Uluslararası Protestan Kilisesi’nin Evanjelik Başpapazı iken İslam’a dönen İLKER ÇINAR “Misyonerlik belasını unutturmayacağız” diyor ve ekliyor: BUSH, DÖRT DÖRTLÜK BİR MİSYONER!

 

İlker Çınar... Protestan, Evanjelik bir ruhani lider iken Müslüman oldu. Şimdi ülkemizdeki misyonerlik faaliyetlerini deşifre ediyor. Hıristiyan camiası ve misyonerlerin ateş püskürdüğü Çınar, ölüm tehditleri alıyor. Misyonerliğin içinden gelen eski papaz Gerçek Hayat’a şoke edici açıklamalarda bulundu.

 

  RÖPÖRTAJI YAPAN  GERÇEK HAYAT DERGİSİNDEN:

MURAT MENTEŞ

İlker Çınar, kıdemli bir papazdınız ve misyonerlik faaliyetlerinin, Hıristiyanlaştırmanın tartışıldığı bir dönemde İslam’a döndünüz. Neden, nasıl oldu bu?

Ben Tarsus Uluslararası Protestan Kilisesi’nin Başpapazı, Pastörü olarak görev yaptım. Hıristiyan teolojisi ve misyonerlik konularında 10 yıldan fazla yüksek öğrenim gördüm. Tarsus Protestan Kilisesi’ni ben kurdum.

Ne zaman kurdunuz kiliseyi?

2002 yılında.

Sonra?

Sonra bu kiliseye misyonerler geldi. Onlarla birlikte çalışmalara başladık.

Ne çalışması?

Tabii ki Hıristiyanlaştırma çalışması. Başka ne olacak?

Biliyorsunuz, Protestanlığın Evanjelik koluna bağlı olanların, kıyameti başlatmak için çalıştıkları, Irak’taki işgalin sebebinin Evanjelizm olduğu belirtiliyor. Bush da Evanjelik nitekim. Siz de Evanjelik miydiniz?

Evet biz Evanjelik’tik. Protestan’dık ama evanjelik’tik. Yani Bush’la aynı mezheptendik. Şimdi Bush’un köleliğinden kurtulduk. Evanjelik, “Müjdeci” demek. Bush, canla başla, kanlı müjdesini İslam topraklarına yayıyor.

Büyük Ortadoğu Projesi’nin de Evanjelik yaklaşımın bir ürünü olduğu doğru mu?

Doğru tabii ki. Evanjelikler, kendilerine vaadedildiğine inandıkları “İncil Ülkesi”ni ele geçirmek için sert, şiddetli tutumlar benimsiyorlar. Gizli, uzun vadeli planlar yapılmış ve bu planlar hayata geçiriliyor.

Müslüman oluşunuzun Pentagon’da gündeme getirildiğini açıklamıştınız. Bunun anlamı ne?

Bizim Müslüman olmamız Pentagon’da konuşulmuş, evet. Bunları uydurmuyorum. Dikkat çekmek için de söylemiyorum. Hıristiyan dünyasında, kiliseler ile siyasi çevreler arasında bağlantılar, kanallar vardır. İçeriden biri olarak, bu bilgileri duyabiliyorum.

Sizi ölümle tehdit edenler kimlerdi?

Türkiye’nin doğusunda yaşayan Alman asıllı bir misyoner beni ölümle tehdit etti. Amerikalılar ise bana İncil’den Romalılar bölümünün, 6. kısmındaki 11. ayetten cümleler göndererek beni tehdit ettiler.

Ne yazıyor orada?

“Öleceksin” yazıyor. Aldığım istihbarata göre 1 ay içinde bana suikast düzenleyeceklermiş.

1 ay mı?! Kim söyledi bunu size?

İstanbul’daki bir kiliselerden aldım bu bilgiyi. Hıristiyan camiada bulunan bir arkadaşımız var o bildirdi. Bizi uyardı.

Bush da bir nevi misyoner mi? Afganistan’a saldırmadan önce “Bu bir Haçlı Seferi” demişti?

