MÜNAFIK

MÜNAFIK

 

-Hadiste: ”Kalbin misali ancak bir tüy gibidir ki,ovanın birinde bir ağacın dalına takılıp kalmıştır.Rüzgar da onu alt üste çevirip durur.” [1]

Münafık ise her tarafa savrulmakta,belli bir kararda ve kararında durmamaktadır.

 

Hasan-ı Basri kendi zamanında; ”Eğer tüm münafıklar Basra-dan gidecek olsa, şehir boş kalırdı, der.

Ya memleketimizden gitse…!!!???

-Müminin alameti Allah-ın gazabından korkmak iken; münafığın belirtisi, Allah-ın azabından emin olmasıdır.

-Hasanı Basri büyük günah işleyene münafık demiştir. Ancak yine de Müslüman ve mümin olarak değerlendirir.

 

-“107. Bir de şunlar var ki, zararlı eylemler gerçekleştirmek, inkarcılıklarını pekiştirmek, müminlerin arasına ayrılık sokmak ve daha önce Allah ve Resulü’ne savaş açmış kişi lehine fırsat kollamak üzere bir mescid yapmışlardır. “Amacımız sadece iyilikti” diye de yemin edecekler, Allah şahit, onlar kesinkes yalancıdırlar.
108. Orada asla namaza durma! Daha ilk günden takva temeli üzerine kurulan mescid, namaz kılman için elbette daha uygundur; burada gerçekten arınmak isteyen adamlar vardır. Allah da temizlenenleri sever.
109. Binasını Allah’a saygı ve O’nun hoşnutluğunu kazanma temeli üzerine kuran mı daha iyidir yoksa binasını kaymak üzere olan bir uçurumun kenarına kurarak onunla birlikte cehennem ateşine yuvarlanan mı? Allah kötülükte ısrar eden kimseleri doğru yola iletmez.
110. Onların kurduğu bina, yürekleri paramparça olmadığı sürece içlerinde bir huzursuzluk kaynağıı olmaya devam edecektir. Allah bilen ve hikmetle yönetendir.”[2]

 

Ebû Âmir’in Medine’deki münafıklarla yaptığı iş birliği çerçevesinde hazırlanan oyunlardan biri de  mescit süsü verilen bir toplanma yeri inşa edilmesiydi. Münafıklar gerçekte kötü niyetle, fakat Mescid-i Kubâ ve Mescid-i Nebî’ye uzakta oturan yaşlıların cemaate yetişemediklerini, diğer insanların da soğuk ve yağmurlu gecelerde anılan mescidlere ulaşmalarındaki zorlukları bahane ederek Sâlim b. Avf kabilesinin bulunduğu yerde bir mescid inşa ettiler. Resûlullah (asv)’ın onayını alıp bu yapıya meşruiyet kazandırmak üzere kendisinden mescidi ibadete açmasını ve dua etmesini istediler. Hz. Peygamber (asv) o sırada Tebük Seferi’nin hazırlıklarıyla meşgul olduğunu belirtti ve “İnşallah döndüğümüzde orada namaz kılarız.” buyurdu.

Tebük seferi dönüşünde münafıklar tekrar aynı taleple müracaatta bulundular. İşte Resûlullah (asv) gerçekte fesat ve nifak yuvası olarak inşa edilen bu mescidde namaz kılmak üzere oraya gitmeye hazırlanırken bu âyetler nazil oldu. Âyetteki bu uyarı üzerine Hz. Peygamber (asv) anılan mescidi yıktırdı. Âyetteki “zararlı eylemler gerçekleştirmek üzere yapılmış mescid” anlamına gelen ifadeden hareketle siyer ve İslâm tarihi ile ilgili eserlerde, yıkılan bu yapı Mescid-i Dırâr adıyla anılagelmîştir.[3]

108. âyette “daha ilk günden takva temeli üzerine kurulduğu” bildirilen mescidin hangisi olduğu hususunda ilk dönem İslâm âlimlerinden nakledilen rivayetler iki noktada toplanır. Bunlardan birine göre maksat Mescid-i Nebevî, diğerine göre Küba Mescidi’dir.[4]
Taberî, birinci görüşü destekleyen rivayetleri daha sağlam bulmaktadır. [5]

 

MEHMET ÖZÇELİK

22-08-2016

[1] Feyizler. Musa Özdağ.II/40.

[2] Tevbe, 9/107-110.

[3] Taberî, ilgili ayetin tefsiri; TDV. İslam Ansiklopedisi, Mescid-i Dırâr md.

[4] Bk. İbn Mâce, İkamet, 197; Tirmizî, Mevakit, 125; Müsned, 5/396.

[5] Bk. Taberi,  ilgili ayetlerin tefsiri, http://www.sorularlaislamiyet.com/article/13022/tevbe-suresi-107-110-ayetlerine-gore-her-camide-namaz-kilinmaz-denilebilir-mi-caminin-kurulus-maksadina-yapanlarin-niyetine-para-verenlerin-amellerine-bakmak-gerekir-mi.html

Loading

No ResponsesEylül 9th, 2016