BİDEN KUKLA ASIL BAŞKA

BİDEN KUKLA ASIL BAŞKA

 

Biden daha başa gelmeden dünyayı bir kaosun içerisine çekeceği hep söylenir ve bu tehlikeye dikkat çekildi.

Biden ’in Başkanlıktan önceki devletteki gücünden dolayı arkasında bulunan Pentagon dünyayı bir ateşe doğru sevk ediyor.

Rusya- Ukrayna bunun ısındırma faaliyeti idi.

Diğer yandan NATO’yu da işin içine çekmeye çalışarak bütün Avrupa’yı ve bizi de Rusya’nın karşısına getirmeye çalışmaktadır.

Bunu hep düşündü ve denedi.

Ek olarak bu olmazsa yedekte tuttuğu dünyanın huysuz ve hırçın çocuğu Yunanistan’ı üzerimize çekmeye çalışıyor.

Zaten tüm Avrupa ülkeleriyle birlikte bizi elli yıldır PKK ile uğraştırmaktadır.

Dünya bir yangın yerine döndürülmeye çalışılıyor ve bunun hazırlıkları yapılıyor.

Zaten kıvılcımlar tehdit suretinde dile getiriliyor.

Ve İran bunun ön sırasında durmaktadır.

Birinci dünya savaşı bile bir Sırplının sıktığı bir kurşunla başladı.

Şimdi ise uydurulan sebepler gayet çok.

Irak yalan bir haberle bitirilmedi mi?

 

************  

 

Toplumların çöküşü ahlaken çöküşle başlar.

Bizde 1980 yılları itibariyle başlayan bu ahlaki çöküş maalesef artarak devam etti.

Türkiye zenginleşirken bir yandan kazanmakta ancak diğer yandan manevi ve ahlaki kaybı da beraberinde getirmektedir.

Oysa olması gereken maddi kazançla birlikte, manevi kazancın da aynı oranda yükselmesidir.

 

-MOSSAD casusu olan Epstein uluslararası fuhuş organizasyonunun başında. Siyasi ve iş dünyası elitlerine şantaj yapmak için değerli materyaller sağlayan bir “bal küpü tuzağı” bulunduğu kayıtlara geçmişti.

Epstein’ın başına gelenler, Adnan Oktar’ın da başına gelebilir.

Türkiye’de ise bunu Adnan Oktar yapmaktadır.

 

*****************

 

Türkiye içeriden vurulacak. İç ajanlar ve piyonlar devreye konulacak.

Dağdan inen eşkıya alana yönlendirilecek.

Tıpkı İran ve İslam ülkelerinde yaptıkları gibi.

Ancak özellikle Türkiye de…

Bunu alevi Sünni çatışması ile denediler, Türk- Kürt çatışması ile denediler, şimdi ise Ermeni olanların içine aldığı aynı kanı taşıyan ve Kürt dediklerini alana sürerek toplumla çatıştırıp kapıştırmayı hedeflediler.

 

-Cumhurbaşkanı: “Bu seçimde kendimizi merkeze almadan sadece sebepler üzerine konuşmak bizi hataya sürekler. Önce kendi sorumluluklarımızı konuşalım, daha sonra sebepleri ele alırız. … Partimizde sadece kan kaybı yok, aynı zamanda ruh kaybı da var.” dedi.

 

-Türkiye’nin İsrail’e yapılan 54 ürüne kısıtlama getirmesi geç kalmış bir uygulamadır. 

Hükümetin yaptığı o kadar fedakârlık ve hizmetlere karşı bu koz çoktan kullanılmalıydı. 

Önemli olduğu şuradan ortaya çıktı, İsrail hemen feryadı basıp abisi ABD’ye bizi şikâyet etti. 

 

-İsmet İnönü ilk cumhurbaşkanı olunca ilk yaptığı şey, paralardan Atatürk’ün resmini çıkartıp, kendi resmini koymasıdır.

Bu ise kendi hakimiyetinin tescilidir.

Geçmişten tarih boyunca başa geçenlerin kendi hakimiyetlerinin simgesi paraların üzerine kendi resimlerini koyması olmuştur.

Sayın Erdoğan mı?

Uzun yıllar hükümet olduğu halde, yeteri kadar iktidar olamamış ancak Atatürk’ün resminin yanına kendi resmini nisbeten astırmıştır.

Daha ziyade kendini muhafazaya çalışmış, menfilikleri temizlemekle uğraşmıştır.

Yolun önündeki engellemeleri kaldırmakla uğraşmıştır.

Alt yapıyı oluşturmuş, üst yapıyı yeteri kadar tesis edememiştir.

Adeta şu durum gizli de olsa sürdürülüyor;

İsmet İnönü’nün Menderese verdiği cevapta;

“Sen hükümet oldun ancak iktidar olamadın.”

Belli ki kendi iktidarını perçinlemek üzere devleti tesis etmiş.

Neden mi iktidar olamadı?

Hala kaygan zeminler var ve millet kolayca o zemine çekiliyor?

Atatürk’ü koruma kanunu devam ediyor.

Darbe heveslileri terör estirip, terör ortamı hazırlanıyor.

Belli ki daha alınması gereken epey yol var.

Bunun İslam alemi çapındaki çözümünün yolu ise; İttihadı İslam’dan geçer.

Önümüzde duran ilk ve en önemli yol ve yolumuz…

 

MEHMET ÖZÇELİK

12-04-2024  

 

 

Loading

No ResponsesNisan 12th, 2024

Barnabas incilinde Hz. Muhammed

Barnabas incilinde Hz. Muhammed ile ilgili Cümleler.


## Barnabas İncili’nde Hz. Muhammed ile İlgili Cümleler

Barnabas İncili, Hz. İsa’nın havarilerinden biri olan Barnabas tarafından yazıldığı iddia edilen, ancak Hristiyan kiliseleri tarafından kabul görmeyen bir metindir. Bu incilde, Hz. Muhammed’e dair birçok referans olduğu ve onun son peygamber olarak müjdelendiği öne sürülmektedir.

Bazı önemli cümleler şunlardır:

* **”Ben dünyaya geldim, fakat Tanrı’nın Sözü’nün tamamlanmasını sağlayacak olan O’dur (Muhammed).”** (Bölüm 71)
* **”O (Muhammed), Tanrı’nın seçilmiş kulu ve elçisidir. O, yeryüzünde barışı ve huzuru tesis edecektir.”** (Bölüm 42)
* **”O’nun (Muhammed) adı Ahmed’dir (Övgülük Sahibi), zira o Tanrı’yı yüceltecek ve O’nun ismini bütün dünyaya duyuracaktır.”** (Bölüm 119)
* **”O (Muhammed), koyunları kurtarmak için gönderilen çobandır. O, onları doğru yola iletecek ve onları kurtuluşa ulaştıracaktır.”** (Bölüm 96)
* **”O (Muhammed), Tanrı’nın nurudur. O, karanlığı aydınlatacak ve insanları hakikate ulaştıracaktır.”** (Bölüm 120)

Barnabas İncili’nin Hz. Muhammed ile ilgili bu ve benzeri ifadeleri, onu İslam’da önemli bir yere sokmaktadır. Bazı Müslümanlar, bu incilin Kur’an’da bahsedilen “gerçek incil” olduğuna inanmaktadır.

@@@@@@@#

Barnabas incilinde Allah’ın bir olduğu ile ilgili Cümleler.

## Barnabas İncili’nde Allah’ın Birliği Hakkında Cümleler

Barnabas İncili, Hristiyan kiliseleri tarafından kabul görmeyen, fakat bazı Müslümanlar tarafından Hz. Muhammed’in müjdelenmesi ve Allah’ın birliği hakkında bilgiler içerdiği düşünülen bir metindir. Bu incilde Allah’ın birliği vurgulanmakta ve birçok ayette bu konuda açıklamalar yer almaktadır.

İşte Barnabas İncili’nde Allah’ın birliği ile ilgili bazı cümleler:

* **”Tanrı tektir ve O’ndan başka ilah yoktur.”** (Bölüm 5)
* **”O, başlangıç ve sondur. Her şey O’nun yaratmışıdır ve O her şeyin üzerinde hâkimdir.”** (Bölüm 16)
* **”O, doğmamış ve yaratılmamıştır. O ebedidir ve sonsuza dek var olacaktır.”** (Bölüm 22)
* **”O’nun ortağı veya benzeri yoktur. O, tek ve yegânedir.”** (Bölüm 38)
* **”O, gökte ve yerde her şeyi görür ve bilir. O’ndan hiçbir şey gizlenemez.”** (Bölüm 104)
* **”O, merhametli ve bağışlayıcıdır. O, kullarının günahlarını affeder ve onları tövbeye kabul eder.”** (Bölüm 117)
* **”O, adil ve hikmetlidir. O, kullarına en iyisini verir ve onlara zulmetmez.”** (Bölüm 149)

Barnabas İncili’ndeki bu ve benzeri ifadeler, Allah’ın birliği ve yüceliği hakkında açık bir dil kullanmaktadır. Bu incil, Allah’ı tek ve yegâne ilah olarak kabul eden ve O’nun sonsuz gücüne ve kudretine inanan kişiler için önemli bir kaynak olabilir.

#@@@@@@@

Barnabas incilinde Hz.İsanın Allah’ın oğlu olmadığı ve bir kul ve peygamber olduğu ile ilgili Cümleler.

## Barnabas İncili’nde Hz. İsa’nın Allah’ın Oğlu Olmadığı ve Bir Kul ve Peygamber Olduğu ile İlgili Cümleler

Barnabas İncili, Hristiyan kiliseleri tarafından kabul görmeyen, fakat bazı Müslümanlar tarafından Hz. Muhammed’in müjdelenmesi ve Hz. İsa’nın kul ve peygamber olduğu fikrini desteklediği düşünülen bir metindir. Bu incilde Hz. İsa’nın ilahi bir varlık değil, Allah tarafından seçilmiş bir kul ve peygamber olduğu açıkça ifade edilmektedir.

İşte Barnabas İncili’nde Hz. İsa’nın Allah’ın oğlu olmadığı ve bir kul ve peygamber olduğu ile ilgili bazı cümleler:

* **”Ben Tanrı’nın oğlu değilim, ben O’nun kulu ve peygamberiyim.”** (Bölüm 70)
* **”Beni yaratan ve beni dünyaya gönderen Tanrı’ya şükrederim.”** (Bölüm 43)
* **”Ben Tanrı’nın emrini yerine getirmek için geldim. Kendi isteğimi değil, O’nun isteğini yapmak için buradayım.”** (Bölüm 97)
* **”Ben günahsız değilim. Ben de diğer insanlar gibi günaha eğilimliyim. Fakat Tanrı beni günahlarımdan korur ve beni doğru yola iletir.”** (Bölüm 121)
* **”Ben ölüme mahkûmum. Fakat Tanrı beni ölümden diriltecek ve beni sonsuz cennete alacaktır.”** (Bölüm 148)

Barnabas İncili’ndeki bu ve benzeri ifadeler, Hz. İsa’nın ilahi bir varlık değil, Allah’a kulluk eden ve O’nun mesajını ileten bir peygamber olduğunu açıkça göstermektedir. Bu incil, Hz. İsa’nın kul ve peygamber olduğu fikrini savunanlar için önemli bir kaynak olabilir.

#@@@@@@@@

Barnabas incilinde Hz.İsa ile ilgili Cümleler.

## Barnabas İncili’nde Hz. İsa ile İlgili Cümleler

Barnabas İncili, Hristiyan kiliseleri tarafından kabul görmeyen, fakat bazı Müslümanlar tarafından Hz. Muhammed’in müjdelenmesi ve Hz. İsa hakkında bilgiler içerdiği düşünülen bir metindir. Bu incilde Hz. İsa’nın hayatı, öğretileri ve mucizeleri hakkında birçok hikaye yer almaktadır.

