”Can Dündar "Fikriye" adlı kitabında (Milliyet Yayınları) Fikriye'nin yeğeni Abbas Hayri Özdinçer'in ağzından şu satırları yazmaktadır:

– Bize anlatıldığına göre, halamı faytonun içinde sırtından vurulmuş olarak buluyorlar.Babam Enver bey, o gün halamın ölümünden haberdar ediliyor. Ertesi sabah sivil polisler Çankaya'dan gelen şifahî bir emirle babamı Ankara'ya götürüyorlar. Babamın ısrarlarına rağmen halamın cesedi kendisine gösterilmiyor. Mezkur tabanca dahil, merhumenin bütün şahsî eşyalarına el konuluyor. Babamın cesedi görmekte ısrar etmesine ve dâva açmak tehdidine karşı hâkim aynen şöyle diyor: Bu tâbir şekvalar hakkında hayırlı olmayacak neticeler doğurabilir. Başınız sağ olsun Enver bey:" Bunun üzerine babam bir arkadaşı ile beraber halamın o gece kaldığı hastahaneyi araştırıyor. Cinayet günü halamla aynı hastahanede kalan bazı hastaların isim ve adreslerini tesbit ediyorlar. Bu hastalardan biri Polatlılı Çoban Hüseyinmiş, hadise günü üst kat tamamıyla boşaltılırken onu baygın zannedip başka koğuşa nakletmemişler. Babamlar bu çobanı daha sonra köyünde bulmuşlar ve o gece ne olduğunu sormuşlar. Çoban Hüseyin aynen şunu söylemiş: "O gece bir avrat getirdiler, sabahlara kadar avazı dinmedi. Alçaklar, katiller vurdular beni..." diye bağırıyordu." Halam ertesi gün ölmüş..." (S. 34)”Milli Gaz.M.Ş.Eygi.10-8-2003.