ABDULLAH GÜL KAZANMADI,ANAP VE DOĞRU YOL KAYBETTİ

            Türkiyede darbelerden ve kaoslardan birileri hep beslendi.Birileri beslenirken bir kısmı da onları bilinçli bilinçsiz besledi.46 ruhu dendi,demokrasinin galibiyetinden söz edildi.Üç devre farklı oldu çünki o üç devrede millet vardı,kaos çıkaranlar dışta olmasa da geride kaldı.Üç devre;Menderes,Özal (Mesut Yılmaz ve sonrası değil) ve Erdoğan dönemleri...

            Bu üç dönemde söz milletin oldu ancak bu da çok sürdürülmeden kaoslarda ve kavgalarla elinden alındı.

            27-04-2007 Cuma günkü tarihi itibarıyla mecliste tek aday olan Ak Parti milletvekili Abdullah Gül 357 oy ile ikinci tura kaldı.

            Ancak işin ilginç yanı,şimdiye kadar uygulanmamış olan mecliste 367 milletvekilinin var olma şartı gibi bir tartışma ortamı kasıtlı olarak açıldı tâ ki bir kaç yıl o nemadan beslenilsin.

            CHP'nin böyle bir şeyi yapması gayet normaldir çünki bir asırdır devam ettirdiğini yine devam ettirmektedir.Kavgacı çocuk gibi seçimle değil de muhalefetle işi götürmek biraz daha rahat ortam olsa gerek.Meclis başkanlığını,başbakanlığı ve şimdide Cumhurbaşkanlığını kaptırmak istemediğinden,devletin icraatlarına hep fren görevini yapan A.Necdet Sezer onlar için bir sigorta oluşturduğundan biraz rahatlık vardı,rahatlık verdi.Şimdi o olmayacak olsa bile onun seçtiği anayasa üyelerinden yedisinin bulunması onları ümitlendirdi ancak adaletin tecelli etmesini ümit ederiz.

            Türkiyede hep işler kaos ortamına çekilmeyle sürdürülmüştür.

            Demokrasi adına hep antidemokratik uygulamalar icra edilmiş,laiklik bahanesiyle memleket hep geriye götürülmüştür.

            Tarih tekerrür ediyor,ibret alınmadığından.

            Rahmetli Menderesin,rahmetli Özalın sürdürdüğü demokrasi,yine bugün onların kurduğu parti eliyle inkitaa uğratılmış,sekte vurulmuş,Chp'nin ekmeğine yağ sürülmüştür.

            Zira CHP genel başkanının seçimden sonra ilk basın açıklamasında yaptığı şey Anap ve Doğruyol-a teşekkür olmuştur.

            Millet geçmişte birilerine çok iyi ders vermiştir.Belli ki daha ders almayanlar var.

            Aslında Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunda Abdullah Gül kaybetmedi,asıl kaybeden ve kaybedecek olan Anap ve Doğruyol oldu.Onlar milletle değil,muhalefetle bir oldular,muhalefetin destekçisi oldular.

            Allahın şu işine bak,sağcıyız diyen bu partilerle 368 oyu tamamlanmadı,hep sabote eden Chp üyeleriyle 368 oy iki farkla tamamlanmış oldu.

            Keser döner sap döner/Zaman gelir hesap döner.

            Allahın hikmetinden sorulmaz,kime neyi yaptırdığına bak,yoksa onların yaptığına değil.

            Anap ve Doğruyol hem kendilerinde ve hem de millette kapanmaz bir yara açtılar.Bunu hiçbir şey kolay kolay kapatmaz ve hep bu menfilikle anılır olurlar.

            İlk defa demokratik bir ortamda kamunun kâhir ekseriyetinin memnun olacağı mütevazi birisinin tercihinde gizli hesaplar öne çıktı,öyle zannetmiyor belki inanıyorum ki bunun faturası da onlara pahalıya mal olacaktır.

            Adıyaman eski dönem bir milletvekiline bir gazeteci soruyor;Efendim meclise girince birileri kulak çekiyormuş,öyle bir şey var mı deyince susuyor ve tebessüm ediyor.