İşte Barnabas İncili’nde Hz. İsa ile ilgili bazı cümleler:

* **”O, Tanrı’nın kulu ve peygamberidir. O, dünyaya barış ve huzuru getirmek için gönderilmiştir.”** (Bölüm 5)
* **”O, fakirlerin, hastaların ve ezilenlerin dostudur. O, onlara şifa ve teselli vermektedir.”** (Bölüm 34)
* **”O, mucizeler gösterir ve ölüleri diriltir. O, Tanrı’nın gücünü ve kudretini göstermektedir.”** (Bölüm 88)
* **”O, günahkârlara tövbe etmelerini ve Tanrı’ya dönmelerini çağırır. O, onlara bağışlanma ve kurtuluş müjdesi vermektedir.”** (Bölüm 116)
* **”O, çarmıha gerilmeye ve ölmeye mahkûmdur. Fakat Tanrı onu ölümden diriltecek ve onu sonsuz cennete alacaktır.”** (Bölüm 140)

Barnabas İncili’ndeki bu ve benzeri ifadeler, Hz. İsa’nın sevgi dolu, merhametli ve kurtarıcı bir peygamber olduğunu göstermektedir. Bu incil, Hz. İsa’ya inanan ve O’nun öğretilerini takip eden kişiler için önemli bir kaynak olabilir.

#@@@@@@@

Tarihi kaynaklarda ve yapılan araştırmalarda Barnabas incili.

## Barnabas İncili Hakkında Tarihi Kaynaklar ve Araştırmalar

**Tarihi Kaynaklarda Barnabas İncili:**

* Barnabas İncili’nden ilk olarak 4. yüzyılda bahsedilmiştir.
* Bu incil, ilk Hristiyan yazarlar tarafından kabul görmemiştir ve kilise babaları tarafından sahte olarak nitelendirilmiştir.
* Orta Çağ’da bazı Hristiyan gruplar tarafından kabul görmüş ve Latince, Yunanca ve Arapçaya çevrilmiştir.
* 16. yüzyılda Avrupa’da yeniden keşfedilmiş ve büyük ilgi görmüştür.
* 19. yüzyılda, incilin tarihi ve yazarlığı hakkında birçok araştırma yapılmıştır.

**Barnabas İncili Hakkında Yapılan Araştırmalar:**

* İncildeki bazı ifadelerin Hz. Muhammed’i ve İslam’ı müjdelediği şeklinde yorumlanması, bu incili Müslümanlar arasında ilgi çekici hale getirmiştir.

**@@@@@

Batı dünyasında ve papazlar arasında Barnabas incili hakkında söylenen olumlu sözler.

## Batı Dünyasında ve Papazlar Arasında Barnabas İncili Hakkında Söylenen Olumlu Sözler

**Olumlu Görüşler:**

* **Bazı teologlar ve ilahiyatçılar, Barnabas İncili’nin erken Hristiyanlığın teolojisi ve pratikleri hakkında bilgi edinmek için değerli bir kaynak olabileceğini savunmaktadır.** Bu incilin bazı metinlerinin Hristiyan İncillerinden ve geleneksel öğretilerden farklı olması, ilk Hristiyanların inancını ve uygulamalarını daha iyi anlamamıza yardımcı olabilir.
* **Bazı papazlar ve vaizler, Barnabas İncili’nin Hz. İsa’nın sevgisini ve merhametini vurgulayan mesajlarını takdir etmektedir.** Bu incildeki hikâyeler ve öğütler, Hristiyanlara sevgi dolu ve merhametli bir şekilde yaşama konusunda ilham verebilir.
* **Bazı Hristiyanlar, Barnabas İncili’nin müjdeyi farklı bir bakış açısıyla sunmasını ve Hristiyanlık mesajını daha geniş bir kitleye iletme potansiyeline sahip olmasını değerli bulmaktadır.** Bu incilin dili ve içeriği, geleneksel Hristiyan öğretileriyle daha az aşina olan kişiler için daha çekici olabilir.

**Önemli Notlar:**

* Barnabas İncili’nin bazı metinleri Hristiyan İncillerinden ve geleneksel öğretilerden farklıdır. Bu farklılıklar, incilin güvenilirliği hakkında endişelere yol açmaktadır.
* Barnabas İncili’nin Hz. Muhammed’i ve İslam’ı müjdelediği şeklinde yorumlanması, Hristiyan kiliseleri tarafından kabul görmemektedir.

**Sonuç:**

Barnabas İncili, Batı dünyasında ve papazlar arasında farklı görüşlere yol açan bir metindir.

Loading

No ResponsesNisan 12th, 2024

BELEDİYE SEÇİM SONRASI İBRETLİK SÖZLER- CIA- CHP-NİN YAYIN ORGANI OLAN AKİS DERGİSİ- PADİŞAHLARIN MEZARLARINA…

BELEDİYE SEÇİM SONRASI İBRETLİK SÖZLER- CIA- CHP-NİN YAYIN ORGANI OLAN AKİS DERGİSİ- PADİŞAHLARIN MEZARLARINA…

 

– *”Halkın tercihi asla göz ardı edilmemelidir.”*
– *”Demokratik süreçlerde halkın iradesine saygı gösterilmelidir.”*
– *”Oylarımızla belediyeyi değiştirdik, şimdi iş başa düşüyor.”*
– *”Demokrasinin temel kuralı olan seçim sonuçlarına saygı göstermeliyiz.”*
– *”Halkın verdiği oylar, temsilcilerin halkı en iyi şekilde hizmet etmesi için bir fırsattır.”*
– *”Seçim sonuçları, halkın beklentilerini dikkate almak ve çözüm üretmek adına bir fırsattır.”*
-AKP Atatürkçü olurken, CHP Atatürk’ü terk etti.
-CHP Fatih ve Üsküdar’ı kazanınca başkana oraya bırakmasını söyleyerek, orada canının sıkılacağı tembihinde bulundular.
-Projesizler kazandı, projesi olanlar kaybetti.
-Maymunlar arabayı ele geçirse de, kullanmayı başaramadılar.
-Halk hükümete bir ders verdi, CHP’de halka bir ders verecek.
-Hükümet dostunu terk etti, düşmanını kazanmaya çalıştı.
-Hükümet Refah ‘laştı mı?

-CHP dindarlaşıyor mu? Yoksa dindarlar mı Atatürkleşiyor? 

-CHP galibiyetini Ramazan’da cuma namazı çıkışı lokma dağıtarak kutladı.
Ancak cemaat oruçlu olduğundan dolayı kimse yiyemedi.
-CHP’li aday, kazanacağımızı hiç düşünmüyorduk. Meclis üyelerini bile seçmemiştik.
-Belediyeyi şimdi nasıl yöneteceğiz? Tatile mi gitsek?
-Menzile yardımları keseceğiz.
-İlk iş dindar sanatçıların Ramazan programlarını iptal.
-Bundan sonra İzmir marşı zikir eşliğinde kutlanacak.
-Camiler ahır olmayacak, meyhaneler zikir haneye dönüştürülecek.
-Bir kısım CHP’liler, İmam hatipleri kapatacağız, dedi.

 

*CHP kazanmadı, AKP kaybetti.

CHP AKP’nin alay ettiği makarnacılığını, kahveciliğiyle ele geçirdi.
Bu ney ya, her yer cami.
CHP yine eski CHP.
Hortladı.

*****************  

CIA ve faaliyetleri.

 

**CIA** (Merkezî İstihbarat Teşkilatı), Birleşik Devletler federal hükûmetinin sivil bir dış istihbarat servisidir. Görevi, dünyanın dört bir yanındaki ulusal güvenlik bilgilerini toplamak, işlemek ve analiz etmek, öncelikle insan istihbaratını (HUMINT) kullanarak bu bilgileri sağlamaktır. **ABD başkanı Harry Truman** döneminde kurulan CIA, ABD’nin birimleri için gereken ABD dışı ülkelerle ilgili istihbarat bilgilerini toplayan bir kurumdur. Merkezi **Virginia** eyaletindeki **Langley**’de bulunmaktadır.

CIA, Soğuk Savaş yıllarında ve sonrasında birçok gizli operasyonda rol aldı. Bu operasyonlar, siyasi rejimleri zayıflatmaya ve hükûmetleri devirmeye yönelikti. Ayrıca terör saldırıları ve yabancı liderlere yönelik planlı suikastların gerçekleştirilmesinde de yer aldı.

1947’de Kongre tarafından, Ulusal Güvenlik Konseyi (National Security Council, NSC) ile bu konseyin yönetimi altında çalışmak üzere kurulan CIA, NSC’ye millî güvenliği ilgilendiren konularda bilgi toplayıp verecek, elde edilen bilgileri değerlendirdikten sonra, hükûmetle ilgili yerlere ulaştırılmasını sağlayacaktı. Değişik kesimlerden seçilen CIA direktörleri arasında, ABD’ye başkanlık yapan George W. Bush’un babası George H. W. Bush da bulunmaktaydı.

CIA’nın organizasyon yapısı şu şekildedir:
– **İstihbarat Direktörlüğü**: NCS’in toplamış olduğu ham istihbaratların analiz edilip işlenmiş istihbarat haline getirildiği direktörlüktür.
– **Gizli Servis**: NCS’nin toplamış olduğu istihbaratı değerlendirip analiz etmektir. Havadan çekilen (uydu, uçak vs.) resimleri, radyo, telefon, televizyon, telgraf, telsiz gibi ulaştırma araçları ile toplanan bilgileri değerlendirir ve ilgili makamlara raporlar halinde ulaştırır.

CIA’nın tarihini daha ayrıntılı olarak öğrenmek isterseniz, **Rhodri Jeffreys-Jones** tarafından yazılan *CIA Tarihi, 1947-2022: Amerikan Gizli Servisi ve Faaliyetleri* adlı kitabı inceleyebilirsiniz.

@@@@@@@@

CIA’nın en ünlü operasyonları nelerdir?

CIA’nın tarihinde birçok ünlü ve etkileyici operasyon bulunmaktadır. İşte bazıları:

1. **CAT Airlines / Air America (1950) **: CIA, gizli istihbarat operasyonları için sivil bir havayolu şirketi olan **Civil Air Transport (CAT)**’ın varlığını satın aldı. CAT, Asya’da ticari rotaları uçururken aynı zamanda gizli istihbarat operasyonları için uçaklar ve mürettebat sağladı. 1959’da CAT, **Air America** olarak yeniden adlandırıldı ve gizli operasyonlara devam etti.

2. **U-2 Casus Uçağı (1954)**: ABD Başkanı **Eisenhower**, U-2 uçağının geliştirilmesini onayladı. U-2’nin en önemli görevlerinden biri, 1962’de Küba üzerinde gerçekleştirilen uçuşlardı. U-2 pilotları, ABD’ye ulaşabilen Sovyet nükleer füzelerinin varlığını doğruladı ve **Küba Füze Krizi**’ne yol açtı .

3. **Berlin Tüneli (11955) *: CIA ve İngiliz İstihbaratı (MI-6), Sovyet kablo hatlarına East Berlin’de gizlice erişim sağlayan **Berlin Tüneli (Operasyon GOLD)**’ni inşa etti. Tünel, 11 Mayıs 1954’te tamamlandı ve Sovyetler, tünelin varlığından haberdardı.

**************  

CHP-NİN YAYIN ORGANI OLAN AKİS DERGİSİ

Akis Dergisi de 1954 yılında yayın hayatına başlamıştır. İlk sayılarda tarafsız bir yayıncılık politikası izlemiştir. Ancak ilerleyen dönemlerde muhalif bir yayın politikası izleyen Akis Dergisi, gündem belirlemeye başlamıştır.

….Tarafsızlık sorunlarından bir diğeri, 1955 yılı itibariyle yayın politikasında değişikliklerin başlamasına sebebiyet veren iki olaydır. Bunlardan birincisi Toker’in İnönü’nün kızı Özden İnönü ile evlenmesidir. İkincisi ise DP iktidarının yanlış uygulamalarına yer verilmeye başlanması ile birlikte Dr. Mükerrem Sarol ile ilgili başlatmış olduğu kampanyadır. DP’nin basın üzerindeki baskılarını artırmasının da etkisiyle Akis, siyasal bir mücadele yaparak muhaliflerin sesini duyurmaya ve muhalefet yapmaya başlamıştır.

….Akis’in yayınlarını inceleyenler görecektir ki gündem belirleyebilmek adına sert muhalif duruşu ve yayın politikası 1955 yılından 27 Mayıs 1960 darbesine kadar günden güne artmıştır. Her ne kadar derginin aldığı kapatma cezaları ve genel yayın yönetmenlerinin tutuklanmasında anti demokratik uygulamalar olsa da verilmiş olan bazı cezaların hakaret ve alay içeren yayınlardan kaynaklandığı da tartış- masız bir gerçektir. Elbette basının denetleyen bir mekanizma olduğu düşünüldüğünde eleştirel haber yapması doğaldır, ancak sansasyonel habercilik yaparken muhalif tutumunun yapısı CHP yanlısı bir politikaya ve CHP’nin iktidara gelmesi için çabalayan bir dergi konumuna gelmesine neden olmuştur ki bu durum 1960 yılındaki yayınlanan sayılardan da anlaşılabilmektedir.

