NEMA-TAKSİT VE FAİZ KREDİLERİNİN DİNDEKİ YERİ NEDİR ?

 

            Faiz Kur’anın ifadesiyle Riba sarih hüküm gereği haramdır.[1]

            Bir şeyin faiz olabilmesi için Cinsi cinsine,Misli misline olan şeylerdeki artışla gerçekleşir.

            Faiz aynı benzer ve cinsden şeyler üzerindeki artıştır.

            Mesela aynı cinsden borç alınan bir buğday üzerine yapılacak en küçük bir arttırma faiz olurken, kaliteli bir teneke buğday verip,iki teneke normal buğdaydan almak faiz değildir.Çünki cins farklılığı ve kalite durumu söz konusudur.Bu her şey içinde söz konusu olabilir.

            Türk lirası,Dolar,Euro gibi paralardaki farklılıkta bunun gibidir.Mesela;Borç veya anlaşılıp satın alınan bir şey olarak,Türk lirasıyla 1.400 binden alınan doları,öderken 1.500 bine ulaşıpta onun üzerinden ödemek faiz değildir.

            Ancak 100 dolara 101 dolar ödemek otomatikman faize girmiş oluyor.

            Faizin toplum ve fertlerin ekonomik hayatta açmış olduğu zararı söylemek ve göstermek için o kadar bilgili olmaya gerek yoktur.Zira 2001 yılında düşmüş olduğumuz ekonomik kriz bunun en güzel örneğidir.Devletin yıllık bütçesi ödemeye kâfi gelmiyor.250 milyar dolardan fazla ödüyor,dakikada milyarları borç olarak faiz sebebiyle ödemek durumunda kalıyorduk.

            Ferdi bazda kişi ve esnaflarda devletten geri değildi.

            Faiz kişilerin hem dünya hemde ahiret hayatını bitirmektedir.

           

-Taksitli alış verişler faize girmemektedir.Çünki buradaki artış para üzerinden olmayıp mal üzerinden ve alternatif sunularak yapılmaktadır.Burada iki taraflı koruma söz konusudur.Hem satan hemde alan gözetilmektedir.

Faizde ise,her ne olursa olsun tek taraflı kâr ve menfaat söz konusu olmaktadır.

 

Faizli ev veya taksi kredisi olarak alınan –adı üzerinde- krediler ise elbette faiz olmaktadır.Bunun miktarının azı ile çoğu arasında fark yoktur.Bir şey pis ise azı ile çoğu arasında,azlık ve çokluk olarak fark olur,yoksa onu temiz kılmaz.

İslâm aleminde 2 veya 3 kişi münferit olarak bunu zarurete bağlayarak,alınması yönünde bir kapı aralamışlardır.Ancak buradaki zaruretin hudutlarının belirtilmesi gerekmektedir.O halde zaruret olmayan bir şey gösterilsin denildiğinde,zaruri olmayan bir şey bulunmayacaktır.

1970-lerden beri ferdi çıkışlarıyla dikkat çeken Değerli ilim adamımız Hayrettin Karaman şöyle der:”

“Soru:İhtiyaç halinde enflasyon altında konut kredisi almak caiz midir?

Cevap:Arkadaşlar!Müslümanın faizci bankalarla elinden geliyorsa yani hacet zaruret mertebesinde muhtaç değilse hiçbir muamele yapmaması gerekir.Aslı budur.Yani bu işin temeli,esası budur.Çünkü faizci bankanın işi faizciliktir.Faizci banka reel enflasyonun üstünde faizcilik yaparak para kazanmak üzere kurulmuş bir kurumdur.Hacet-zaruret varsa alabilir.”[2]

Burada aslını söyleyen değerli hocamız,onu delerek su-i istimale kapı açmış oldu.Piyasada duyduğum bir çok kimse;Düşük enflasyon veya zaruret diyerek adeta mutlak olarak zikredilen bu ifadeyi kendiyle kayıtlandırarak cevazına kapı açmakta,meşrulaştırmaktadırlar.

Hocamız burada bunun çevresini ve çerçevesini belirlemesi,mutlak olarak zikretmemesi gerekir.Kendisi her ne kadar tasvib etmesede,açılan bu kapıdan girenlerce zamanla tasvib edilir hale gelecektir.Nitekim öylede olmaktadır.

Son cümlesi olan:”Hacet-Zaruret varsa alabilir.”

Burada dinin;”Zaruretler haramı helal kılar.”hükmündeki zaruretin,ölümcül bir hal alındığında,hayati bir durum söz konusu olduğunda yani ya o haram işi yapacaksın veya öleceksin,durumunda yapılan tercihtir.Ki,burada da o haramı işlemip de ölmek bir azimet ve takvayı gerektirmektedir.Hatta sahibini şehadet mertebesine kadar ulaştırmaktadır.

 

-Nemalar tek taraflı bir anlaşma ile,devletin adeta zoraki olarak tek taraflı imzalayıp hayata geçirdiği bir uygulamadır.

Şu durumda genel olarak alınmasında bir beis yoktur.

Ancak devlet 1997 yılında ayrılmak isteyenlere ana paralarını alıp ayrılabilirler diye bir uygulama getirmişti.Bizde o zaman birikmiş paramızı almış ve şimdiye kadarda kafamız rahat etmişti.

Fakat ayrılmayıp da devam edenler,alabilirler.Takvayı göz önünde bulundurup,vicdanen rahatsız olduklarından rahat etmek istiyorlarsa,farklı tercihler yapabilirler.

Bunlar;Çocuklarının eğitimine kullanmaktan,yakıt gibi doğrudan mideye gitmeyen yollarda tercih sebebi olabilir.Tercih kişiye aittir.

 

Mehmet   ÖZÇELİK


 

[1] Bakara.188,275-276,278-279,Âl-i İmran.130,Nisa.29-31,160-161,Rum.39.

[2] İmam Hatiplik şuuru.Prof.H.Karaman.149.