğu getirmez taraflardan biri sebep göstermeden vazgeçebilir. Hukuki bir sonuçta doğurmaz.

İslam hukukuna göre nişanlılık ilişkisi taraflara evlilik birliğinin sağladığı beraber yaşama hakkını vermez. Evleninceye kadar iki yabancı gibi yaşamalıdırlar. Fiili evlilik yapılacağı zaman nikâh akdinin yapılması gerekir. Aksi takdirde büyük yaralara yol açabilir. Aşağıdaki kişilere nişanlanma talebinde bulunulmaz.(Kahveci, İslam Aile Hukuku,55-58)

  • Kan ve süt bağı sebebi ile nikâh düşmeyen akrabaya
  • Evli olanlara
  • Rici veya bain talakla boşanıp iddet bekleyenlere
  • Koca ölüp iddet bekleyen kadına
  • Başkasının nişanlısına

NİŞANLANMANIN HÜKÜMSÜZLÜĞÜ

Nişanlılık hukuki bir süreçolarak kabul edildiğinden dolayı aşağıdaki durumlarda hükümsüz kalır.

  • Ehliyetsiz veya eksik ehliyetlilerin yapacağı nişanlılık geçerli olmaz. Hukuken mümkün olmayacaktır.
  • Nişanlılık başvurusu yapanlar aynı cinsten olamaz.
  • Evlenmeleri yasak olanlar nişanlanamazlar.
  • Nişanlı birinin her nekadar hukuki olarak bir engel yoksada ikinci bir nişanlılık başvurusu ahlaki olarak iyi değildir. Hoş görülmemiştir.
  • Anlaşmalı nişanlılık hukuken batıldır.

NİŞANLANMANIN HUKUKİ NETİCELERİ

Nişanlanma tarafların evlenme vadi ile başlar. Evlenme akdinin yapılması veya tarafların ayrılması ile biten bir süreçtir. Taraflar bu süreçte kendilerini anlatmaya ve tanıtmaya çalışırlar.

EVLENME SORUMLULUĞU

Nişanlanmanın amacı makul bir sürede evlenmektir. Nişanlanma ilgili taraflara evlenme zorunluluğu yüklememekle birlikte evliliğe giden bir mükellefiyet doğurmaktadır. Ömür boyu sürecek bir nişanlılık süreci olmayacağından evlenme ile sonuçlandırılır. Bu ifade mutlaka evlenilecek anlamı çıkartılamaz. Evlenme mükellefiyetinden kaçınan taraf haksız kabul edilir. Türk medeni kanunu nişanlılıktan dolayı taraflara herhangi bir sorumluluk yüklemez.. (Kahveci, İslam Aile Hukuku,59-61)

NİŞANI BOZMANIN HUKUKİ NETİCELERİ

Nişanlılık ilişkisi evlenme, ölüm, tedavisi mümkün olmayan bir hastalık, herhangi bir meseleden dolayı evlenmenin imkânsız olması durumunda tek taraflı bir beyan ile sona erdirilir. Bitirilenilişki karşı tarafa bildirilmesi zorunludur. Kilisede nişanlılık evlilik ile sonuçlanır.

HEDİYELER VE MEHRİN KONUMU

Nişanlılık ilişkisi sona erdirildiğinde taraflar bağımsız hale gelirler. Bu süreçte verdikleri hediyeler ve mihrin durumu hakanındaİslam hukukçuları arasında fikir birliği yoktur. Mehir evlenme ile kazanılan bir hak olduğundan herhangi bir sebeple evlenme olmamışsa alınan Mehir geri verilir. İslam hukukçuları bu konuda ittifak etmişlerdir. Fakat hediyeler konusunda ihtilaf etmişlerdir Hanefilere göre bu süreçte verilen hediyeler harcanmamışsa şekil değiştirmemiş ise geri iade edilir. Yoksa iade edilmez. Hukuku aile kararnamesinde böyledir.

Maliki ve Hanbelilere göre ise nişan bozan taraf erkek ise hediyeleri alma hakkını kaybetmiştir. Şayet kız tarafı ise her durumda erkek tarafı hediyelerini almaya hak sahibidir. Evlenme bağından dolayı hediyelerverilmiştir. Şartlı hibe hükmündedirler.

Şafilere göre ise hediyeler mevcut ise aynen harcanmış ise bedeli ödenir. Hediyelerin istene bilmesi için hediyelerin verildiği tarihte nişanlılık ilişkisinin devam etmesi gerekir. Ölüm ile sonuçlanan durumlarda hediyeler geri istenmez. Aslında örfe göre karar verilirse daha iyi olur.(Kahveci, İslam Aile Hukuku,61-63)

 

TAZMİNAT

Mehir ve hediyelerin durumu her ne kadar İslam hukukçularınca ele alınıp değerlendirilip, hükme bağlanmışsada şayet ilgili taraflardan birisi zarara uğramışsa bu, zararın kusurlu tarafından tanzim edilmesine engel değildir.

İlk dönem İslam hukukçuları bu konuyu ele almışlardır. Fakat bu durum tekrar ele alınmayacak anlamınada gelmez. Değişen toplumlardan, toplumun yapısına uygun bir şekilde konu ele alınmalıdır. Şayet haksız bir şekilde taraflardan birinişanlılıktan vaz geçmiş ise bu durumda taraflardan biride maddi veya manevi olarak zarara uğramış ise bu kişinin hem maddi hemde manevi tazminat hakkını dava etmesi doğal hakkıdır. Örneğin bir kız nişanlılık gerekçesi ile işini bırakmış ise veya gelen iyi bir adayını kaybetmiş ise veya nişandan dolayı bazı ekstra harcamalar yapmışsa bu zararlarını tazmin hakkına sahip olmalıdır. Çünküİslam’da verilen zararları tazmin etme hakkıvardır. Kimsenin kimseye haksızlık hakkı yoktur. Kuranverdiğiniz sözünde yerine getiri. Çünkü verilen söz sorumluluğu gerektirir.(isra,34)

MADDİ TAZMİNAT

Bu tür tazminattan söz edebilmek için taraflardan birinin nişanı kusurlu olarak buzmuş olması veya kendi kusuru sebebi ile karşı tarafın nişanı bozmuş olması şartı ile tazminat şartı gerçekleşmiş olur. Nişanlanma meşru bir akdi kabul edilmesede haksız fiil kuralına göre verilen zarar tazmin edilir.

Maddi tazminat, nişanın haklı bir gerekçe olmaksızın taraflardan birinin vazgeçmesi veya taraflardan birinin kusurları sebebi ile taraflardan birinin vaz geçmesi sebebi ile nişanlının veya anne –babasının uğramış oldukları zararı gidermek amacı ile nişanlının tanzim etmesidir. Buna menfi zararda denir. Nişanlılık akdine inandığından dolayı zarara uğramıştır.

MANEVİ TAZMİNAT

Haksız yere nişanın bozulması mal varlığına zarar verdiği gibi kişinin manevi şahsiyetini de yıpratabilir. Bu durumda manevi şahsiyetinin gördüğü zararı nasıl tazmin edileceği ile ilgili farklı görüşler olsa daİslam hukukunda çözüme kavuşturulmuştur. Manevi tazminatın istenebilmesi için, nişanı bozan tarafın kusurlu olması ya da, tazminat talebinde bulunan tarafın kusurlu olmaması gerekir. Veya kusurlu olan tarafın kişilik haklarının ihlal edildiğinin belirgin olması gerekir.

Manevi tazminatın miktarı hâkimler veya bilirkişilerin tayin etmesi gerekir. Nişanlı talep ettiği gibi annesi veya babası da şahsi olarakbaşvurabilir. Fakat bu hak miras yolu ile intikal etmez.(Kahveci, İslam Aile Hukuku,63-67)

 

 

EVLENMENİN MAHİYETİ

Evlenmenikâh akdi ile oluşturulan bir hayat ortaklığıdır. Nikâh kelimesi Arapçadır anlamı ise bir şeyi diğerine katmaktır. Bu kelime evlilik birliğini oluşturan sözleşme anlamında mecazen kullanılmıştır. Buna göre şahıslar evlilik akdi ile sorumluluklarınıbiri birlerinin üstüne atarak sanki tekbir şahısmış gibi olurlar. Evlenme kadın ile erkek arasında gerçekleşir. Ve hukuk düzeni tarafında kabul edilir. Kamu vicdanın saygı gösterdiğibir hayat beraberliği hüviyetine bürünür.