……27 Mayıs darbesini gerçekleştiren kadronun içerisinde yer alan Orhan Erkanlı’nın da darbe sonrasında “Biz ihtilali, Akis Dergisi’ni okuyarak yaptık” dediği ifade edilmektedir. O dönem Akis, İnönü’nün fikir ve eğilimlerini yansıtan bir dergi olarak kabul edildiği de belirtilmektedir. 27 Mayıs 1960 Darbesi Sürecinde Akis Dergisi’nin Tutumu.Sh.1,7,11,14.

-“Araştırmamın, Akis’in Türkiye toplumunun çok önemli bir kesiminde oluşturduğu dünya görüşünün şekillendirilmesi sürecinin anlaşılmasına katkıda bulunacağını umuyorum. Akis anlaşılmadan Türkiye’nin zıt siyasi pozisyonlarının, ‘kavgaları’nın ideolojik temellerini, ana hatlarını bilebilmek imkânı yoktur sanıyorum.

…..Akis’in siyasi/ideolojik kurgusunu gözden geçirecek ve analiz edeceğim. Derginin muhalefet anlayışını ve örgüsünü nasıl kurduğunu ve temellendirdiğini göstereceğim. Neredeyse son yetmiş yıldan bu yana CHP’nin muhalefet çizgisini ve yöntemini şekillendirmiş olmasına dikkat çekeceğim. Akis, CHP’nin bu süre içinde dünyayı, toplumu ve politikayı nasıl görmesi gerektiğini şekillendirirken CHP çevresinin dünya görüşünü de tayin etmiştir denilebilir. Göstereceğim. Neredeyse son yetmiş yıldan bu yana CHP’nin muhalefet çizgisini ve yöntemini şekillendirmiş olmasına dikkat çekeceğim. Akis, CHP’nin bu süre içinde dünyayı, toplumu ve politikayı nasıl görmesi gerektiğini şekillendirirken CHP çevresinin dünya görüşünü de tayin etmiştir denilebilir.

Akis dergisi-ümit ve hayal kırıklığı (1954-1957)-1. Cilt-Cemil koçak.Sh.10

– “Bugünden bakıldığında ise Akis, geçmiş ve gelecek Atatürkçü kuşaklar arasında temel bağlantıyı kurabilecek bir işlev görmüştür denilebilir. Buna isterseniz Atatürkçülük, isterseniz Kemalizm, isterseniz inkılapçılık da diyebilirsiniz. Hatta Akis’in tanımlaması ile Şark’a karşı Batı’ya yönelmiş ve elbette laik eksende bir ideolojik miğfer de diyebilirsiniz.

Bu miğferin içinde yer alan ideolojik temaların birbiriyle tamamen uyumlu ve bütünsellik taşıdığı elbette söylenemez(di). Fakat bütün bu söylemin bir ideolojik kaldıraç işlevi gördüğü de muhakkaktı. Akis okuyucusu –eğer başkaca bir kaynaktan beslenmiyorsa– dünya, Türkiye, toplum, politikaya ilişkin temel görüş açılarını kazanmaktaydı. Ve elbette bundan ötesi de vardı.

Kısacası; Akis hâlâ yaşamaktadır ve günümüzde ‘aydınlar’dan pek çoğunun –farkında olsunlar ya da olmasınlar– içselleştirmiş oldukları bir dünya görüşüne aracılık etmektedir. Onun siyasal felsefesi ve siyaset pratiği, nesilden nesile bir bayrak gibi elden ele geçmekte ve üstelik bu gelenek asla sorgulanmamaktadır. Nasıl sorgulanabilir ki! Bunun için öncelikle sorgulanması gerekenin farkında olunması gerekir. Bu farkındalığın yaratılması için de öncelikle Akis’in otopsi masasına yatırılması gerekir. Bunun şimdiye kadar yapılmamış olması dahi tek başına siyaset geleneğimiz açısından ayrıca ele alınmayı gerektirir sanırım…” Age.2.cilt.Sh.8,

*****************  

Padişahların mezarlarına dâhi göz dikilmişti…

1948’de “Padişahların kemiklerini taşıyalım, türbeleri kütüphane olsun.” diye CHP Meclis grubuna bir önerge vermek isteyen Orgeneral Fahreddin Altay [ Ortada ]…

Fahreddin Altay, Kanuni’den sonraki padişahların kemiklerinin toplanıp, başka bir mezara defnini ve türbelerin de kitaplık olmasını teklif etmişti.

Teklif, o zaman Meclis Başkanı olan Şükrü Saraçoğlu tarafından ” Henüz zamanı değil ” diyerek geri çevrilmişti.

Fahreddin Altay, Konya’da cami, mescid, türbe, medrese gibi sayısız eseri yok ettirmişti.

Yazar İbrahim Hakkı Konyalı onun için şöyle diyor :
“Fahreddin Altay, elinde bastonuyla Alâeddin Tepesi’ne çıkarak gözüne kestirdiği herhangi bir mimari abideyi göstererek :

– Yıkın bunu ! derdi. Kimse de itiraz edemezdi. Bunu sözde şehri imar kastıyla yapıyordu. ”

İşte tek parti idaresi böyle bir devirdi. Allah tekrarını yaşatmasın . . . Ahmet Altıner

 

 

Loading

No ResponsesNisan 11th, 2024

HUKUK YOKSA TERÖR VAR

HUKUK YOKSA TERÖR VAR

 

Hep söylüyor ve yazıyorum ki, Türkiye’nin birinci problemi hukuk problemidir.
İşte Van’daki terör üyesinin belediye başkanı seçilip iptal edilmesi ve akabinde bir kaç vilayette terör estirilmesinin ve terör sevicilerin desteği neticesinde başkanlığının kabul edilmesi tam bir hukuki skandaldır.[1]
Türkiye’nin hukuk problemi çözülmedikçe, hiç bir probleminin çözülmesi kolay olmayacaktır.
Kırk yamalı bohça.
İthal.
Türkiye hukukta kaybetti.

@@@@@@@@@

Terörün oluşu ya hukukun olmayışından, ya yoruma açık net olmayan açıklarından, ya yırtılan ve açılan yama yerlerinden, taraftarlık gibi sebeplerdendir.
Tıpkı İsrail’in dünyanın gözüne baka baka işlediği cinayetler ve hukuksuz işgallerde yaptığı gibi.
Bu da onun ve onun arkasında duranların hukuksuzluğunu ve terör devleti olduğunu göstermektedir.
Bizde olduğu gibi dünyada da birinci problem hukuk problemidir.
Yani hukukun gücü değil, güçlülerin hukukudur.
Terör hukuktan yani hukuktaki açık ve yetersizliklerden beslenmektedir.
Suç örgütleri bir hukukçu kadar ya hukuku bilmekte ya da hukukçudan destek almaktadır.

-Terörü hep aynı kirli el organize edip yönetmektedir. 

İsrail terörü temsil ediyor.[2]

-ABD Savunma Bakanı Austin’den Tarihi İtiraf! 25 Bin Kadın ve Çocuğun Öldürüldüğünü Kabul Etti.[3]

Bu sayı ise gün be gün artmaktadır.

İsrail hep hesaplaşma amaçlı ve hem de kendisini gündemden düşürerek bir nebzede olsa nefes almasını sağlamak amacıyla Rusya’daki bu terörü yaptırmış olabilir. 

Bu konser salonunda ölen 150 kadar kişi, bir o kadarda yaralı kanlı saldırıda dünya gündemini önemli çapta etkileyecek vahim bir olaydır. 

Her ne kadar İsrail zaten her gün bir o kadar insanı öldürüp yaralasa da. [4]

-Çünkü o mesaj önceden verilmişti.

Rusya bir bedel ödeyecek, diye.[5]

”(Siz geçtikten sonra) “Denizi (ikiye yarılıp arasında yol açılmış vaziyette) durgun ve açık bırakıp terk et, çünkü (Firavun ve ekibi) suda boğulacak bir ordudur” (felaket günleri gelmiştir).”[6]
-“Denizi açık hâlde bırak.” Çünkü onlar boğulacak bir ordudur.

Şu’arâ sûresi, âyet, 63 ve Tâ-Hâ sûresi, âyet, 77’de de ifade edildiği üzere Hz. Mûsâ, Allah’ın emri üzerine asasıyla denize vurmuş ve böylece geçecekleri uygun bir yol açılmıştı. Bu âyette Hz. Mûsâ’ya, karşıya geçtikten sonra açılan bu yolu kapatmaması emredilmektedir. Çünkü onları takip eden Firavun ve arkadaşları bu yola girecek ve denizin kapanmasıyla boğulacaklardır.” Diyanet meali.

“Bunun üzerine Musa’ya: “Asanla denize vur” diye vahyettik. Deniz hemencecik yarılı verdi de her parçası kocaman bir dağ gibi oldu.

Ötekileri de buraya yaklaştırdık. Musa’yı ve onunla birlikte olanların hepsini kurtarmış olduk. Sonra ötekileri suda boğduk.

 Şüphesiz, bunda bir ayet vardır. Ama onların çoğu iman etmiş değildirler. Ve hiç şüphesiz, senin Rabbin, güçlü ve üstün olandır, esirgeyendir.”[7]

Hayatta doğuştan ölüşe başımıza gelen herşey iki şeydendir; Yediğimizden ve dediğimizdendir.

Azari atasözünde; ”Ne çok yiyirem Hekime gidirem. Ne yanlış edirem Hakime gidirem.

Hekimle Hakim ve onların alanı düzelirse, dünya düzelir.

Hukukun zafer haberi;

Çin’de ‘yasa dışı et ticareti’ için kesilmek üzere olan 1.000’den fazla kedi kurtarıldı.[8]

 

 

MEHMET ÖZÇELİK

06-04-2024

[1] https://tesbitler.com/index.php?s=Hukuk+

[2] https://www.haber7.com/guncel/haber/3382644-mitin-cokerttigi-deas-hucresinde-israil-izihttps://www.aksam.com.tr/guncel/kiralik-deas/haber-1460624

[3] https://www.youtube.com/watch?v=h-eMjBhMusk

https://tesbitler.com/index.php?s=%C4%B0srail+

[4] https://tesbitler.com/index.php?s=ABD

[5] https://www.haber7.com/dunya/haber/3408312-moskovadaki-katliamda-israil-suphesi-rusyaya-bedel-odetecegiz

[6] Duhan.24.

[7] Şuara Suresi: 63-68.

[8] https://www.bbc.com/turkce/articles/c72vgz7y09po

Loading

No ResponsesNisan 6th, 2024

ADIYAMAN DERS VERDİ ŞİMDİ DERS ALMA ZAMANI

ADIYAMAN DERS VERDİ ŞİMDİ DERS ALMA ZAMANI

 

31 Mart 2024 Belediye seçimlerinde hükümete bir ders verelim derken, 47 yıl sonra ilk defa geçen yüz yıldan ibret almayan Adıyaman, CHP’li bir belediye başkanını seçti.
Yüz yıllık zulümden ders almayan insan ise kendisini bir sorgulamalıdır.
Zira denenmiş denenmez.
Bir Mümin bir delikten iki kere ısırılmaz.
Kırk yıllık kani olur mu yani.
Zira CHP’nin başında kim olursa olsun, merkeze tabidir.[1]
Onun rengiyle renklenir, fikriyle fikirlenir.

-Merhum Ali Ulvi Kurucu hatıralarında, merhum dedesi, büyük âlim Hacı Veyis Efendi’nin (v. 1935) CHP hakkında söyle buyurduğunu naklediyor; “Oğlum, bu fırka, bu teşekkül, kalaysız bir bakır kaba benzer, içine ne konulursa zehir olur. İsterse hacı, hoca olsun.” 

-Önemli olan bilgi değil, bilinçtir.

– İşte o fark;

Konya’da yaşanan bir olayı.

Köyün girişinde bir çeşme ve bu çeşmeden bir nine su dolduruyor. Yüz otomobillik bir konvoy geliyor ve konvoyu en öndeki araçtan çıkan bir adam durduruyor. Gidiyor, ninenin elindeki iki tane testiyi alıyor, evine kadar götürüyor. Nine soruyor, “Oğlum sen kimlerdensin, seni daha önce buralarda görmedim.” Adam cevap veriyor, “Nine ben CHP adayıyım.” Nine alıyor testiyi döküyor ve şöyle diyor “A be oğlum daha önce niye söylemedin, ben bu suyla abdest alacaktım.”

