AHSENUL KASAS

 

Sana bu Kur'ân'ı vahyetmekle biz, sana kıssaların en güzelini anlatıyoruz. Gerçek şu ki, daha önce senin bundan hiç haberin yoktu.”[1]

Kıssaların en güzeli..başlangıcından bitişine kadar ibretlerle dolu bir hayat..düşüşten çıkışa doğru yükselen bir hayat…

            Peygamberlerin hayatı değerlendirmelerinde Yusuf ve Davud peygamberlerin peygamberlik nazarları ve değerlendirmeleri…

 

Yusuf suresi.” 23/25- Evinde bulunduğu kadın onu kendine çağırdı, kapıları sıkı sıkı kapadı ve “gelsene” dedi. Yûsuf: “Maazallah! Doğrusu senin kocan benim efendimdir, bana iyi baktı. Şurası bir gerçektir ki, (iyiliğe karşılık kötülük yapan) zalimler asla iflah olamazlar.”

 

Tefsir:

Züleyha’ın Yusuf hakkındaki tek taraflı aşkı doruğa ulaştı. Öyle bir seviyeye geldi ki, artık bunu gizleyemedi. Kaç kere, nefsini Yusuf’a arz etti ve o da buna hiç cevap vermedi. Ne zaman ki Züleyha’nın takati kesildi ise bu sıra hile yolunu denemeye başladı. Güzel elbiselerini giyip, ziynetlerini takarak böyle halde iken, Yusuf’u evde yalnız olarak huzuruna getirtti. Yusuf da: “Allah’ım sen bana yardım et, bu fitneden kurtar” deyip şaştı kaldı. Züleyha ise maksadını ona anlattı. Sonunda kapıları kapadı, nitekim ayet de buna işaret etmektedir.

24/26- Zeliha kendi düşünce ve tasavvuruna göre harekete geçti, Yusuf da onu bu işten vazgeçirmek için üzülüp harekete geçti.İşte ondan kötülüğü ve fenalığı böylece engelledik. Çünkü o, bizim ihlas kesilmiş kullarımızdandır.

 

Tefsir:

Züleyha, Yusuf’dan (as), beklediğini bulamayınca, onu elde etmek için başka cilveli yollara baş vurdu.. Züleyha Yusuf (as)’a:

Yusuf, ne güzel yüzün var,

Allah, bu yüzü, anne rahmi gibi, murdar bir yerde yaratmış ve sonrada kabre sokup toprak edecek..

Ey Yusuf! Ne güzel saçların var..

Kabirde hepsi dökülecek.

Ne güzel kokular sürümüşsün. Ne güzel kokuyorsun.

Şayet, öldükten üç gün sonra kabrimde benim bu cesedimin nasıl koktuğunu görseydin böyle demezdin.

Ey Yusuf! Ne güzel gözlerin var.

Şimdi bunlarla kâinatta Rabbimin birliğine delalet eden delillere bakıyorum, fakat ölünce onlar da toprağa akacaklar..

Ey Yusuf! Ne olur, o gözlerin yukarı kaldır da bana bir nazar eyle.

Korkarım, dünyada ömrümün sonlarında bu yüzden gözlerim kör olur.

Ey Yusuf! Neden benden uzak duruyorsun?

Allah’a (cc) daha yakın olmak için senden uzak duruyorum.

Ey Yusuf! Elbiseni çıkar, gel benimle rahat bir uyku uyu.

Ne rahat uyku ne başka şey, beni Allah’tan saklayamaz.

İpekten döşek serilmiş seni bekler.. gel benim gönlümü hoş eyle..

O vakit benim cennette olan hakkım elimden gider.

Ey Yusuf! Beni kızdırmak mı istiyorsun?

Senin kızmana karşılık Rabbimin rızasını kazanıyorum.

Ey Yusuf! Sen benim kölemsin. Ben seni paramla satın aldım..

Bana günah kazandırmak için mi satın aldın?

Ey Yusuf! Keşke ben seni görüp tanımasaydım.

Bu, benim kardeşlerimin suçudur; beni sattılar, ben de bu diyara düştüm.

Ey Yusuf! Bir elin getir de şu sineme koy bari rahat etsin.

Benim, cehennemde yanmaya hiç de niyetim yoktur.

Ey Yusuf! Ben seni aldım ki, kendime eş edineyim.

Ben başka kimsenin arazisinde nasıl ziraat edine bilirim?

Sana azap etmeleri için cellatların eline veririm; bana yar olmamakla benim bedenimi erittiğin gibi, onlar da senin bedenini eritirler.

Rabbim benden razı olduktan sonra, sizin vereceğiniz azaptan bana hiç bir ayıp yoktur.