Evlilik hukuku, irade serbestliğinin en çok daraldığı bir özel hukuk alanıdır. Evlilik bir merasim ile olur. Kişilerin bu akitte sahip oldukları yetki ve sorumluluklarından kaçınmaları mümkün değildir. Evliliğin özel hukuk alanına girip girmediğini hukukçular tartışmaktadır. Evliliğe son vermek birçok hukukta kendiliğinden olmamaktadır. Evlilik sadece bir antlaşma olmayıp bir müesseseye giriştir. Akitler kişilerin iradelerine göre yapıldığı içinevlilikte de, kişilerin iradeleri esastır. Evlilik tamamlandıktan sonra taraflar istedikleri gibi davranamazlar. Evlilik birliği ile aile kurulur ve bunun kendine özgü menfaatleri vardır.

Kişiler iradeleri ile evlenirler. Evlilik akdinin üzerine inşa edildiği kuralları hukuk belirler. Bu durum evliliğin akit olma özelliğini ortadan kaldırmaz. Bu nedenle eşlerin tercihlerini iyi yapmaları gerekir. Peygamberimizde bu konuda tavsiyede bulunmuştur. Evlilik ile hayat ortaklığı kurulur. Bu sebeple İslam geçici evliliği kabuletmez. İyi günde kötü günde biri birine yardımcı olmaları gerekir.

EVLENME EHLİYETİ

Evlilik hukuki bir akit olduğu için ilgili tarafların hukuki ehliyetlerinin olması gerekir. Başkalarının iznine tabi olmamak için tam ehliyet sahibi olmak gerekir. Bunun şartı evvela akıllı olunması ikincisi ise bedeni buluğdur. Bu şartlarından birinin olmaması durumunda evliliğin olup olmayacağı konusunda İslam hukukçuları ihtilaf etmişlerdir. Nihayetinde insanlar üç gurupta değerlendirilmişlerdir.

EKSİK EHLİYETLİ VE EHLİYETSİZ KÜÇÜKLERİN EVLENMESİ

İslam hukukçuları yaş itibarı ile evlilik çağına gelmeyen çocukların velileri tarafında evlendirile bilinirler mi? Bu konuda İslam hukukçuları arasında ihtilaf vardır. Bazıları mümkün görürken bazılarıda mümkün görmemektedirler. Bugünkü şartlarda mümkün gözükmemektedir. Türkmedeni kanununda çocuk yaşta evliliği kabul etmez.

AKIL HASTALARININ EVLENMELERİ

Nikâhı, yapılıp yapılamayacağı tartışmalı olan akıl hastaların durumu İslam hukukçularını ikiye bölmüştür. Çoğunluğu velileri tarafında evlendirilebileceği görüşündedirler. Türk medeni kanunu bu tür evliliği kabul etmez. Hastalık dereceleri farklı olduğunda bunların ayrıt edilerek bazı özel şartlarda evlenmelerine izin verilmesi,diğerlerine de izin verilmemesi gerekir. Maslahata göre davranılmalıdır. Günümüzdeileri derecede debil ite olanlara izin verilmemesi gerekir.(Kahveci, İslam Aile Hukuku,69-74)

EVLİLİK ÇAĞI

Kişiyi, evliliğe ehil kılan döneme bazı hukuk sistemlerinde rüşt denilmiştir.

  • Evlenme Rüştü
  • Kazai Evlenme

Kanunların tespit ettiği yaşa gelmemiş olanlardır.

  • Tabi Evlenme

Rüştü ile kanunların tespit ettiği yaşa gelenlerdir.

İSLAM HUKUKUNA GÖRE ERGENLİK ÇAĞI

Klasikİslam hukuku çocukları

  • Sıfır yedi yaş gurubu temyizden yoksun çocuklardır.
  • Yediden buluğ çağına kadar uzanan çocukluktur.
  • Buluğ çağından sonraki dönemdir.

Buluğ dönemi iki şekilde tespit edilir.

1-Tabi BuluğDönemi: ihtilam veya ay hali ile tespit edilen buluğdur.

2-Yaşa Göre Tespit Edilen Buluğ Dönemi: dokuz ile on sekiz yaş arasındakiler, coğrafya ve bölgeye göre tespit edilirler.

Bu Durumda Hangi Şartlarda Evlenebilirler.

a-Mümeyyiz olan çocukların kendi beyanı ile evlenmeleri geçersizdir.

b-Mümeyyiz çocuğun evlenmesi velinin izni ile sahihtir.

-buluğ çağına erende eğer, ergenlik belirtisi varsa; yok değilse, kadın on yedi erkek ise on sekiz yaşında kendi iradesi ile evlenebilir.Medeni kanuna göre on sekiz yaşındakiler evlenebilirler.(Kahveci, İslam Aile Hukuku,75-76)

TAM EHLİYETLİ BÜYÜKLERİN EVLENMESİ

İnsan buluğ çağına varınca çocukluk döneminden çıkmış olur. Diğer akitlerini yaptığı gibi evlilik akdinide kendisi yapabilir. Yinede İslam fıkhında farklılıklar göze çarpmaktadır. Dul kadın rızası alınmadan evlendirilemez.

İmam malike göre, babası şafiye göre babası ve dedesi kızı rızanın dışında evlendirebilir. Hanbelilerde iki görüş vardır bu Hanife’ye göre hiç kimse rızası dışında evlendirilemez. En liberal görüş,EbuHanife’nin görüşüdür. Diğerlerinde toplumun sos yo kültürü çerçevesinde değerlendirmekte yarar vardır.

VELİSİZ EVLENME

Buluğ çağına gelen ehliyetli erkeğin evlenebileceği konusunda İslam hukukçularının ittifakı vardır. Kız için ise ihtilaf vardır. İmamEbu Hanife ve imam Yusuf’a göre kızında erkek gibi evlenebileceğini söylemişlerdir. İmam malik ve imam şafi tam eda ehliyetine sahip olan diğer hukuki tasarruflarını yapmaya yetkili olsa bile velisiz nikâhın caiz olmayacağı görüşündedirler. Yazar evlilik akdini oluşturmada tarafların tam bir ehliyete sahip olmaları gerekir. Ve hem erkeğin hemde kızın bağımsız olarak bu akdin gerçekleşmesinde söz sahibi olmaları gerekir. Nisayır mı beşinci ayetti cariyelerin evlenmeleri ile ilgilidir. Bu uygulamayı hür kadınlara uygulamak onların hürriyetini kısaltmaktadır. Diğer taraftan evliliğin sadece bir akitten ibaret olduğunuda düşünmememiz gerekir. Zira bunlar akraba olacaklarından biri birlerine iyi muamele etmeleri gerekir her zaman ailenin yardımını yanlarında his etmeleri gerekir.

EVLİLİK AKDİNİN VEKÂLETİ

Velayet, bir kimsenin rızası alınmaksızın başkaları adına onların her türlü hukuki işlemlerini yapabilme yetkisidir.

Evlilikte ise velayet velinin velayeti altında bulunan kimseleri evlendirme yetkisidir. Burada veli tarafında evlendirilmeleri söz konusu olan kimseler tarafında ehliyetsizler ve eksik ehliyetlilerdir. Klasik İslam hukukçularına göre tam eda ehliyetlerine sahip olmalarına rağmen kızların rızalarını almak şartı ile velileri tarafından evlendirilebilirler.

Hukukun kendilerine başkalarınınişlerini sevk ve idareetmek için velayet hakkı tanımış olduğu kişiye velidenir. Veli ehliyetsiz veya yarı ehliyetli şahıslar için kabul edilmesine rağmen geçiş dönemindeki bazı İslam hukukçuları tam ehliyetli bir kızı yarı ehliyetli olarak kabul etmişlerdir. Nuri kahveciye görede günümüz şartlarında tam eda ehliyetine sahip bir kadın için nikâh akdinde velayet söz konusu olmamalıdır. Ahlaki anlamda anne ve babaya danışılmalıdır. Veli, velayeti altında bulunanlara karşı zor kullanabilirmi? Bu konuda velayet ikiye ayrılır.(Kahveci, İslam Aile Hukuku,76-81)

1-Zorlayıcı Olmayan Velayet

Bu tür velayet ancak velayeti altında bulunduklarının izni ile evlenebilecekler kast edilmiştir. Bazıİslam hukukçuları tam eda ehliyetine sahip kızlarda dâhildir. Hanefiler bunu kabul etmezler Ebu Hanife ve imam züfer ihtiyari velayeti kabul etmenin güzel olacağını belirtirler. İslam hukukçuları bunda ittifak etmemişlerdir. Bu durum kadına yük getirir.

