NAZİF TAHİR:

        

            Rüyamda bir binanın en üst teras katında oturuyordum.Tek başıma idim.Düşünce içerisinde idim.

            Birden odada tek başıma iken Üstad hazretleri hızla nereden geldiğini bilmeden birden içeriye girdi.Ben de benimle müsafaha etmesi düşüncesiyle ayağa kalktım.Odada tek idim.

            Böyle iken Abdurrahman Aras hocam birden baktım ki yanımda.Üstad onunla müsafaha etti.Ancak belliydi ki çok acele bir işi vardı.

            Bana dönerek;-seninle görüşeceğim-diyerek müdafaha etmeden oradan birden ayrıldı daha doğrusu kayboldu.

            Ben ise bir yandan şaşkınlık bir yandan da bekleyiş içerisinde bu olaya bir mana vermeye çalıştım.

            Halada gelmesini bekliyorum.Çünki o geleceğim dediyse,her ne bahasına olursa olsun mutlaka gelecektir.

            Ancak nasıl gelecektir ve ne için gelecektir,onları gelince veya işaret olunca öğreneceğiz...

            Gelirse sizlere de haber veririm.İnşaallah…

 

            ***Aslında rüyaları pek hatırımda tutamam.Gördüğüm bir rüyayı pek hatırlayıp da anlatamam.Ancak iki rüya var ki bunları unutamam.Birisi Rasulullahın gördüğüm o siması ve hali,diğeri ise Bediüzzamanın önceki ve şimdi anlatacağım rüyadaki sima ve tavrı:

            Üstad içerde dediler.Ancak kapının önüne birikmişler,üstad kabul etmiyor,rahatsızmış.

            Bizi kabul ettiklerinde söylediklerinde biraz sevinç ve biraz da heyecanla içeri girdim.İçeri boş ve sergisiz görünüyordu.İçeri girip düz karşıya doğru giderken,sağımdan gelen sesin tarafına yöneldiğimde;

            Üstadın yanında bir talebesi ve üstad sedirde uzanmış yatıyor.Yüzünde ise tülbent kapalı vaziyette.Yanına yaklaştım,yüzü o hasta halinde bile gayet güleç bir vaziyette idi.Başımı okşadı.O hasta halinde değil de sanki ben bu halimde rahatlamıştım.

            O sima hala gözlerimin önünde canlı haliyle duruyor.