BEYAZ   ELBİSE 

            “Asla,asla!”diye yırtınırdı bu konu açıldıkça.”Yobaz değil uygarım,çağdışı değil,çağdaşım;örtünmeyeceğim işte!...”Bu devirde bohçaya sarılmış gibi giyinemem ben…Yaşadıkça da hep böyle olacağım!”

            Oldu da…Yerli yabancı nice moda dergisini merak ve özenle takib ederdi.Seçtiği en çarpıcı,en ilginç,en pervasız kıyafetleri cesaretle ilk giyen olmakla tanınırdı çevrede.

            O gün…Evet,o gün aynı konu açıldığı halde ses çıkarmamasına kimse şaşırmıyordu.Asıl hayret”Giymem!”feryadını bekleyen bana düşmeliydi demek.Hiç itiraz etmeden nasıl da örtünmüştü!Hem de hiçbir moda dergisinde rastlıyamıyacağı,hiç de cazib olmayan elini yüzünü açıkta bırakmak şöyle dursun,gözlerini bile kapatan bu yeni elbiseye (kendi tabiriyle-ki,bu defa tam yerindeydi-“bohça”ya) bu beyaz patiskaya sarılmak üzere,yaşlı komşu teyzelere vücudunu ne kadar da uysal teslim edivermişti.

            Bu kıyafet yüzünden meşhur iddiasında direnememenin mahcubiyetini duymasına lüzum yoktu aslında.Nasıl olsa hepimiz;”Sözünde durdu doğrusu!”diye düşünüyorduk hüzünle.Hem şimdi bile iddiasından dönmüş sayılmazdı ki…Çünki o”yaşadıkça”giymiyeceğini söylemiyor muydu?”(S.Himmetoğlu)