            Sükut tasdikten ileri gelir.

            Burada da parti başkanlarının iradeleri hakim oldu,milletvekilleri mahkum duruma düştü.

            Anap ve Doğruyola sorarım;Bu muhalefetinizle kimleri memnun edip sevindirdiniz ve kimlerden teşekkür aldınız.

            Samimi bir ifadede bulunarak çıkın beyanat verin;Seçim sonu katılmadığınızdan dolayı kaç kişi sizi tebrik etti!

            Bazen ıslah etsin diyesim gelmiyor.Çünki yıllardır hep aynı yanlış yapılıyor.Tıpkı enflasyonun yükselmesi ve doların artması bazılarına trilyonları kazandırıp zenginleştirdiği gibi,bilinçsizce birilerine menfaat kazandırmak için kavga ortamları,ihtilaf ve kaos ortamları oluşturuluyor.

            Siyasetle bilfiil uğraşan birisi değilim ama şuna inanıyorum;Seçimlerde icraatsız,ortaya koymadıkları bir eseri olmadan öncekilerden beslenmeleri kendilerini  doyurmaya yetmeyecek...

            Maalesef Anap'ın mumu yanıp etrafını aydınlatmadan,Doğruyolun yeni doğacak olan çocuğu da doğmadan,erken doğumla şimdiden kaybetmiş oldular.

            Kanlı 1 Mayıslar kimin eseri olduğunu unutmuş olanlar ve o ortamların ortaya çıkmasına ve zemin hazırlayanlar ve şuurlu şuursuz katkıda bulunanlar buna baksınlar

            Haydi görelim.

            Mevla görelim neyler/Neylerse güzel eyler.

            -2.GÜN:

            İkinci günde açığa çıktı ki;Anap ve Doğruyol seçime gitmek için bu kaos ortamının oluşmasına göz yumup,kabul ettiler.Zira gece yarısı siyasilerin yapması gereken konuşmayı alanı olmayan Genelkurmayın dile getirmesi tansiyonu yükseltici oldu.Bu cesaret bu iki partinin kendi seçim heveslerini tatmini sonucu ortaya çıktı.

            Ordunun bu çıkışı içte de dışta da makes bulmadı,tenkid gördü,demokrasiye başbakanın da dediği gibi,her zaman yapılagelen demokrasiye kurşun sıkıldı,milletin iradesine ambargo konuldu.

            Avrupa ve Amerika ordunun bu çıkışına karşı;"Asker demokrasiye saygı göstermeli."beyanatında bulundu.

            Ordu siyasete karışmamalı,yeniçeriler buna şahittir.

            Huzursuzluk devletin kötü yönetilmesinde değildir,ordunun siyasete katılması ve karışmasındadır.

            Ordu 30 yıldır süren PKK belasını ortadan kaldırsın,oysa bu bela her gün can almaktadır.Buna çözüm üretsin!

            Türkiyede bir asırdır neredeyse ilk defa milletin istediği yönde bir Cumhurbaşkanı seçimi olacakken,her zamanki yapılan manevralar gibi yinede sekteye uğratılmaya çalışılmaktadır.

            Şimdiye kadar ilk defa bir hükumet beş yılını tamamlayacakken ona da müsaade edilmeden arının deliğine çomak sokulmaktadır,arıların kimi sokacağı hiç düşünülmeden...

            Bu durumlardan CHP'nin dışında kimse memnun değildir.

            Oysa bu millet sürekli dile getirildiği gibi,yüzde doksan dokuzu müslümandır.Elbette Peygamberinin Kutlu Doğumunu kutlayacak,kitabı olan Kur'an-ı Kerim yarışmasını yapmasından daha doğal ne olabilir?

            Her sene tüm hristiyan dünyası Hz.İsanın doğumunu 25-Aralıktan itibaren kutlamaya başlayıp,bir hafta devam ettiriyor.Bundan hiçbir yönetim ve orduları rahatsızlık uymuyor.