2-Zorlayıcı Velayet

Klasik İslam hukukçularına göre bu tür velayet, velayeti altında bulunan kişilerin rızasını almadan evlendire bilme yetkisidir. Bu tür bir velayet ancak ehliyetsiz veya yarı ehliyetsizler için verile bilinir. Kriterleri farklı olduğundan bu konuda ihtilaf vardır. Hanefilere göre velayet icbarın sebebi,küçüklük,şafiler bekâret,malikiler her ikisinide kabul etmişlerdir.

EVLİLİKTEVELAYET HAKKI

Klasik İslam hukuku ve Türk medeni hukuku evlilikte velayet hakkının varlığını kabul etmişlerdir. İslam hukukçularına göre velayet hakkı önce kan hısımlarına sonrada kayyuma bırakılmıştır. Bu bağlamda velilik ikiye ayrılır.

  • Veliyi Has: velayeti altında bulunan kimseyi evlendirme yetkisine sahip bulunan akrabalardır. Bu konuda sıralama asa beye ait kabul edilmiştir.Asabe derecesinde akraba bulunmazise imam Ebu Yusuf ve muhammende göre kamuya geçer kamuyu temsil edeni hâkimdir. Ebu Hanife ailenin şahsi menfaatini korumaktan ziyade evlenecek kişinin şahsiyetinin korunmasını öne çıkarır. Şefkat, merhameti sadece akrabaya vermek doğru değildir.Zevil-i erhamda veli olabilir.
  • VeliyyiAmm: Hususi velinin bulunmadığı durumlarda velayet hakkı veliyi ammeye intikal eder. Genel anlamda bu velide mirasa ehil olma şartı aranmaz. Buda seçimle gelen başkandır. Ammeye intikal eden evlenme velayetinin temsilcisi hâkimdir. Hâkimin yetkilerine sınırlandırma getirilmiştir. Hâkim velayeti altında bulunan kadını kendine, aslına ve fürunanikâhlayamaz.

Velide Aranan Şartlar

1-Hür olmak

2-Akıllı olmak

3-Bluğa ermek

Dinleri farklı olanlar biri birlerine ne varis nede veli olamazlar.

BULUĞ MUHAYERLİĞİ

Küçükken veliler tarafından evlendirilen kişilere tam ehliyetli, konuma geldikleri zaman bu evliliği kabul edip etmeme hakkının verilmiş olmasıdır. Hanefi hukukçuları daha geniş bir sınıfa velayeti icbar yetkisi verildiğinden muhtemel zararları ortadan kaldırmak amacıyla bu yola başvurulmuştur. Velisi tarafından evlendirilen kız ergenlik dönemine geldikten sonra hâkimebaşvurarak evliliğini bitire bilir fakat başvuru sürecinde evlilik hukuku geçerlidir. Hanefi hukukçuları baba ve dedenin velayeti icbar ile hâkimebaşvuramazlar.(Kahveci, İslam Aile Hukuku,82-85)

 

EVLİLİKTE DENKLİK

Evlenecek olan çiftler arasında dini sosyal veya iktisadidurum bakımından belli bir yakınlık veya denkliğin bulunmamasıdır. Denkliği buluğ çağına gelmiş biri için şart olduğu görüşünü benimseyen hukukçular evlilik çağına gelmiş bir kızın kendisine denk olmayan birisi ile evlenmesi durumunda velisinin rızası aranır. Şayet rızası var ise problemyoktur. Fakat rızası yoksa veli hâkime başvurarak nikâh akdini fes edebilir. Ev evlilik son bulur. Ancak fes edilene kadar evlilik hukuku geçerlidir. Nikâh akdinde denkliği şart kabuledenler ise velinin izni olmadan yapılan bu tür evlilikler geçersizdir hiç yapılmamış gibidir. Denklik evlenme zamanında aranır. Evlendikten sonra meydana gelen densizliklergeçersizdir. Evlenecek olanlar içindenklik önemlidir. Fakat evlilik şartı değildir.

EVLENME ENGELLERİ

Evlenecek iki tarafın, sadece haiz olmaları yeterli değildir. Bilakisevlene çeklilerin önünde evlenmelerine engel olan bir durumun olmaması gerekir. Bunlar sürekli engel olan durumlar olduğu gibi geçici durumlarda vardır. Bu engeller kuran ve sünnete dayanır.

1-Kesin Ve Sürekli Evlenme Engelleri

Kesin ve sürekli evlenme engelleri hiçbir zaman kalkmaz. Bu engellerin bulunması mutlakaevlilik butlan ile son bulur. Bunlarİslam hukuku içerisinde üç ana kategoride ele alına bilinir.

  • Kan Hısımlığı

Kuran ve sünnetten çıkarılan hükümlere göre kişinin kan akrabalığından dolayı evlenmeleri yasak olanlar dört guruba ayrılır.

  • Kişilerin Usulleri:Annesi,babası,dedesi,nenesi gibi kişilerdir.
  • Kişilerin Füruları: Oğlu,kızı,bunların çocukları gibi kişilerdir.
  • Anne ve Babanın Füruları ve Bunların Çocukları: Anne, baba bir kardeşler, yalnız anne veya baba bir kardeşler, yeğenler

Dede ve Nenenin Füruları: Amcalar,halalar, dayılarteyzeler, bunların çocukları ile evlenile bilinir.(Kahveci, İslam Aile Hukuku,85-91)

Lian sebebi ile de evlenme meydana gelmez. Koca kendisini tekzip etse de evlenme meydana gelmez. İmam Ebu Yusuf ile İmam Züfere göre lian sürekli evlenme engelidir.(Bilmen,Hukukıİslamiyye ve Istılahatı Fıkhiyye,Kamusu,c.2.s.106)

 

 

EVLENME SEBEBİ İLE MEYDABA GELEN AKRABALIK

Aralarında kan bağı olmadan sadece evlilik sebebi ile meydana gelen akrabalık dolayı evlenmeye mani olanları dört gurupta değerlendire biliriz.

  • Usulün Eşleri: Babanın eşi veya babasının;babasının, eşleri,burada babanın eşinden,anne,dedesinin eşinden nene kast edilmiyor.
  • Füruneşleri: Burada kaçıncı dereceden olursa olsun fürun eşleri ile üstlerin evlenmeleri haramdır.
  • Karının Usulü: Bunlar ile de nikâhyapılamaz. Kayın valide ile evlilik olmaz.
  • Karının Füru: Bunlarlada evlilik olmaz. Karışının başkasından olan çocuklarla evlenemez. Torunlarıyla daevlenemez. İlk üç guruptakilerin oluşması için sadece bir nikâhın yapılması yeterli iken dördüncüsü zifafın gerçekleşmesi, şartınabağlanmıştır. Türk medeni kanununda bunları kabul etmiştir.

SÜT EMMEDEN DOĞAN EVLENME ENGELLERİ

Bu evlenme engeli İslam hukukuna hastır. Önceleri bu durum Türk medeni kanununda varken, daha sonraları çıkarılmıştır. Süt emmekten doğan akrabalık bir kimseye kan ve evlilikten meydana gelen daha önce açıklanansekiz guruptaki akrabalar ölçü ve derecesinde haram kılınmıştır. Bu konuda dört mezhep ittifak etmiştir. Hanefiler sütün haram kıldığı akrabalar arasında şunları istisna etmişlerdir.

