ALLAH DUALARI KABUL EDER

 

            İnsan istemeli,talebde bulunmalı,O’nun rahmet kapısını çalmalı,O’na yalvarıp yine sebeblerin ötesinde O’ndan beklemelidir.

            O’nu çağırmalı zira O’ndan başkaları çağırmaya değmiyor,pahalıya mâl oluyor,çok şeyi istiyorlar.

            "Kullarım sana beni sorarlarsa bilsinler ki ben onlara yakınım.İsteyenin istediğini kabul ederim. Artık bana yönelsinler, benden istesinler."[1]

            O’nun davetine kulak vermeli,icabet emeli.Zira O her davete icabet eder.

            “Rabbiniz: «Bana dua edin ki duanıza icabet edeyim. Bana kulluk etmeyi büyüklüklerine yediremiyenler alçalmış olarak cehenneme gireceklerdir» buyurmuştur.”[2]

            Dua ve istekde bulunmak umumidir.Herkes,her şey,her insan isteyebilir.Hepsine de icabet edilir yani buyur edilir ancak münasipse yerine getirilir,münasip değilse verilmez.

            "Duanız olmasaydı Allah size neden değer vereydi"[3]

            İnsanın ehemmiyet ve kıymeti,Allaha yaptığı ve yapacağı dua ve istek iledir.

            “Dua ibadetin iliğidir.”Öz ibadet dua iledir.

            Dua iki çeşittir yani iki türlü istenilir veya varlıklar iki türlü isterler.

            Biri lisanı hal ile,haliyle,duruşuyla,tavrıyladır.Tıpkı elini açıp,boynunu büken bir dilenci duruşuyla muhtaç olduğunu,bir şeyler istediğini belirtmiş olur.Bu hali başkalarının rahmet ve merhametini celbeder.

            İnsan da Allaha karşı duruşunu test etmelidir.Duruşumuz nasıldır?O’nun karşısında bir dilencinin teslimiyeti içerisinde bulunabiliyor muyuz?

            İstemekten daha önemlisi istemesini bilmektir.Hatta bazı istemesini bilmeyen dilenciler azarlanırlar.

            Suç vermeyende mi yoksa almayan veya alamayanda mı?Biz hangisine giriyoruz.Zira âyet umumidir.Mutlaka istenilen her şeye cevab verileceğini ifade etmektedir.

            İstenilen şey nasıl bir şey?Neyi istemekteyiz?

            “Gerçek dua O'nadır. O'nun dışında yalvarıp durdukları ise onlara hiçbir şeyle cevap veremezler. Onlar olsa olsa ağzına su gelsin diye iki avucunu açana benzer ki, o, ona gelmez. Kâfirlerin duası hep bir sapıklık içindedir.”[4]

            O’na güvenmeyen,vereceğine inanmayan,O’na teslim olmayan ancak sapıklığı,yanlışı,gereksiz şeyleri ister.

            İstidatlar da bir nevi duadır.Meyilli,temayül gösteren,istekli,çalışan,teveccüh eden,hedef belirleyen her bir kimse kabiliyetini geliştirme yolundaki tüm çabaları birer duadır.

            Güneş her sabah sürekli pencerenin ve perdenin arkasında bizi beklemektedir.Pencereyi ve perdeyi açmamız güneşin içeriye nurunu,ışığını,sıcaklığı göndermesi için yeterli sebeptir.

            Dua pencere ve perdesini açıyor muyuz yoksa açmadan mı istiyoruz?

            Nasıl ki bir tohum,çekirdek ve yumurta kabiliyet ve sebeblerin yerine getirilmesiyle bir tohum,meyve ve canlı olmak ister ve buna adaylıkta bulunursa,insan da kabiliyet tohum,çekirdek ve yumurtasını kuluçkaya yatırmalıdır.

            Kuluçkaya koymadan mı istiyor ve bekliyoruz.Veya kuluçkaya koyupta O’ndan beklemiyor muyuz?İkisi de aynı değil mi?

            Diğer isteyiş ise;Kâl dili dediğimiz dil ile,istemektir.Hadis ve ayetlerdeki meşhur ve makbul dualarla ondan istemeli.Özlü ve külli dualarla ona yalvarmalı.Bir Yunus,bir Eyyub isteyişiyle O’ndan istemeli ki,Netice alınsın.

