TEKERRÜR EDEN TARİHTEN DÖRT KESİT

TEKERRÜR EDEN TARİHTEN DÖRT KESİT

 

1-Bugünkü Brunson dünkü yani yüz yıl önceki İngiliz Frew-le farkı yoktur.

Brunson-un kirli ilişkileri birer birer dökülüyor.[1]

Hatta Irak işgalinde kamyon kamyon altınları çalanların içerisinde de bu rahib bozuntusu çıkmaktadır.[2]

 

Sakın bu Brunson da bir noktada İngilizlerle bir bağlantısı olmuş olmasın?

Çünkü her taşın altından onlar çıkmaktadır.

Nitekim daha öncede yazdığım gibi, bir İngiliz yetkili bizdeki yetkili bir komutana Fetö-nün tehlikesini işaret ederek; Onu biz yetiştirdik ancak Abd- liler bizden aldı, diyerek tehlikeye dikkatimizi çekmektedirler.

 

-İngiliz İstihbaratından Bir Rahip: Frew…

 

Mustafa Kemal, İstanbul’da bulunduğu sırda İngilizlerle temas kurabilmek için
fırsatları değerlendirmekteydi. Zira amacına giden yolda İngilizlerin şüphelerini üzerine çekmemesi gerekiyordu. Bu yüzden Rahip Frew’ in kendisiyle görüşme isteğini geri çevirmemişti. Tabii o dönemde Mustafa Kemal’ in Rahip Frew’in asıl kimliği ve
amaçlan hakkında net bir bilgiye sahip olması mümkün değildi.
Mustafa Kemal, Nutuk’ta, Rahipp Frew’i, sergüzeştçi olarak niteler ve onun İngiliz Muhibler Cemiyeti başkanı olduğunu açıklar. Bu cemiyetin açık maksadı Osmanlı
Devleti için İngiliz himayesini sağlamak; gizli maksadı ise memleket dahilinde örgütler kurarak isyan ve ihtilal çıkarmak suretiyle milli şuuru felce uğratmak ve böylelikle
yabancı devletlerin müdahalesini ve işgallerini kolaylaştırmaktı.

 

Mustafa Kemal, Nutuk’ta “Mister Frew ile İstanbul ‘da bir iki defa mülakat ve
münakaşatta bulunmuştum
demektedir. Görüşme teklifi Rahip Frew’den gelmişti.
Falih Rıfkı Atay’ın aktardığına göre, Mustafa Kemal Paşa’nın Birinci Dünya
Savaşı sıralarında İstanbul otellerinin birinin müdürü iken tanıdığı “M.
. . ” bir gün,
Mustafa Kemal’in Şişli’deki evine konuk olarak gelmiş ve ona ecnebilerle yakın temasta olduğunu, ecnebilerin Mustafa Kemal’e büyük bir önem verdiklerini, özellikle de İngiliz sefaretinden Mösyö Frew ‘in kendisiyle görüşme arzusunda olduğunu söylemişti. O sırada yanlarında bulunan Fethi Bey ‘in Mustafa Kemal’e kabul etmesini önerir gibi bakmasıyla bu görüşmeyi kabul etmişti.

(İskoç asıllı olan Papaz Frew; İsveçli olup memleketinde ruhban okuluna girerek eğitimini tamamladı. İsveç’te, İskoç Presbyterian Kilisesi’nde papaz olarak çalıştı. Daha sonra İngiltere’ye gelerek İngiliz uyruğuna geçen Frew, İngiliz Başkonsolosluğu’nda diplomatik servise girdi. İngiliz Dışişlerince Hindistan’ da görevlendirildi.[3]

Hindistan’da yaptığı görevinden sonra, Celal Bayar’ ın söylediğine göre; Ağustos 1919’da Ege Bölgesinde kendisini “Ordu Papazı Albay Emiling” olarak tanıtan aslında İngiliz casusu olan Papaz Frew; “Yeraltı çalışmaları, entrika, tezvir gibi işlerde uzman olduğu için” Mütarekeden sonra Hindistan’dan Türkiye’ye getirilmişti. “Lloyd George’un Türkiye’ye dikte edeceği antlaşmaların kolaylıkla kabul edilebilmesi için ona, ortam hazırlaması görevini de verdiği söylenmekte idi”.[4]

Mütarekede Hint Müslümanlarınca İngiltere’ de İngiliz Kızılay Derneği adlı bir örgüt kurulmuştu. Başı çekenler arasında Ağa Han ve Seyyid Emir Ali adlı iki kişi vardı. “Bu örgütün İstanbul ‘daki temsilciliğine bir Protestan misyoneri olan Robert Frew adlı bir dln adamı konmuştu… İstanbul ‘daki bu dernek etrafında İngiliz Muhipleri Cemiyeti adı altında bir cemiyette kurulmuştu… “. [5]