  • Sütkardeşin asıldoğumdan olan anası
  • Sütkız veya oğlunun asıl kardeşi
  • Sütkız veya oğlunun asıl nenesi (sütbabasına haram değildir)
  • Süt amca veya halanın (sütbabanınki ile ortak olmayan )anaları
  • Sütbabası ile sütoğlu veya kızının kendi halaları
  • Süt dayı veya teyzenin (sütanası ile ortak olmayan)kendi anaları
  • Sütkardeşinin doğumdan olan asıl kardeşi

EVLENME ENGELİ OLUŞTURACAK OLAN SÜTÜN ŞARTLARI

  • İslam hukukçularının çoğunluğuna göre emmenin ilk iki yıl içerisinde gerçekleşmesi durumunda evlenme engelinin doğacağını ifade etmişlerdir. Aksi takdirde bunun gerçekleşmeyeceğini belirtmişlerdir.
  • İmamEbu Hanife ile imam malike göre sütün miktarı önemli değildir. İmam şafi ve Ahmet bin Han bele göre beş sefer doyuracak bir şekilde emzirilmesi gerekir.

GEÇİCİ EVLENME ENGELLERİ

Bazı evlenme engelleri vardır ki bunlargeçici niteliktedir. Bu nitelikler ortadan kalkınca engellerimde ortadan kalkar. Bu engeller şunlardır.

  • Din farklılığı: Müslüman bir erkeğin ehli kitap bir kadınla iffetli olmak şartı ile evlenmelerine izin verilmiş iken, gayri Müslüm biri ile evlenmesi yasaktır. Müslüman bir kadının ehli kitap olsa bile bir gayri Müslüm’le evlenmesi haramdır. Taraflardan gayri Müslüm’ün Müslüman olması ile engel ortadan kalkar.Mürtet olan birisi ile de evlenilemez. (Bilmen,Hukukıİslamiyye ve Istılahatı Fıkhiyye,Kamusu,c.2.s.103)
  • Üç Talak ile Boşama: İslam hukukuna göre hanımı ile üç talak ile boşanan kişi hanımı başka erkekle evlenip boşanmadıktan sonraya kadar evlenemez. Medeni kanuna göre boşamak isteyene üç yıla kadar ayrı yaşama cezası verilebilir.
  • Beşinci Kadınla Evlenme: Bazı şartlar sebebi ile İslam birden fazla kadın ile evlenme izni vermiştir ve bunu dört ile sınırlandırmıştır. Beşincisi ile evlenemez.
  • Başkasının Hanımı ile Evlilik: İslam hukukubir kadının aynı anda birden fazla erkek ile evlenmelerine izin vermez. Kadın mevcut eşinden boşanıp, iddetini beklemeden başka bir erkekle evlenemez.

Zinadan hamile kalan kadınla nikâhlanıp,çocuğu doğurup,nifas hali geçinceye kadar cinsi birleşme haramdır. İslam hukukçularının çoğu bunu istisnai bir durum olarak kabul ederler.

  • İki Akrabayla Aynı Anda Evlenme: şartlar gereği birden fazlaevlilik durumunda söz konusu olan engelaynı zamanda iki akraba ile bir erkeğin evli olmayacağı anlamına gelir. Evlenilmek istenilen kadınların birisini erkek kabul ettiğimiz, zaman diğerine evliliği haram kılan, iki kadın nikâh akdi ile bir araya getirmek haramdır. Bir kadınla kız kardeşini halasını,teyzesini vb. Nikâh altına alamazayrıca hanımını boşayıpiddeti bittikten sonra engel kalkar.
  • Bulaşıcı Hastalıklar: Frengi bel soğukluğu,cüzzam, AİDS gibi hastalıklardan birine yakalanma boşanma sebebi olabilir. İktidarsızlıkta kadına boşanma sebebi olabilir.

NİKÂH –EVLENME AKDİ

İslam hukukuna göre evlilik yüce ve kutsal bir muamele önemli bir medeni akit olup,genel ifadesi ile en az iki şahit huzurunda ehil olan kadın ve erkeğin icap ve buna uygun olan kabul beyanı ile gerçekleşir. Kuran-ı kerim bu akdi”misakı ğaliz”olarak nitelendirmiştir. (nisa suresi,21)

NikâhınHristiyanlarda olduğu gibi dini bir tarafı yoktur. İslam hukukuna göre nikâhın imam tarafından veya cami gibi dini mekânlarda olması şart değildir. Âmâ önceki dönemlerde nikâh akdinin camilerde yapılmış olması bu akdin dini olduğu anlamına gelmez bunun böyle olması Allaha karşı yapılan şükrün bir ifadesidir. Dini merasimin olması nikâhın nekadar önemli bir akit olduğu ve kutsiyetine dikkat çekmek içindir.

Nikâh akdi ile resmi nikâh akdi arasında farklar vardır. Medeninikâh akdinin sıhhat şartları kamu otoritesinin çıkardığı değişebileceği nitelikteki kanunlarla belirlenir iken, İslam hukukundaki nikâh akdinin sıhhat şartları kitap sünnet ve içtihatlarla belirlenir. İslam hukukunun gerekleri ile tespit edilmiş gerekli unsurları barındıran nikâh akitlerinin geçerliliğini,İslam hukuku kabul etmiştir. İslam hukukçularının çoğunluğuna göresahih bir nikâh akdi ile evlilik birliği oluşturmak evlenecek kişinin durumuna göre değişkenlik gösterir. Nefsinikontrol edemeyene farz, edene de sünnettir. Zahirîlere göre her kese farzdır. Evlilik hukukunu yerine getirmeyip eşine sıkıntı verecek olanların evlenmesi mekruh,hattabazı âlimlere göre haramdır.(Kahveci, İslam Aile Hukuku,92-103)

 

NİKÂH AKDİNİN UNSURLARI-RÜKÜNLERİ

Bundan maksat bu akdi oluşturan temel öğelerdir. Bunlar evlenecek olan karşı cins iki kişinin varlığı ile bunların nikâhakdini meydana getirecek olan irade beyanlarıdır. İslam hukukçularının çoğuna göre bunlar arasında akdin mahalli yoktur.

  • Taraflar Akideyn

Nikâh akdinde evlenecek, erkek ve kadının her ikisininde bulunması gerekir. Şayet taraflar evlenme ehliyetine sahip değil iseler belirli şartlara göre veliler tarafından da bu akit gerçekleştirile bilinir. Günümüzde bir nikâhakdinin oluşması için tarafların mutlaka evlenme ehliyetine haiz ve bizzat kendilerinin katılması ile akittin oluşturulmasının önemli olduğu görüşündeyiz bu durum nikâhın aleniyeti ve şüpheleri ortadan kaldırması açısından ehemmiyet kazanır.

  • İrade Beyanı

Evlilik birliği oluşturma arzusunda olan ve evlenme ehliyetine aralarında evlenme engel olmayan taraflar iki şahit huzurunda yanlış anlamaya imkân vermeyecek şekilde evlenme iradelerini sözlü olarak ortaya koymakla nikâhakdini gerçekleştirmiş olurlar. İrade beyanının, net ve açık olmasına, İslam hukukçuları önem göstermişlerdir. Arapçada,muz ari, şimdiki ve gelecek zamanı içerdiği için irade beyanının geçmiş zaman kipi ile yapılması gerektiği konusunda hassasiyetgöstermişlerdir. Türkçede bu kullanım farklıdır. Kişi teklif karşısında “evet”derse bu irade beyanı yeterlidir. Teklifi n evlilik ruhuna uygun ve ömür boyu evliliği ifade etmelidir. Günümüz şartlarında kuranın misakı ğaliz olarak ifade ettiği evlilik akdinin sadece sözlü olarak değil aynı zamanda yazılı hale getirilmesi önem arz etmektedir. Aksi takdirde kadın bazen büyük zarar görmektedir.

NİKÂH AKDİNİN ŞARTLARI

İslam hukukuna göre evlilik akdinde dört çeşit şart mevcuttur. Bunlar

  • İn’ikad şartları
  • Sıhhat şartları
  • Nefaz şartları
  • Lüzum şartları

NikâhAkdinin İn’ikad (Kuruluş) Şartları

İslam hukukuna göre nikâh akdinde bulunması gereken şartlardan bir kısımda kuruluş şartlarıdır. Bu şartlar şunlardır.

