KADINI MAHCUB ETMEMEK İÇİN SAĞIR OLDU

 

            İslam büyüklrinden Hatem-ul Esam adında ilim,irfan ve zühdü takvasıyla meşhur bir zat vardı.Uzak-yakın çevresinden herkes,dini müşküllerini halletmek için ona koşmaktadır.Dolayısıyla onun evi dini sorular sormaya gelenlerle dolup dolup taşmaktadır.

            Devrinde,edebinden,hayasından hiçbir yabancı erkeğin karşısına çıkamamış çok utangaç bir genç kadın da bir problemini halletmek için hoca efendiyi takib etmektedir.Hocanın evinin tenha bulunduğu bir zamanda varır,ondan sorusunu sorar.Ama soruyu sorarken,farkında olmadan,birden bire kendisinden bir yellenme olur.Bu beklenmedik halin duyulduğundan korkar,kızarır,bozarır,zavallı kaybolacak bir delik arar.

            İslamın merhamet,şefkati çehresinde bir güneş gibi parlayan büyük ruhlu irşatçı,onu hemen şefkat kanatlarının altına alır,onu feraseti ve basireti ile şöyle ferahlandırır:”Kızım,benim kulağım sağırdır.İşitmem,şöyle biraz daha kulağıma yaklaş da,bağırarak konuş.”Kadıncağız birden bire dünyalar kalkmış gibi ferahlanır,kendine gelir ve bağırarak sorusunu tekrarlamaya başlar.Büyük ruhlu irşatçı da onun rahatlanması ile rahatlanır ve ona biraz daha cesaret vermek için”Tamam kızım,şimdi anladım”der.Kadıncağız sorusunun cevabını almış,sevinmi,dönmüştür.Büyük irşatçı,o güne kadar gerçekten sağır olmadığı halde bu andan itibaren kendini tamamen sağırlığa vermiş ve bunu etrafına bildirmiştir.Artık kendisi ile konuşurken,mutlaka sağırla konuşur gibi yüksek sesle konuşmak gerekiyordu.Bu hadiseden sonra ondört sene yaşadığı halde bu halini devam ettirdi.Tâ ki kadın duyup da sonradan mahcub olmasın diye.

            İşte İslam terbiyesinin özelliği ve güzelliği.”(Sohbetler-hatıralar kitabından)