İRAN İÇ TEHDİDİ VE ŞİA

İRAN İÇ TEHDİDİ VE ŞİA

İran ve inancı olan Şia aslında batının değil, geçmişten geleceğe İslam dünyasının bir problemi olmuştur.

İran sözde batıyla uğraşıyor görünse de aslında onun en çok uğraşıp problem çıkardığı İslam ülkeleri ve özellikle Osmanlıdan hatta İslam tarihinden bugüne Türkiye ile devam etmektedir.

Batıyla söz kavgası içerisine girerken, Osmanlıdan günümüze bizimle 23 defa karşı karşıya gelmiş ve de gelmektedir.

En az tabirle batı dünyası İran’ı bahane ederek, onun şahsında İslam dünyasına saldırmaktadır.

Bu konuda birkaç yazıda bunu belirtmiştim.[1]

Ve onun bir şubesi olan Alevilik konusunu genişçe ele almıştım.[2]

-1502 yılında Şeyh iken Şahlığa soyunan Şah İsmail’in yarım bıraktığını bugün İran devam ettirmektedir.[3]

1979 yılında Ayetullah Humeyni liderliğinde İran’da bir İslam Cumhuriyeti kurulması ile yeni bir döneme ve değişime girmiş oldu.[4]

Oda Müslümanları öldürerek. Bugün bir milyon Suriye’de akan kanlarda İran’ın kanlı eli bulunmaktadır.

İran derin devleti.

Milyonlarca Müslümanı öldürüp, öldürülmesine ortak olan devlet.

Suriye, Irak, Yemen.

– “Irak’ta Şii gruplar arasındaki çatışma cami ve medreselere sıçradı, karşıt gruplar camilere saldırıp minareleri yıktı. Gerilimin temelinde ise İran’ın Irak’taki etkisi var. Yaşananlar, İran ile ABD arasındaki nükleer müzakere sürecinin sonucu için de anlam taşıyor.”[5]

Bugün camilerinde çok rahatlıkla özellikle Hz. Ebubekir, Hz. Ömer hatta Efendimizin hanımı Hz. Aişe’ye lanet edilmektedir.

Hatta Hz. Aliye olan muhabbetleri, Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer’e olan düşmanlıklarındandır.

Zahiren Hz. Ali taraftarlığı görünürken, diğerlerine olan düşmanlığı sürekli körüklemektedir.

Bizde bir kısım gayrı Müslimlerin veya o yapıda olanların; keşke Osmanlı Müslüman olmasaydı sözü gibi onlarında içinde bir kısım ve kesim; keşke İran Müslüman olmasaydı düşüncesi içerisindedirler.

Bunlar İranlıların temel Şii kitaplarında da açıkça işlenmektedir. Bunlar;

-Bihar-ul Envar, Kitab-ul Vafi, Rahmanın Nefesi, Kâfi, 12. İmamın Tarihi kitapları gibi.

-Şia üzerine birçok reddiyeler ve tahliller ele alınmıştır.[6]

-“İran Azerbaycan ve Türkiye ye karşı, tarafını Ermenistan’dan yana tutmuştur. Azerbaycan Ermenistan savaşında da bunu göstermiştir.[7]

İran’ın en büyük hedefi kendilerinin İslam’dan önceki Sasani İmparatorluğunu tekrar canlandırmak ve bu amaçla Osmanlı ve şimdi de Türkiye’nin güçlenmesini hazmedememektedir.

-”Pentagon, PKK’nın Türkiye’ye karşı ittifak kurduğu yeni müttefiği açıkladı.

Türkiye’nin terör örgütü PKK’ya karşı yürüttüğü sınır ötesi operasyonları devam ederken, Pentagon tarafından hazırlanan yeni bir raporda, PKK’nın İran destekli militanlarla işbirliği yapmaya başladığı belirtildi.”[8]

-Altında Yahudi fitnesinin yani Abdullah bin Sebe’nin bulunduğu ve siyasi bir yapıya sahip olan Şia bir mezhepten çok artık bir inanç halini almıştır.

Tarihlerine baktığımızda kin ve kan kokar. Yayılmacılık düşüncesi her an tazeliğini korumaktadır.

Yavuz Sultan Selim Han olmasaydı bugün Anadolu tamamen Şia’nın idaresi altında olacaktı.

Onun hedefinde İslam’ı yaymak değil, Müslümanlarla uğraşmak vardır.

Onun temelinde din esas değil, siyaset esastır.

Bugün Hristiyanlıktaki Teslis inancı gibi Hz. Ali’yi Allah’ın oğlu kabul eden Ğulat-ı Şia bulunmaktadır.

Hristiyanlıkta papa nasıl Allah’ın yer yüzündeki hakimi ise, İran’daki İmamda aynı güç ve yetkidedir.

“Şiilere göre amellerin kabul edilmesi imametin kabul edilmesine bağlıdır. Cafer b. Muhammed babasından rivayetle şöyle demiştir. “Cebrail (aleyhisselam) Hz. Muhammed’e inerek şöyle demiştir: ‘Ey Muhammed! Selam olan Allah sana selam söyleyerek şöyle buyurdu: Ben yedi tabaka arzı ve içindekileri yarattım. Rükün ile
Makam’dan daha yüce bir yer yaratmadım. Eğer bir kul yerleri ve gökleri yarattığım andan itibaren bana itaat etse, ama huzuruma Ali’nin velayetini inkâr ederek gelse
onu yüzüstü cehenneme atarım.”[9]

İmamet ve Velayet konusunda Humeyni kitabı­nda şöyle söylüyor: “İman ancak Ali’nin ve onun pak ve masum olan vasilerinin velayeti vasıtası ile olur. Hatta şöyle diyebiliriz:
Velayeti kabul etmeden Allah’a ve Peygambere iman da kabul olunmaz.”[10]

İmamlar masum ve peygamber özelliği olan İsmet sıfatına sahiptirler.

