BİR İBRET DERSİ

 

         “Bir musibet bin nasihattan tesirlidir.”derler.Ali Birgül isimli,Gazetecilik okulu mezunu kardeşimizin anlattıklarını dinleyince,bu atalar sözünün haklılığını bir kere daha anladık.

            Efendiliği ve dinine bağlılığıyla çevresinin büyük sempatisini toplayan Ali kardeşimiz,eşiyle birlikte,30/7/1991 tarihinde,saat 18.30-da,Konya’dan Dinar’a gitmek üzere otobüse biner.”Muhafazakarlığı”ile ünlü Konyanın tanınmış firması Kontaş (Konya taşımacılıka) ait otobüsün şöförüyle,”akşam namazı molası”konusunda anlaşan Ali Birgül,gönül rahatlığı içinde otobüse biner.

            Ne var ki,namaz vakti girmesine rağmen,şöför bey mola vermemekte ısrarlıdır.Ali Birgül birkaç defa rica etmesine rağmen,şöför”duramam kardeşim”cevabını verir.Bunun üzerine,Ali Birgül”olay”ı “demokratik”metotla çözmek ister.Yolculardan”beş dakika” müsaade ister.Acıdır ki,ilk tepkiyi”hacı”olduğunu söyleyen sakallı bir vatandaşla,”Türkiyenin nasıl kurtulacağı”konusunda fikirler üreten”mücahid”bir kardeş gösterirler;”Yolculukta namaz olmaz kardeşim.Kaza yaparsın!”

            Diğer yolculardan da en ufak”olumlu”bir hareket gelmez.Ali kardeş ve eşi,tarifsiz bir mahzuniyete kapılmışlardır.Üstad Necib Fazılın,”Öz yurdunda garibsin,öz vatanında parya”mısrasını hatırlar bir an.Sonra…Sonra,”Onlar mahzun olmasınlar….”diye devam eden,müminleri sabra ve şükre davet eden âyet meallerini hayallerinden geçirirler…

            Bu hadise ve tartışmalardan yarım saat sonra,kimisi sohbette,kimi uykuda olan yolcular âni bir fren sesiyle irkilirler.Otobüs yoldan geçmekte olan bir at arabasına çarpmış,atı ve arabayı ezmiştir.Otobüsün ön kısmı ise”haşat”olmuştur.Köylülerin hışmından korkan şoför oracıktan kaçar.

            Biraz önce,Ali Birgül’ün,namaz kılmak için istediği”beş dakika”yı çok gören yolcular,saatlerce orada beklemek zorunda kalırlar.

            Derken hadiseyi duyan köylüler toplanarak gelirler;durumu emniyet kuvvetlerine bildirirler.Şoför gözaltını boylarken,yolcular,hadiseleri tevekkülle izleyen genç çiftin yüzüne bakacak durumda değildir.”(Sur/Eylül/1991)