Atatürk, İnönü'yü sevmezmiş!..
29.09.2004, 10:17

Seyfettin Yağız 11 yıl Atatürk'ün şoförülüğünü yaptı. Çankaya'daki kavgalara, çekişmelere tanık olmasına rağmen sırlarıyla yaşadı. Şimdi 100 yaşında ve artık konuşmaya karar verdi.

 


 

www.tercumangazete.com

Atatürk'ün şoförü olduğu belirtilen ve kendisiyle yüzlerce defa röportaj yapılan Seyfettin ile birde ben konuştum. Konuşmamız dede-torun havası içinde geçti. Sanki röportaj yapmadık, eskileri birazdertleştik.

TARTIŞMA YARATACAK AÇIKLAMALAR

UŞAKLIĞI ÖĞRETEMEDİM:Savarona yatında Ürdün Kralı Abdullah'ın üstüne kahve döken benim. Kral, "Yazık, etrafınızda terbiyeli kimse kalmamış" deyince, Ata'nın cevabı şu oldu: Ben bu milleti her şeye alıştırdım ama uşaklığa alıştıramadım.

ATATÜRK 10 KASIM'DA ÖLMEDİ: Gazi yatağa düşünce İnönü'ye, "Paşam Atatürk çok hasta gel" diye dört defa haber yolladım. Gelmedi. "Geleyim de beni öldürsün değil mi" dedi. Atatürk 10 Kasım'da ölmedi. İnönü gizledi. Şimdi bana "Tarihi şaırtıyorsun" derler. Ama doğru.

İSMET PAŞA'YI HİÇ SEVMEZDİ: Atatürk'ün en çok sevdiği insanlar Celal Bayar ve Mareşal Fevzi Çakmak'tı. Hiç sevmediği kimse ise İsmet Paşa idi. İnönü ile aralarının açılmasının üç sebebi vardır. Biri İzmir suikasti, ikincisi Serbest Fırka olayı. Üçüncüsü Nuri Conker.

İZMİR SUİKASTI VE KARABEKİR: Kazım Karabekir'in suikasttan haberi yoktu. Ziya Hurşit Issız bir yerde bombayı atacaktı. Vali Kazım Paşa (Dirik) istihbarat almış. "Gelmeyin paşam" diye telgraf çekti. Bunun üzerine Atatürk "Sür kocaoğlan" dedi. Tam gaz İzmir'e girdik.

4 BİN ASKERLE ROMA'YA GİRERİM: Mussolini bizden İzmir'i istiyordu. Rodos'a 40 bin asker yığmıştı. İtalyan Sefiri Povli Çankaya'ya geldi. Atatürk sefire, "Söyle o koca herife; o 40 bin askerle İzmir'i alamaz ama ben 4 bin Mehmetcikle Roma'ya girerim" diye cevap verdi.

KADININ ÜSTÜ ARANMAZ: 35 yaşlarında bir kadın geldi. Ben üstünü aramaya kalkınca Atatürk kızdı. "Kadın aranmaz" dedi. Kadın kulağına bir şey söyleyip gittikten sonra İsmet Paşa'yı çağırttı. "O kambur Kemal'e söyle (İnönü'nün abisi) aklını başını toplasın. İzmir'e gider kamburunu düzeltirim" dedi.

Atatürk'ün şoförü olduğu belirtilen ve kendisiyle yüzlerce defa röportaj yapılan Seyfettin ile birde ben konuştum. Konuşmamız dede-torun havası içinde geçti. Sanki röportaj yapmadık, eskileri birazdertleştik. Atatürk'ün şoförü Seyfettin bey bugün 100 yaşında. Anlattıkları Atatürk ile ilgili gizli kalmış tüm bilgileri ortaya seriyor. Atatürk'ün ikinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ile yaşamı boyunca aralarının açık olduğunu ve bunun nedenlerini açıklıyor. Bilinen bir çok tarihi gerçeklerin küçük farklılar taşıdığını anlatıyor. Ancak bu anlatım o olayın bilinen seyrini değiştiriyor. Seyfettin bey Atatürk'ün 10 Kasım'dan

önce öldüğünü bunu İsmet İnönü'nün sakladığını öne sürüyor. Atatürk'ün İtalyan elçisine verdiği cevap ise oldukça ilginç.

Kimi zaman, Atatürk bir şoför amir ilişkisini de geçerek dost masaları kurduklarını söyleyen Seyfettin Yağız 'ın en ilginç anektodu ise "Ben bu millete uşaklık yapmayı öğretemedim" sözüyle ilgili. İşte Seyfettin beyin anlatımıyla o meşhur olay. "Ürdün Kralı Abdullah ile Sayonora yatındayız. Kahveyi götürmesi için garson aradık bulamadık. Ben Kahveyi götürmek için Atatürk'ten izin aldım. Kahveyi götürürken ayağım takıldı. Kahveyle beraber kralın üstün düştüm. Bana tek kelime birşey demedi.