Bush kendisi, dört dörtlük bir misyonerdir. Misyonerlerin tatlı dille yaptığının aynısını o silahlarla yapıyor. Tanrının askeri sayıyor kendisini. Evanjeliklerin beklediği Armageddon savaşını başlattı Bush. Yani kıyamet savaşını.

Misyonerler, Haçlı Seferinin bir parçası mı?

Misyonerler birer Haçlı askeridir. Tarihte 8 Haçlı Seferi düzenlendi silahlı olarak. Dokuzuncusu silahsız olarak düzenleniyor ve etkisi diğerlerinkinden kat kat fazladır. Misyonere sorarsan: “Silahın nedir?” diye, “İncildir” der. Bu, Haçlı ruhunun ifadesidir.

Misyonerler Türk milletine nasıl bakıyor?

Onların gözünde Türk = Müslüman. Batıda ülkü birliği oluşturan asıl şey de Türk düşmanlığıdır. Türk’ün dini, dili, ırkı, kültürü, karakteri bakımından Müslüman olduğu kesindir onlar için.

AB hakkında ne diyeceksiniz?

Avrupa Birliği kesinlikle bir Hıristiyan kulübüdür. Önceden bizim kulübümüzdü, ben o kulüpteydim. AB’li yetkililer Türkiye’ye geldiklerinde ilk önce kiliselere koşarlar. Durumu görmek, Haçlı Seferinin ne aşamada olduğunu anlamak için. Bize sorular sorarlardı, bizi denetlerlerdi. AB’nin uyum yasaları, Hıristiyanlığa uyum yasalarıdır. Yarım üyelik, şartlı üyelik adı altında bizi yarı sömürge haline getirecekler.

Kitap yazıyormuşsunuz?!

Hıristiyanlıkta, misyonerlik camiasında dönen dolapları anlatıyorum. Bitmek üzere. Biraz biyografik; misyonerlikteki stratejiler, metotlar, hedefler anlatılıyor. Bu kitapta “Bir başpapaz neden Müslüman oldu?” sorusunun cevapları olacak. İsimleri de vereceğim. Misyonerliği tamamiyle deşifre edeceğim. Misyonerlerin milyarlarca doları havaya uçmuş olacak inşallah.

Kitabın adı ne olacak?

“Başpapazken neden Müslüman oldum?”gibi bir adı olacak. Sabahlara kadar yazıyorum. 1 aydır çalışıyorum kitaba. Kısmetse yakında tamamlanacak.

Misyonerlerle nasıl bir işbirliği yaptınız?

İşin para, finans kısmını onlar halletti, bilgi kısmını ben üstlendim. Faaliyete başladık. Bu kilise; Avrupa ve Amerika tarafından, Dünya Kiliseler Birliği tarafından da tanınmakta, desteklenmektedir. İstanbul’daki İncil Bilgilendirme Merkezi tarafından; Van Hakkari, Kilis ve Şırnak’taki faaliyetler için görevlendirildim. O illerde de kilise kurma yetkisine sahiptim.

Pardon, kiliselerin faaliyetleri arasında misyonerlik var mıdır?

Batı’da bulunan her kilisenin programında Doğuda misyonerlik faaliyeti gösterme zorunluluğu vardır. Her kilisenin ‘Doğu programı’ bulunur.

Peki, sizden ne yapmanız istendi?

Aleviler ve Kürtler arasında faaliyet göstermemiz istendi. Biz buna pek yanaşmadık. Tepkiler geldi.

Kim emir verdi, tepki gösteren kim?

Bizim misyonerlik organizatörümüz Jim Mc Donalnd’dır. Ondan emir aldık.

Jim Mc Donald Türkiye’ye mi geldi?

Tabii ki evet. Türkçe eğitimi aldı burada. Ben Türkçe İncil dersi verdim kendisine. Mark Johnson ve Kore asıllı Paul Kim adlı misyonerler de gelmişlerdi. Bunlar CAMA adlı misyoner grubunun üyeleriydi.

