ALLAH’I GÖSTER DE İNANAYIM

 

         İmam-ı Âzam Ebu hanife’nin çocukluk yıllarında idi.Allah diye bir yaratıcının olmadığını,her şeyi tabiatın (doğa) yarattığını iddia eden ve her gittiği yerde bilginlerle görüşerek tartışmalar yapan bir dinsiz,döne dolaşa Kûfe şehrine gelir.

            Zararlı ve yanlış fikirlerini anlatmaya başlayan bu dinsizin,Kûfe bilginleriyle görüşüp münazara yapma isteğine gülen Müslümanlar:”Bizim küçük bir bilginimiz var,eğer onunla karşılaşıp yenersen,büyük bilginlerimiz seninle görüşebilir.”diye cevab verirler.Sonunda görüşme yerini ve saatini kararlaştırarak dağılırlar.

            Kûfeliler salonu tıklım tıklım doldurmuşlardı.Aradan yarım saat geçtiği halde,küçük bilgin hâla gelmemişti.Saatler ilerledikçe dinsiz bilgin gururlanıyor ve “benden korktu tabii”diyerek gülüyordu.

            Tam bu sırada küçük bilgin Ebu Hanife’nin içeri girdiği görüldü.

            Dinsiz bilgin:

            -Niçin geç kaldın küçük?Yoksa çok mu korktun?diye sordu.

            -Hayır,korkmadım.Evimiz nehrin öte yakasında.Bu tarafa geçmek istediğimde köprünün yıkılmış olduğunu gördüm.Geçemiyeceğimi anlayınca,oradaki ağaçlara,hemen bir sandal olup beni geçirmelerini emrettim.Onlar da sandal olup beni geçirdiler;bu yüzden geç kaldım,özür dilerim,dedi.

            Bu cevab karşısında kahkahalarla gülmeye başlayan dinsiz bilgin:

            -Hey akılsız çocuk!Hiç,bir ağaç kendi kendine sandal olur mu?deyince,birden bire ciddileşen Ebu Hanife:

            -Asıl aklı olmayan sensin!Bir sandalın bile kendi kendine yapıldığını kabul etmiyorsun da,şu uçsuz bucaksız alemin kendi kendine var olduğunu nasıl iddia ediyorsun?

            Bu güzel buluş karşısında şaşırıp kalan tabiatçı bilgin:

            -Beni gafil avladın küçük!Pekâlâ,şu varlığını iddia ettiğin Allah’ı göster de biz de inanalım,dedi.

            Ebu Hanife eline bir bardak süt alarak dinsiz bilgine sordu:

            -Yağ ve peynir neden yapılır?

            -Tabii sütten yapılır.

            -Öyleyse,şu bardaktaki sütün içinde bulunan yağ ve peynirleri göster bakalım!

            Dinsiz bilgin iyice şaşırmıştı:

            -Elbette bu sütün içinde yağ ve peynir vardır,fakat görünmez,dedi.

            Dinsizi en zayıf yerinden yakalayan Ebu Hanife yerinden doğrularak:

            -Şu sütün içinde yağ ve peynir olduğunu kabul ettiğin halde,onları gösteremiyorsun da,Yüce Allah’ı”İşte Allah”diye göstermek mümkün olabilir mi?Sütün her zerresinde yağ nasıl bulunuyorsa,Allah da bu alemde öylece vardır,fakat gösterilemez,diye haykırdı.

            Bu inandırıcı cevablara rağmen hâla Allah’ın varlığına inanmayan adam:

            -Son soruma da cevab verirsen üstünlüğünü kabul edeceğim.Madem ki “Allah vardır”diyorsun,şu anda ne yapmaktadır?diye sordu.Bir an düşünen küçük bilgin:

            -Bulunduğun kürsüden aşağı in,sorunun cevabını orada vereceğim,diyerek dinsizin indiği kürsüye çıktı ve:

            -Şu anda Allah,senin gibi bir dinsizi bu kürsüden aşağı indirerek,benim gibi küçük bir kulunu çıkardı!deyince,dinsiz bilginin konuşacak dermanı kalmamıştı.Yüzlerce insanın karşısında”Kelime-i Şehadet”getirerek Müslüman oldu.”(S.Eraydın-M.Y.Kandemir)