            -Senden başka ilah yoktur. Sınırsız kudret ve yüceliğinle sen her şeyin üstündesin. Doğrusu ben gerçekten büyük bir haksızlık yaptım."[5]

            "Ve Eyyüb'u da an ki, o şöyle yakarmıştı: - Ey Rabbim! Bu dert beni buldu. Ama sen merhametlilerin en merhametlisisin."[6]

            Anahtar kilide uygun ve uyumlu olmalıdır.Yoksa en büyük anahtarları,en çok dişlileri de getirseniz,açmaz,açılmaz.

            -Ey lisân-ı hal ve kal ile edilen bütün dualara nihayetsiz rahmet ve kudretiyle ve nihayetsiz hikmetinin muktezâsınca icâbet eden Mücîb-i Rahîm,

            -Ey bütün mahlukatın sual ve dua lisanıyla ettikleri fakr ve ihtiyâcâtına dâimî cevap veren ve yerine getiren Kerîm-i Pürnevâl,

            -Ey en gizli mahlukatının en gizli arzularını ve en hafî niyazlarını bilen, işiten ve icâbet eden Alîm-i Zülcemal,

            -Ey kudret ve rahmetiyle belaları kaldıran Hafîz-i Kadîr,

            -Ey bütün zihayatların bütün metâlibi ve nev-i beşerin ebede uzanıp giden arzuları ve emelleri Ona arz olunan ve Ondan cevap bulan Rahmân-ı Zülcemâl,

            -Ey atâsına nihâyet bulunmayan Rahîm-i Zülkemâl,

            - Ey rahmetinin kerîmâne, lâtîfâne, cemîlâne hediyeleri kainatı dolduran Kerîm-i Pürnevâl,

            - Ey rızık isteyen bütün mahlûkat tâifelerini rahîmâne rızıklandıran Hâlık-ı Kerîm,

            - Ey umum zîhayatın ibham  ünvanı altında bir kanun-u taayyüne bağlı olan ecellerini vakti vaktine kazâ eden Kadîr-i Hakîm,

            - Ey her dertlinin ahını ve her mazlumun şekvasını işiten ve dinleyen Mücîb-i Rahîm,

            - Sen aczden ve şerikten münezzeh ve mukaddessin. Senden başka ilâh yok ki bize imdad etsin. El-aman, el-aman! Bizi azap ateşinden ve Cehennemden halâs et.

            - “Allahümme rabbenâ âti-nâ fiddünyâ haseneten ve fil-âhıreti haseneten ve kı-nâ azâbennâr” 

            - “Duâ ederken önce Allahü teâlâya hamd et, sonra bana salevat getir, sonra duâ et!”

            İki makbul dua arasında yapılan bir dua makbuldür.

            - “Rabbinize gönülden ve gizlice yalvarın. Doğrusu  O aşırı gidenleri sevmez. Allah’a korkarak ve umutla yalvarın. Doğrusu Allah’ın rahmeti iyilik edenlere yakındır”[7]

            -Salâten tüncînâ:

“Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âl-i seyyidinâ Muhammedin salâten tüncînâ bihâ min cemî'il ahvâl-i vel-âfât ve taktî lenâ bihâ cemî'al hâcât ve tütahhirünâ bihâ min cemi'isseyyiât ve terfe'unâ bihâ a'ledderecât ve tübelligunâ bihâ akselgâyât min cemî'il hayrât-i fil hayati ve ba'del-memât”.

            -Salât-i tefriciyye:

Allahumme salli salâten kâmileten ve sellim selâmen tâmmen alâ seyyidinâ muhammedinillezî tenhallü bi-hil’ukadu ve tenfericu bihi’l-kurebu ve tukdâ bihi’l-havâicu ve tunâlu bihirreğâibu ve husnulhavâtimi ve yusteskal ğamâmu bivechihil kerimi ve alâ âlihî ve sahbihi fî-kulli lemhatin ve nefesin biadedi kull-i ma’lûmin lek.”

4444 kere okumalı.

            -Hadislerde“Birbirinize duâ edin! Çünkü ne sen onun, ne de o senin dilinle günah işlemiştir”Gıyaben dua etmeli.

” Duânın kabûl olması için iki şey lâzımdır. Duâyı ihlâs ile yapmalıdır. Yediği ve giydiği helâldan olmalıdır. “

"Ey Rabbimiz, bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi (Haktan)
saptırma. Bize kendi cânibinden bir rahmet ver. Süphesiz bağışı en çok
olan Sensin Sen."[8]

Onlar (Melekler): "-Sen kudret ve egemenlikte kusursuz ve eksiksizsin! (Sübhansın.) Senin bize bildirdiğin dışında bir bilgimiz yoktur. Doğrusu yalnız sensin herşeyi bilen, gerçek hikmet sahibi!" diye cevap verdiler."[9]

"Bizi dosdoğru yola hidayet et (ilet)! Nimet (vahiy) verdiklerinin yoluna, gazabına uğrayanların ve sapkınlarınkine değil."[10]

"Ey Rabb'imiz! Unutur veya bilmeden hata yaparsak bizi sorgulama.