Sonra Arapça, 'Yazık! Atatürk'ün etrafında terbiyeli kimse kalmadı' demiş. Bunun üzerine Atatürk, 'Ben Türk milletine her şeyi alıştırdım ama uşaklığa alıştıramadım' dedi." 4 bin askerle Roma'ya girerim Elbette, Seyfettin beyin Atatürk'ün şoförü olduğu gerçeğini kabul edersek bugünlerde 100 yaşında.

O nedenle anlattığı bir çok olayın doğruluğu tartışılır. Ancak bu yaştaki bir kişinin bu kadar olayı hatırlayabilmesi oldukça ilginç. Ve hayal dünyasını bu kadar çalıştırabilmesi ise imkansız. Seyfettin bey İtalyan sefiri ile Atatürk arasında İtalyanca tercümanlık da yapmış. Konuşmaların bir kısmını

mükemmel bir İtalyanca ile anlattı. "Mussoloni bütün dünyaya meydan okuyordu. Rodos adasına 40 bin asker yığmış. İzmir'i istiyor bizden. İtalyan sefiri Povli Atatürk'ün yanına geldi. Atatürk gece adamıydı.

Ben onunla sabaha kadar beraberdim. Bana 'Sor bakalım niye geldi?' dedi. O da 'Eğer 4 ay içinde İzmir'i bize vermezsen, zorla alacağız' diye cevap verdi. Atatürk, 'Ben yarın cevap vereceğim' dedi. Ben İtalyan sefirine, 'Yarın sabah 9'da gel. Atatürk cevabını o zaman verecek' dedim. Ayakkabısını

giydiren ben, çorabını giydiren ben. Yemeğini yapan ben. İtalyan sefiri ertesi gün sabah 9'u çeyrek geçe geldi. Atatürk işaret parmağını kaldırarak İtalyan sefirine 'söyle o koca herife, o 40 bin askerle İzmir'i alamaz ama ben 4 bin mehmetcikle Roma'ya girerim.' Bir gecede İskenderun'u tak diye aldık.

Bak şimdi Kıbrıs'ı alamıyoruz. “ Anlattıklarıyla beni hayrete düşüren Seyfettin Yağız'ın bundan sonra okuyacağınız anıları dudak uçuklatacak cinsten. Bu yüzden noktasına virgülüne dokunmadan tarihçilerin bilgisine sunuyorum.

İzmir suikastının iç yüzü.....

"Bunlar o vakit Kazım Karabekir'in evinde toplanıyorlar. Başlarında Ziya Hurşit var. Kazım Karabekir'in Atatürk'e suikast yapıldığından haberi yok. Onun için evini açıyor. İstiklal Mahkemesi Başkanı ve onun yaveri Ali Kılıç, Hüsnü Bey, Avni Bey, Nüri Bey. Bunlar itiraf etti. Kazım Karabekir 'in evinde toplandık dediler. Atatürk ile Kazım Karabekir 'i düşman etmek için. Atatürk bunun üzerine Karabekir'i Moda 'da bir eve hapsetti. İdam ettirmedi. Kazım bey orada sürekli kitap yazdı." Paşam paşam

"Marif Vekili (Milli Eğitim Bakanı) Necati Bey vardı. Atatürk onu çok severdi. Necati bey ölünce İsmet paşa, Atatürk'e danışmadan Adnan Kotan'ı maarif vekili yaptı. Birgün Dolmabahçe Sarayı'ndayız. İri yarı şişman bir adam elinde tavuk, oturuyor. Atatürk dedi ki, 'Git bak bakalım bu adam kim?' Bende adamın yanına gidip, 'Beyefendi siz kimsiniz' diye sordum. Beni azarladı. Bak dedim beni azarlama. O zaman onu masaya çağırdılar. Atatürk ona, 'Marif vekili olmak için ne lazım' diye sordu. Adnan bey de, 'Efendim talebeler olmaz ama.....' Atatürk ona imza attırdı. Onu meclise sokmadı. İsmet Paşa geceleyin

geldiğinde şövalye kılıcıyla, 'Paşam paşam ben başvekil olmak istiyorum' dedi. Atatürk de onu halef yaptı. Celal Bayar'ı da selef yaptı.

