CEHENNEM  VAZİFELERİ

 

Cehennemin yakması binlerce vazifesinden bir vazifesidir.Cehennem sadece kâfir ve zalimleri yakmakla ilgili vazifesinin dışında;Ehli iman için bir temizlenme ve arınma yeridir..bir mahzen..ehli şirkin döküldüğü bir yer..gibi çok vazifeleri vardır.

Kelime anlamı itibariyle zahir manası ateş,nar-ı cahim,cehennem ateşi,kuyu anlamlarına gelmektedir.

İnsanlar orada farklı surette cezalandırılırlar.

            -Cehennem-i Kübra'yı elektrik lâmbalarının fabrikasının kazanı hükmüne getirip âhirete bakan semanın yıldızlarını onunla iş'al etsin; hararet ve kuvvet versin. Yani, âlem-i nur olan Cennet'ten yıldızlara nur verip, Cehennem'den nâr ve hararet göndersin. Aynı halde o Cehennem'in bir kısmını ehl-i azaba mesken ve mahbes yapsın.

            Bir yandan bir kalorifer kazanı mesabesinde,bir yandan bir elektrik sisteminin dağıtım yeri ve şebekesi durumundadır.

            “-Evet Cehennem ise, hayr-ı mahz olan daire-i vücudun Hâkim-i Zülcelalinin hakîmane ve âdilane bir hapishane vazifesini gören dehşetli ve celalli bir mevcud ülkesidir. Hapishane vazifesini de görmekle beraber, başka pek çok vazifeleri var. Ve pek çok hikmetleri ve âlem-i bekaya ait hizmetleri var. Ve zebani gibi pek çok zîhayatın celaldarane meskenleridir.”[1]

            “Nasılki Cennet bütün vücud âlemlerinin mahsulâtını taşıyor ve dünyanın yetiştirdiği tohumları bâkiyane sünbüllendiriyor, öyle de; Cehennem dahi, hadsiz dehşetli adem ve hiçlik âlemlerinin çok elîm neticelerini göstermek için o adem mahsulâtlarını kavuruyor ve o dehşetli Cehennem fabrikası, sair vazifeleri içinde, âlem-i vücud kâinatını âlem-i adem pisliklerinden temizlettiriyor.”[2]

            -Şu Cehennem-i Suğra, Cehennem-i Kübra'ya ait çok vezaifi, dünyada ve Âlem-i Berzah'ta görmüş ve ehadîslerle işaret edilmiştir. Âlem-i Âhiret'te, Küre-i Arz nasılki sekenesini medar-ı senevîsindeki meydan-ı haşre döker; öyle de içindeki Cehennem-i Suğra'yı dahi Cehennem-i Kübra'ya emr-i İlahî ile teslim eder.

-Bazı rivayatın işaratıyla, âhiretteki Cehennem, bu dünyamızla münasebetdardır. Yaz'ın şiddet-i hararetine «min feyhi cehennem”denilmiştir. Demek bu dünyevî küçücük ve sönük akıl gözüyle, o büyük Cehennem görülmez. Fakat ism-i Hakîm'in nuruyla bakabiliriz.

Hadisde ifade edildiği üzere,cehennem öyle yandırılır ki,yılda iki nefes verdirilir.Birinde kış,diğerinde yaz olur.

Böylece cehennem sadece yakmaya ve cezaya yönelik bir yer olmayıp,en önemlisi Allahın Kahhar ve Cebbar gibi isimlerinin de tecelli ettiği yer olmaktadır.

            En önemli bir görevi de cennetin lezzetini arttırması iledir.Cennet olmazsa belki Cehennem tazib etmez.

            -Cehennem'siz Cennet'in pek çok lezzetleri gizli kalır.Bilinmez,görülmez ve anlaşılmaz.

            -Dünyadaki küfür başlı başına manevi bir cehennem olup,sahibini yakmaktadır.

-Ateşin bütün derecatına ve umum enva'ına câmi' olan Cehennem içinde, elbette "Zemherir"in bulunması zarurîdir.

-Cehennem gibi bir ebedi hapis korkusu sahibi için yeterlidir.

-Bir vakit huzur-u Nebevîde derin bir ses işitildi. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ferman etti ki: "Bu gürültü, yetmiş senedir yuvarlanıp tâ ancak bu dakika Cehennem'in dibine düşen bir taşın gürültüsüdür." İşte bu hadîsi işiten, hakikata vâsıl olmayan inkâra sapar. Halbuki yirmi dakika o hadîsten sonra kat'iyyen sabittir ki; biri geldi, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'a dedi ki: "Meşhur münafık, yirmi dakika evvel öldü." Yetmiş yaşına giren o münafık Cehennem'in bir taşı olarak bütün müddet-i ömrü tedennide, esfel-i safilîne küfre sukuttan ibaret olduğunu gayet beliğane bir surette Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm beyan etmiştir. Cenab-ı Hak o vefat dakikasında o sesi işittirip, ona alâmet etmiştir.

Ve o münafık dünya hayatındaki yolculuğunu,akibeti olan cehennemle sonuçlandırmış oldu.Yoksa cehennemin derinliği anlamına söylenmemiştir.

