BİR   HATIRA

 

         “Kendisi,eğitim enstitüsünden talebemdi.Temiz bir aile köküne bağlı olmakla birlikte,onu Marksistler sarmış,inançlarını allak bullak etmişlerdi.Bugün,bana ders dışında bazı sorularsormuştu ve aramızda şöyle bir konuşma geçmişti:

-Hocam,siz tanrıya inanır mısınız?

-Evet,ya siz?...

-Eskiden inanırdım,ama şimdi değil!

-Eskiden inandığın tanrı ne oldu?

-Galiba öldü!

-O halde,inandığın şey,gerçekten Allah değilmiş,ölmesi ve yok olması gereken yanlış bir tanrı fikri imiş.

-Yanlış bir tanrı fikri ne demek?

-İnsanlık,asırlardan beri Allah’ı arıyor,fakat,kendini,eşyaya ait illüzyonlardan,çocukluktan kalma antropomorfizm’den (en soyut varlıkları bile insana benzetmekten) ve animizm’den (tabiatı ve tabiat kuvvetlerini canlı sanıp onlara tapınmaktan) kurtaramadığı için,farkında olmadan objektif ve sübjektif yanlış bir “tanrı kavramına”sahib oluyor.Sonradan,yaşı ve tecrübesi arttıkça,bunun”Gerçekten Allah”olmadığını görüp onu kırıp atıyor.Bütün beşer tarihi,bir bakıma”sahte tanrılar”dan kurtulup”Yüce Allah-a ulaşma”çilesinden ibarettir.Beşeriyet,Allah’ı bulmak için yüz binlerce “put”kırmak zorunda kalmıştır ve kalmaktadır.Kimbilir,senin red ve inkâr ettiğin “tanrı fikri”nasıl bir şeydi?Sen,onu kırmakla gerçekte”Allah-a giden yolda bir engeli aşmış olmalısın”İslam’da”Lailahe illallah”demek,bütün”sahte mabudlardan”kurtularak,Allah’a doğru yol bulmak demektir.Yüce kurtarıcı Hzç.Muhammedin (O’na binlerce selam olsun) hayat ve mücadelesini ciddiyetle incelersen,gerçekten huzur bulursun.”

Ders zili çaldı ve ayrıldık.”(S.Ahmed Arvasi)