Gaybı bilip, mucize sahibidirler.

İran’ın ve Şia’nın problemi asıl ve temelden başlar.

Peygamber Kur’an-da problemleri vardır.

Kur’an-ı Kerim hakkında:” Şia âlimlerden Nuri et-Tabrisi Kur’an’ın tahrif edildiğini
ispatlamak gayesi ile bir kitap yazmıştır. Güya Kur’an’daki tahrifatı ispatlamaya çalışan et-Tabrisi kitabına şu ismi vermiştir: Fasl el-Hitap Fi İsbati Tahrifi Kitabi Rabb’il-Erbab. Nuri et-Tabrisi bu kitabında şunları zikrediyor: “Masum
imamlarımızdan Kur’an’ın her türlü tahrifata uğradığını destekleyen iki binden fazla rivayet bulunmaktadır.

Humeyni bu konuda şunları söylüyor: “Bunların (yani sahabelerin) bu ayetleri Kur’an’dan çıkarmaları, semavi kitabı tahrif etmeleri ve Kur’an’a perde çekip onu âlemin gözünden gizlemeleri kolay bir şeydir.

Bu suçlamada Kur’an’ın üçte birinin çıkarıldığını ve yok edildiğini ve Kur’an’ın ayetlerinin sayısının yetmiş bin olduğunu söyleyecek kadar ileri gittiler.90 Bunlar, Kur’an’ın aslının Hz. Ali’nin (radiyallahu anh) topladığı Kur’an olduğuna, bu Kur’an’ın da ğaib imamın yanında olduğuna ve mevcut Kur’an’dan ayrı olduğuna inanıyorlar.
İmamlarından bazıları şunu iddia ediyorlar: “Bizim yanımızda Fatıma’nın mushafı var. Bu Mushaf mevcut Kur’an’ın üç misli kadardır.”
Kâmil Süleyman, eseri Yevm el-Halas’ta imam Cafer es-Sadık’tan rivayetle şunu söylüyor: “Kaim Mehdi çıktığında Allah’ın kitabını olduğu gibi okuyacak ve Ali’nin
(aleyhisselam) yazmış olduğu Mushaf’ı çıkaracaktır.”
[11]

Hz. Ali İslam için o kadar mücadele ettiği halde, eğer gerçekten dürüst ve şereften bir nasipleri varsa, bunu hiç beklemeden ortaya çıkarırlar.

1400 yıldır niye bekliyorlar?

Oysa bu bir aldatmaca ve uyutmacadır.

“Bütün Şii fırkalar Rasulullah’tan sonra üç, dört kişinin dışında bütün sahabenin irtidat edip küfre düştükleri hususunda hem fikirdirler.”[12]

Böylece o sahabeleri takip eden Müslümanların durumu da gayet açıkça anlaşılmaktadır.

Böyle olunca Sünni Müslümanlarının malları da kafir olduklarından tüm kaynaklarınca da mubah sayılmaktadır. Kafirin tüm hükümleri ehli sünnet için geçerlidir.

Ehli sünnetle evlenilmeyip, kestikleri yenilmez ve arkalarında namaz kılınmaz.[13]

Geçici evlilik olan Mut’a nikahıyla fuhşun her nevi uygulanmaktadır.[14]

-Ehli sünnetin 1400 senedir çiğerini yakıp parçalayan Kerbela olayı ise, Şianın siyasetini besleyen en önemli vakadır.[15]

MEHMET ÖZÇELİK

4-5-2022

[1] http://www.tesbitler.com/index.php?s=iran

https://www.youtube.com/watch?v=DmrKuhOEKeg

http://www.tesbitler.com/2015/01/03/risale-i-nurlarda-hz-ali/  

[2] http://www.tesbitler.com/index.php?s=alevi

[3] Bak. Şah İsmailin Turk Siyaseti ve Kültürel yeri.1-137.

[4] Bak. DİN, SİYASET ve KADIN-İran Devrimi-SERPİL SANCAR-1-283.

[5] https://video.haber7.com/video-galeri/208899-ramazan-gunu-irakta-camiler-neden-yikildi

[6] EMEVÎLER DEVRİ ve GUNUMUZ ŞİİLİĞİ.Doç. Dr. Hasan ONAT.1-216, Ibn Teymiyye – EL – MUNTEKA (ŞİA VE MAHİYETİ)1-549.

[7] https://video.haber7.com/video-galeri/208602-iran-ordusundan-turkiye-ve-azerbaycani-hedef-alan-video-ermenistan-kirmizi-cizgimizdir

[8] https://www.haber7.com/dunya/haber/3219349-pentagon-pkknin-turkiyeye-karsi-ittifak-kurdugu-yeni-muttefigi-acikladi

[9] Kendi Kaynaklarına Göre Ş İ A V E ŞİİLİK. İSMAİL K A Y A. Sh.21.

[10] Age.25.

[11] Age.64-65. Geniş bilgi için bakınız. Şia’da ve Ehl-i Sünnet’te Kur’an Tasavuru. Şaban Karataş. 1-221.

[12] Age.118.

[13] Bak.age.127 ve devamı.

[14] Age. 132-136

[15] HZ. HÜSEYİN ve KERBELA FACİASI. M. Asım KÖKSAL.1-396,Çeşitli yönleriyle Kerbela.1-3.cilt.Sh.1.1430, K E R B E L A  V A K I A S I.  E B U M İ H N E F.1-224, Kerbela güzeli ve Kerbela faciasının iç yüzü.1-180.

Loading

No ResponsesMayıs 4th, 2022