KOMŞULUK   HAKLARI

Ebu hanifenin semerci bir komşusu vardı.Gündüzleri çalışır,akşam evine döndüğünde yemeğini yer ve içmeye başlardı.Alkol onda tamamen tesirini gösterince çalgıyı eline alır,türkü söylemeye başlardı:

            “Yitirdiler beni yitirdiler;ne iyi genci getirdiler;

            Kötü bir günde ve açılan gediği kapatma zamanında...”

            Semerci hiç durmadan dinlenmeden içip bu mısraları tekrar ederdi.Onu durduan tek şey,uyku olurdu.Ebu Hanife her gece onun naralarını duyar,fakat hiç sesini çıkarmazdı.zaten onun adeti idi,hiç uyumaz bütün geceyi namaz ve Kur’an okumakla geçirirdi.Nihayet bir gün semercinin sesi duyulmaz oldu.Ebu Hanife merak etti,durumu onun yakınlarından sorduğunda rezalet çıkarıp,ortalığı karıştırdığı için birkaç gece bekçiler tarafından yakalandığını söylediler.İmam-ı Azam sabah namazını kıldıktan sonra katırına binip hükümdarın evine gitti.İçeri girmeye izin istediğini gören hükümdar derhal,”Ona müsaade edin ve bineğinden inmeden kendisini karşılayın.”diye mir verdi.Hizmetçiler aldıkları talimat gereğince hareket ettiler.Hükümdar,imam için meclisde yer ayırdı,kemal-i nezaketle hal hatır sorduktan sonra:

            -Hacetiniz nedir ya imam?diyerek iltifatta bulundu.

            Ebu Hanife:”Komşuma  şefaat etmeye geldim!”dedi.

            Bunun üzerine hükümdar.”onu ve onunla beraber o gece yakalanları bırakın”diye emir verdi.Semerci ve arkadaşlarını salıverdiler;herkes sevinerek evine doğru yol alırken Ebu hanife de müsaade isteyerek katırına bindi,yavaş yavaş yoluna devam etti,onu bekleyen semerci mahcub bir vaziyette arkasından yürümeye başladı.Ebu Hanife onu görünce:

            -Merhaba genç komşu,biz seni yitirmedik değil mi?diyerek iltifat etti.Semerci utanarak:

            -Aman efendim,bilakis korudunuz.Bugüne kadar komşuluk hakkına ve sizin gibi alicenab bir din adamına saygı göstermediğimin bütün acısını bu anda hissetmekteyim.Yerler yarılsa da içine girsem!..Allah size hayırlar,mükâfatlar ihsan buyursun,ne iyi bir insansınız!.

            Evet,semerci bu büyüklük  ve alicenablık karşısında eridi,tıpkı tuz gibi.Yaptıklarına yüz bin kere pişman oldu.Tevbe edip İmam-ı Azamın eteklerine yapıştı.”Bir tecrübe,bin nasihattan yeğdir”demişler,ya işte semerci de böyle oldu.O günden itibaren eski huylarını terk etti ve İmam-ı Azama layık bir komşu olmaya çalıştı.”(OKU’dan)