Papazın İttihat ve terakki cemiyetini tezyif etmesi üzerine Mustafa Kemal: “Müsaadenizle söylemeliyim ki İttihat ve Terakki vatanperver bir cemiyet idi. Başlangıcından çok zaman sonrasına kadar ben de bu cemiyet içinde bulundum.
Cemiyet hiçbir vakit sizin bu tezyiflerinize hak verecek bir mahiyet almamıştır Çok
kusurları ve yanlışları olabilir Ama, vatanpenverliği münakaşaların üstündedir “

…Milli Mücadele döneminde çıkan ayaklanmaların arkasında Rahip Frew’in olduğu görülmektedir. Mustafa Kemal Nutuk’ta Frew’in faaliyetleri ve bununla yapılan
mücadele hakkında ayrıntılı bilgiler vermektedir. Sait Molla’nın Frew ‘e yazmış olduğu 12 adet mektubun da metinlerini Nutuk’un  metninde belge olarak vermek suretiyle, bu meseleye verdiği önemi göstermektedir.

Bu iddia çerçevesinde; Daha sonraları Frew haince eylemlerini o derece ileri götürüştür ki Mustafa Kemal’in öldürülmesi girişimi içerisinde yer almıştır. Nitekim Mustafa Sagir, mahkemesinde, Mustafa Kemal Paşa’nın öldürülmesi için kurulan örgütün üyeleri arasında, Dr. Frew ve Yüzbaşı Benett’in de olduğunu, kendisini İstanbul’dan Ankara’ya bu görevi yerine getirmek için onlar tarafından gönderildiğini, itiraf etmiştir.[6]

 

2- Bugün Abd ile mücadelenin ve krizin en önemli sebebi olan Rusyaya yaklaşmamızın problemi yüz yıl öncede görülmektedir.

 

-Gazinin hala yeşil ordusu var mı?[7]


Yeşil Ordu Cemiyeti Umumi Katibi, Hakkı Behiç Bey tarafından Yeşil Ordu’nun gerçek
durumu şu şekilde açıklanmaktadır: “Sivas Kongresini müteakip, Batı’nın memleketimizi
yok etmek isteyen siyaseti karşısında Şarka ve Rus İnkılabına yaklaşmanın memleketimiz için bir ümit ışığı olduğunu görmüştüm. Müslüman aleminde Rus İnkılabını tadilen vücuda getirilecek bir sosyalist ittihadı fikrine bağlıydım. Bu fikrimi Mustafa Kemal Paşa’ya da açmıştım. Paşa taraftar görünmüştü. Memleket dahilinde Rus Bolşevizmine muvazi bir cereyan hazırlamaya başlamış ve haricen kamuoyunu hazırlamak üzere gizli bir teşkilat vücuda getirmiştik. Gizli olarak vücuda getirdiğimiz teşkilatın adı Yeşil Orduydu. Aynı zamanda Türkistan’da, İran’da, Azerbaycan’da diğer bir çok teşekküllerin bulunduğunu haber almıştık. Oralarda faaliyetlerde bulunan arkadaşlarımızla muhabere ederek, onların da mesaisinden faydalanmak ve hudutlarımız dışındaki teşkilatı memleket dahiline bağlamak istedik. Bu suretle bir taraftan yeni kabul edecekleri sosyalist siyaseti ile korumayı, diğer taraftan bizi bütün bu İslam kitleleri ile birlikte hareket eder gibi göstererek kuvvetlendirmeyi düşündük. Eğer biz bu siyasetimizde muvaffak olursak, Ruslar Müslüman memleketleriyle ayrı ayrı siyaset yapacakları yerde bizimle siyaset yapmak, veyahut bizi tutmakla bütün İslam alemini tutacaklarına kani olacaklardı. Bu hareketimizle diğer mühim bir nokta-i nazarı da halledecektik. Hariçte çalışan
arkadaşlarımız, bu memleketin bizim kadar hak sahibi evlatlarıydı. Düşmanlarımızın takip
ve baskılarından firara mecbur olmuş kimselerdi. Memlekete dönemedikleri bir zamanda kendilerine az veya çok yardım imkanı vermiş olacak ve onları daha büyük bir gayretle bulundukları muhitlerde çalıştıracaktık. T.B.M.M. açıldıktan sonra meydana cemiyet olarak çıkmış ben de umumi katipleri olmuştum. Cemiyetin teşkilatı bir hayli büyüdükten ve genişledikten sonra Mustafa Kemal Paşa’nın emniyetini kaybetmişti. Bunun üzerine cemiyeti dağıtmak mecburiyetinde kaldık. Bizi dinlemeyerek faaliyette devam ve sebat edenler birer vesileyle mahkum oldular.”[8]