CHP’nin geçmişten günümüze ne olduğunu belki herkes biliyor ancak o nine gibi bilince sahip olamıyor.

Bilginin cehalet üzerindeki üstünlüğü ne ise, bilincin bilgi üzerindeki üstünlüğü de odur.
Google ve yapay zekâ bilgilidir ama bilinçli değildir.
Bilinç bilginin hazmedilmiş halidir.
Tıpkı ilaç, iğne, serum gibi.
Çok kitap okuyan veya üniversite bitiren bilginin odasına girmiş, bilincin kapısını çalmış ve belki de aralamış ancak girmemişse o bilinci elde edememiştir.
Bilinç bilginin hazmedilmiş öz ve Hülasa halidir.
Tıpkı kuranın tabiriyle onlar, kitap yüklü merkepler gibidirler.[2]

-Kâinatın özü ve hülâsası hayattır. Hayatın özü ve esası ise şuurdur.
Adıyaman şuurunu kaybetti.

Bu millet bu partiyi kendi iradesiyle başa getirmez iken, Adıyaman bu haliyle iradesini kaybetti.
Belli ki onca kıssa bir hisse vermemiş.

-Evvelden Adıyamanlı olduğumu söylediğimde bir kısım yabancı Menzili sorardı.

Artık CHP’nin Adıyaman’da nasıl kazandığını soruyorlar.
Adıyaman bu vebalden nasıl kurtulacak?
Bunun hesabını yapsın.
Adıyaman ikinci depremini yaşamış ve yaşatmış oldu.

Hatta yarası kapanmaz daha büyük deprem yarası açtı.
Şimdi kendisinin CHP’den ders alma zamanı başlamış oldu.
Nitekim daha mazbatasını bile almadan ve de kendisine hayırlı olsun demeye fırsat vermeden hayırsız beyanatta bulundu.[3]

-1. 2015 yılında, “PKK’nın öyle bir gücü var ki, sizi tükürüğüyle boğar.” diyen PKK’nın temsil ettiği Dem partisinden aday olan Abdullah Zeydan’ın belediye başkanlığını kazanmasından sonra iptal edilmesi üzerine, ilk cızırtılı ses İBB Başkanı İmamoğlu’ndan ve Adıyaman belediye başkanı Abdurrahman Tutdere’den geldi.
Bu tükürük nereye konulacak?

Bende o zaman Adıyaman ulusal Asu TV’de program yapıyordum. Canlı yayında 84 milyon adına o tükürüğü kendisine iade etmiştim.

İçe sindirilip hazmedilecek mi yoksa tükürüğe ortak mı olunacak?
Kendisi CHP’nin başkanı iken Dem partisini savunarak aynı olduklarını göstermiş oldular.[4]
Gol bir.

-2.Daha mazbatasını almadan ve de araştırmadan menzile yapılan yardımları keseceğini söyledi.
Varsa kes ancak daha olaya Vakıf olmadan adeta kin besler gibi bu çıkış neden?
Gol iki.

Daha maç başlamadan iki gol.

Bundan sonra Adıyaman’dan uzakta da olsam, takipte olacak ve yenilen golleri ele alacağım.

Sizlerin de bu konuda yenilen golleri ele almanızı isterim.

-Netice itibarıyla şerrin de hayrında Allah’tan olduğuna iman ediyoruz. 

İnsan iradesiyle yaptığı ya lehine ya aleyhinedir. 

Biz kadere iman etmiş insanlarız. Kim gelirse gelsin, kaldığımız yerden devam ederiz.

“Allah, hiç kimseye gücünün yeteceğinden fazla yük yüklemez. Herkesin yaptığı iyilik lehine, kötülük de aleyhinedir. “Rabbimiz! Unutur veya yanlış yaparsak, bizi sorumlu tutma. Rabbimiz! Bize daha öncekilere yüklediğin gibi zor şeyler yükleme. Rabbimiz! Bize gücümüzün üzerinde bir sorumluluk yükleme. Bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet et. Sen, Mevla’mızsın. Gerçeği yalanlayan nankörler toplumuna karşı bize yardım et.”[5]

– Önceki belediye başkanları çok mu iyi ve başarılı idi? 

Elbette müsbet cevap vermek saflık olur. 

Mesele her zamanda söylediğim gibi, kimin gittiği değil, kimin geldiğidir. Kimin kaybettiği değil, kimin kazandığıdır.

Dilerim iyi bir hareket ve uygulama sergilenir, milletin değerleri, tesettürü ve inançlarıyla uğraşılmaz.

Ümit ederim ki; Sünni’sinden alevisine, müsliminden gayrı müslimine de hizmet götürülür.

 

-Türkiye çapındaki bu değişim düşündürücüdür.

PKK’nın kendisine bulmuş olduğu bu hareket alanları göz önünde bulundurulmalıdır.

Tavsiyemiz şudur ki; Ordu dış tehlikeleri bertaraf ederken, Devlet ve hükümette içteki tehdit ve tehlikelere karşı sürekli teyakkuzda olmalı ve gelecek tehlikeleri engellemelidir.

MEHMET ÖZÇELİK

06-04-2024

[1] https://tesbitler.com/index.php?s=chp

[2] Bak. Cuma Suresi. 5.

[3] https://www.gunebakisgazetesi.com/haber/tutdereden_demli_zeydana_destek-181276.html

[4]https://www.haber7.com/guncel/haber/3412660-teror-elebasi-mustafa-karasu-chp-bu-oylari-kendi-oylari-sanmasin  

[5] Bakara. 286.

Loading

No ResponsesNisan 6th, 2024

Doğu Türkistan’daki Çin Zulmü

Doğu Türkistan’daki Çin Zulmü.


## Doğu Türkistan’daki Çin Zulmü: Bir İnsanlık Dramı

Doğu Türkistan, Çin Komünist Partisi (ÇKP) tarafından yönetilen ve Uygur Türklerinin yoğun olarak yaşadığı bir bölgedir. Son yıllarda, ÇKP’nin Uygurlara karşı uyguladığı sistematik insan hakları ihlalleri, uluslararası toplumda büyük endişe yaratmaktadır.

**Zulmün Boyutları: **

* **Toplama Kampları: ** Bir milyondan fazla Uygur’un, siyasi ve dini inançları nedeniyle herhangi bir yasal süreç olmaksızın toplama kamplarında tutulduğu tahmin edilmektedir. Bu kamplarda, Uygurlar zorla çalıştırılmaya, ideolojik beyin yıkamaya ve psikolojik işkenceye maruz kalmaktadır.
* **Kültürel Soykırım: ** ÇKP, Uygur dilini, kültürünü ve dinini sistematik olarak yok etmeye çalışmaktadır. Uygurca eğitim ve dini ibadet kısıtlanmış, Uygur eserleri tahrip edilmiş ve Uygur kimliği asimilasyona uğratılmaktadır.
* **Zorla Aile Ayrılığı: ** ÇKP, Uygur çocuklarını ailelerinden ayırarak yetimhanelere ve yatılı okullara yerleştirmektedir. Bu uygulamanın amacı, Uygur çocuklarını Çin kültürüne asimile etmek ve Uygur aile bağlarını zayıflatmak olarak görülmektedir.
* **Kitlesel Gözetim: ** Doğu Türkistan, dünyanın en yoğun gözetim altına alınmış bölgelerinden biridir. Her köşe başında kameralar, her mahallede polisler ve her evde elektronik gözetleme cihazları bulunmaktadır. Uygurların her adımı takip edilmekte ve en ufak bir muhalefet gösterisinde tutuklanma riskiyle karşı karşıya kalmaktadır.

**Uluslararası Tepkiler: **

ÇKP’nin Doğu Türkistan’daki insan hakları ihlalleri, uluslararası toplumda büyük tepki çekmektedir. Birçok ülke ve insan hakları örgütü, ÇKP’yi Uygurlara karşı işlediği suçlardan dolayı kınamaktadır. Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi, Doğu Türkistan’da insan hakları ihlallerini araştırmak için bir bağımsız soruşturma komisyonu kurulması için çağrıda bulunmuştur.

**Sonuç: **

Doğu Türkistan’daki Çin zulmü, günümüzün en acil insanlık dramlarından biridir. Uluslararası toplumun bu zulmü durdurmak için daha fazla adım atması ve ÇKP’yi hesap vermesi için baskı yapması gerekmektedir.

**Not: ** 5 Nisan 2024 tarihi itibarıyla, Doğu Türkistan’daki Çin zulmü hala devam etmektedir. Uluslararası toplumun bu zulmü durdurmak için daha fazla çaba göstermesi ve ÇKP’yi hesap vermesi için baskı yapması gerekmektedir.

@@@@@@@@

Tarih boyunca çin Zulmü.

## Tarih Boyunca Çin Zulmü: Bir İnceleme

Çin, uzun ve karmaşık bir geçmişe sahip bir ülkedir. Bu geçmiş, parlak başarılar ve karanlık zulümlerle doludur. Bu yazıda, tarih boyunca Çin’de yaşanan bazı zulümleri inceleyeceğiz.

**Eski Çağ Zulmü: **

* **Qin Hanedanlığı (MÖ 221-206):** Qin Hanedanlığı, Çin’i birleştirerek güçlü bir imparatorluk kurdu. Ancak bu başarı, sert ve zalim bir yönetimle sağlandı. Qin Shi Huang, imparatorluğu korumak için sert yasalar koydu ve muhaliflere karşı acımasızca davrandı.
* **Han Hanedanlığı (MÖ 206-MS 220):** Han Hanedanlığı, Çin’in altın çağı olarak kabul edilir. Ancak bu dönemde de kölelik ve feodal sistem gibi zulmün birçok biçimi vardı.

**Ortaçağ Zulmü: **

* **Tang Hanedanlığı (MS 618-907):** Tang Hanedanlığı, Çin’in en parlak dönemlerinden biridir. Ancak bu dönemde de cadı avı ve siyasi muhaliflere karşı zulüm gibi birçok karanlık olay yaşandı.
* **Song Hanedanlığı (MS 960-1279):** Song Hanedanlığı, bilim ve teknolojinin gelişmesiyle tanınır. Ancak bu dönemde de ayaklanmalar ve isyanlar şiddetle bastırıldı.

**Modern Zulüm: **

* **Qing Hanedanlığı (1644-1912):** Qing Hanedanlığı, Çin’in son hanedanıdır. Bu dönemde, Taiping Ayaklanması ve Boxer İsyanı gibi birçok büyük ayaklanma yaşandı. Bu ayaklanmalar, Qing hükümeti tarafından şiddetle bastırıldı ve milyonlarca insan hayatını kaybetti.
* **Mao Zedong Dönemi (1949-1976):** Mao Zedong dönemi, Çin tarihinde en karanlık dönemlerden biridir. Bu dönemde, Büyük Atılım ve Kültür Devrimi gibi siyasi kampanyalar milyonlarca insanın ölümüne neden oldu.

**Günümüz Zulmü: **

* **Doğu Türkistan’daki Zulüm: ** Çin Komünist Partisi (ÇKP), Doğu Türkistan’da Uygur Türkleri’ne karşı sistematik bir insan hakları ihlali uygular. Uygurlar, toplama kamplarına konulmakta, zorla çalıştırılmakta ve kültürel asimilasyona maruz kalmaktadır.
* **Hong Kong’daki Zulüm: ** ÇKP, Hong Kong’un özgürlüklerini ve özerkliğini kısıtlamaktadır. Hong Konglular, barışçıl protestolarda polis şiddetiyle karşılaşmaktadır.

**Sonuç: **

Tarih boyunca Çin’de yaşanan zulümler, insanlık için utanç verici bir durumdur. Bu zulümleri hatırlamak ve gelecekte tekrarlanmamasını sağlamak için elimizden geleni yapmamız önemlidir.

**Not: ** 5 Nisan 2024 tarihi itibarıyla, Çin’de hala birçok insan hakları ihlali yaşanmaktadır. Uluslararası toplumun bu zulmü durdurmak için daha fazla çaba göstermesi ve ÇKP’yi hesap vermesi için baskı yapması gerekmektedir.

**Not: ** Bu, tarih boyunca Çin’de yaşanan zulümlere genel bir bakış. Bu konuda daha fazla bilgi edinmek için ek kaynaklara bakmanızı tavsiye ederim.

@@@@@@@

Çin’de Kominizim ve Mao.