  • Ehliyet: Evlenecek olanların tam eda ehliyetine sahip olmaları gerekir. Aksi durumdayapmış oldukları akit geçersiz olur. Ancak bazı klasik hukukçulara göre eda ehliyetleri yoksa veya eksikse velileri tarafından evlendirile bilinirler.Bazıları da evlilik çağına
  • Şayet taraflardan birisi uzakta ise imzalı açık yazı, şifahi irade beyanı olarak kabul edilir. Önce icabı gelmeyenlerin evlendirilmelerinin mümkün olmadığını söylemektedirler. Bunlara göre evlenecek kişinin mutlaka evlilik akitlini yapmaya ehil olması gerekir.
  • Meclis Birliği: Genel anlamı ile akittin aynı ortamda yapılması anlamına gelir. İrade beyanlarının aynı ortamda ortaya konulmasına ve araya fasıla girmeden iki irade beyanının biri birine uygun şekilde oluşmasına İslam hukukuna göre meclis birliği denilir. İcap yapıldıktan sonra mesela Mehir üzerinde uzunca tartışmalar olabilir. Ancak meclis birliği devam ettiği için gecikme icabın mevcut haline halel getirmez. Kabulün hemen icabı Takip etmesi gerekir.
  • Evlenme Engelinin Bulunmaması Gerekir: Hukuken bir nikâh akdinin meşru olabilmesi için taraflar arasında sürekli veya geçici evlenme engellerinden birinin bulunmaması gerekir.
  • Evliliğin Şartsız Olması Gerekir: İslam hukukuna göre nikâh akdinin ömür boyu birlikteliği gerçekleştirmek üzere kurulması şarttır. Buna göre geçicilik şartı barındıran “Mut’a Nikâhı” batıldır. Ayrıca nikâh akdinin sağladığı meşru hakların sınırlandırılması şeklindeki şartlarda akitte olumsuz şekilde etki ederler. Örneğin nikâh akitti ile kadın nafaka hakkını talep etme hakkına sahip olduğu halde, nafakanın ödenmesi gibi bir şart içeren akitler ya da tarafların cinselliğin den yararlanmama gibi şart barındıran, akitlerde İslam hukukçularının çoğuna göre batıldır.(Kahveci, a.g.e.108)

İrade Beyanı: İki tarafı da bağlayan akitlerde karşılıklı rıza esastır. Buna irade beyanı adı verilir. İslam hukukunda evliliğe ait irade beyanında şif ahilik esas alınmıştır. Şifa irade icap ve kabul ile ifade edilir.

İcap: Taraflardan birinin diğerinden önce akde rıza gösterdiğini bildirmek için kullandığı ifadedir.

Kabul: Karşı tarafın yapmış olduğu icabı kabul ettiğini ifade için diğer tarafın icaba uygun beyanıdır.

İcap ve kabul her iki tarafça da yapıla bilinir. Her iki tarafa aittir. Önemli olan her yönde aynı unsurlar üzerinde birleşmesi ve uyuşmasıdır. İslam hukukçularına göre nikâh akdinde kullanılmak üzere tespit ve kabul ettikleri sözler, zaman ve şartların değişmesi ile değişebilecek örf ve adetlere göre değerlendirilebilecektir. Bunlar belirli bir nastan çıkarılmış hükümler değildir. İptal eden bir husus meydana gelmesi durumunda icap iptal olur. İslam hukukçularına göre dilsizlerin nikâh akdinde işaretlerinin yazı yerine geçeceğini kabul etmişlerdir.

NikâhAkdinin Mahalli: Aktin konusu mülki Mut’a olarak ifade edilmiştir. Bu akit karı koca sınırları içerisinde faydalanmalarını temin eder. Birebirlerine destek olma, acılarınıpaylaşma, sevinçlerine ortak olma.(Kahveci, İslam Aile Hukuku,103-110)

 

NİKÂH AKİTİNİN SIHHAT ŞARTLARI

İslam hukukuna göre nikâhakidinin sahih olabilmesi için üç şartın bulunması gerekir.

  • Evlenecekler arasında sürekli veya geçici evlenme engellerinden birinin olmaması gerekir.
  • Hanefiler dışındakiler nikâhakdinde velinin bulunması gerekir.
  • Nikâhakdi esnasında şahitlerin bulunması yani nikâhakdinin ilan edilmesi gerekir bu konuda fikir birliği vardır. Şahitlerin iyice duymaları için sağır olmamaları gerekir.

İmam malike göre nikâhakdi sırasında şahitlerin bulunması şart olmayıp fiili evlilikten önce ilan etmeleri şarttır. Şahitlerinnikâhakdini ilan etmeleri şarttır. Evliliğin hem dini hemde sosyal bir yönü olduğu için mutlaka ilan edilmesi gerekir.

Hanefiler ceza ehliyetine sahip iki erkeğin şahitliğini veya iki kadın bir erkeğin şahitliğini cezai ehliyetinin olması kaydı ile kabul etmişlerdir.

NİKÂH AKİTİNİN NEFAZ (GEÇERLİ-İNFAZ)ŞARTLARI

Akitler yapıldıktan sonra geçerli olması için bazı şartlar vardır. Ne faz şartlarını taşıyan nikâh akdine geçerli, zıt tına, mevkuf akit denir. İslam hukukçularına göre taraflarının birinin veya velisinin rızası alınmadan yapılan akitlere mevkuf, rızası alındıktan sonra nafiz akitler olur. Nikâh akdinin tesciledilmesinin Aktin geçerlilik şartları arasına katılması gerekir. Yoksa hak kaybına yol açabilir. Kişilerin hakkını korumakta devletin görevidir. Devlet bu konularda düzenleme yapabilir.

NİKÂH AKİTİNİN LÜZUMU-BAĞLAYICILIK ŞARTLARI

Bir nikâhakditamamlandıktan sonra taraflar için bağlayıcı hale gelebilmesi için feshini gerektirebilecek hususlardan birinin olmaması gerekir. Esas itibarı ile nikâhakdi lazım akitlerindendir. Örneğin Hanefilere göre dengi olmayan veya layık olduğu Mehir’i şart koşmadan bizzat evlenen kızın yapmış olduğu evliliğine verilileri rıza göstermeziseler nikâhakdi gayri lazım bir akit olarak kabul edilir.Aktin iptalini isteyebilir. Herhangi kalıcı bir hastalık içinde aynı şey düşünüle bilinir.

ŞARTA BAĞLI EVLİLİK

Şarta bağlı yapılan evlilikler ikiye ayrılır.

Taliki Şartlar:Şu iş olunca veya şu olay gerçekleşince gibi illeri sürülen şartlara taliki şartlar denir. Örneğin öğretmenlik mesleğine başlamışsan evlenirim. Şeklideki bir icap kabul edilmiş ve nikâhakdedildiği sırada öğretmenlik mesleğine başlamış ise nikâhakidinin sahih olduğu kabul edilmiştir. Henüz gerçekleşmemiş şartlara bağlanmış nikâh sahih olmaz. Çünkü bunda icap ve kabul gerçekleşmemiştir. Nikâhakdi geleceğe atfedilmez meydana gelirse akit hüküm ifade eder.

Takyidi Şartlar: Şöyle davranman şartı ile veya böyle olmak üzere şeklinde illeri sürülen şartlarada takyidi şartlar denir. Bu çeşit şartlarda akdin meydana gelmiş olması illeri sürülen şartların o anda veya sonradan gerçekleşmesine bağlı değildir. İcap ve kabul yapılmakta fakat bunula birlikte onunla ilgili ikinci bir borçlanma yapılmaktadır. Bu şartlar kuran ve sünnete uygun olmalıdır. Yoksa batıl olur.

İSLAM RUHUNA UYGUN ŞARTLARDA UYGUN GÖRÜLMÜŞTÜR.

Hanefilere göre nikâh akdinde bulunması zorunlu olan ve olmayan şartlar üç kategoride toplanır.

  • Nikâhakdi ile gerçekleşen düzene zorunlu olarak doğuracağı sonuçlara uyma zorunluluğu vardır. Örneğin çocuğun nesebini kabul etmeme,karı koca hayatı yaşamama gibi.
  • Yerine getirilmesi İslam’ın ruhuna aykırı olan uygulanmaması gereken bir halin bulunması
  • Yerine getirilmesi mekruh olan şartlar bir kadının evleneceği erkeğe önceden sahip olduğu bazı eşyalarını satması şartını illeri sürmesi

NİKÂHTAVEKÂLET

Asli olan nikâhakdinde ilgili tarafların bizzat kendilerinin bulunması gerekir. Fakatİslam hukukçuları diğer akitlerde olduğu gibi evlilikte asıl bulunamıyorsa velinin bulunabileceğini kabul etmişlerdir.

