İSRAİL

Dili: İbranice

Coğrafi konumu: Akdeniz'in doğu kıyısında Ortadoğu ülkesi. 1967'deki Arap-İsrail savaşı sırasında İsrail işgali altına giren Suriye'ye ait Golan Tepeleri, Ürdün'e ait Batı Şeria ve Gazze Şeridi ile Doğu Kudüs dışında 20.700 km2lik bir alanı kaplar. Kuzey-güney doğrultusunda yaklaşık 400 km, doğu-batı doğrultusunda ise 120 km boyunca uzanır. Kuzeyde Lübnan, kuzeydoğuda Suriye, doğu ve güneydoğuda Ürdün, güneybatıda Mısır, batıda Akdenizle çevrilidir.

Başkenti: İsrail başkentini Kudüs olarak ilan etmesine rağmen, bu durum uluslar arası planda tanınmamıştır.

Nüfus: 1992 tahmini nüfusu 6.600.000

Etnik yapı: Yakın dönemdeki Yahudi göçüyle birlikte birçok bölgenin yerleşme dokusunda önemli değişiklikler olmuş, kıyı düzlüğü, Yahuda bölgesi, Şeria ve Arava vadileri gibi eskiden Arapların yaşadığı bölgeler bugün bütünüyle Yahudi bölgelerine dönüşmüştür. Necef dışında ülkenin Yahudi olmayan nüfusu, başta Celile olmak üzere kuzey kesimlerde yoğunlaşmış durumdadır. 1990 verilerine göre nüfusun yaklaşık yüzde 82'si Yahudi, yüzde 18'i ise Arap'tır.

 

TARİHÇE

Yahudi halkının tarihi çok eskidir. Bu insanların M.Ö. 2000 senesine doğru, Canaan (Kenani ülkesi) ve daha sonra Filistin adı verilen memlekete gelmeleri ile başlar. Asırlar boyunca, kabileler halinde yaşadılar. M.Ö. XI. yüzyılın ikinci yarısında, Saul zamanında bir krallık haline geldiler. Davut zamanında ise, Kudüs'ü merkez yaparak kuvvetlendiler. En parlak devrini Süleyman zamanında yaşadıktan sonra ikiye bölündüler: Juda ve İsrail. Daha sonra memleketleri Asur ve Babilliler tarafından sırasıyla işgal edildi ve Yahudiler M.Ö. 586 da Babil'e sürüldüler. Bunu izleyen yüzyıllarda Pers'ler ve Hellenler zamanında dört asır kadar yarı bağımsız bir devlet halinde yaşadılar.
Yahudi yerleşiminin dini temelleri:

Kutsal kitapta adı geçen ve İsrailoğullarına Tanrı tarafından vaad edildiği iddia edilen topraklar olarak bilinen yerleşim alanı Tevrat'ta şöyle tanımlanmaktadır: Bu dağda oturmanız yeter, dönün ve göç edin, ve Amoriler'in dağlığını ve ona yakın olan Arabada, dağlıkta ve Şefelada ve Cenupta ve deniz kenarında bütün yerlere, büyük ırmağa, Fırat ırmağına kadar Kenanlılar diyarına ve Libnana girin. İşte diyarı önünüze koydum, girin ve Rabbin atalarınıza, İbrahime, İshaka ve Yakuba kendilerine ve kendilerinden sonra onların zürriyetine vermek için and ettiği diyarı kendinize mülk edinin. (Tesniye)

Orta çağlarda da sırasıyla Araplar, Selçuklular, Haclılar, Eyyubiler, Memlükler ve nihayet Osmanlı İmparatorluğu tarafından işgal edilmiştir. Bu işgaller sırasında, Yahudilerin hemen hepsi memleketlerini terk ederek dünyanın her tarafına dağıldılar. Ancak çok küçük bir kısmı Filistin topraklarında kaldı. Dünyanın her tarafına dağılmış olan Yahudiler arasında ecdatlarının eski topraklarında yeni bir devlet kurmak fikri XIX. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkmıştır.

