MEZARLIKLA ÖVÜNMEK

 

         Bir zengin çocuğu,babasının mezarı başında oturmuş,fakir bir adamın oğluyla münakaşa edip duruyordu.Zengin oğlu,fakir çocuğa şöyle diyordu.

            -Babamın türbesi üzerindeki sanduka çok kıymetlidir.Üzerinde kıymetli ve güzel bir yazı vardır.Üstüne mermer döşenmiş ve çinilerle süslenmiştir.Senin babanın kabrinde ise üst üste konularak düzülmüş ve bir araya getirilmiş birkaç tuğla,kerpiçle bir iki avuç topraktan başka ne var?babanın mezarı hiç benim babamın mezarına benzer mi?”Fakir çocuğu bu sözleri dinledikten sonra zengin oğluna şöyle dedi:

            -“Sus!Senin baban bu taşların altından kımıldayıncaya kadar benim babam cennete varmış olur.”

            Peygamberimiz(s.a.v) Efendimizin buyurduğu gibi;fakirlerin ölümü rahata kavuşmaktır.Merkebin sırtındaki yük hafif olursa,yolda daha hızlı yürür.(Sa’di-Bostan)

 

                            *********

 

            “Ölüm âsûde bahar ülkesidir bir rinde,

             Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.

             Ve serin serviler altında kalan kabrinde

             Her seher bir gül açar her gece bir bülbül öter.”(Y.K.Beyatlı)

 

                                   ************

 

                                                           SAAT

         Bakma saatine ikide birde!

            Halin neyse saat onun saati

            Saat tutamaz ki,ölü kabirde;

            Zamana eşyada gör itaati!

 

            Bir kıvrım,bir helezon.

            Her noktası baş ve son…

 

            Dün hatıra,yarın hayal,bugün ne?

            İki renk arası bir çizgicik pay.

            Ne devlet zamanı bütünleyene!

            Ebed bestecisi bir çark ve bir yay.

 

            Hesap soran yaratık

            O dimdik,her şey yatık.

 

            Zaman bir işvebaz,kaçak hayalet;

            Eskiyenin kemed atar boynuna.

            Ne pişmanlık tanır,ne af,ne mühlet;

            Ancak fatihinin girer koynuna.

 

            Niyeti gizli fettan

            Köle biçimli sultan…(N.F.Kısakürek)

 

 

                                   PAZARTESİ HAFİFLEYEN AZAB

 

         Mevahib-i Ledünniye de anlatılır ki:

            Resul-i Ekrem efendimiz  doğumunda onu ilk defa Ebu Leheb’in cariyesi Süveybe emzirmiştir.Suveyde efendisi Ebu Leheb’e Resulullah Efendimizin doğumunu müjdelediğinde Ebu leheb’de onu azad eylemişti…

            -Yâ Ebâ Leheb halin nasıldır?”dediler.Cevaben:

            -Cehennemdeyim,ama pazartesi geceleri geldiğinde azabım hafifletilir.Parmaklarımın arasını emerim,su çıkar ve onu içerim,dedi.Sebebi şu ki bir pazartesi gecesi Resulullah dünyaya teşrif etmiş,Süveybe gelib bana haber vermiş,ben de onu azad wetmiştim…Hak Taala o ihsanıma karşılık olarak pazartesi geceleri azabımı hafifletip bana bu ihsanda bulunuyor…

            İbnül Cezeri der ki.

            -Ebu Leheb gibi bir kâfir,Resulullah hazretlerinin doğduğu gece bu kadarcık ihsanda bulunmakla,cehennemde onun faydasını görünce kıyas eyle ki,bir kimse mümin ve muvahhid olarak o gecelere tazim edip,Resulullah hürmetine in’am ve ihsanlar eyleye.Hak katından ne kadar lutuf vekeremlere müstehak olur!...

            Mü’minlere layık olan odur ki,Mevlid ayında Resulullah hürmetine Mevlid-i Şerif okutalar,hayrat yapıp fukaraya vereler…(M.Sami Ramazanoğlu)