Geçmişlerde mahrumiyetten, hayâdan özelliklede kız tarafı kendini ifade etmekte sıkıntı duyuyordu. Fakat bugün böyle bir sıkıntı olmadığından evleneceklerin bizzat akit töreninde bulunup iradelerini beyan etmeleri önem arz etmektedir.

NİKÂH AKDİNDEKİ VEKÂLETİN ÇEŞİTLERİ

  • Mutlak Vekâlet: Evlenecek olanın kendisi veya onda aranan özellikler söylenmeyip “beni evlendirmeye seni vekil tayin ettim.”mutlak bir ifade kullanılması gerekir. EbuHanife’ye göre erkek böyle bir kadını kabul etmek zorundadır. Ebu Yusuf ve Ebu Muhammed’e göre “münasip birini bulursan beni evlendir.”buna göre münasip olmayan biri ile evlenme zorunluluğu yoktur.

FUZULİNİN NİKÂH AKİTİ YAPMASI

Ne veli nede vekil olmayan bir kimsenin taraflardan birini teşkil ederek yapmış olduğu nikâh akdine fuzulinin nikâh akdi denir.

Adına akit yapılan kişi bu akde icazet verdiğinde bu akit yapıldığından itibaren hüküm doğurur. İmam şafi ise ilgili tarafın icazeti ile sahih olmazdemiştir.(Kahveci, İslam Aile Hukuku,111-119)

NİKÂH AKİTİNİN ÇEŞİTLERİ

  • Sahih Nikâh Akdi

Zorunlu bütün unsurları kuruluş ve sıhhat şartları tamam olan nikâh akdine geçerli nikâh akdidenir. Bu akitten sonra evlilik hayatı başlar.

SAHİH BİR NİKÂH AKTİNİN GENEL HÜKÜMLERİ

  • Eşlerin Hak ve Sorumlulukları

Nikâhakdi ile ve törenlerile birlikte eşler arasında evlilik birliği mevcuttur. Evlilik hak ve sorumluluklarını doğurur. Bu hak ve sorumluluklar biri birlerine karşı olduğu gibi üçüncü şahıslara karşıda olur.

  • Eşlerin Karşılıklı Sorumlulukları

İslam nikâhakdi ile eşlere bazı haklar ve sorumluluklar yüklemiştir. Bunlar nekadar öz veri ile görevlerini yaparlarsa o derece mutlu bir aile olurlar. Bu vecibelerin bazıları şöyledir.

  • Birliğin Sağlanması: Evli olanlarevlilik birliğini sağlamakla mükelleftirler. Bu konuda üstlerine düşen görevlerini en iyi şekilde yapmalarıgerekir.
  • Sadakat: Hem erkek hemde kadının eşine her konuda sadıkkalması gerekir. Kuran cinsi sadakatsizlikte ikisinide eşit cezalandırmıştır. Her türlü sadakatsizlik hukuki olmayan davranışlardır.
  • Dayanışma ve Yardımlaşma: Eşler karşılıklı hem maddi hemde manevi olarak yardımlaşmalıdırlar. Keder ve sevinçlerine ortak ve yardımcı olmalıdırlar.
  • Çocukların Bakım ve Yetiştirilmesi: Eşler çocukların bakım, terbiye, maddi ve manevi bütün ihtiyaçların karşılanması ile mükelleftirler. Ancakİslam hukuku çocukların bakımında maddi yönünü erkeğe yüklemiştir. Nesep olarakta çocuk, anne ve babaya nispetedilir. Gayri meşru olarak doğan çocukta anneye nispet edilir.

KOCANIN HAK VE SORUMLULUKLARI

Genel olarak bu haklar şöyle özetlenir.

  • Kocanın Hakları
  • Aileye başkan olmak adaletli ve istişareye önem vermeli, keyfilikten kaçınılmalıdır.
  • Oturulacak evi seçmek.
  • Evlilik birliğini temsiletmekbunu üçüncü kişilere karşıda yapmaktır.
  • Kadının bir meslek veya sanatla uğraşmasına izin vermek, çalışmak aslında her insanın hakkıdır. Aile hayatını etkileyecek bir işte çalışmakta hakkı erkeğe tanımıştır. Ancak erkek çalışıp evi geçindiremiyorsa kadın hâkimden böyle bir hak talep edebilir.
  • Kadının ölümü halinde ona varis olmak.
  • Karısından cinsel yönden istifade etme hakkı istisnai durumlar dışında erkeğe bu hak tanınmıştır.

KOCANIN SORUMLULUKLARI

Kocanın sorumlulukları özetle şöyle sıralanır.

  • Nafakayı temin etmek, evi geçindirmekerkeğe aittir.
  • Oturulacak bir evi temin etmek
  • Mehir vermek,(nikâhakdinde kararlaştırılan)
  • Hanıma karşı güzel davranmalı, hoş geçimli olmak.
  • Tek eşle evlenmek esas iken,çok eşli ise adil olmalıdır.
  • Kadınıncinsel olarak ihtiyaçlarının karşılanmasıdır. Cinsel ihtiyaç karşılıklı olarak meşru bir zeminde giderilmelidir.

KADININ HAK VE SORUMLULUKLARI

Genel hatları ile kadının aile içerisindeki hakları şöyle özetlenir.

Kadın Hakları

  • Kocasının soyadını kullanmak, kadın eşinin soyadınıda kendi soyadınıda kullanabilir.
  • Ev içindeki düzeni sağlamak
  • Kendine bakılmasını istemek, eşinden nafaka temin etme hakkına sahiptir.
  • Kadının bazı, özel durumlarda, evlilik birliğini temsil etmektir.
  • Kocasının ölümü halinde ona mirasçı olmak.
  • Nikâhakdi sırasında kararlaştırılmışve zamanı geçmiş olan mihrini talep etmek.
  • Cinsel ihtiyaçlarının temin edilmesini istemektir.

KADININ SORUMLULUKLARI

  • Kocanın seçeceği ve kendisi için iskâna uygun olan evde oturmak.
  • Kocanın soyadınıda taşımak,kocasının soyadının kadına verilmesi uygun olacaktır.
  • Kocaya karşı iyi geçinmeli ve ona yardımcı olmalıdır.
  • Eve ve çocuklara bakmak, evin iç düzenini yerine getirmek çocukların yeme, içme ve eğitimle ilgili hususlarda üzerine düşeni yapmak.
  • Kocaya mali destekte bulunmak, koca mali durumda sıkıntı çekiyorsa yardımcı olmalıdır.
  • Dinin cevaz verdiği durumlar haricinde kocasının izni olmadan evi terk etmemek. Koca eşini zorla evden atamaz. Meşru işleri yapmak üzere evden ayrılabilirler.
  • Meşru sınırlar içerisinde eşinin cinsel ve diğer isteklerini yerine getirmek.
  • Dinin yetki verdiği sahada ve ölçüde kocasının kendisini eğitme hakkını kullanmasına rıza göstermek. Aile reisi tedip hakkını kullanıp eşini dövemez.(Kahveci, İslam Aile Hukuku,121-133)

 

MEHRİN LUZUMU

Mehir’in kadına verilmesinin birkaç yönü vardır. Bir yönü kadından yararlanma sebebi iledir. Diğer bir yönü ise kadına verilen değerdir. Diğer bir açıdanda kadının ihtiyaçlarını karşılamaya yöneliktir. Aynı zamanda nikâhın öneminin ilanıdır. Diğer konularda olduğu gibi bu konuda da ifrat ve tefrite düşmemek gerekir. Mehir’in çok az olası kadını kocanın gözünde değersiz kılabilir. Evlenecek olanların konumuna uygun olması gerekir.(Bilmen,Hukukıİslamiyye ve Istılahatı Fıkhiyye,Kamusu,c.2.s.117)

 

SAHİH BİR NİKÂH AKDİNİN HUKUKİ SONUÇLARI

A-MEHİR

  • Mehir’in Tarifi ve Hükmü

Nikâh akdi, esnasında kararlaştırılan evlenirken erkeğin kadına verdiği veya vermeyi taahhüt ettiği miktarı belirlenmiş ve piyasada değeri olan mala Mehir denir.