Bu misyoner grubuyla beraber, Türk halkına ne anlatıyordunuz?

Bir kere bizim öğrettiğimiz Allah inancı ile Kuran’daki Allah inancı aynı değildi.

Yani?

Biz, ‘İslam’ı çürütme’ tekniği ile çalışıyorduk, maalesef. Akademik çevreye akademik, sokaktaki adama sokaktaki adam gibi yaklaşıyorduk. Makyavelist bir yaklaşımdı bizimki. Sosyoloji ve psikolojiyi iyi biliyorduk. Sevgi dolu gibi görünüyorduk. İnsanlara para, iaşe yardımı yapıyorduk. Onların güvenini kazanıyor, sonra onları bir boşluğa düşürüyorduk.

Ne boşluğu?

“Bak Avrupa modern ve Hıristiyan ama sen Müslüman ve aşağıdasın” diyorduk.

Bu söz etkili oluyor muydu yani?

Biz bu etkiyi uyandırmanın eğitimini aldık diyorum size. Ben Türkiye için yetiştirilen en önemli 10 adamdan biriydim.

Birkaç gün önce bir pastör, bir ruhani lider idiniz. Şimdi bambaşka şeyler söylüyorsunuz.

“Veni, vidi, vici” [Geldim, Gördüm, yendim. – Büyük İskender.] Ben de geldim, gördüm, konuşuyorum işte. Misyonerler emperyalistlerin öncüsü, siyonistlerin işbirlikçisidir. Türkiye’yi “Bible Land” [İncil Ülkesi] olarak görüyorlar. Irak’ı Hıristiyanlar aldı işte. Asıl vaadedilmiş kutsal Hıristiyan toprakları Anadolu. En önemli 7 kilise buradadır. Tanrı “99 işi ben yapacağım, 1 işi sen yap ve savaş” diyor İncil’de. Buna inanıyorlar. İncil’de tüm kutsal topraklar, Mezopotamya, Anadolu ve Ortadoğu vaadedilmiş. Harran’da 48 bin dönüm arazi Amerikalılar tarafından satın alındı! Görmüyor musunuz?

Ciddi misiniz?!

Oraların Amerikalılara satılışına aracılık eden emlakçılardan biri kilisemizin üyesidir, tanıdığım biridir.

Şimdi, siz Alevilere ve Kürtlere Hıristiyanlık propagandası yapmak istemediniz...

Misyonerlerin söyledikleri tamamen yalandır. Silahla yenemeyeceklerini anladıkları için azınlıkların ayaklanmasını sağlamak istiyorlar. Kültürel yapıyı, bağı kopararak...

Hıristiyan yapılan Aleviler, Kürtler aslında Hıristiyan kabul edilmiyorlar fakat, öyle mi?

Dedim ya, ben baş papazdım, inanmıyor musunuz? O zavallılar yalnızca Hıristiyan’a benzetilmiştir. “Haleluya” dese de, kilisede mum yaksa, vaaz dinlese, Meryem Ana’ya yakarsa da... Asıl Hıristiyan onun çocukları kabul edilir. Bunun için biz akademide çocuk eğitimi, çocuk psikolojisi, teoloji, psikoloji, sosyoloji, tarih, mitoloji, yorumlama sanatı, dilbilgisi, hitabet, karşılaştırılmalı İslam... dersleri aldık.

Karşılaştırmalı İslam mı? O ne?

Kuran’daki bilgileri İncil’le karşılaştırıp, sonra Kuran’dakilerin sahte olduğunu söylerdik.

İslam’ı kötülemek için yani?

Yobaz olarak gösterdik Müslümanları, şimdi de terörist olarak gösteriliyor. Müslümanlar, yobazlıktan teröristliğe geçtiler, farkında değil misiniz? Bunu kim yaptı? Cami, tespih, başörtüsü denilince akla artık makinalı tüfek geliyor! Bunu Hıristiyan misyonerler ve Batılı siyasiler hep birlikte başardı.

