İNTAK-I BİLHAK

 

            Hakkı söylemek,hakla söylemek,haklı olarak söylemek,hakkı söyletmek,hakkın söyletmesi…

            Hak,haktır,hakkı söyler ve hakkı söyletir.İradenin rolü azdır,bazen hiç yoktur.sadece kabul,kabiliyet,taleb ve teveccüh vardır.

            İnsanlar kadar açlığını hissetmeyen,insanları doyuma kavuşturamaz.

            Hakkın ve hakikatın ağzı olmak,onun mağzını söylemek…

            O Allah’ın resulü de hak üzere gönderilmişti.

            “Şüphesiz ki, Biz seni hak (olan Kur'an) ile rahmetimizin müjdecisi ve azabımızın habercisi gönderdik. Sen o cehennemliklerden sorumlu da değilsin.”[1]

            En büyük lütuf hak ve hakikatın dili olmaktır.Bütün dillerin fevkinde bir dil…

            Bu durum kişinin Allaha olan itimad ve tevekkülünü ziyade kılar.

            Söyleyene değil,söylettirene bakılır.

            Bu kesbi olmayıp,tamamen vehbidir..ihsanı ilahidir.

            Bir ikram-ı ilahidir.

            Bir keramet olmasından peygamberlerde mucize,velilerde keramet olarak tezahür eder.Allah onun hatırına,kâinata koyduğu kanununu değiştirir.

            Allahın söylettirmesine sınır yoktur.Herşeyi kendisine münasib  tarzda söylettirir.Bu bir canlı,cansız,insan,hayvan,bitki,taşta olabilir.Çünki burada aslolan söylemek değil,söylettirmektir.

            Duruş,oluş,hal ve neticeler birer konuşma ve söylettirmedir.

            Gök gürültüsünü konuşturduğu gibi,kuşlarıda konuşturur.Denizin dalgaları,suyun şıpırtıları birer konuşmadır.Dinlendirici,düşündürücü,zevkli birer konuşmalardır.

“Ţimdi kuşlara bak: Onların söyleşmeleri ve cıvıldaşmaları bir Sâni-i Hakîmin intak ve söyletmesi olduğuna delil-i kat'î ise, hayret verir bir tarzda birbirine o seslerle müdavele-i hissiyat ve ifade-i maksat etmeleridir.”[2]

            “Sultan-ı Ezel, zemin ve âsumanın evtârını intak edip herbir tel başka lisanla mucizatının nağamatını inşad etmekle, o sadâ-yı şirin bu kubbe-i minâda ilelebed tanîn-endaz etmiştir.”[3]

            Allahın söylemesi kıyasa girmediği gibi,söyletmesi de kıyasa girmez.

            Hak ile olan haklı olur,hakkı söyler..hak onu söyletir.

            En yüce makam,hakkın makamıdır.

            Dil tercümandır..kişinin iç dünyasını dışa açar.Kalbin düşünüp söyleyemediğini,hak söyletir.

            Yavuza,hakka kavuşma zamanı geldiği söylendiğinde,-Bizi şimdiye kadar hakdan ayrı mı düşünürsünüz?-diye sitem etmişti.

            Hak ile olanın,hakka kavuşması söz konusu değildir.O her hal-ü kârda hak iledir,hakkı söyler..hakkı gözler..hakkı özler…

MEHMET   ÖZÇELİK

24-05-2006

 

 


 

[1] Bakara.119.

[2] Sözler / Otuz Üçüncü Söz - s.308.

[3] Muhakemat - s.1985