Mehir, bir kadının eşya gibi alınıp satılması düşüncesine sevk etmemesi gerekir. Mehir bir ömür boyu beraber yaşamanın sembolik bir işaretidir. Bir hediyedir. İslam, kadının gençliğinde çalışıp mal biriktirmesini yakıştırmamış bunu erkeğe bırakmıştır. Kuranı kerim Mehir vermeyi emretmiştir.

  • Mehir’in Miktarı

Mehir’in miktarı ile ilgili her hangi açık bir nas olmayınca, bazı rivayetlerde göz önünde bulundurularak ilk İslam hukukçuları Mehir’in miktarını belirlemişlerdir. Fıkıhçıların çoğunluğu Mehir için bir alt sınır belirlememişler. Ebu Hanife ye göre alt sınır on, Malikilere göre üç dirhem gömüştür. Bir dirhem gömüş 2,97 gr. a eşittir. Hazreti peygamber döneminde on dirhem ile orta halli iki koyun satın alına bildiği ifade edilmiştir.

Şafi ve Hanbelilere göre Mehir’in bir alt sınırı yoktur. İslam hukukçuları Mehir’in üst sınırı ile ilgili herhangi bir içtihatta bulunmamışlarıdır. Mehir’in makul ölçülerde olması İslam ahlakı ile ilgili bir konudur. Hanefiler Mehir’in maddi mal olması gerektiğini, şafiler ise menfaatinde Mehir olabileceğini ifade etmişlerdir.

  • Muaccel ve Müeccel Mehir

Mehir’in peşin olarak ödenmesine Mehir-i muaccel denir. Aslında Mehir’in peşin ödenmesi gerekir. Fakat sonradan Mehir alacakları da diğer alacaklar gibi değerlendirilmiştir. Mehir’in ödenmesi sonraya bırakılmış olmasına da vadeli anlamında Mehir’i müeccel denilmiştir. Bunun herhangi bir takvimi yoktur. Belirlenen mal ise Malikilere göre sonradan ödene bilinir.

d--Mehir’in Sahibi

Mehir’in mutlak sahibi evlenecek olan kadındır. Geçmiş dönem fıkıhçıları evlenen kadının babası veya baba tarafı dedesinin alabileceğini fakat kadının izni olmadan herhangi bir tasarrufta bulunamayacaklarını ifade etmişlerdir. Hanefi ve Hanbelilere göre nikâh akdi esnasında belirlenen Mehir’i koca daha sonra ödemekte aciz kalırsa kadın nikâh akdini fesih edemez. Malikilere göre cinsel ilişki olmamışsa, Şafilere göre ise cinsel birleşme gerçekleşmiş olsa bile nikâh akdini fesih etme hakkı vardır.

e- Mehir’in Gerekli Olduğu ve Mehir Borcunun Düştüğü Haller

A- Nikâh akdi sebebiyle, koçanın nafaka borcuyla mükellef olması için aşağıdaki şartlar gereklidir.

Şayet aşağıdaki şartlar gerçekleşmiş ise kadın Mehir’in tümünü alır. Bu şartlar şunlardır.

1-Evliliğin sahih bir nikâh akdi ile olması gerekir.

2-sahih nikâhtan sonra zevci münasebet olmuşsa,

3-veya zevci münasebet olmayıp, halveti sahih meydana gelmiş ise

Diğer bir yönüyle de bazı haller sebebiyle kadın Mehir’in yarısını alır. Şayet fiili birleşme ve halveti sahih olmadan kadın boşanırsa mihrin yarısını alır.(Kahveci, İslam aile hukuku,133-139)

B- Mehir borcunun düştüğü haller

1-Kadının nikâh akdinden, sonra kocasının istifade edebileceği bir durumda olması gerekir. Yalnız koca istemediği halde kadın babasının evin da oturursa nafaka borcu erkekten düşer. Nafakayı vermeyen kocanın malına haciz işlemi yapılma imkânı vardır. Aynı zamanda hapsede atıla bilinir. Şayet erkeğin maddi durumu iyi değilse da borç olarak kabul edilir.

2-Nikâh akdi esnasında Mehir hiç konuşulmamışsa mihri-i misil geçerli olur. Bunun takdirinde örf etkilidir. Hâkimin takdir yetkisi de mevcuttur.

F-Kadına Mut’a Verilmesi

Nikâh akdinden sonra herhangi bir nedenle boşanma sonucunda, kocasının evinden ayrılan kadına kocası tarafından güzellik olsun diye kadına verdiği, her türlü hediyedir.

Nikâh akdi Mehir tayin edilmeden yapılmış ise, İslam hukukunda buna “Mufevvida” diye adlandırılır. Bu durumda zevci münasebet oluşmadan boşanma gerçekleşmiş ise buna Mut’a verilmesi gerekir. Hanefilere göre, bu zorunludur.(Kahveci, a.g.e.141)

MESKEN TEMİN EDİLMESİ

İslam hukukuna göre, sahih bir nikâhla evlenen erkeğin, eşinin otura bileceği bir evi tahsis etmesi, gerekir. Bu erkeğe in görevidir. Kadının ise hakkıdır. Ve evin kadının statüsüne uygun olmalıdır.

NAFAKA BORCU

1-Eş Nafakasının Tarifi Ve Hükmü

Nafaka başkasının yaşamasını temin etmek için kişinin yüklendiği masraflardır. Bizim konumuz sahih bir nikâh sonucu kocanın hanımı için yüklendiği masraftır. İslam hukukuna göre kişinin asli ihtiyaçlarını karşılamak nafaka, olarak kabul edilir. Başkasının nafakasını birine yüklemek için aralarında ya yakınlık ya da evlilik bağının olması gerekir. Bu erkeğin bir görevidir. Kadın zenginde olsa erkek nafakayı ödemek zorundadır.

2-Eş Nafakasının Kapsamı

Günlük hayatın normal akışı içine giren zorunlu olan harcama kalemleri olarak anlaşılır. Bunlar şöyle özetlene bilinir.

a-Yiyecek, içecek ile giyecek eşya cinsinden olanlardır.

b-Tedavi masrafları

c-ihtiyaç ise veya emsalleri sahip ise hizmetçi tutmaktır. Bu durumda zorunluluk belirli durumlarda gerçekleşir. Kocanın maddi durumunun iyi olması ve kadının emsallerinin hizmetçi tutmuş olmalarıdır.(Kahveci, a.g.e.145)

3-Nafaka Borcu Doğması İçin Gerekli Şartlar

Bu şartlar şöyle özetlene bilinir.

a-Sahih bir nikah akdi ile evliliğin gerçekleşmesi gerekir.

b- Kadının nikah akdinden sonra erkeğin istifadesine hazır olması gerekir.

4-Nafakanın Artırılması Ve Nafaka Sorumluluğunun Düşmesi

Nafaka miktarının yetersiz kalması veya piyasa fiyatlarının değişmesi neticesinde nafaka miktarı yetersiz gelirse kocanın kendiliğinden bu miktarı yükseltmesi gerekir. Şayet koca bunu kabul etmez ise kadın mahkemeye gidip nafaka miktarının artırılmasını talep edebilir. İslam hukukunda kadının aile düzenine itaat etmemesine “nüşuz” denilmiştir. Nüşüz hali nafaka borcunun düşmesinin sebeplerindendir. Kadın kocasının rızası ile çalışırsa nafakasını alır fakat rızası dışında çalışırsa nafaka alamaz.(Kahveci, a.g.e.139-147)

AKRABA NAFAKASI

İslam Hukukuna göre asli olan, kişinin kendi malından harcayarak nafakasını temin etmektir. Aralarında kan bağı bulunan ve birbirleri ile evlenmeleri haram olan akrabalar biri birlerine karşılıklı olarak nafaka ile mükellef olurlar. Nafakayı alanın Fakir, verenin ise zengin olması gerekir. Varlıklı kişi anne ve babasının nafakasını temin etmek zorundadır. Anne ve babanın nafakası zengin olan çocukları arasında bölüşülür. Fakir olandan nafaka sorumluluğu düşer. Nafakaya muhtaç olanın Müslüman olması gerekir. Bu durum usul ve füruda geçerli değildir. Çocukların nafakası babaya aittir. Muhtaç olmaları halinde yakın akrabası olan çocuklar kadınlar ve erkeklerin nafakasını temin etmesi gerekir. Ancak bu durum usul ve füru durumu gibi sabit olmayıp, ancak mahkeme kararı ile sabit olur. (Kahveci a.g.e.147-150)

DOĞUM VE SONUÇLARI

Evliliğin amaçlarından biriside çocuk sahibi olmaktır. Dolayısıyla çocuğun nesebi, emzirilmesi ve nafakası ile ilgili hususlar gündeme gelip tartışılmıştır.