Bazı ülkelerde yaşayan Yahudi aleyhtarlığı da bu durumu güçlendirmiştir. Özellikle Rusya da 1881'de yaşanan ve bir kısım Yahudi'nin öldürülmesi ile sonuçlanan olaylar sonrasında 1882 de Leon Pinsker, Yahudileri Rusya'dan ayrılmaya teşvik etti. Harkov Üniversitesi talebelerinden bir gurup Yahudi, Filistin'de bir zirai koloni kurmaya karar verdiler. Odesa ve Varşova'da bu hareketi para ile destekleyen cemiyetler kuruldu. 1884 de Katovice'de bir konferans toplandı. Bu konferanstan sonra Siyonizm

Siyonizm kelimesinin kökünü oluşturan "sion" kelimesi Kudüs ile eş anlamlı olarak kullanılagelmektedir. "Sion" Hz. Süleyman'ın Kutsal Mabedini inşa etmiş bulunduğu Kudüs'teki dağın adıdır.

Siyon sözcüğü modern anlamıyla siyasal yazında ilk kez bir Rus Yahudisi olan gazeteci Nathan Birnbaum tarafından kendisinin çıkartmış olduğu Kendi Kendine Kurtuluş (Selbst Emanzipation) adlı derginin 1 Nisan 1890 tarihli sayısında kullanılmıştır. İlk kez Birnbaum'un kullandığı bu terim kısa süre sonra benimsenmiş ve yaygın kullanılmaya başlanmıştır.

Siyonizm genel anlamda dini ve milli değerleri ön plana çıkartan bir ideolojidir. Ulusal değerleri gözeten Siyonizm "İsrailoğulları tarihini ve ırkçılığını içine alır.
Bu çerçeve içerisinde, örf, adet ve geleneklerin yaşatılması, "Eretz İsrael" denilen İsrail vatanının Filistin olarak kabul edilmesi ve sahip çıkılması gaye edinilir." Dini Siyonizm ilham kaynağı olarak Hıristiyanların Eski Ahit dedikleri ve Yahudilerin Tanah adını verdikleri kutsal kitaba dayanmaktadır. Bu kitaba göre, Filistin toprakları Tanrı Yahuda tarafından İbrahim (Abraham) Peygamber ve ümmetine verilmiştir ve bu sebeple Filistin bölgesinin "Arz-ı Mevud", yani "Vaadedilmiş Topraklar" olduğuna inanılır ve bu yüzden Yahudiler bu topraklarda yaşamak zorundadırlar.

Siyasi Siyonizm, aşırı milliyetçilik akımlarının hızla yayıldığı 19. yüzyıl Avrupasında, Theodore Herzl'in önderliğinde ortaya çıktı.

artık uygulama devresine girmiş oluyordu. Neticede tanınmış Yahudi zenginlerinin yardımı ile Filistin'de 1870 - 1896 yılları arasında 17 zirai koloni kuruldu.

Bu hadiseler sırasında, siyasi siyonizmin önde gelen liderlerinden olan Budapeşteli bir Yahudi gazeteci Theodore Herzl (1860 - 1904) sahneye

THEODOR HERZL (1860-1904)

Antisemitizm'in çözümünün Yahudi milli devletinin kurulması olduğuna inanan Theodor Benyamin Ze'ev Herzl, bu konuda, Der Judenstaat (Yahudi Devleti) adında bir kitap yazarak, Yahudi anayurdu konusundaki vizyonunu tarif etti.

Siyonizm kendi icadı olmadığı halde, Herzl hareketin siyasi kanadının itici gücü oldu. 29 Ağustos 1897 tarihinde İlk Siyonist Konferansı İsviçre'de toplandı. Konferansa başlangıç aşamasındaki Siyonist politikayı oluşturan 16 ülkeden 197 delege katılmıştı. Bu toplantı modern İsrail Devleti'nin kuruluşunda önemli bir aşama oldu. Daha sonra Herzl günlüğünde şöyle yazdı: "Basel Kongresi'ni kamuoyu önünde telaffuz etmekten kaçınacağım bir kelime ile özetleyecek olursam: Basel'de Yahudi Devleti'ni kurdum. Belki beş yıl içinde ama muhakkak 50 yıl içinde herkes bunu bilecek." (The Siege (Kuşatma), Connor Cruise O'Brian)

Gerçekten de İsrail Devleti 14 Mayıs 1948 tarihinde, 50 yıl ve 9 ay sonra ilan edildi. Ne yazık ki Herzl bunu göremedi. 44 yaşında iken, Yahudi halkının yurdunu Uganda'da kurması önerisinin fırtınalı bir şekilde tartışılmasını takiben bir kalp krizi sonucunda 1917 yılında öldü.