Yani işin siyasi yönü ile misyonerlik içiçe?

Her şey içiçe. Mesela Türkçe’nin İngilizceleştirilmesi, mesela turizmin yayılması, televizyonlardaki yayınlar bunun bir parçası.

Ne zaman Müslüman olmaya karar verdiniz?

2 hafta önce Müslüman oldum.

Birdenbire mi?

Ben İslam’ı da iyi araştırdım.

Bir yandan ‘İslam’ı çürütme’ faaliyeti içindeydiniz, fakat bir yandan da...

Evet, biz Muhammed’in sapkın din adamı Bahira tarafından eğitildiğini söylerdik insanlara.

Fakat şimdi İslam’a döndünüz?

Elhamdülillah. Ben Türk’üm, İslam’ı seçtim. Şu anda Hıristiyanlığı putperestlik olarak kabul ediyorum. İslam’da takiyyecilik, ikiyüzlülük yoktur. Zaten, Hıristiyanlığı eleştirmeye, sorgulamaya başlamıştım. Allah nasip etti, hidayete erdim.

Peki ya yıllarca Hıristiyan yaptığınız, kilisede vaaz verdiğiniz insanlar? Onlara ne diyorsunuz?

Hıristiyan cemaate de duyuruda bulunuyorum. Yumuşak bir dille hakikati söylüyorum. Onlar arasında İslam’a dönen bazı kişiler var.

Artık papaz değilsiniz. Yani işinizi, maaşınızı kaybettiniz? İyi kazanıyor muydunuz?

Evet. Lüks bir yerde oturuyorum. Herkes bilir. Rahat bir hayatım vardı. Fakat artık Müslüman’ım, elimi taşın altına koydum. Kayıplarımı, parayı hesap etmedim. Şu anda gönlüm zengin. Çünkü Müslüman’ım. Çok şükür bizi bağlayan zinciri, boynumuzdaki halkayı kırdım. Hıristiyanlaştırılanlar, misyonerlerin, Batı’nın kölesi durumunda. Ben bu zincirden kurtuldum.

Medyadaki misyonerlik tartışmalarına ne diyorsunuz?

Hiçbiri kuru laftan öteye geçmez. Hıristiyan misyonerler gerçeği çarpıtıyorlar. İnanç özgürlüğü sözü geçince, herkes öyle kalakalıyor. Bu halkı soytarı durumuna düşürüyor misyonerler. İnsanların cebine 3-5 bin dolar koyunca, zavallılar her şeylerini satıyor!

Camiye gidiyor musunuz?

Cumaya gittim. Hoca kürsüden bizi selamladı, bağrına bastı. Ne kadar mutlu olduğumu anlatamam. Harikaydı.

Kilise ile cami arasında ne gibi farklar var?

Ben kilisede, camideki manevi havayı göremiyorum. Kilisede hep rol var, kilise şov mekanıdır. Camide samimiyet var. Cami hakikaten Allah’ın evi. Camide huzur buluyorum. Kilisede ikiyüzlülük hakim. İnancında samimi olanlara sözüm yok, yanlış anlaşılmasın. Benim hayatım kilisede geçti. Fakat şu bir gerçek ki, misyonerler Hollywood aktörleridir. Mel Gibson bunların eline su dökemez. Bir misyoner kendi niyetini gizler ve size öyle yalanlar söyler ki gözyaşlarınızı tutamazsınız.

Son olarak ne diyeceksiniz?

Allah sonumuzu hayreylesin. Misyonerlik belasını unutturmayacağız. Allah’ın izniyle, Muhammed aşkıyla tam yol ileri!

Çok teşekkürler İlker Bey.

Allah’a emanet olun.

Siz de.

Allah razı olsun

Nüfus cüzdanımıza ‘İslam’ yazdıracağız

Evli misiniz?

Evet, 2 çocuğum var.

Eşiniz Hıristiyan mı?

İdi. O da İslam’a döndü.