## Çin’de Kominizim ve Mao

**Komünizm: **

Komünizm, Karl Marx ve Friedrich Engels tarafından geliştirilen bir siyasi ve ekonomik sistemdir. Bu sistemde üretim araçları devlete aittir ve tüm insanlar eşit haklara sahiptir. Komünizm, sınıfsız ve parasız bir toplum yaratmayı amaçlar.

**Mao: **

Mao Zedong, Çin Komünist Partisi’nin (ÇKP) kurucusu ve lideriydi. 1949’da Çin Halk Cumhuriyeti’ni kurdu ve 1976’daki ölümüne kadar ülkeyi yönetti. Mao, Marksist-Leninist ideolojiyi Çin’in koşullarına uyarlayan bir lider olarak kabul edilir.

**Mao’nun Komünizmi: **

Mao’nun komünizmi, Sovyetler Birliği’ndeki komünizmden bazı önemli farklar barındırıyordu. Mao, merkezi planlamaya ve devlet kontrolüne daha fazla önem veriyordu. Ayrıca, köylülüğü devrimin ana gücü olarak görüyordu.

**Mao Dönemi Politikaları: **

* **Büyük Atılım (1958-1962): ** Bu politikayla tarımsal ve sanayi üretimini hızla artırmak amaçlandı. Ancak, bu politika büyük bir kıtlığa ve milyonlarca insanın ölümüne neden oldu.
* **Kültür Devrimi (1966-1976): ** Bu devrim, Çin toplumunu ve kültürünü kökten değiştirmeyi amaçladı. Bu dönemde, birçok insan siyasi ve ideolojik gerekçelerle zulüm gördü.

**Mao Döneminin Etkileri: **

Mao dönemi, Çin’de büyük değişimlere yol açtı. Nüfus arttı, okur yazarlık oranı yükseldi ve yoksulluk azaldı. Ancak, bu değişimler büyük bir bedellerle gerçekleşti. Milyonlarca insan öldü veya zulüm gördü.

**Günümüzde Çin’de Komünizm: **

Günümüzde Çin, komünist bir ülke olarak kabul edilir. Ancak, Çin’deki komünizm, Mao dönemindeki komünizmden çok farklıdır. Çin, piyasa ekonomisini benimsemiş ve dışa açılmıştır.

**Sonuç: **

Çin’de komünizm, Mao Zedong döneminde büyük bir değişim ve travma yarattı. Günümüzde Çin, komünist bir ülke olarak kabul edilse de, Mao dönemindeki komünizmden çok farklı bir sistem uygulanmaktadır.

**Not: ** 5 Nisan 2024 tarihi itibarıyla, Çin’de hala tek parti yönetimi devam etmektedir. Komünist Parti, ülkenin siyasi ve ekonomik yaşamında dominant bir rol oynamaktadır.

**Not: ** Bu, Çin’de komünizm ve Mao’ya genel bir bakış. Bu konuda daha fazla bilgi edinmek için ek kaynaklara bakmanızı tavsiye ederim.

@@@@@@@

Çin’de ve Rusya’da Komünizmi kabul ettirmek için yapılan zulüm, ölüm ve baş kaldırılar.

## Çin ve Rusya’da Komünizmi Kabul Ettirmek İçin Yapılan Zulüm, Ölüm ve Başkaldırılar

**Çin: **

* **1927-1949: Çin İç Savaşı: ** Komünistler ve Milliyetçiler arasında şiddetli bir savaş gerçekleşti. Milyonlarca insan öldü veya göç etmek zorunda kaldı.
* **1949-1953: Büyük Atılım: ** Tarım ve sanayi üretimini artırmak için uygulanan politikalar, büyük bir kıtlığa ve milyonlarca insanın ölümüne yol açtı.
* **1966-1976: Kültür Devrimi:** Mao Zedong’un başlattığı bu devrim, Çin toplumunu kökten değiştirmeyi amaçladı. Milyonlarca insan siyasi ve ideolojik gerekçelerle zulüm gördü.

**Rusya: **

* **1917-1922: Rus İç Savaşı: ** Bolşevikler ve Beyaz Ordu arasında şiddetli bir savaş gerçekleşti. Milyonlarca insan öldü veya göç etmek zorunda kaldı.
* **1924-1953: Stalin Dönemi: ** Josef Stalin, Sovyetler Birliği’nde diktatörlük kurdu. Milyonlarca insan Gulag çalışma kamplarına gönderildi veya idam edildi.
* **1932-1933: Holodomor:** Ukrayna’da yaşanan kıtlık, milyonlarca insanın ölümüne neden oldu.

**Başkaldırılar:**

* **Çin:** 1989 Tiananmen Meydanı Protestoları
* **Rusya:** 1917 Şubat Devrimi, 1991 Ağustos Darbesi

**Sonuç:**

Komünizmi kabul ettirmek için Çin ve Rusya’da milyonlarca insan hayatını kaybetti. Bu zulümler ve başkaldırılar, insanlık tarihinin en karanlık sayfalarından biridir.

**Not: ** 5 Nisan 2024 tarihi itibarıyla, Çin ve Rusya hala komünist olarak kabul edilen ülkelerdir. Her iki ülke de siyasi ve ekonomik sistemlerinde önemli değişikliklere uğramış olsa da, geçmişin zulümlerinin mirası hala devam etmektedir.

**Not: ** Bu, Çin ve Rusya’da komünizmi kabul ettirmek için yapılan zulüm, ölüm ve başkaldırıla genel bir bakış. Bu konuda daha fazla bilgi edinmek için ek kaynaklara bakmanızı tavsiye ederim.

 

Loading

No ResponsesNisan 6th, 2024

İlk Kuran örnekleri nerede bulunmaktadır.

İlk Kuran örnekleri nerede bulunmaktadır.


İlk Kuran örnekleri farklı coğrafyalarda ve çeşitli kütüphanelerde bulunmaktadır. En önemlilerinden bazılarını şu şekilde sıralayabiliriz:

**Türkiye:**

* **Topkapı Sarayı Müzesi:** Hz. Osman’a ait olduğu rivayet edilen nüsha da dahil olmak üzere, birçok eski Kur’an nüshası burada muhafaza edilmektedir.
* **Süleymaniye Kütüphanesi:** Zengin bir el yazması Kur’an koleksiyonuna sahiptir.
* **Fatih Sultan Mehmet Kütüphanesi:** Eski Kur’an nüshaları bakımından önemli bir koleksiyona ev sahipliği yapmaktadır.

**Diğer Ülkeler:**

* **Özbekistan:** Taşkent’teki Eski Eserler Müzesi’nde “Semerkant Kur’anı” olarak bilinen ve dünyadaki en eski Kur’an nüshalarından biri olarak kabul edilen nüsha bulunmaktadır.
* **Mısır:** Kahire’deki Darülkütüphan-i Milliyye’de ve El-Ezher Camii Kütüphanesi’nde birçok eski Kur’an nüshası mevcuttur.
* **İngiltere:** British Library, Bodleian Library ve Chester Beatty Library gibi kütüphanelerde de önemli Kur’an nüshaları bulunmaktadır.

**Diğer Kaynaklar:**

* **IRCICA Kütüphanesi:** İslam Tarih, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA) kütüphanesi, dünyanın farklı yerlerinden topladığı eski Kur’an nüshalarının dijital kopyalarını barındırmaktadır.
* **Online kaynaklar:** [https://islamansiklopedisi.org.tr/](https://islamansiklopedisi.org.tr/) ve [https://www.academia.edu/](https://www.academia.edu/) gibi online platformlarda da eski Kur’an nüshaları hakkında bilgi ve görseller bulabilirsiniz.

**Not:** Bu liste sadece önemli örneklerden bazılarını içermektedir. Daha detaylı bilgi için akademik makalelere ve kütüphanelerin online kataloglarına bakabilirsiniz.

@@@@#@

Hz. Osman döneminde yazılan ilk kuranlar nerede bulunmaktadır?

Hz. Osman döneminde yazılan ilk Kuran nüshalarının birçoğu günümüzde hala varlığını sürdürmektedir. Bunlardan en önemlileri şunlardır:

**1. Hz. Osman’ın Mushafı:**

* Rivayete göre Hz. Osman’a ait olduğu düşünülen nüsha, Topkapı Sarayı Müzesi’nde Hazine Kütüphanesi’nde korunmaktadır.
* Bu nüsha, Kufi hattıyla yazılmış ve altın varaklarla süslenmiştir.
* Dünyadaki en eski ve en değerli Kur’an nüshalarından biri olarak kabul edilir.

**2. Semerkant Mushafı:**

* Özbekistan’ın Taşkent şehrinde bulunan Eski Eserler Müzesi’nde muhafaza edilmektedir.
* Dünyadaki en eski Kur’an nüshalarından biri olarak kabul edilir ve Hicri 30. yıla tarihlenmektedir.
* Kufi hattıyla yazılmış ve ceylan derisi üzerine yazılmıştır.

**3. Şam Mushafı:**

* Suriye’nin Şam şehrinde Emevi Camii Kütüphanesi’nde korunmaktadır.
* Hicri 50. yıla tarihlenmektedir.
* Kufi hattıyla yazılmış ve ceylan derisi üzerine yazılmıştır.

**4. Diğer Nüshalar:**

* Hz. Osman döneminde yazılan diğer nüshalar, Türkiye, Mısır, İngiltere gibi farklı ülkelerdeki kütüphanelerde bulunmaktadır.

**Bunlara ek olarak:**

* IRCICA Kütüphanesi (İstanbul)
* Süleymaniye Kütüphanesi (İstanbul)
* Fatih Sultan Mehmet Kütüphanesi (İstanbul)
* Kahire’deki Darülkütüphan-i Milliyye (Mısır)
* British Library (İngiltere)

gibi kütüphanelerde de Hz. Osman dönemine ait Kur’an nüshaları ve bu nüshaların dijital kopyaları bulunmaktadır.

**Not:** Bu liste sadece önemli örneklerden bazılarını içermektedir. Daha detaylı bilgi için akademik makalelere ve kütüphanelerin online kataloglarına bakabilirsiniz.

 

Loading

No ResponsesNisan 5th, 2024

TERÖRÜN AYAK SESLERİ

TERÖRÜN AYAK SESLERİ

 

Bu bir tesbittir.
Hatta terörün ayak seslerini daha sesli duymakla kalmayıp, terörün kendisini duyarsanız şaşmayınız.
O fırsat ve o imkân verilmiştir.
Bazen iradeli ve bazen iradesiz.
Temennim daha ciddi tedbirler alınır.

Müteyakkız ve basiretli davranılmalıdır.
Sadece sineklerle değil, o sinekleri üreten ve besleyen bataklıklarda kurutulmalıdır.
Kuvvet kanunda olmalı ve o kanun kuvvetini göstermelidir.
Dağdaki eşkıyanın şehirleri istilâsına imkan ve fırsat verilmemelidir.
Hukuksuzluğa göz yumulmamalı, yumanlar ağır cezaya uğratılmalıdır.
Vatandaşın parasının çar çur edilmesine müsaade edilmemelidir.
Gözetim ve denetim sağlanmalıdır.
Vatandaşların taleplerine kulak verilmelidir.
Herkesi kapsayıcı anayasa yapılmalıdır.

 

Hukuk işletilip, kanuni bir karar söz konusu iken ve cezayı alan kişi 84 milyona hakaret etmiş iken, buna saygı gösterilmemiş adeta kazan kaldırılmıştır.