çıktı 1895 de yayımladığı Yahudi Devleti (Judenstaat) adındaki kitabı meseleyi nazari olarak ortaya koyuyordu. Yine Paris'te yerleşmiş Macar asıllı bir Yahudi olan Max Nordan (1849 - 1923) adında bir doktor, Herzl'in başlıca yardımcısı oldu. Herzl 1897'de Bale'de, Avrupa'nın her tarafından gelmiş olan 200 kadar delege ile Birinci Siyonist Kongresini topladı ve buna başkanlık etti. Bu kongrede "Filistin'de Yahudiler için bir sığınma yeri kurulması" kararlaştırıldı. Böylece Siyonizm, artık sadece bir fikir değil, fakat bir siyasi hareket halini almıştı.

Böylece dünya siyasetinde yeri olan bir hareket halini aldı. 1901 ve 1902 de Abdülhamit II ve sadrazam ile doğrudan doğruya yapılan temaslar ümit edilen neticeleri vermedi. İngilizler bu tarihlerde Yahudilere Sina yarımadasındaki El Ariş bölgesini teklif ettiler. Fakat Herzl bunu kabul etmedi. 1903 de Herzl, dördüncü Siyonist kongresinde Britanya Koloniler Bakanlığının Uganda'da bir bölgeyi Yahudiler kolonizasyonu için teklif ettiğini, burada iç işlerinde kendilerine tam bir muhtariyet sağlanacağını bildirdi. Fakat kongre bu teklif üzerinde durmadı. Herzl, 1904'de Babıali ile yeni temaslar yaptığı sırada öldü.

Birinci dünya harbi içinde, Yahudiler Filistin'de büyük kitleler halinde yerleşmek için nihayet elverişli bir ortam buldular. İngiltere, Fransa ve İtalya onlara bu politikalarında yardımcı oldu. Haim Weizmann (1874-1952) ve Baron Edmond de Rotschlid'in temasları 1917'de Balfour Deklarasyonu ile sonuçlandı. İsrail Devletinin kurulmasında çok önemli bir yer tutan bu deklarasyon, daha sonra San Remo Konferansında ve 1922'de Filistin'i resmen İngiliz mandasına veren Milletler Cemiyetinde de tasvip edilmiştir.

İNGİLİZ MANDASI
ve
İSRAİL DEVLETİNİN KURULMASI

e. Birleşmiş Milletler'in Yahudi Devleti'nin Kurulmasını Kabulü

"BM Genel Kurulu'nun 29 Kasım 1947 günü saat 17:35'te yapılan oylamasında, çoğunluk planı, genel kurulun 181 (II) A sayılı kararı alarak, 13 ret, 10 çekimser oya karşılık 33 oyla kabul edildi." (4)

Güvenlik Konseyi'nde taksim planını görüşen 11 üyeli komiteden sadece ikisi ret oyu kullandı. İsrail'in kurulmasında ABD'nin açık desteğinin yanında, fanatik bir Yahudi aleyhtarı olan Stalin'in gizli desteği de büyük rol oynadı. Yalta Konferansı'nda bir Yahudi Devleti'nin ateşli savunucusu olan Stalin, taksim planını ABD ile birlikte destekledi. Bu, diğer ülkeleri de etkilemişti.

"Amerika ile Sovyetlerin ortak hareketleri, etkileri altındaki pek çok ülkenin de aynı şekilde oy kullanmasına neden oldu." (5)
14 Mayıs günü, Filistin'deki İngiliz manda yönetiminin sona ermesinden birkaç saat önce, Tel-Aviv'de toplanan Yahudi Milli Konseyi (Vaad Levmi) yayınladığı deklarasyonda İsrail Devleti'nin kurulduğunu ilan etti. Bağımsızlığın ilanı ile birlikte David Ben Gurion Başkanlığında 13 üyeli bir kabine kuruldu. Ben Gurion Savunma Bakanlığını da üzerine almıştı.