Nüfus cüzdanınızda...

Nüfus cüzdanımızda ‘Dini: Hıristiyan’ yazıyor hâlâ. İlk iş, nüfus cüzdanıma ‘İslam’ yazdıracağım. Kızımın adı Elizabeth’dir. Onun da adını değiştirip bir Müslüman adı vereceğiz.

Misyonerlere vatanımızı, ruhumuzu satmayalım!

Misyonerlerin Hıristiyanlaştırdıkları kimselere para verdikleri doğru mu?

Evet. Adamlar buraya gelince İsa gibi yaşamıyor ki. İsa ahırda doğmuştu, yoksuldu. Bunlar öyle değil. Villada, havuz kenarında keyif çatıyor, zenginlik içindeler. Türklerden tiksinirler. Türklerin elini bile sıkmazlar. Hemen antiseptikler, mikrop öldürücüler alırlar. Türklerin pis, pasaklı olduğunu, mikroplu olduğunu düşünüp ilaç içerler.

Nasıl veriyorlar parayı, dinsel bir rüşvet gibi İncil’in arasına mı koyuyorlar?

Hayır. Ama onu yapan da var! Mesela sosyal faaliyetlerde İncil’in arasına para konur; psikolojik faaliyetlerde ise önce güven kazanılır sonra para verilir. “Biz seni seviyoruz, yayındayız” filan derler. Yalan.

Yoksul halkımız misyonerlerin rüşvetine direnebiliyor mu sizce?

Şunu söyleyeyim: Para için ruhunu, vatanını, şerefini satmaya değmez. Misyonerlerden kesinlikle uzak durmalı. Bunlar parayı asla karşılıksız vermezler. Tek yürek, tek bilek olalım, bu insanlara karşı duralım. Bu senaryonun figüranı olmayalım. Köle olmak istemiyorsanız misyonerlerden kaçın! Türkler, Hıristiyanlaştırılarak köleleştiriliyor. Çocuklarınıza sahip çıkın.

Müslüman’ın Hıristiyanlığı kabul edilmez!

Müslümanları Hıristiyanlığa çekiyordunuz...

Aslında bir Müslüman asla gerçek Hıristiyan kabul edilmez.

Ne? İslam’dan koparıp Hıristiyan yaptığınız insanları Hıristiyan saymıyor muydunuz?

Kesinlikle saymıyorduk. Sayılmaz. Öyle sonradan Hıristiyan olunmaz.

Ne olunur peki?

Bu bir oyundur. O sadece “Hıristiyan gibi”leştirilmiştir. Hıristiyan’a benzer, kiliseye gider ama esasen Hıristiyan değildir. Ona yetki ve görev verirdik. Üçbeş kuruş da verince kölemiz haline gelirdi. Onun her şeyi oluruz artık. Öl desek ölecek.

MAKSAT, TÜRKİYE’Yİ ELE GEÇİRMEK!

Madem insanları Hıristiyan saymıyordunuz, neden Hıristiyanlığa davet ediyordunuz? Maksat neydi?

Maksat sadece Türkiye’nin Hıristiyanlaştırılması değil, zenginliklerine sahip olmaktır. Bir insan Hıristiyan olduğu zaman, o Hıristiyanların oyuncağı olur. Ancak onun çocukları Hıristiyan kabul edilir. Nesiller, çocukluktan itibaren Hıristiyan olursa bu iş tamam demektir. Türkiye, kendiliğinden Hıristiyan Batı’nın egemenliğine girecek kıvama gelecektir. Bu yolda hızla ilerliyorduk. Hâlâ durum çok vahim.

Müslümanların Hıristiyanlığı kabul edilmiyor idiyse siz nasıl Hıristiyan kabul edildiniz?

Benim durumum farklıydı. Çünkü ben Hıristiyan olduktan sonra özel, yüksek düzeyde eğitim aldım. Güvenlerini kazanmıştım. Canlarını ve mallarını emanet ettiler bana. Başpapaz oldum, daha ne olayım?