 

3-Bugün hem Türkiye-de ve hem de ortadoğuda kaşınan yaralardan birisi de alevi ayaklanma, isyan ve çatışmasını çıkarmaktır.
XVI. yüzyılın başlarında İran’da Şiî Safevi Devleti’ni kuran Şah İsmail, Anadolu’ya
dâi adı verilen adamlarını göndermiş ve Anadolu insanını etkisi altına alarak Anadolu’daki birlik ve beraberliği bozacak büyük bir Şiî propagandası başlatmıştır.
Çeşitli nedenlerden bunalmış olan insanımız bu propagandacıların etkisi altında
kalmışlar ve ülkede karışıklık ve kargaşanın çıkmasına neden olmuşlardır.”
Bunları ‘.Beyazıt, Yavuz ve Kanuni döneminde başlatılan 10 ayrı isyanı ele alır.
Nedenlerini ise 15 sebep başlığında ele alır.
Bunların başında fakirlik ve baskıyı sebep gösterir.[9]
 

4- Mısır bir çok noktada Türkiye ile benzerlik arzetmektedir.

Daha önceleri Mısırla ilgili birkaç yazı yazmıştım.[10]

“Mısır’da 1980’li yıllarda gözle görülür bir dindarlık yaşanmıştır. 1980’lerden önce 40 bin olan camii sayısı 2000’lerin başında 110 bine fırlamıştır. Kahire’de 10 binin üzerinde mescidin olması bu dindarlık biçiminin nasıl bir seyir takip ettiğini göstermeye yetmektedir. Yine 2000’lerin başında dernek sayılarında artışlar olmuş, sayıları on binleri bulan dernekler İslamcılar tarafından kurulmuştur. Kitap, dergi, dini kasetlerin sayısında da yüzde 25 gibi artışlar gerçekleşmiştir. Bu dindarlığın artışının nedenlerini hem iç hem de dış faktörlerde aramak gereklidir. Köyden kentlere göç edenler, İslami hareketlerin şemsiyesi altında yeni hayatlarına uyum sağlarken devletin liberalleşmesinin getirdiği sorunlar İslami yardım dernekleri ile giderilmeye çalışılması İslamcılığın ve dindarlığın yükselmesinde rol oynamıştır.

İslami dergilere izin verilmesiyle Müslüman kardeşlere mensup yazarların çıkardığı Dava dergisinin tirajı 250 binlere ulaşarak Mısır tarihinde bir ilk yaşandı. Yalnızca dini konularda yayın yapan Radyo Kuran, en popüler radyo kanalı olurken sinema ve tiyatro izleyicisinde gözle görülür bir düşme yaşandı. Devlet televizyonu bile dini yayınların sayısını artırarak izleyicinin uyduyla seyredilen Suudi kanallarla yönelmesini engellemek istedi. Alkol tüketimi 1999’da yüzde 10 seviyelerine düşerken Tahrim meydanındaki barlar ve gece kulüpleri kapanmaya başladı” [11]

 

-Yüz yıl öncesinden bu gün düşünülmüştü. Onun için kilit noktalara taa bilmem nerelerden gelenler İslam dünyasının kilit noktası olan Mısırın kilidini kapattılar..

Tıpkı bu günkü gibi…

Sisi- nin getirilmesi tesadüfi değildir.

“1915 -I917 arasında Filistin’de yapılan muharebeler.
Harbin ilk iki yılında Türkiye Mısır’ı işgal etmek veya en azından Süveyş Kanalı’ndaki İngiliz hakimiyetini yok etmek düşüncesindeydi. İki girişim de başarısız oldu. 1915 yılının şubat ayında İsmailiye’de İngilizlerin kanal mevzilerine yapı­lan hücum muvaffak olmadı. 1916 yılının ağustos ayında Türk, Alınan ve Avusturya-Macaristan kuvvetleriyle girişilen ikinci taarruz daha kanalın doğusunda, Romani’de püskürtüldü. İngilizler Türklerin bu cephedeki muharebe imkanlarının yetersizliğini artık öğrendikleri için, 1916 yılının sonbaharında Arapların isyanını teşvikle ve Mezopotamya’da Bağdat’a yeniden yapılan saldırıyla eşzamanlı olarak, bütün Arap topraklarını Türklerin elinden almak için Mısır’daki savunma mevzilerinden Filistin ve Suriye’ye hücuma geçtiler.
İngilizlerin sayıca üstünlüğü zayıf kuvvetleri yavaş yavaş El Ariş’e, 1916 yılının aralık ayında Magdaba-Bir J-1asan”a kadar geri sürdü. 1917 yılının mart ayında Türkler Gazze-Birüsseba hattını tutuyorlardı. Ayın sonunda yapılan birinci ve 19 Nisan’daki ikinci Gazze muharebelerinde Albay Baronvon Kress’in birlikleri muzaffer oldular. Bu yüzden, kısa sü­rede sayısı 20 000’i bulan takviye kuvvet getirten İngilizler, General Allenby’nin komutasında büyük çaplı bir saldırı planıyla Türkleri kesin olarak mağlup etmeye karar vermiş­lerdi. Şimdi Filistin’in gelecekte Doğu’daki en büyük harp sahası olacağı iyice belli olmuştu. Önceleri Mezopotamya’ya gönderilmesi planlanan Yıldırım Ordular Grubu bu yüzden Filistin’de kullanıldı ve Kafkasya Cephesi ‘nde mevcut olan
bütün kuvvetler, bu meyanda 1 . Piyade Tümeni de buraya getirildi.[12]