Ey Rabb'imiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yükler yükleme.

Ey Rabb'imiz! Güç yetiremeyeceğimiz yükleri bize taşıtma.

Ve günahlarımızı affet, bizi bağışla ve rahmetini yağdır üstümüze. Sen yüce mevlamızsın. Hakikati inkar eden topluma karşı bize yardım et"[11]

"O ikisi şöyle yakardılar: Ey Rabb'imiz! Biz kendimize yazık ettik. Bizi bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen hiç şüphesiz kaybedenlerden olacağız"[12]

-Ey Rabb'imiz! Bize göz nuru olacak eşler ve çocuklar bahşet. Bizi muttakiler için örnek ve öncü yap!"[13] "Bir zaman hani İbrahim şöyle demişti:

- Ey Rabbim! Bu beldeyi emin kıl! Beni ve çocuklarımı putlara tapmaktan ebediyyen uzak tut!

- Ey Rabbim! Çünkü bu (tapınma nesneleri) gerçekten insanlardan pek çoğunu yoldan çıkardı. Bunun içindir ki, bana uyan kimse gerçekten bendendir. Bana başkaldırana gelince, şüphesiz sen çok acıyan, esirgeyen gerçek bağışlayansın!"[14]

"- Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelen insanları namazda devamlı ve duyarlı kıl ve - Ey Rabbimiz! bu duamı kabul buyur."[15]

"Ey Rabbimiz! Biz sana teslim olanlardan kıl ve bizim soyumuzdan sana teslim olacak bir topluluk çıkar, bize ibadet yollarını göster ve tevbemizi kabul et: Şüphesiz yalnız sensin tevbeleri kabul eden, rahmet dağıtan!"[16]

“Rabbimiz! Hesabın görüleceği gün beni, anamı, babamı ve bütün müminleri bağışla!"[17]

"(Musa) şöyle yakardı:
- Ey Rabbim! İçimi genişlet! (İnşirah talebi) görevimi bana kolaylaştır! Dilimdeki düğümü çöz ki, söyleyeceklerimi tam olarak anlayabilsinler ve bana yakınların arasından yükünü paylaşacak bir yardımcı tayin et! Kardeşim Harun'u (mesela), onunla benim gücümü pekiştir ve görevimden ona da pay ver k, (birlikte) senin yüceler yücesi adını (insanlar arasında) daha yükseklere çıkaralım ve seni sürekli analım. Muhakkak ki, sen bizi bütün varlığımızla görmektesin"[18]

"Ve de ki:
- Ey Rabbim! Girişeceğim her işe doğruluk ve içtenlik üzere girmemi, bırakacağım her işten de doğruluk ve içtenlik göstererek çıkmamı sağla ve bana katından destekleyici bir güç bahşet!"[19]  

"Ve de ki:
-Ey Rabbim! Tüm şeytanların kışkıtmalarına karşı sana sığınıyorum.
-Rabbim! Onların bana yaklaşmalarından da sana sığınıyorum"[20]

Ey Rabbim! Benim ilmimi artır!"[21]

“Allahım üzüntü ve kederden,acizlik ve tenbellikten,cimrilik ve korkaklıktan, borç altında ezilmekten ve düşmanların üstün gelmesinden sana sığınırım.”Rasulullah bu duayı çokça yapardı.

Âmin demeli ve ona yalvarmalı…

 

 

 

 

 

 

 

 

Mehmet  ÖZÇELİK

29-08-2005


 

[1] Bakara 186.

[2] Mümin.60.

[3] Furkan.77.

[4] Ra’d.14.

[5] Enbiya, 87.

[6] Enbiya, 83.

[7] A’raf.55-56.

[8] Âl-i İmran.8.

[9] Bakara, 32.

[10] Fatiha, 6-7.

[11] Bakara 286.

[12] Araf, 23.

[13] Furkan, 74.

[14] İbrahim, 35.

[15] İbrahim, 40.

[16] Bakara, 128.

[17] İbrahim,41.

[18] Taha, 25-35.

[19] İsra, 80.

[20] Mü'minun, 97-98.

[21] Taha, 114.