            Bizim ordumuz bin yıldır islamın bayraktarlığını yapmış bir ordudur,bu zaviyeden bakıp değerlendirmelidir.

            *Ve nihayet Anayasa mahkemesi 73 milyonun ve 550 milletvekilinin üzerinde aleyhte bir oy verip iptal ederek seçimlerin öne alınmasına sebeb olmuş oldu.

            Dediğimiz gibi kişisel,hissi ve siyasi hesaplar öne çıktı.

            Sandûkâ-i intihabdır bu!

            Sanduka değil dolaptır bu!

            Demokratik bir ortamda cumhurbaşkanlığının seçimi değil,birilerinin ısrarla seçime girme isteği ağır bastı.

            Her zaman kaşımak için bir türlü yaraların tedavisine gidilmiyor.Bu memleketimizde böyle olduğu gibi,dünyada da aynı şekilde sürdürülmektedir.

            Biz ki böyle değildik,nasıl bu hale geldik?

            Biz ki dünyaya medeniyet öğretmişiz!

            Biz ki  okyanus ve denizlerde kulaç atmış bir milletken,şimdilerde çaylarda ve derelerde boğulmaktayız!         

            Biz ki başkalarına,bizden olmayanlara bin seneden fazladır tahammül göstermiş,sabırlı olup müsamahakâr davranmışken,neden kendimize tahammül edememekteyiz.

            Oysa bugün Türkiyenin değil,tüm dünyanın ekonomiden daha önemli bir meselesi varsa o da müsbet hareket,sulh ve barış ortamını tesis etmektir.

            Biz ki Efendimize olan muhabbetimizi her vesile ile göstermişiz.Şimdi ise onun Kutludoğumuna adeta tahammül edemeyip,neredeyse ihtilale bahane gösterilmektedir.

            Oysa o zat o kadar yücedir ki;insanlık tarihi boyunca başta şeytanınki olmak üzere bütün kirler ve pislikler O Zatın üzerine akıtılmaya çalışılsa,O'nun ayağının altına,dâmenine bir damlası bile bulaşmayacak,basit şeylere alet olmayacak kadar yücedir.

            Böyle pisliklerin içerisine O Zat çekilmemelidir.

            Asla ümitsiz olunmamalıdır.Ancak insan şunu da düşünmeden edemiyor:

*Çiğnendi yazık,milletin ümmid-i bülendi!

*Yıkılıptur bu cihan sanmaki,bizde düzele

Devlet-i çerh-i denî verdi kamu mübtezele

Şimdi edvâb-ı saadette gezen hep hezele

İşimiz kaldı hemân merhâmet-i lem yezele.

Mehmet  ÖZÇELİK

27-04-2007

Siyah Gözlükle Bakan, Göremez ki Her Rengi

 

Süte su katılınca, bozuldu yoğurt tadı

Terazide var hile, ne yapsın aciz kadı

Hüzün içinde gönlüm, tüm maziyi taradı

 

İstemem açmamış gül, ne sararsın ne solsun

Korkuluk-karga ortak, eyvah yazıklar olsun

 

Kaybedecek ne kaldı, her şey vurgun zincire

Tebessüm uçmuş yüzden, dönmüş kuru incire

Ateş çok suyu noksan, dibi yanmış tencere

 

Kilit mi var dilinde, belli ki kula kulsun

Haksızlıkta susana, vah vah yazıklar olsun

 

Çomak soktun tekere, artık ezber silinsin

İçte kavga istemem, niye düşman sevinsin

Hür irade özgürce, düşünüp söze insin

 

Yerde çakıl taşısın, çıkmaz sokağa yolsun

Kovanda yaban arı, eyvah yazıklar olsun

 

Bahçede ayrık otu, işte istenen buydu

Tahammülsüz bakışlar, bedeni ruhtan soydu

Aynı kökten dalları, hain yerine koydu

 

 Dünya maçı bitirmiş, Kendi kalene golsün

 Bir ileri üç geri, vah vah yazıklar olsun

 

 

Ali Rıza Malkoç     29/04/2007 Bursa

http://www.antoloji.com/ali_riza_malkoc