-Yüzünde saldıran cehennem  azabı ayn-ı adalettir.

*Onların oradaki gıdaları,şecere-i mel'unenin bir meyvesi olan Zakkumdur.

*Cehennemin vücuduna sebeb küfürdür.

“Küfür dahi, manevî bir cehennemin tohumunu saklıyor. Nasılki küfür, Cehennem'in bir çekirdeğidir. Öyle de; Cehennem, onun bir meyvesidir. Nasıl küfür, Cehennem'e duhûlüne sebebdir; öyle de Cehennem'in vücuduna ve icadına dahi sebebdir.

-Evet Cennet-Cehennem, şecere-i hilkatten ebed tarafına uzanıp eğilerek giden dalının iki meyvesidir ve şu silsile-i kâinatın iki neticesidir ve şu seyl-i şuunatın iki mahzenidir ve ebede karşı cereyan eden ve dalgalanan mevcudatın iki havzıdır ve lütuf ve kahrın iki tecelligâhıdır ki; dest-i kudret bir hareket-i şedide ile kâinatı çalkaladığı vakit, o iki havuz münasib maddelerle dolacaktır.

-Cehennem lüzumsuz değil; çok işler var ki, bütün kuvvetiyle "Yaşasın Cehennem!" der. Cennet dahi ucuz değildir, mühim fiat ister.

-Şirk öyle bir cürümdür ki, herbir mahlukun hakkına ve şerefine ve haysiyetine bir tecavüzdür. Ancak onu Cehennem temizler.

-"Cehennem de olsa beka isterim" dedi.

Allahın günahkârları cehenneme atması yine rahmet ve adaletinin bir tecellisidir.Zira onları en büyük cehennem olan yok olmaktan kurtarmış,idan etmemiş,müebbet hapse çarptırmıştır.

-Cehennem,kâfir ve münafık zındıklar için Cehennem çukurundan yılan ve akreplerle dolu bir çukur olup,onları azaplandıracaktır.

-Cehennem'in bir anbarı ise, şerleri ve çirkinleri ve küfürleri mahsul veren ve şer olan ademden gelen ve hayır olan vücud âlemlerini telvis eden pis maddeler, taifeler; ve yıldızların hararet mahzeni Cehennem ve nurlar hazinesi bir Cennet'tir

Âhirette bütün zıtlıkların birbirlerinden ayrıştırılarak,tüm çirkinlikliklerin cehennem suretinde tezahür edeceği bir yer olacaktır.

-Kâfirin meskeni Cehennem'dir ve ebedî olarak orada kalacaktır.

-Küfr-ü mutlakta cehennemden ziyade dünyada da daha büyük bir cehennem var.Öyleki mü’minin maddi cehehhenimden daha ziyade olarak,kâfirin manevi cehennemi onu yakar.

-Cehennemin en büyük azabı,cehennemliklerin rü’yete mazhar olamayıp,Allahı görememenin verdiği hasret ve kendilerine gösterilecek olan cennet ve cennetliklerin ulaştıkları nimetlere ulaşamamanın pişmanlığıdır.

O gün günahkârlar ve kâfirler için bir hasret günüdür.[3]

O gün için bir fidye verip kurtulmakta yoktur.

Rasulullah onu azab ile korkutunca Ebu Leheb şöyle dedi: “Eğer kardeşimin oğlu gerçekten hakikat ise o zaman ben malım ve çocuklarımı ondan kurtarmak için fidye veririm.” Allah ta şöyle buyurdu.

"2- Malı ve kazandıkları ona hiç bir fayda vermedi”

Çocukları.

3- “O alevli bir ateşe atılacaktır”

4- “Eşi de odun hamalı olarak”[4]

 

“Kendisini dünya hayatı ile metalandırdığımız sonra da kıyamet günü getirilecek olan gibi midir?”[5]

Cennete girecek olan ile cehenneme girecek olan aynı mıdır? Bu ayet Rasulullah ile Ebu Cehil hakkında nazil oldu.

-Ve cehennemdeki ceza günleri,sayılı günler değil..belli bir zamanda devam edip de bitecek değildir.Vazifesi süreklidir.[6]

-Orası kötü bir konak,varış,kalış ve yatış yeridir.[7]

-O cehennem yalımlı ve alevli bir ateştir.[8]

-Münafık,zalim ve kâfirlerin toptan toplandıkları yer olup,bir zindan mesabesindedir.[9]

-O cehennem mutlaka görülecektir.[10]

-Kur’an-da 141 yerde cehennem konusu zikredilmektedir.

MEHMET   ÖZÇELİK

01-01-2006


 

[1] Şualar.B.Said Nursi.230.

[2] Age.259.

[3] Bak.Meryem.39.

[4] Tebbet.2-4.

[5] Kasas.61.

[6]Bak. Bakara.80,217,257,275,Âl-i İmran.116.

[7] Âl-i İmran.12,197,Nisa.93,97,115

[8] Nisa.55.

[9] İsra.8.

[10] Tekasür.6.