Ey Yusuf! Hâlâ benden uzak durmanın sebebi nedir?

İki haktan dolayı: Birincisi, Rabbimin hakkı; çünkü bana böyle emretmiştir. İkincisi ise, efendim Kıtfîr’in hakkı, ona hıyanet edemem.

Ağanın hakkına gelince altın kâseye zehir katar ona içiririm, böylece ölür; Rabbin hakkına gelince; benim çok malım vardır, senin günahına karşılık fakirlere sadaka veririm, o vakit Allah seni bağışlar.

Benim Rabbim rüşvet kabul etmez!

Bu konuşmalardan sonra Züleyha çok kızdı. Elini attı ki Yusuf’u tutsun. Yusuf kapıya doğru kaçtı. Züleyha, Yusuf’un gömleğini arkadan yakalayıp parçaladı. Tam bu durumda iken kapıda Kıtfîr ile karşı karşıya geldiler. O, bu hali görünce çok şaştı. Nitekim anlatılıyor:

25/27- İkisi de (Yusuf, kurtulmak için, Züleyha da yakalamak için) kapıya koştular. Kadın, onun gömleğini arkadan yırttı. (Bu haldeyken) kapının yanında onun kocasına rastladılar. (Züleyha, kendinin haklı, Yusuf’un da haksız olduğunu anlatmak için hileye başladı:) Dedi ki: Senin ayaline zina etmeye kalkışanın cezası ya zindana salmak ya da can yakıcı bir azap vermekten başka olamaz!

26/28- (Yusuf, kendini töhmette bırakan bu olay karşısında) dedi ki: “(kadının) kendisi benden yararlanmak istedi.” (Kıtfîr, bu duruma şaşınca olayı temize çıkarmak için) kadının yakınlarından biri de şahitlik etti: “Eğer (Yusuf’un) gömleği önden yırtılmış ise kadın doğru söylemiştir, o zaman (Yusuf) yalancılardan olabilir.

27/29- Yok eğer (Yusuf’un) gömleği arkadan yırtılmış o kadın yalan söylemiştir, (Yusuf) doğrudur.”

28/30- (Bu şahidin sözlerinden sonra Kıtfîr) gömleğin arkadan yırtılmış olduğunu görünce (kadının suçlu olduğunu anladı ve) dedi ki: “Bu iş, kesinkes siz  kadınların tuzağıdır. Gerçekten sizin hileniz, yüksek derecede (kalplere müessir olur)”. [Kıtfîr, yüzünü Yusuf (as)’ın tarafına çevirip bu olayın burada kapanmasını istedi nitekim:]

29/31- “Yusuf, sakın sen bundan bahsetme! (Züleyha’ya dönüp:) Sen de günahında dolayı tövbe et. Çünkü sen günahkârlardan oldun. (Hıyanet edip Yusuf’a iftira attın.).” [Hayret! Kıtfîr’in gayretine....]

30/32- Şehirde nice kadınlar (bu olayı yayıp) dediler ki: “Aziz’in karısı, delikanlısının nefsinden  murat almak istemiş; Yusuf’a olan aşkı onun kalbini delmiş! Biz onu apaçı bir dalalet içinde görüyoruz. (Beyini bırakmış da, kölesiyle aşkbazlığa girişmiş..)

 

Tefsir:

Bu hadiseyi şehirde yayan şu beş kadının olduğu söylenir: Padişahın sucusu, perdedârı, yemekçisi, imrahorun hanımı ve hapishane reisinin hanımı.  Züleyha, bu kadınların kendisini ayıpladığını duyunca, Yusuf’un (as)’ın, dayanılmaz güzelliğini onlara da gösterip, bundan dolayı kendisini kınamalarının yersiz olduğunu onlara anlatmak istedi. Onun için bu kadınları evine davet etti:

31/33- Kadın onların dedikodusunu duyunca, onlara (Mısır’ın ileri gelenlerinin hanımlarına) davetçi gönderdi ve onlara mükellef bir sofra hazırladı. Her birine bir bıçak verdi. (Onlar meyvelerini yerken, Züleyha da, Yusuf’u güzel elbiseler giydirerek onlara hizmet için) “çık karşılarına” dedi. Kadınlar, görür görmez, kendilerinden geçtiler, şaşırıp bıçakları ellerine sapladılar. Dediler ki: Hâşâ (Allah, böyle bir insan yaratmaktan aciz değil) ama bu da bir beşer değil! Olsa olsa (Allah katında) ikrama mazhar bir melektir. (İnsan oğlundan böyle biri olası değildir.).