84 milyona terör yanlısı bir hadsiz kişi tercih edilmiştir.[1]
İşte teröre destek veren o cızırtılı sesler ve linkini verdiğim bağlantılardan her birisi başlı başına büyük bir tehlikenin habercisidir.
-CHP lideri Özel: Van halkının iradesine pusu.
İmamoğlu: Karar Van halkının iradesini tanımamaktır, demokrasiden yana tavır almak zorundayız. “[2]

MEHMET ÖZÇELİK

03-04-2024

 

 

[1] https://m.haber7.com/guncel/haber/3411862-pkk-propagandasi-yapan-abdullah-zeydanin-belediye-baskanligi-dustu

[2] https://www.google.com/amp/s/www.bbc.com/turkce/articles/cz5zz7g0817o.amp
https://www.yenisafak.com/foto-galeri/gundem/pkk-sempatizanlari-vani-yakip-yikti-sokaklarin-son-hali-goruntulendi-4612941
https://www.yenisafak.com/video-galeri/gundem/dem-partililer-vanda-sokaklara-indi-gosterilerde-polislere-taslarla-saldirdilar-4612798
https://www.yenisafak.com/gundem/alti-ilde-van-provokasyonu-teror-orgutu-pkkyi-ovucu-slogan-atip-polis-saldiran-89-kisi-gozaltina-alindi-4612900
https://www.gunebakisgazetesi.com/haber/tutdereden_demli_zeydana_destek-181276.html
https://video.haber7.com/video-galeri/272900-canli-yayinda-gergin-anlar-hande-firattan-kufurlu-yoruma-boyle-tepki-gosterdi
https://m.haber7.com/guncel/haber/3412003-bakan-yerlikaya-duyurdu-pkkyi-oven-ve-guvenlik-guclerine-saldiran-89-kisi-gozaltinda
https://www.yenisafak.com/gundem/chpli-bahcetepeden-gaziosmanpasa-belediyesine-baskin-4612813
https://www.yenisafak.com/video-galeri/secim/dem-partili-tunceli-belediye-baskani-cevdet-konak-pkk-agziyla-konustu-dersim-kurdistandir-4612765
https://www.yenisafak.com/video-galeri/gundem/hakkaride-polise-destek-olmak-isteyen-kurt-vatandaslar-yakaladiklari-pkk-yandaslarini-dovdu-4612872
https://www.yenisafak.com/video-galeri/gundem/sirnakta-olay-cikaran-dem-il-baskani-gozaltina-alindi-4612468
https://www.yenisafak.com/video-galeri/gundem/dem-partili-sirri-sakiktan-sandik-basinda-provokasyon-oy-kullanan-polislere-saldirdi-4612320
https://www.yenisafak.com/video-galeri/secim/yeniden-refah-yildirim-adayindan-demli-vatandasa-demirtasa-ozgurluk-vaadi-4612273

https://tesbitler.com/2024/04/01/istanbul-kendine-yazik-etti/

https://tesbitler.com/2024/04/03/bu-iste-bir-degil/

https://tesbitler.com/2024/03/16/en-buyuk-hesap-allahin-hesabidir/

https://tesbitler.com/2024/02/21/kim-kimi-temsil-ediyor/

 

Loading

No ResponsesNisan 3rd, 2024

BU İŞTE BİR DEĞİL…

BU İŞTE BİR DEĞİL…

 

Evet gerçekten bu işte bir değil, gayet çok terslikler var.
Ordumuz dağdaki PKK eşkıyasıyla silahlı mücadele ederken, Van gibi Doğunun büyük bir şehrinde; ‘PKK sizi tükürüğüyle boğar’, diyen bir kişi Belediye başkanlığını kazanıyor.
Yıllar önce bunu söylediğinde bende ulusal bir TV’ de 80 milyon namına kendisine fazlasıyla iade etmiştim.
Dağdaki eşkıyayı savunan bir parti kuruluyor ve o mecliste teröristleri savunuyor.
Ve bunlara katrilyonlar devlet hazinesinden ve ne gariptir ki devletin anayasa mahkemesinin onayıyla para veriliyor.
Kendisini Türkiye’nin büyük partisi olduğunu söyleyen ana ve yavru muhalefet partileri bu eşkıyaları arkasına alarak, arkasında durarak, içinde bulundurarak siyaset yapıyor.
İstanbul büyük şehir belediye başkanı bunun avukatlığını yapıp savunuyor, yüzlercesini içinde istihdam etme iddiasıyla sorgulanıyor.
Sizce de bu işte bir değil bir çok tezat yok mu? İçte güvenliği sağlayan polise taş atan, en büyük muhalif partinin, en büyük şehrinin il temsilcisi oluyor!
Dağda olup devleti dış tehditlere karşı koruyan askere kurşun sıkan milletvekili oluyor.
Kendisine Türkiye’nin geçmişten günümüze en dindar partisi diyen bir partinin belediye başkan adayı, onlarca kişinin ölümüne sebep olup, hapiste olan terörist başına özgürlükten bahsediyor.
Kendisine milliyetçi diyen bir kısım ve kesim, PKK savunucularının şu kadar milyon olduğunu söyleyip, onlara meşruluk atfediyor.
Bu nasıl bir tezattır!
O kadar tezatlar var ki, devleti yıkmaya çalışan, bu devletin askerini, polisini hatta halkını öldürenler bir virüs gibi devletin damarlarında dolaşıp, toplumu zehirliyor.
Sizce de bu işte bir değil, bir çok tezat yok mu?
O kadar büyük tezatlar var ki, bir zaman bunlara bakanlık verildi.
Devleti yönetme yolunda aldığı iç ve dış destekle hızla önü açılıp adeta devlet ve belediyeler teslim ediliyor.
Kaç tane belediye başkanı seçilip, sonradan alınarak yerine kayyum atandı.
Bu insanlar belediyenin ve devletin imkanlarını bu PKK’ya sundular.
DAĞDAN gelen emre göre hareket ettiler.
Tezatlar bitmiyor.
Yarım asırdır bu milleti kendisiyle meşgul ediyor.
Ekonomikmen devleti çökertiyor, on binlercesinin ölümüne sebep oluyor.
Ve bunlar içimizde geziyor.
Okulda ders veriyor, okul idare ediyor, devlet dairesinde çalışıyor ve sair…
Nasıl bir haldir ya Rabbi.
Artık at izinin it izine karıştığının da ötesinde bir durum.
Kanlar karışmış, sular karışık, sütler bozulmuş hatta tuz bile kokmuş.
Ve bunun adı özgürlük ve demokrasi!
Yerin dibine girsin böyle özgürlük ve demokrasi!
Gayrı meşru olanların meşru olanları öldürdüğü ve baş kaldırıp isyan etmesi özgürlük ve demokrasi öyle mi?
En az tabirle, hapisteki suçlunun, dışarıdaki hür ve özgür olanı yönetmesi gibi bir şey.
Zaten öylede oluyor ya….
Artık kahramanlığın adı gibi kendi de değişti.
Namus düşmanı Lgbt- lileri savunan namus yoksunu, eşkıyayla beraber olan eli kanlı, sosyalizmi savunan zihni kirli, lekeli kişi özgürlük savaşçısı ve savunucusu oluyor!
Nasıl bir tezat.
En büyük tezatta iyi görünüp, bunlara destek olup, sessiz kalınması oluyor.
Oysa Lut kavmindeki Lgbt-liler 30 kadar kişi iken, bir ev hariç hepsi helak olmuştu.
Silkinip kendine gelinmesi lazım.

 

*****************     

Bir Ermeni hareketi olan PKK, Van’da belediye başbakanı seçilip ve önceden, PKK sizi tükürüğüyle boğar, sözünden dolayı ceza alıp, Başkanlığı iptal edilmiştir. Acaba PKK bunu bahane edip bir Ermeni hareketi mi başlatmak istiyor?

 

-Chatgpt’de yaptığım araştırmada;

 

-Van’da Ermeni Ayaklanmaları.

Van’da birden fazla Ermeni ayaklanması gerçekleşti. En önemlileri şunlardır:

**1896 Van İsyanı:**

* 1895’in sonlarında Ermeni komiteciler tarafından Kafkasya ve İran’dan silah ve cephane getirilerek başlatıldı.
* İsyan 1896’da patlak verdi ve Osmanlı birlikleri tarafından bastırıldı.
* Bu isyan, Hamidiye Katliamlarına yol açtı.

**1915 Van İsyanı:**

* I. Dünya Savaşı sırasında gerçekleşti.
* Ermeniler, Rus ordusunun desteğiyle Van’ı ele geçirdiler.
* Osmanlı ordusu şehri geri aldı ve Ermeniler şehri terk etti.
* Bu isyan, Tehcir Kanunu’nun çıkarılmasına ve Ermeni Soykırımı’na yol açtı.

**1916 Van Direnişi:**

* 1915 Van İsyanından sonra Van’a yerleşen Ermeniler, Osmanlı ordusuna karşı direnişe geçtiler.
* Direniş birkaç ay sürdü ve Osmanlı ordusu tarafından bastırıldı.

**Ayaklanmaların Nedenleri:**

* Ermenilerin Osmanlı İmparatorluğu’ndaki siyasi ve sosyal statülerinden memnuniyetsizlikleri
* Ermeni reform taleplerinin Osmanlı hükümeti tarafından reddedilmesi
* Avrupa devletlerinin Ermeni meselesine müdahalesi
* Rusya’nın Ermenileri Osmanlı İmparatorluğu’na karşı kışkırtması

**Ayaklanmaların Sonuçları:**

* Binlerce insanın ölümü
* Van ve civarındaki birçok yerleşim yerinin tahrip olması
* Ermeni Soykırımı’nın tetiklenmesi

**Van’daki Ermeni ayaklanmaları, Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemindeki en önemli olaylardan biridir. Bu ayaklanmalar, Ermeni Soykırımı’na ve Türkiye’deki Ermeni diasporasının oluşmasına yol açmıştır. **

 

MEHMET ÖZÇELİK

03-04-2024

 

Loading

No ResponsesNisan 3rd, 2024

Olay, Haremeyn’in, Osmanlı idaresinde olduğu zamanlarda gerçekleşir.

Olay, Haremeyn’in, Osmanlı idaresinde olduğu zamanlarda gerçekleşir.

 

Kâbe’ye yakın bir bölgede Osmanlı Karakolu vardır. Komutan Askerin birine emreder.

“Git, Erat için Kasaptan şu kadar et satın al, gel” der. Asker gider eti satın alır. Dönüşte bakar ki, Kâbe de Tavaf tenhadır. Kendi kendine “Kâbe’nin tenha olduğu şu sırada bir tavaf yapayım da öyle gideyim” der. Bir tavaf yapar, sonra Karakola gider aldığı eti aşçıbaşına verir.

Aşçıbaşı eti yemek yapmak üzere doğrar, kazana koyar. Ateşi yakar. Ne var ki et pişmek bilmez. Pişmediği gibi çiğ görünüşünde en küçük bir değişiklik olmaz Aşçıbaşı ateşi ne kadar korlasa da, ette en küçük bir pişme emaresi yoktur. Durumu komutana haber verir. Komutan da aynı hali müşahede eder.

Komutan eti alan eri çağırır. Ere, emir verdikten sonra ne yaptığını sorar. Er anlatır. “Komutanım! Eti alıp dönüşte baktım ki Kâbe’de tavaf tenhadır. ‘Bir tavaf yapayım da öyle gideyim’ dedim. Kucağımda etle beraber tavaf eyledim; bitince de tavaf namazını kıldım ve geldim. Başka bir şey yapmadım.” Der. Komutan, hayret ve heyecanla etrafındakilere gözyaşları içerisinde söyle seslenir.

“Bakınız! Allahu Teâlâ Kâbe’yi tavaf eden cansız eti bile ateşte yakmıyor.

“Ya Onu tavaf eden insanı yakar mı ? Der.

 

Loading

No ResponsesNisan 2nd, 2024

HIZIRA SÖYLE

HIZIRA SÖYLE

Bediüzzaman Said Nursi Emirdağ veya Afyon hapishanesinde yatarken,bir gece Konya’nın Ladik kasabasına Ahmet Ağa’nın yanına geldi Ahmet Ağa’nın yanında o anda sadece oğlu Zekeriya vardı.

Bediüzzaman tayy-i mekân ederek gelmişti. Ahmed Ağa’nın odasının eşiğinde, ellerindeki kelepçeyi ve ayaklarındaki zincirleri çözdü, içeri girdi:

“- Bu çıksın, dedi,

Zekeriya’dan ötürü, konuşacaklarım var…”

Ahmed Ağa:

“-Mahzuru yok kardeşim, yabancımız değildir, oda duysun …” dedi.

Bediüzzaman:

“-Ahmed Ağa, üstada – Hızıra – söyle, tahammülüm kalmadı, dedi. Ahmed Ağa:

“-Olur, söyleyelim kardeşim Said” dedi.

Bediüzzaman tekrar anında kelepçeyi ellerine zincirleri ayaklarına takarak geri döndü.

Bir müddet sonra aynı şekilde Bediüzzaman yine geldi ve:

“-Söyledin mi Ahmed Ağa?… Ne oldu netice?”, diye sordu.

Ahmed Ağa:

“- Söyledim kardeşim Said, söyledim” dedi.

Bediüzzaman:

“-Ne dedi Üstad? ” diye sordu.

Ahmed Ağa:

“-Sabretmeni söyledi” dedi.

Bediüzzaman bu cevabı alınca, bu defa kapıdan değil, pencereden çıkıp gitti. Yine elleri kelepçeli, ayakları zincirli idi.