Paşam Atatürk hasta "Atatürk hastalanıp yatağa düştüğünde İsmet Paşa 'ya haber verdim. 'Paşam Atatürk çok hasta gel.' Gelmedi, 'Geleyim de beni öldürsün değil mi?' dedi. Araları maarif vekili Adnan Kotan yüzünden

bozuktu. Bir de son zamanlarda İsmet Paşa, Atatürk'e karşı tavır aldı. Şapkasını çıkarmamaya başladı. Karşısında ayak ayak üstüne attı. 4 defa çağırdım gelmedi. Bir de Serbet Fırka vardı. Bu olaydan sonra tamamen araları açıldı." Kadının üstü aranmaz "Atatürk en çok kuru fasulyeyi ve nohutu severdi. Et yemezdi. Sakız leblebisiyle rakı içerdi. Yenice sigarası içerdi. Bana da kocaoğlan derdi. Birgün 'Kocaoğlan ben ölürsem bu memleket felakete gider. Bu sağır (İsmet Paşa'ya sağır derdi) memleketi yok edecek' dedi. Birgün karşılıklı rakı içiyoruz. Bir kadın geldi 35 yaşlarında. Ben üstünü aramaya kalktım Atatürk kızdı, 'Kadın aranmaz' dedi. Kadın Atatürk'ün kulağına birşey söyledi ve gitti. O gittikten sonra Atatürk, 'O sağırı bul, hemen yanıma

gelsin.' İsmet Paşa geldi. 'İzmir'de bir kambur Kemal varmış. (Kambur Kemal de İsmet Paşa'nın abisi.)Söyle o Kambur Kemal'e aklını başına toplasın. Gider o kamburunu düzeltirim' diye konuştu Atatürk.î Taşı toprağı altın memleket

"Birine kızdığı vakit katiyyen yüzüne vurmazdı. Birgün İngiltere Kralı Edward geldi. Dolmabahçe Sarayı'ndan içeri girerken ayağı kaydı düştü. Benden mendil istedi. Atatürk bana, "Söyle o krala burası Türkiye. Taşı toprağı altın gibi tertemizdir . Mendil istemez" dedi. İnönü'yü sevmemesi için 3 neden

"Atatürk'ün en çok sevdiği insan Celal Bayar ve Mareşal Fevzi Çakmak 'dı. Hiç sevmediği kimse ise İsmet Paşa idi. İsmet Paşa ile aralarının bozuk olmasının sebebi, üç şeye dayanıyor. Birincisi İzmir suikastı, ikincisi serbest Fırka. Üçüncüsü Nuri Conker.î İzmir suikastını düzenleyen kimdi?

"Kazım Karabekir 'in suikastten haberi yoktu. Ziya Hurşit, Avni bey, Nuri Bey, Sait bey ve Rüştü bey. Biz izmir'e giderken güzergah belli. Isısız bir yerde bombayı atacaklar ve Atatürk'ü öldürecekler. Fakat İzmir Valisi Kazım Paşa haber alıyor ve Atatürk'e telgraf çekiyor. Biz de Atatürk ile İzmir'e doğru hareket ediyoruz. Telgraf geldi 'Paşam İzmir'e gelmeyin.' Bunun üzerine Atatürk, 'Sür Kocaoğlan İzmir'e' dedi. Tam gaz İzmir'e girdik.î Ata 'nın ölümünü gizledi "Onu çok özlüyorum. O olsaydı ben buralarda olur muydum? Atatürk 10 Kasım'da ölmedi. Söylersem tarihi şaşırtıyorsun diyorlar. Atatürk öldükten sonra beni Dolmabahçe'ye kapattılar. Dışarı çıkmamı istemediler."

 

 

 

 

Serdar Arseven

"İSMET PAŞA İÇMEYECEK!.."

02.10.2004

 

 

 

 

 

 

 

 

Bizim Nida Eryılmaz'a konuşan Atatürk'ün şoförü Seyfettin Yağız'ın sözleri:

"Atatürk, İsmet Paşa'ya 'sağır' derdi!.."

Evet, Atatürk'ün İnönü'den hoşlanmadığı ortada.

Anıtkabir'i paylaşıyor da olsalar, böyle.

Bu tespit, Atatürk'ün yakın arkadaşlarının satırlarında da yer buluyor.

Atatürk'e en yakın isimlerden Kılıç Ali'nin hatıratından istifade ederek:

Bir süre önce Başbakanlıktan aldığı İsmet İnönü'yle, Anadolu kulübünün kapısında karşılaşıyor, Atatürk..

Yakınlık gösteriyor:

-Kulübe çıkalım. Birkaç briç partisi yaparız.

Önde Atatürk'le İnönü, arkada Kılıç Ali ve diğerleri...