32/34- (Züleyha, kadınların kınamasından dolayı diyeceği sözün tam vaktini bulmuştu:) Dedi ki: “İşte, bu gördüğünüz, aşkımdan dolayı beni kınadığınız (delikanlı)dır. Gerçekten ben bunun nefsinden yararlanmak istedim. Fakat o, (benden kedi nefsini) son derece korudu. (Sizin huzurunuzda ona diyorum, siz de  şahit olun) eğer ona emrettiğim şeyi yerine getirmezse elbette zindana salınacaktır ve (orada ona) azap edilecek hakarete maruz kalanlardan olacaktır. [Sonra Züleyha orada bulunan kadınlara dedi ki, buna bir nasihat edin. O toplantıda bulunan kadınların hepsi Yusuf (as)’a dediler ki: Yazık sana, neden efendinin sözünü dinlemiyorsun. Nerede ise seni hapse atacaklar. Hatta bu kadınlar bile Yusuf (as)’ı kenara   çekip ondan yararlanmak istediler. Yusuf (as)’ın  takati kesilip Allah’a teveccüh etti:]

33/35- Dedi ki: “Ey benim Rabbim! Zindan bana, bunların  beni davet ettiği şeyden daha hayırlıdır. Eğer sen, bu kadınların şerrini benden uzak tutmazsan, ben onların tuzağına düşerim ve cahillik edenlerden olurum.

34/36- Yusuf’un Rabbi Allah, onun duasını kabul etti de, ondan kadınların tuzaklarını/şerlerini bertaraf etti. (Böylece kadınların şerrinden selamete çıktı.). Hakikat Allah, (kendine sığınanların dualarını) işitip, (işlerini de ıslah etmeyi) iyi bilendir.

 

Tefsir:

Züleyha, Hz. Yusuf (as)’dan ümidi kesince, onu zindana atmaya karar verdi ki, belki kendisine tabi olur. Kıtfîr’in emri hep Züleyha’ya bağlı idi. O ne derse onu yerine getirirdi. Bu yüzden Hz. Yusuf’un (as), hiçbir kusuru olamadığını bilerek yine de onu hapse atmaya karar verdi. Daha önce geçen ayetlerde anlatıldığı gibi, kadının yakınlarından olan bir şahidin, Yusuf’un haklı olduğuna yaptığı şahitliği de göz ardı etti. Hemen hapsetti:

35/37-  Bu kadar delili görmelerine rağmen, (Kıtfîr ve onun ehlinin) Yusuf’u belirli bir süreye kadar zindana atacakları ortaya çıktı. (Bununla Züleyha’nın haklı güya haklı olduğu imajını vermeye çalışıyorlardı.).”

 

 

****Enbiya.” 78/78- Davud ve Süleyman’ı da (an). Hani onlar ekin hakkında hüküm veriyorlardı: Bir kavmin koyun sürüsü, geceleyin (ekin tarlasını) otlamıştı. Biz onların (ne çeşit) hüküm verdiklerine şahit idik.

 

Tefsir:

Bir kimse Davud (as)’ın huzuruna çıkıp şikâyette bulundu: Filan kimsenin koyunları gece vakti benim ekinime girdi ve hepsini yiyip zayi etti. Koyun sahipleri de orada bulundu. Davud (as), koyunların,  zarar verdikleri kimseye verilmesi ile hükmü karara bağladı. Süleyman (as) ise daha on bir yaşında idi ve o da o mecliste bulundu. Babasına:

Bu hükmü değiştirip, her iki tarafı yeniden mülahaza buyursanız..

Öyle ise bu konuda siz hüküm verin.

Görüşüme göre; ekin, koyun sahibinde kalsın, onların sütünden ve yavrularından istifade etsin. Zarar gören ekin ise koyunların sahibine verilsin, o da zayi olan kısımlarını ıslah etsin önceki haline ulaştırsın. Sonunda, tekrar herkese kendi malları, yani ekin, ekin sahibine; koyunlar da kendi sahiplerine verilsin.

Davud (as) bu hükmü tasdik etti. Gelen ayette bu konu haber veriliyor:

79/79- Biz onu(n hükmünü) hemen Süleyman’a ilham etmiştik; (sakın yanlış anlaşılmasın; her ikisinin hükmü de doğru idi, fakat, Süleyman’ın hükmü ise daha tercih edilir şekildeydi.) Biz onların her birine de hüküm ve ilim vermiştik. [Davud (as)’a verilen ilim ve hikmet şunlardır:] Kuşları ve tespih eden dağları da Davud’un hizmetine verdik. (Bunların yapılması size hayret verici gelebilir, ama) biz (bunları) yaparız.

 


 

[1] Yusuf.3.