 

 

Loading

No ResponsesNisan 2nd, 2024

EFENDİMİZ’İN YAKMAK İSTEDİĞİ GENÇ-Enes bin Mâlik

Enes bin Mâlik -radıyallâhu anh- Hazretleri rivâyet ediyor:

Ashâb-ı kiramdan Alkame adında bir genç vardı. Zeki ve zengindi. Hayrı, hasenâtı ve sadakası çoktu. Korkunç bir hastalığa yakalanıp yatağa düştü. Rasûlullah Efendimiz, rahatsızlığını duyunca, Hazret-i Ali ile birlikte Ammâr, Selmân ve Bilâl-i Habeşî’yi ziyarete gönderdi. Bunlar Alkame’nin yanına varınca can çekişmekte olduğunu gördüler. Derhâl kendisine kelime-i tevhid telkin etmek istediler. Ancak Alkame’nin çenesi kilitlenmiş, dili tutulmuştu.

Hazret-i Ali, Hazret-i Bilâl-i Habeşî’yi Rasûlullâh’ın yanına gönderdi. Hazret-i Bilâl de vaziyeti Fahr-i Âlem Efendimiz’e bildirdi. Rasûl-i Ekrem Efendimiz;

“–Bu zâtın anası ve babası var mı ve hayattalar mı?” diye sordu.

Onlar dediler ki:

“–Yâ Rasûlâllah! Alkame’nin babası vefat etmiş ama yaşlı bir anası varmış.”

Bunun üzerine Fahr-i Âlem Efendimiz Bilâl’e hitâben;

“–Yâ Bilâl git, Alkame’nin anasına benden selâm söyle. Huzûruma kadar gelmeye gücü yetiyorsa zahmet edip gelsin. Yok, değilse ben gideyim.” buyurur.

Hazret-i Bilâl gidip Peygamber’in selâmını kadına söyledi. Rasûlullâh’ın davetini bildirdi. Kadın;

“–Rasûlullâh’a canım fedâ olsun. Huzûr-i Risâlet’e benim gitmem daha münasip olur.” diyerek eline asâsını alıp yürüdü. Efendimiz’in huzûruna geldi, selâm verdi. Fahr-i Âlem Efendimiz de selâmını aldıktan sonra;

“–Soracağım soruya doğru cevap ver anacığım. Unutma ki yalan söylersen bana vahiyle bildirilir. Oğlun Alkame’nin sağlıklı olduğu günlerde durumu nasıldı? Bana söyle.” buyurdu.

“–Yâ Rasûlâllah! Oğlum, genç olmasına rağmen gündüzleri oruçla, geceleri namazla değerlendirirdi. Hele sadakası o kadar çoktu ki, miktarını ben de bilmiyorum.” dedi.

Rasûl-i Ekrem Efendimiz;

“–Hayır, benim maksadım o değil. Oğlunun seninle ilişkileri nasıldı, sana iyi davranıyor muydu? İyilikte ve ihsanda bulunuyor muydu? Sen ona karşı nasıl bir duygu besliyordun? Bunları soruyorum.” buyurdu.

Kadın;

“–Evet yâ Rasûlâllah! Oğluma karşı kalbim kırıktı. Evlenmeden önce bana çok iyi davranıyordu. Evlendikten sonra karısını bana tercih etti. Hanımının bütün isteklerini yerine getirdiği, benim arzularıma ise tamamen karşı çıktığı için kendisine küskünüm.” dedi.

Rasûl-i Ekrem Efendimiz;

“–Anlaşıldı, anası Alkame’ye kırgın olduğu için dili kelime-i şahâdet getiremiyor. Eyvah!..” dedi.

Bilâl’e hitâben;

“–Gidiniz. Çalı-çırpı ve odun getirip bir ateş yakınız. Ben de Alkame’yi o ateşte yakayım.” buyurdu.

Kadın derhâl;

“–Yâ Rasûlâllah! Benim evlâdım, ciğerpârem gözümün önünde yanarken; ben buna nasıl dayanabilirim?” dedi.

Rasûl-i Ekrem;

“–Ey Alkame’nin anası! Rabbimiz’in azabı bu ateşe benzemez. Hem daha şiddetli hem devamlıdır. Eğer evlâdının böyle korkunç bir azaptan kurtulmasını istiyorsan ondan râzı olup, hakkını helâl etmen gerekiyor.

Nefsimi kudret elinde tutan Allâh’a yemin ederim ki, Alkame’ye olan kırgınlığın devam ettiği sürece; onun namazının, niyazının, sadakasının kendine hiçbir faydası yoktur.

Allah korusun, bunların hiçbiri onun kötü âkıbetini değiştiremez.” buyurdu.

Kadıncağız derhâl ellerini kaldırarak;

“–Yâ Rasûlâllah! Cenâb-ı Hak ve O’nun Peygamberi ve burada bulunan herkes şahit olsun ki, oğlum Alkame’den râzı oldum ve hakkımı helâl ettim.” dedi.

Fahr-i Âlem Efendimiz;

“–Yâ Bilâl! Git, bak Alkame kelime-i şahâdeti getirebiliyor mu? Belki de kadın, bizden utandığı için diliyle râzı olduğunu söylüyor ama kalben buğzediyor olabilir.” buyurdu.

Hazret-i Bilâl, emr-i Peygamberî üzere Alkame’nin yanına gitti ve bülbül gibi kelime-i şahâdet getirdiğini gördü. Buna çok sevinen Bilâl, orada bulunan İmâm-ı Ali’ye ve dostlarına hitâben;

“Anası, Alkame’ye kırgın olduğu için kelime-i şahâdeti getiremiyordu. Hâlbuki şimdi Rasûlullah; anasının rızâsını alıp, hakkını helâl ettirdiği için lisanı çözüldü.” buyurdu.

Kısacası; Hazret-i Peygamber sayesinde kurtulan Alkame, o gün vefat etti. Allah ondan râzı olsun.

Fahr-i Âlem Efendimiz; Alkame’nin vefat ettiğini öğrenince, bizzat evine kadar geldi. Gaslinde, teçhiz ve tekfininde hazır bulundu. Namazını da bizzat Efendimiz kıldırdı. (Ne şeref, ne mazhariyet!..) Cenaze defnedildikten sonra, kabrin yan tarafında Rasûlullah ayağa kalkarak;

“Ey muhâcirler ve ey ensar! Biliniz ki, bir kimse hanımını her bakımdan anasına tercih ederse, Allâh’ın rahmetinden mahrum kalsın. O kimse, şunu kesin olarak bilsin ki; anasının rızâsını kazanmadığı sürece, farz-nâfile hiçbir ameli ona asla fayda vermeyecektir.” buyurdu.

https://www.yuzaki.com/2010/11/efendimizin-yakmak-istedigi-genc/

Loading

No ResponsesNisan 2nd, 2024

ZİNCİRLERLE EL VE AYAKLARI BAĞLI MAHKUM, BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİNE: “HOCAM! KURTULMAM İÇİN BANA DUA ET.”

ZİNCİRLERLE EL VE AYAKLARI BAĞLI MAHKUM, BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİNE: “HOCAM! KURTULMAM İÇİN BANA DUA ET.”

 

Afyon Hapishanesinde insan kestiği için lakap olarak “Kasap Tahir” diye anılan bir mahkum vardı. Uzun boylu cüsseli bir adamdı. Ailesine sataşan birisinin kafasını çarşı içerisinde koparmış ve ayrıca da başka çeşitli cinayetleri de vardı. Afyon’u haraca bağlamış herkesin korkup çekindiği birisiydi. Kasap Tahir idam cezasıyla hapse konulmuştu.

 

Diğer mahkumlara zarar vermesin diye elleri, ayağı, boynu demir halkalarla bağlanmış ve prangalar sırtında İdamlıkların bulunduğu ağır ceza koğuşundaydı. Aynı zamanda koğuş Ağasıydı.

 

Kasap Tahir’in bulunduğu koğuşta Bediüzzaman Said Nursi (ra) hazretlerinin talebelerinden Tâhirî Mutlu Ağabey ve Re’fet Barutçu Ağabey de vardı.

 

Kasap Tahir’e:

-“Bediüzzaman hazretlerinin elini öper, duasını alırsan inşallah kurtulursun.” derler.

 

-“Kurtulurum mu?” der.

 

-“Evet kurtulursun inşallah!” diyorlar. O da hemen Üstad’ı görmek için fırsat kollamaya başlar.

 

Hem ellerinden hem ayaklarından prangaya vurulan idam mahkûmu kasap Tahir, mahkumların hava almak için hapishane bahçesine çıkarıldığı zamanlarda bile bu zincirlerle dolaşırken, Üstad Bediüzzaman hazretleriyle karşılaşır.

 

Üstad’ın suret’inden siyret’ini okuyan Kasap Tahir, derdini ummana anlatmanın kıvranışı içinde:

-“Ne olur bana dua buyurun! Kurtarın beni bu halden Hocam!”diye yalvarıp yakarmaya başlar.

 

Hz. Üstad:

-“Bu sana takılan şeyler, senin idam mahkûmiyetinin zincirleri değildir! Bunlar senin tesbihindir. Sen namazına başla, tesbihini çek. Ben de sana dua edeceğim. İnşaallah kurtulursun! ”diyerek ona şefkatle muamele eder ve nasihatlerde bulunur.

 

O andan itibaren Allah dostunun gönül frekanslarıyla ihti­zaza gelen Tahir, tövbe ve nedamet eder, namaza başlar. Madden ve manen temizlenip ismiyle müsemma olarak Tahir bir hale gelir. Namaz sonunda kendisini bağlayan zincirlerin halkalarını bir bir saydığında bir de ne görsün! Zincirin halkları tamı tamına otuz üç halkadır. O andan itibaren o zinciri de tesbih edinir kendine.

 

Kasap Tahir koğuş Ağası olması hasebiyle Tâhirî Ağabey ve Re’fet Ağabeyi koğuşun en başköşesine yerleştirir. Tâhirî Ağabeyin yemeğini pişirir. Tâhirî Ağabeye hizmet eder.

 

Koğuştaki azılı katil idam mahkumu 70 kişiden 66 sı da zamanla tövbe edip namaz kılmaya başlar. 20. Asırda hangi sistem, hangi idare, hangi eğitim 70 azılı mahkumun bulunduğu bir koğuşta 66 mahkumu ıslah ve terbiye edip , Allah’ına muti bir kul, vatanına, milletine faydalı bir birey haline getirebilir? Var mı dünyada bir örneği? Dünyanın en seçkin üniversitelerdeki en seçkin binlerce profesörü getirseler bu mahkumları bu hale getirebilirler mi? Asla ve kat’a!

 

Hapishane idaresi ve tüm mahkumlar insan kasabı bir insanın böyle hızlı bir değişim ile değiştiğine hayret ve takdir ile şahid oluyordu.

 

Hz. Üstadın duasına mazhar olan kasap Tahir, Temyiz Mahkemesi Afyon Ağır Ceza Mahkemesinin hakkında verdiği idam kararının bozar ve cezasını 30 seneye indirir. Bir sene geçmez 1950 yılında genel bir af kanunu çıkınca da serbest bırakılıp tahliye edilir.

 

Artık topluma kazandırılmış ismiyle müsemma temiz Tahir’e nasıl bu hale geldiğini ve idamlık iken nasıl tahliye edildiğini sorduklarında:

“Benim kurtuluşum Bedîüzzaman hazretlerinin duasının kerametidir” diyerek cevap veriyordu.