A-Çocuğun Nesebi

Çocuğun geldiği soy ile ilişkisini, kan ve hısımlık bağını ifade eden olgudur. Bu geniş çerçevedeki anlamıdır dar anlamda ise çocuğun anne ve babası ile olan bağını ifade eder. Çocuğun doğduğu kadınla nesep bağı kesin olur. Çocuğun babası ile olan bağının tespitidir. İslam hukukuna göre evlilik birliği içerisinde doğan çocuğun nesebi o evlilikteki kocaya bağlanır. Bir çocuğun bir erkeğe nispet edilmesi için aşağıdaki şartların birinin oluşması gerekir. Evvela sahih bir nikâhın olması gerekir. Kocası ölen veya boşanan kadın bir yıl içerisinde doğum yapmış ise çocuğun nesebi ayrıldığı kocaya nispet edilir. Fasit bir nikâh sonucu çocuk doğmuşsa bu durumda sahih nikâh durumu gibidir. Evlilik şüphesi ile cinsel birleşme meydana gelmişse ve üzerinde altı ayda geçmiş ise çocuğun nesebi cinsel birleşmeyi yapanlara nispet edilir. Nesep ikrar ile de sabit olabilir. Örneğin birinin bu benim babamdır. Demesi nesebi sabit kılar. Yaş farkının uygun olması, önceden çocuğunun nesebinin meçhul olması, zina çocuğu olmaması, aynı zamanda ikrarda aranır. Nesebi bu şekilde tespit edilen çocuk, bütün çocukluk haklarından faydalanır. (Kahveci, a.g.e.150-154)

B- Çocuğun Emzirilmesi

Sahih bir evlilik sonucu doğan çocuğun emzirilmesi ailede önemli bir husustur. Aile birliği devam ediyorsa anne çocuğunu iki yıl süreyle emzirir. Bu durum daha fazlada olabiliri şayet aile birliği devam etmiyorsa anne çocuğun emzirilmesi için zorlanamaz. Ancak ücret isterse emzirme ücreti verilmelidir.(Kahveci, a.g.e,155-157)

C-Çocuğun Nafakası

Sahih bir nesebe sahip olan çocuğun nafakası babaya yüklenmiştir. Şayet çocuk zengin ise b yükümlülük babadan düşer. Çocuğun malından harcama yapılır. Bu konuda evlilik nafakası hükümleri geçerli olmayıp, akrabalık nafakasının hükümleri geçerlidir.(Kahveci, a.g.e,150-158)

FASİT NİKÂH AKDİ

A-Tanımı

Sahih bir nikâhın unsurlarını taşımayan nikâh akdine, batıl nikâh akdi denir. Şayet nikâh akdinin şartlarında ihtilaf varsa bu fasit nikâh akdi diye adlandırılır. Hanefilere göre kuruluş şartları olmakla beraber sıhhat şartlarında eksiklik varsa fasit nikâh olarak kabul edilir. Örneğin şahitsiz nikâh gibi.(Kahveci, a.g.e.159)

B-Fasit Nikâh Akdinin Hükmü

Fasit nikâh akdi ile yapılan evliliklerin devam etmesi caiz değildir. Eşlerin ayrılması gerekir şayet ayrılmazlarsa hâkim kararı ile ayrılmaları gerekir. Böyle bir evlilikte cinsel birleşme gerçekleşmemiş ise herhangi bir hukuki netice doğurmaz. Şayet cinsel birleşme olmuş ise kadın, Mehir-i misil ile Mehir-ı müsemmadan hangisi az ise onu almaya hak kazanır. En az altı ay en çok bir yıl içinde doğan çocuğun nesebi sabit olur. Sahih evlilikten doğan akrabalık bağı gerçekleşir. Fakat fasit nikâhla nafaka ve varis olma gerçekleşmez. Bazı İslam hukukçularına göre nikâh akdini fesatlaştıran unsurlar kaldırılınca nikâh sahih olur demişlerdir. Velinin izninin sonradan alınması buna örnektir.(Kahveci, a.g.e.160)

C-Batıl Nikâh Akdi

Kuruluş şartlarından biri eksik olan nikâh akdine batıl nikâh denir. Evlilik ehliyetine sahip olmayanın evliliği buna örnek gösterilebilir. Akdin ana unsurları eksik olduğundan böyle bir nikâh hiçbir şey ifade etmez. Tarafların hemen ayrılması gerekir. Ayrılmaz ise hâkim kararı ile ayrılırlar. Hanefilere göre böyle bir evlilikten doğan çocuk fasit nikâhta yapılan muamelenin aynısı yapılır. Batıl nikâh akitlerinden biride Mut’a nikâhıdır.(Kahveci, a.g.e.161)

D-Mevkuf ve Gayrı Lazım Nikâh Akdi

Mevkuf sözü ile geçerlilik kazanması başkasının iznine bağlı olan akdlerdir. Diğer hükümleri tamam olan, fakat yürürlük şartlarında eksiklik bulunan, nikâh akdine, mevkuf nikâh akdi denir. Aklı başında fakat yaşı küçük olan bir çocuğun, yaptığı nikâh akdi velisinin iznine kadar mevkuf kabul edilmiştir. Bu tür nikâhlar onaydan önce fasit nikâh hükmündedir.

Bağlayıcılık şartlarından biri eksik olursa bu tür nikâh akitlerine gayrı lazım nikâh akdi denir. Bu tür akitlerin hiçbir bağlayıcı niteliği yoktur. Hanefilere göre akil baliğ olan bir kızın velisinin izni olmadan kendisine denk olmayan birisi ile evlenmesi bu tür evliliğe örnektir. Veli bu nikâhı bozmak için hâkime başvurabilir.(Kahveci, a.g.e.162-163)

E Halvet-i Sahiha

1-Tanımı

Sahih bir nikâhla evli olan eşlerin cinsel ilişkisine engel olma durumu olmaksızın baş başa kalmalarına halvet-i sahiha denir. Bu durum bir evlilik çeşidi değildir. Fakat bazı hukuki neticeler doğurduğundan dolayı değerlendirilmiştir.

2- Halvet-i sahih anın Şartları

A- Sahih bir nikâhla evlenenlerin, doğal bir ortamda bulunmaları körde olsa bir adamın bulunmaması gerekir.

B-Cinsel birleşmeye engel olacak bir hastalığın bulunmaması gerekir.

C-HA’yız, ihramlı olma gibi bir durumun olmaması gerekir.

3-Halvet-i Sahihanın Sonuçları

Hanefilere göre bu durum cinsel birleşme meydana gelmiş gibi kabul edilir. Malikilere göre bu durumda bir yıl süre ile kocasının yanında kalan kadın cinsel birleşme meydana gelmiş gibi kabul edilir. İmam şafide böyle düşünür. Hanbelilere göre ise şehvetle dokunma olmuş ise cinsel birleşme meydana gelmiş gibi kabul edilir.

4-Halvet-i Sahihanın Birleşmeden Ayrıldığı Hususlar

A-Nikâh akdin den sonra halvetin bulunması eşlerin muhsan kabul edilmesini gerektirmez.

B Anne ile birleşme kızı haram kılar ama sadece halvet ile b gerçekleşmez.

C-Üç defa boşanmış kadın ikinci kocasıyla halvetten sonra ilk kocasıyla yeniden nikâh yapamaz.( Kahveci, a.g.e.164-166)

                                                                                         Yasin ULUTAŞ

                                                                                             15.12.2015

Loading

No ResponsesAralık 16th, 2015