David Ben Gurion (1886 - 1973)

1886 yılında Polonya'da dünyaya geldi. Babası siyonist bir gruba üye olan Ben Gurion, daha okul yıllarında babasının yolunu takip ederek siyonist grupların içinde faaliyet göstermeye başladı.

Henüz yirmi yaşlarında iken o dönem Osmanlı toprakları olan Filistin'e göç etti. O dönemde osmanlı topraklarında gizli faaliyet gösteren Sion Çalışanları örgütünde etkin rol oynadı fakat göçmenlerin ve yerleşimcilerin kendi işlerini Diaspora'nın müdahalesi olmadan yürütme hakkı gibi örgüte muhalif tavır takındı.

I. Dünya Savaşı ile birlikte İngilizler'le işbirliği içine giren siyonist örgütün önde gelenlerinden olan Ben Gurion, dönemin iktidarı tarafından yurt dışına sürgüne gönderildi. New York'a gittikten sonra burada da siyonist faaliyetlerini sürdürdü. Özellikle I. Dünya Savaşı sırasında İngiltere hariciye sekreteri Arthur Balfour'un geliştirdiği "Filistin'de Yahudi halkı için milli bir anayurdun kurulmasına olumlu bakan" bir deklerasyona uygun olarak faaliyetlerini hız kazandırdı.

1934 yılında İsrail'e gerin döndü ve bugünkü İsrail gizli servisi Mossad'ın ilk nüveleri olan Yahudi Ajansı'nı kurdu. Bu ajans İsrail devletinin kurulmasında önemli faaliyetlerde bulundu. Nihayet Mayıs 1948'de İsrail'in ilk başbakanı olarak İsrail'in kuruluş belgesini dünyaya deklere etti. İki dönem İsrail başbakanı olan Ben Gurion 1973 yılında öldü.

Moshe Şertok ise Dış İşleri Bakanıydı. Yahudiler bağımsızlık ilan edeceklerini, dönemin Yahudi Başkanı Truman'a daha önce bildirmişlerdi.
"İsrail Devleti'nin bağımsızlık ilanından tam on bir dakika sonra, Başkan Truman İsrail'i tanıdığını açıklıyordu." (6)

İsrail Devleti, diğer ülkeler tarafından da kısa süre içinde tanındı. Ancak kurulan devletin sınırları Siyonistler için pek de tatmin edici değildi. Ben Gurion bu konudaki memnuniyetsizliğini şu şekilde dile getiriyordu:
"Statüko'yu korumak bahis konusu değildir. Biz genişlemeye yönelik dinamik bir devlet kurmak zorundayız." (7)

(4) The Course of Modern Jewish History, sf.275
(5) The Course Modern Jewish History, sf.275
(6) Foreign Relations of the United States 1948, cilt 5, sf.992
(7) Rebirth and Destiny of Israel, Ben Gurion, sf.419

İNGİLİZ MANDASI
ve
İSRAİL DEVLETİNİN KURULMASI

d.Birleşmiş Milletler Taksim Planı

Filistin'deki anlaşmazlık 1947 yılında Birleşmiş Milletler'e aksettirilmiş ve Filistin Özel Komisyonu kurularak bölgenin Yahudi ve Araplar arasında ikiye bölünmesi ve Kudüs'ün uluslararası statüye sahip olması önerilmiştir. Her ne kadar, öneriyi Arap ülkeleri kabul etmediler ise de Birleşmiş Milletler, Filistin'in Arap ve İsrail devleti olarak bölünmesini ve Kudüs'e uluslararası statü verilmesini Kasım 1947 tarihinde kararlaştırmıştır. (Harita) BM'in 1948 tarihli Taksim Kararı'na göre,

Kudüs'e silahsızlandırılmış corpus separandum statüsü verilecek ve BM tarafından yönetilecekti. 181 sayılı bu karar, Filistin topraklarının yüzde 55'ini Yahudilere ve yüzde 45'ini de Araplara veriyordu.