 

MEHMET ÖZÇELİK

25-08-2018

[1]https://www.google.com.tr/search?dcr=0&source=hp&ei=hx2BW8OjMoSZsAfRrJnwBw&q=brunsonun+kirli+ili%C5%9Fkileri&oq=brunsonun+kirli+ili%C5%9Fkileri&gs_l=psy-ab.3…1246.8742.0.9088.27.26.0.0.0.0.183.2971.0j23.23.0….0…1c.1.64.psy-ab..4.21.2656.0..0j35i39k1j0i131k1j0i10k1j33i160k1.0.VQigXcQEnvI
[2]https://www.google.com.tr/search?q=%C4%B1rak+alt%C4%B1nlar%C4%B1n%C4%B1+%C3%A7alan+brunson&dcr=0&source=lnms&tbm=isch&sa=X&ved=0ahUKEwjui6zc7ofdAhUMDuwKHf5UAgIQ_AUIDCgD&biw=1280&bih=859
[3] Bkz. Ahmet Atalay “-Milli Mücadele’de Türk’ü Türk’e Kırdıran Adam- İngiliz Rahib Dr. Robert Rew Frew’nun Anadolu ve Konya Delibaş Mehmet İsyanı’ndaki Rolü” Ata Dergisi, S.Ü. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Araştırma ve Uygulama Merkezi Yay., Sayı:8, Konya-1 999, s. 1 79-1 80.
[4] Bkz. Bayar, Ben de Yazdım.. ., C. VII, s.82-85. Tevetoğlu, Papaz Frew’in İngiliz Entelijans Serisi’nin İstanbul Şef olduğunu ve aynı zamanda Kaptan Bennett’le temas ettiğini ve bütün İngiliz şifrelerinin Frew’in elinde olduğunu yazaktadır. Bkz. Fethi Tevetoğlu, Milli Mücadele Yıllarındaki Kuruluşlar, TTK. Yay., Ankara-!991 , s. 1 5.
[5] Bkz. Niyazi Berke, Türkiye’de Çağdaşlaşma, (Hazırlayan: Ahmet Kuyaş), Yapı Krei Yay., İstanbul-2002, s.476477.) Bkz. Berkes, Türkiye’de Çağdaşlaşma, s.519-520 dipnot bilgisi.
[6] Bk.Bethe Georges Gaulis, Kurtuluş Savaşı Sırasında Türk Milliyetçiliği, (Çeviren: Ceap Yazansoy), Rado Yay.,İstanbul- 1981, s. 19. Bak. MİLl. MÜCADELE’DE MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN YABANCILARLA TEMAS VE GÖRÜŞMELERİ. Cemal Güven. Sh 31-35.
[7] Ali Fuat Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, Temel Yayınları, İstanbul, 2010, s. 527-529.
[8] ÇERKES ETHEM HADİSESİNİN NUTUK TEMELLİ İNCELENMESİ. Sezai Kürşat ÖKTE. sh.2.
[9] ONALTINCI ASIR OSMANLI TOPLUMUNDA BELLiBAŞLI KIZILBAŞ İSYANLARI. Yüksek Lisans Tezi-ELİF GÜL AKMAN.
[10] http://www.tesbitler.com/2015/01/02/misir/
http://www.tesbitler.com/2015/01/02/misirda-darbe/
http://www.tesbitler.com/2015/07/18/misir-mi-suriye-mi-olmak-istersiniz/
http://www.tesbitler.com/2015/01/03/iste-misir/
[11] Bak. Mısırda Sosyal Hareketler.
[12] ANADOLU’DAN FİLİSTİN’E Türklerle Omuz Omuza. Hans Guhr. Çeviren: Eşref Özbilen.Sh.153.

https://www.facebook.com/yasamvesanat/photos/a.276003019103533.59492.229449740425528/1097765436927283/?type=3

Loading

No ResponsesAğustos 28th, 2018