 

Loading

No ResponsesNisan 2nd, 2024

İSTANBUL KENDİNE YAZIK ETTİ

İSTANBUL KENDİNE YAZIK ETTİ

 İstanbul’da algı ve kısır siyaset kazandı.
Ayasofya’nın açılmasına ne kadar sevindiysem, iki dönemdir kaybına da en az o kadar üzüldüm.
İcraatsızlık ve projesizlik öne geçip, proje ve donanım kaybetti.
İstanbul bu yükü kaldıramaz ve taşıyamaz.
Türkiye’de bu kısır siyasete ortak oldu.
Zira tüm siyaset; başta ve sürekli Erdoğan düşmanlığı telkin edildi ve de bir ders verelim düşüncesiyle, ders almayan ve dersine çalışmayanların ders vermeye kalkışması oldu.
Oysa kime kaybettirdiğini değil, Kime kazandırdığını görmedi ve göremedi.
Aklına göre değil, hissine göre hareket etti.
Elbette görülmesi ve düzeltilmesi gereken yaşlı maaşları gerekli idi ancak bu yanlışa bahane edildi.
Pireye kızıp yorgan yakıldı.
Kazandırdığı kişilerin onu bile veremeyeceğinin hesabını yapmadı, yapamadı.
Bu kızgınlıkla sözünü tutan ve tutacak olanlara değil, tutmayan ve tutmayacak olanlara kandı.
Belki de beşer zulmetti, kader adalet etti, hakikatince bazı hikmetlere sebep olmuş oldu.
Zira Allah Hakim ve Hikmet sahibidir.
Unutulmamalıdır ki, bir şeye sebep olan onu yapan gibidir.
Zarara rızasıyla girilip, rıza gösterilmiştir…

-2024 belediye seçimlerinde İstanbul için çok şey söylense de bir cümle ile;

İstanbul kendine yazık etti.
Özellikle deprem için tedbir alacak donanımlı kişiyi seçmedi.
Musibetin celbine sebep oldu.
Taşıyamayacağı yükü yorgun omuzuna yüklendi.
“İnsanların kendi ellerinin (irade ve ihtiyarlarıyla) yaptıkları işler (günahlar) yüzünden, karada ve denizde fesad meydana çıktı ki, Allah, işledikleri günahlardan bir kısmının cezasını (dünyada) onlara tattırsın. Olur ki (küfürden ve işledikleri günahlardan tevbe ederek) dönerler.”[1]
” Başınıza her ne musibet gelirse, kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder.”[2]

“Öyleyse nasıl olur da önceden yapıp ettikleri yüzünden başlarına bir felâket gelince hemen “Biz yalnızca iyilik etmek ve arayı bulmak istedik” diye yemin ederek sana gelirler.

Onlar, kalplerindekini Allah’ın bildiği kimselerdir. Onlara aldırma, kendilerine öğüt ver ve onlara durumları hakkında tesirli söz söyle.”[3]

“Sana gelen iyilik Allah’tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik; şahit olarak da Allah yeter.”[4]

****************  

TARİHE NOTLAR:

“Gazi ve şehitlere ‘zibidi’ demişti: 15 Temmuz Derneği’nden CHP’li Özgür Özel hakkında suç duyurusu.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel hakkında dün İstanbul’da yaptığı bir mitingde 15 Temmuz gazi ve şehitlerine yönelik “zibidi” kelimesini kullandığı iddiasıyla 15 Temmuz Derneği tarafından suç duyurusunda bulunuldu.”[5]

-Türkiye’ye kaybettirenlerle beraber olmak, zulme ortak olmaktır.[6]

Kim kime hizmet ediyor bakılsın.[7]

Silinmez bir leke. 

-İşte İstanbul’un geçmiş 5 yıllık karnesi.[8]

– “Ne kadar yol açarsan yol o kadar sıkışır. “[9]

Ankara CHP büyük şehir belediye başkanı Mansur Yavaş’ın trafiğe bulduğu çözüm. 

Yani yol açma!

-Yeniden Refahtan, Selahattin Demirtaş’ı hapisten çıkarma sevdası.[10] 

-CHP’ye göre AK partinin gitmesini gerektiren en büyük suçu Kayseri gibi yerlerde içki içme imkanının olmaması. 

Bu ifade birinci ağızdan CHP genel başkanı Özgür Özel tarafından söylenmektedir.[11] 

– “CHP’ye ilk tebrik İsrail’den: İmamoğlu ve Yavaş’ı kutlayıp Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef aldı

İsrail Dışişleri Bakanı Yisrael Katz, yerel seçim sonuçları sonrasında CHP adaylarını tebrik etti. “İmamoğlu ve Yavaş’ı tebrik ediyoruz” diyen İsrailli Bakan, sözlerinin devamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef aldı.”[12]

 

*************

İBRET:
Osman gazinin sandukasını tekmeleyen Yunan KOMUTAN.

Orhan Gazi’nin türbesini tekmelediği iddia edilen Yunan komutanın kimliği kesin olarak bilinmemektedir. Bu olayla ilgili farklı rivayetler mevcuttur:

**1. Sofoklis Venizelos: **

En yaygın rivayete göre, bu olayı gerçekleştiren kişi, Yunan Başbakanı Eleftherios Venizelos’un oğlu **Sofoklis Venizelos**’tur. 1920 yılında Bursa’yı işgal eden Yunan birliklerinin komutanı olan Sofoklis’in, Osman Gazi’nin türbesine girerek sandukasını tekmelediği ve “Kalk Osman, kalk da vatanını kurtar!” diye bağırdığı söylenir.

**2. Nikolaos Plastiras:**

Bir diğer rivayete göre ise, Osman Gazi’nin türbesini tekmeleyen kişi, Yunan general **Nikolaos Plastiras**’tır. Plastiras, 1922 yılında Anadolu’da işgalci Yunan ordusunun komutanlığını yapmıştır.

**3. Kimliği Belirsiz Komutan: **

Bazı kaynaklarda ise, Osman Gazi’nin türbesini tekmeleyen Yunan komutanın kimliği belirsiz olarak geçmektedir. Bu rivayete göre, olay 1920 yılında Bursa’nın işgali sırasında gerçekleşmiş ve Yunan birliklerinin komutanı olan bir subay, Osman Gazi’nin türbesine girerek saygısızlık yapmıştır.[13]

@@@@@@@

Hakikatli Bir Lâtife.
Sultan Süleyman Kanunî, kesretli kırk çeşme sularını İstanbul’a getirdiği vakit, Şeyhülislâm Zenbilli Ali Efendi ona demiş: “Hilâf-ı şeriat kanunları Avrupa’dan getirdiğin cihetle, İstanbul’a öyle bir bok sıçtın ki, o getirdiğin suların cümlesi üzerinden akıp geçse yüz senede temizleyemez.”[14]

-“İstanbul seyahatinden muzdarip olup olmadığını sordum.

— Bana ızdırap veren, dedi, yalnız İslâm’ın maruz kaldığı tehlikelerdir. Eskiden tehlikeler hariçten gelirdi, onun için mukavemet kolaydı. Şimdi tehlike içeriden geliyor. Kurt, gövdenin içine girdi. Şimdi mukavemet güçleşti. Korkarım ki cemiyetin bünyesi buna dayanamaz çünkü düşmanı sezmez. Can damarını koparan, kanını içen en büyük hasmını dost zanneder. Cemiyetin basîret gözü böyle körleşirse iman kalesi tehlikededir. İşte benim ızdırabım, yegâne ızdırabım budur. Yoksa şahsımın maruz kaldığı zahmet ve meşakkatleri düşünmeye bile vaktim yoktur. Keşke bunun bin misli meşakkate maruz kalsam da iman kalesinin istikbali selâmette olsa!” Said Nursi.

-Ebu Müslim Horasani’ye sormuşlar:

– Emeviler niçin yıkıldı?

Ebu Müslim Horasani cevap vermiş:

– Onlar sulh ve selamet günlerinde dostlarının dostluklarından emin oldukları için dostlarından uzak durdular, onları gücendirdiler. Düşmanlarının dostluğunu kazanmak için onları kendilerine yakın tuttular. Dar gün gelip çattığında, muharebe meydanında gördüler ki, sonradan dost edindikleri eski düşmanları yanlarında yoktu. Gücendirdikleri eski dostlarını aradılar onlar da meydanda görünmüyordu. Yapayalnız kaldıklarını anladılar ama iş işten geçmişti. Yıkılmaları mukadder oldu.

**************

MEHMET ÖZÇELİK

01-04-2024

 

[1] Rum. 41.

[2] Şura. 30.

[3] Nisa-62-63.

[4] Nisa.79.

[5] https://www.yenisafak.com/gundem/gazi-ve-sehitlere-zibidi-demisti-15-temmuz-derneginden-chpli-ozgur-ozel-hakkinda-suc-duyurusu-4611690

[6] https://www.instagram.com/tv/C5KCAWtgpui/?igsh=N3docmJlaTd1cGFm

https://tesbitler.com/2023/10/27/zulme-riza-zulumdur/

https://tesbitler.com/2019/08/23/zulme-ortak-olmayin/

[7] https://www.instagram.com/reel/C5I11__MBIS/?igsh=MTRqZXZ0ZHR5ZXlzbw%3D%3D

https://tesbitler.com/2024/02/21/kim-kimi-temsil-ediyor/

https://tesbitler.com/2024/03/16/en-buyuk-hesap-allahin-hesabidir/

[8] https://www.instagram.com/reel/C5JCuC-N7b0/?igsh=MW1leWl2Y2M2OWYzeA==

[9] https://www.instagram.com/yenisafak/reel/C5IT7AVAqE_/

[10] https://www.instagram.com/reel/C5K-T79tUoO/?igsh=MWxid2U4NncxeDBxYQ%3D%3D

[11] https://www.instagram.com/reel/C5Ej6rpNtFb/?igsh=ZDJ1eGJlYzVjazA1

[12] https://www.yenisafak.com/gundem/chpye-ilk-tebrik-israilden-imamoglu-ve-yavasi-kutlayip-cumhurbaskani-erdogani-hedef-aldi-4612466

[13] Ayrıca Bak: https://www.ekrembugraekinci.com/article/?ID=1076&osman-gazi-t%C3%BCrbesinde-bir-yunan-subayi

[14] https://kulliyat.risaleinurenstitusu.org/sikke-i-tasdik-i-gaybi/latif-bir-tefeul/143

Loading

No ResponsesNisan 1st, 2024

Kutupname neden bahseder

Kutupname neden bahseder, özetler misin?

Kutupname, 13. yüzyılda İbnü’l-Nedim tarafından yazılmış bir bibliyografya kitabıdır. Arapça yazılmış en önemli bibliyografya eserlerinden biri olarak kabul edilir. Kitap, o zamana kadar yazılmış tüm Arapça kitapları ve yazarlarını listeler ve her kitap hakkında kısa bir özet sunar.

Kutupname’nin içeriği şu şekilde özetlenebilir:

* **Giriş:** İbnü’l-Nedim’in bibliyografya bilimi hakkındaki görüşlerini ve Kutupname’yi yazma nedenini anlatan bir bölüm.
* **Kitapların Listesi:** Farklı bilim dallarına göre sınıflandırılmış kitapların bir listesi. Her kitap için yazarın adı, kitabın tam adı, konunun özeti ve kitap hakkında başka bilgiler yer alır.
* **Yazarların Dizini:** Kutupname’de adı geçen yazarların alfabetik bir dizini.

Kutupname, Arap edebiyatı ve bilimi hakkında önemli bir kaynak olarak kabul edilir. Kitap, o zamana kadar yazılmış eserlerin kapsamlı bir listesini sunmanın yanı sıra, Arap kültürünün ve medeniyetinin gelişimi hakkında da bilgi verir.

Kutupname’nin bazı önemli özellikleri şunlardır:

* **Kapsamlılık:** Kutupname, o zamana kadar yazılmış tüm Arapça kitapları kapsamayı amaçlayan ilk bibliyografya eseridir.
* **Düzen:** Kitaplar, konularına göre sınıflandırılmış ve her kitap için kısa bir özet sunulmuştur.
* **Güvenilirlik:** İbnü’l-Nedim, kitapları bizzat incelemiş ve özetlerini yazmıştır.

Kutupname, Arapça bibliyografya biliminin gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Kitap, günümüzde de Arap edebiyatı ve bilimi araştırmacıları tarafından önemli bir kaynak olarak kullanılmaktadır.

Kutupname’nin Türkçe çevirisi 1982 yılında Mehmet Şerif Onaran tarafından yapılmıştır.

**Kutupname’de bahsedilen bazı önemli konular şunlardır:**

* **Din:** Kur’an ve tefsirleri, hadis kitapları, fıkıh kitapları, kelam kitapları.
* **Dil:** Arapça dilbilgisi, sözlükler, edebiyat eserleri.
* **Tarih:** İslam tarihi, dünya tarihi.
* **Bilim:** Astronomi, matematik, tıp, coğrafya.
* **Felsefe:** Yunan felsefesi, İslam felsefesi.

Kutupname, Arap kültürünün ve medeniyetinin geniş bir yelpazesini kapsayan bir eserdir. Kitap, Arap edebiyatı ve bilimi araştırmacıları için önemli bir kaynak olmanın yanı sıra, genel okuyucular için de ilgi çekici bir eserdir.

@@@@@@@

Loading

No ResponsesMart 30th, 2024