İngilizlerin 1948'de Filistin topraklarından tamamen çekilmesinden sonra Yahudiler, BM'nin kendilerine verdiği toprakların üçte biri kadar daha toprak işgal ederek 14 Mayıs 1948'de ''İsrail Devleti'nin Kuruluş Deklarasyonu''nu yayınladılar. İsrail'in kuruluşu ve bu kuruluşun, 181 sayılı BM Genel Kurulu kararına dayandırılmasıyla 960 bin Filistinli mülteci konumuna düştü. 14 Mayıs 1948 tarihinde, İngiliz Yüksek Komiseri'nin Filistin'den ayrılarak Manda yönetiminin resmen sona ermesini takiben, İsrail Devleti'nin kuruluşu açıklanmıştır.

İsrail'in kuruluşu ile birlikte Arap-İsrail savaşları başladı. İlk savaş yeni kurulan İsrail Devleti ile Ürdün, Suriye, Irak ve Mısır arasında Mayıs 1948'de olmuştur.

FİLİSTİN - İSRAİL
ANLAŞMAZLIĞININ TEMELİ

BM Kararları doğrultusunda temel sorunların çözülmeye çalışılması

Filistin ile İsrail temelde birbirleriyle bağlantılı dört sorun üzerinde anlaşamamaktadırlar. Bunlar şöyle sıralanabilir:

1. Kudüs'ün statüsü ve kutsal topraklar sorunu
2. Filistinli mülteciler sorunu
3. Yahudi yerleşimciler sorunu
4. Kendi içerisinde bütünlüğü olan entegre bir Filistin devletinin kurulması meselesi.

Eğer Birleşmiş Milletler kararları geçerliliğini sürdürebilseydi ve Oslo Barış Süreci devam etseydi, İsrail 1967'de işgal ettiği bölgelerden çekilecekti. Bu, İsrail'in Doğu Kudüs'ten de çekilmesi demekti. Böylece 1999 yılı itibarıyla bir Filistin devleti kurulacak ve Kudüs'ün nihai statüsü konuşulacaktı. Ancak ne var ki, pek çok ülke için bağlayıcılığı olan BM kararlarının bazı durumlarda göz ardı edilebildiği görülmektedir.

 

FİLİSTİN - İSRAİL
ANLAŞMAZLIĞININ TEMELİ

d. Kendi içerisinde bütünlüğü olan entegre bir Filistin devletinin kurulması meselesi

BM 29 Kasım 1947'de Yahudi ve Arap halkı birbirinden ayıran 181 sayılı kararı kabul etmiştir. 1948 tarihinde İsrail devleti kurulurken, Filistin Arap Devletini kurmak mümkün olmamıştır.

BM Güvenlik Kurulu'nun 2672 C sayılı kararında, "BM Şartı'na uygun olarak sahip olduğu eşit haklar ve kendi geleceğini belirleme hakkını tanıdığını, ve Filistin halkının vazgeçilmez haklarına bütünüyle saygı gösterilmesinin, Ortadoğu'da adil ve kalıcı barışın kurulması için gereklidir," denildi.

1967 yılından itibaren hem Likud Partisi hem de İşçi Partisi, Filistin devletinin kurulma ihtimalini ortadan kaldıracak ya da topraksal bütünlüğünü sınırlayacak politikaları Barış Sürecine karşın izlemişlerdir.
ABD, İsrail'in güvenliği için Filistin'in "silahsızlandırılmış bir devlet" olmasını önermişti. Bunun yanında, Filistin Devleti'nin topraklarının Batı Şeria'nın yüzde 94-96'sını kapsayacaktı. Filistinliler, ABD'nin bu teklifinde, İsrail'in Filistin Devleti'nin egemenliğini kısıtlayıcı taleplerine karşı çıkmışlardır.

Filistin tarafının talepleri Filistin Devleti'nin topraksal bütünlüğünün 4 Haziran 1967 sınırlarına dönmesi doğrultusundadır. İsrail'in bu talebi kabul etmesiyle, taraflar daha ılımlı şartlarda müzakere etmeye hazır olacaklardır.