Asansör ancak ikisini alabilecek durumda;

diğerleri merdivenle çıkmaya mecbur.

Asansörden önce Atatürk iniyor, ardından İnönü.

Atatürk'ün yüzü çatık, İsmet Paşa'nın ki ise kireç gibi.

Oyun salonuna değil de yemek yenen bölüme doğru yürüyor, Atatürk.

Sinirli olduğunu gösteren ses tonuyla:

-Sofra geniş tutulsun. Sen Salih!.. Başvekile (Celal Bayar) telefon et, hemen gelsin. Bulabildiğin vekil arkadaşları da çağır.

İsmet Paşa ayakta.

Atatürk, ona bakarak:

-Buyurunuz!..

Ata'nın gözlerinde öfke kıvılcımları...

Kılıç Ali düşünüyor:

-Daha bir dakika önce asansöre binerken imrenilecek kadar samimiydiler. O kadar kısa süre içinde aralarında nasıl bir konuşma geçti ki, Atatürk bu kadar öfkelendi?..

***

İsmet Paşa'nın yüzüne bakmıyor, Atatürk.

İnönü ise büyük bir sessizlik içinde.

Son derece üzgün olduğu her halinden belli.

Bu sırada Salih Bozok geliyor:

-Celal Beyefendi'ye emirlerinizi ilettim. Çalışıyorlarmış, yarım saate kadar geleceklerini söylediler.

Atatürk, yüz ifadesini değiştirmeden:

-Başka?

-Recep Peker ve Nuri Conker'e telefon ettim, geliyorlar.

-İyi. Sofra hazırlanmıştır herhalde, geçip oturalım.

O İÇMİYOR!..

Bardağına rakı doldurduktan sonra, İsmet Paşa'ya doğru yönelen garsona "Hayır!.. Ona koyma, o içmeyecek!.." diyor Atatürk..

Kılıç Ali'nin şaşkınlığı:

"Değil İsmet Paşa'ya, kimseye yapmazdı bunu!.."

Atatürk'ü kızdıran neydi?..

Asansörde ne oldu?..

Kader anı:

-Kalk İsmet Paşa!.. Asansörde söylediklerini şimdi burada tekrarla!..

Kılıç Ali, bu bölümlerde İsmet Paşa'nın perişan halini tasvir ediyor...

Tasvirin ardından söz İnönü'de:

-Bağışlayınız. Beni İsmet Paşa yapan sizsiniz. Benim talihim bir Mustafa Kemal Atatürk bulmaktır.

Atatürk'ten bu tür laflara ne denli tok olduğunu gösteren karşılık:

-Bunları değil; asansörde konuştuklarını soruyorum!..

Çaresiz;

Sofrayı doldurmaya başlayan davetlilerin önünde, asansördeki sözlerini tekrarlıyor İnönü:

-Lütfettiniz hatırımı sordunuz; dinlenmenin bana yaradığını söylemek iltifatında bulundunuz. Ben de bana dinlenmenin size de çalışmanın yaradığını söylemek cesaretini gösterdim. Ve şunu söyledim: "Çalışırken içmiyorsunuz. Bu sağlığınıza iyi geliyor. Vazifeden ayrılmakla size faydalı olabildiğim için seviniyorum."

Atatürk'ün öfke dolu müdahalesi:

-Hah işte tamam! Anlatın ne demek bu!..

Bu hiddet karşısında titreyerek,

kötü bir niyetinin olmadığını söylemeye çalışıyor İnönü...

Atatürk itibar etmiyor:

-Bu değil!.. Bana söylemek istediğiniz şuydu: "Ben Başvekilken her işi sana getirmeden hallediyordum. Sen de sefa sürüyordun. Şimdi ben yokum, Başvekilin Celal Bey her işi sana getiriyor. Sen de çalışmak mecburiyetinde kalıyorsun." Söylemek istediğin bu değil miydi, İsmet Paşa!.. İşte şimdi bir kadeh içkiden de oldun!.. Sen başvekil olsan yorulmazmışım da, Celal Bayar başvekilliğinde yoruluyormuşum. Yakışır mı bu sözler bunca sene başvekillik yapmış İsmet Paşa'ya!..

***

Bir misal;

Atatürk'ün İnönü'den hazzetmediğini gösteren misaller arasından...

Çok azar işitmiş İnönü.

Belki de bunun intikamıdır; tek şefliği döneminde Atatürk'lü banknotları tedavülden kaldırmış olması!..

Bir de, Atatürk'ün aziz hatırasını dar kalıplarına sıkıştırmaya çalışması!..

02-10-2004-Tercüman.