Kıssa

 

Bir avcı bir gün bir serçe avlar. Serçe dile gelerek; "Bana ne yapmayı düşünüyorsun?" diye sorar. Avcı; "Seni kesip yiyeceğim!" der. Kuş da; "Vallahi benim ne etim lezzetlidir, ne de senin karnını doyurur! Fakat ben sana üç şey öğreteyim, bunlar senin işine beni yemekten daha çok yarar. Bunların birincisini senin elinde iken söyleyeceğim, ikincisini karşıdaki ağaca konunca ve üçüncüsünü de ilerideki tepeye varınca söyleyeceğim!" der. Avcı; "Birincisini söyle öyleyse!" der. Kuş şöyle der:

"Elinden kaçırdığın şeyler için asla hayıflanma!"

Avcı kuşu elinden bırakır ve ikincisini de söylemesini ister. Kuş ağca konar ve şöyle der:

"Olmayacak bir şeye sakın inanma!"

Sonra kuş uçup karşı tepeye konar ve şöyle der:

"Ey bahtsız adam! Eğer beni kesmiş olsaydın, kursağımdan her biri yirmi miskal ağırlığında iki tane inci çıkaracaktın!"

Avcı bunları duyunca kaçırdığı fırsatlara hayıflanarak dudaklarını ısırır ve der ki:

"Hadi üçüncüyü de söyle!"

Sana söylediğim ilk iki nasihati unuttun, üçüncüsünü ben sana nasıl söyleyeyim!... Ben sana, elinden kaçırdığın şeye sakın hayıflanma, olmayacak şeylere sakın ha inanma   j demedim mi? Benim etim, kanım ve tüylerim yirmi miskal ağırlığında gelmezken, nasıl olur da kursağımda her biri yirmi miskal ağırlığında iki inci bulunduğuna inanırsın.

 

 

****Kıssa

 

Mevlana Celaleddin-i Rûmî Hazretleri şöyle diyor:

"Ey insan!..

Anne karnında yaşayan çocuğun, bulunduğu hale bakarak yaşadığı ortamı çok sevdiği gibi, sen de dünyayı çok seviyorsun. Zannediyorsun ki bu dünya, senin bildiğin kadarıyla, senin nazarında mekanların en büyüğüdür. Onun için bu dünyayı terk etmek istemiyorsun. Bilmiyorsun ki eğer sen dünyayı ve dünyalık her şeyi, Allah'ın rızası doğrultusunda samimiyetinin bir göstergesi olarak, baş tacı etmeyi kendi iraden ile bıraksan, âlemlerin genişliğini görecek ve kulluğun zirvesine ereceksin.

Bunun sonucu olarak dünyanın anne karnı

kadar küçük olduğunu anlayacak, dünyanın sana hakikatte zindan olduğunu bileceksin."

 

 

****İmam Gazali'nin "Kalplerin Keşfi" Adlı Eserinden Bir Kıssa,

 

Yakub (a.s.) ölüm meleği ile kardeş gibi idi ve onunla sürekli görüşürdü. Yine bir defasında Yakub (a.s.)'ı ziyaret etti, ona dedi ki:

"Ey ölüm meleği, ziyaret için mi yoksa ruhumu almaya mı geldin?" Ölüm meleği:

"Sadece ziyaret için geldim!" dedi.

Yakub (a.s.):

"Senden bir isteğim var!"

Ölüm meleği:"Nedir o?"

Yakub (a.s.): "Ecelimin yaklaştığını ve ruhumu almaya geleceğin zamanı bana bildirmeni istiyorum!" , Ölüm meleği:

"Pekâlâ, sana iki veya üç haberci göndereceğim!"

Yakub (a.s.)'ın eceli tamamlanıp da ölüm meleği ruhunu almaya geldiğinde ona dedi ki:

"Ziyaret için mi yoksa ruhumu almaya mı geldin?"

Ölüm meleği:

"Ruhunu almaya geldim!"

Yakub (a.s.):

"Bana ecelimin yaklaştığını bildirmek için iki-üç haberci göndermeyecek miydin?"

Ölüm meleği:

"Ben dediğimi yaptım! Saçların siyah iken beyazlaştı, vücudun önce güçlü kuvvetli iken sonra zayıf düştü, bedenin dimdik iken sonra belin büküldü. Ey Yakub, bunlar ölümden önce insanlara gönderdiğim habercilerdir."