YA GÜNAHIMIZDAN DOLAYI……

 

            Ya günahımızdan dolayı her yaptığımız iş akamete uğrasaydı?Bir organımız eksilseydi?Saçlarımız dökülseydi?Elbiselerimiz düşseydi?

            “Artık onları bâtıl sözle aldattı. Vaktaki, ağaçtan tadıverdiler o kapalı avret yerleri kendilerine görünmeğe başladı. Onların üzerine cennetin yapraklarından kat kat örtüverdiler. Ve Rableri ise onlara nida etti ki: Sizi bu ağaçtan yasaklamış değil miydim ve size şüphe yok ki şeytan, size apaçık bir düşmandır, dememiş mi idim?.”[1]

            Allah Hz.Âdem ve Havaya cennetin her türlü nimetinden istifadeye müsaade edip,haram,yasak olan ağaca yaklaşmamalarını söylemesine rağmen,şeytanın vesvesesiyle önce yaklaşıyor ve daha sonra da o yasak ve haram meyveden yiyiyorlar.Yer yemez üzerlerinde kendilerini örtmekte olan elbise düşüyor ve avret mahalleri görünüyor.Bunun telaşına düşerek hemen avret yerlerini örtmeye çalışıyorlar.

            Haram olan bir şey insan yapısını bozmaktadır.Hem maddi olarak ve hem de manevi olarak bünye üzerinde olumsuz etki yapmaktadır.Tıpkı yalan söyleyen bir insanın kan hareketlenmesiyle kalb atışlarının hızlanması ve yüzünün kızarması gibi.

            Cehennem işte bu haram noktaları yakmakta adeta temizlemektedir.Zira cehennemin görevi sadece yakmak değil,temizlemek gibi bir çok görevleri vardır.

            Hadisde:“Cehennem ateşi adem oğlunun cesedini yakar ancak secdenin eseri yani secde ederken secde eden azaları yakmaz.”[2]

            Cehennem helal olan ve helalda kullanılan azaları değil,haram olan noktaları yakar ve temizler.

            Haram ve günahlar kişiyi Allahdan uzaklaştırır.Böylece Allah haramları yasak kılmakla,kendisinden uzaklaştıracak şeyleri yasaklamıştır ki,bunlarda sınırlıdır.Zira helal dairesi geniştir,keyfe kâfidir,harama girmeye hiç gerek yoktur.

“İyi bil ki halis din ancak Allah'ındır. O'ndan başka bir takım dostlara tutunanlar da şöyle demektedirler: «Biz onlara sadece bizi Allah'a daha çok yaklaştırsınlar diye ibadet ediyoruz. şüphe yok ki, Allah, onların aralarında ihtilaf edip durdukları şeyle hükmünü verecektir. Herhalde yalancı ve nankör olan kimseyi Allah doğru yola çıkarmaz.”[3]

            İbadetlerin emredilmesi,günahların yasaklanması diğer bir ifadeyle Takvada asıl olan Allaha yakınlık,yakınlaşma,Ondan uzaklaştıracak şeylerden kaçınmaktır.

            “Dön Rabbine, sen O'ndan O senden hoşnut olarak!”[4]

            Günah ve haramlar ise Rabden yüzünü döndürür.

            Bir imtihan,temyiz ve tefrik için yaratılan günahları yaratan Allah olup,günahlara rızası yoktur.Gönderilen peygamberler,kitaplar,dinler ve insna verilen insani duygular bunun birer delilidirler.

            Burada kaderin zorlaması olmayıp,insanın iradesi söz konusudur.

Nebi (s.a.v) Refik-i A'la'sına göç edip müslümanlar yahudi ve hıristiyanlarla iç içe yaşayıp kader konusundaki tartışmalar miras yoluyla kendilerine intikal edince, ka­der tartışmaları sahabe döneminde gündeme geldi. Hz. Ömer, işlediği suçtan dolay! ka­bahati Kadere yükleyenleri hesaba çekiyordu. Rivayet oluyor ki Ona hırsız getirildi ve hırsıza:

- Niçin hırsızlık yaptın? dediği, Hırsızın da:

-  Allah binim alnıma bu şekilde yazdı, dediği rivayet olunur. Bunun üzerine Ömer ferman buyurarak hem eli kesildi ve hem de değnek vuruldu. Bu konuda fikri soruldu­ğunda şöyle dedi: "El kesmek hırsızlığın karşılığı; değnek vurmak da Allah'a karşı yalan isnad etmesinin karşılığıdır."

            Günah işlemek;Alın yazım,benim yazım mı,benle ilgili yazı mı?

            Benim yazdırdığım,bana aid yazıdır.

Başa gelen belalar,Allahın cezası mı?Yoksa benim onları davet edişim mi?

            Hak bela yazmaz kul azmadıkça

            Kul bela bulmaz hak yazmadıkça…

            Sonuç olarak;başa gelen belalarda birinci derecede kulun hatası aranır.Daha sonra kefaret,temizlemek,sevap yazdırmak,şehidlik gibi dercesini yükseltmek veya daha büyük bir belanın gelmesini engellemek içindir.

”Cebrail,Hz.Âdem babamıza,taraf-ı ilahiden akıl,haya ve din olmak üzere üç hediye getirmiş ve ‘Bunlardan birini tercih et’demiş.O da aklı tercih etmiş.Cebrail din ve hayayı geri götürmek istemiş.Ancak onlar’Bizim akılla beraber olmak yaradılışımızın gereğidir.O neredeyse biz oradayız.’demişler.”[5]

            Akıl esasdır.Dinin birinci şartıdır.Temyiz ve tefrik aracıdır.Allahı bilme ve bulma,Ona yakınlaşma sebebidir.

Akılla kesb arasındaki fark;birinin bağlı,diğerinin serbest olmasıdır.Keşf,aklın serbestlik halidir.

Sorumluluğu devre dışı bırakan sebebler ise;                                                Yani;”Ehliyeti daraltan ve ortadan kaldıran haller:A. Semavî Arızalar: (Gayrı İradi Arızalar)a. Çocukluk (Sığar)

aa. Gayr-ı Mümeyyiz Çocuk:bb. Mümeyyiz Çocuk.

b. Cünûn (Delilik: Akıl Hastalığı).

c. Ateh (Bunaklık, Geri Zekâlılık, Akıl Zayıflığı)

d. Uyku ve Baygınlık: (Nevin ve İğma).

e.  Unutma (Nisyan).

f.  Aybaşı Hali (Hayız) ve Lohusalık (Nifas) Hali.

g. Ölüm Hastalığı (Marazu'1-Mevt).

1. Ölüm.J. Kölelik.

B. Mükteseb Arızalar: (İRADİ ARIZALAR)

a. Bilmemek (cehl).b. Sarhoşluk (Sekr).c. Şaka (Hezl).d. İkrah (Zorlama).e. Hata.

F. Sefeh.g. Yolculuk (Sefer).[6]

            Bütün bunlar insanın iradesi dışınca olup,dinin müsaade ve genişlik verdiği hallerdir.

Haram kılınanlar.”- Ölü, kan, domuz eti, Allah'tan başka­sının adı anılarak boğazlananlar, bo­ğularak, vurularak, yuvarlanarak veya süsülerek ölen, yırtıcı hayvan tarafın­dan parçalananlar -canları çıkmadan evvel kestiğiniz müstesna- size haram kılınmıştır. Dikili taşlar üzerine kesi­lenler ve fal oklarıyla kısmet aramanız da (size haram kılınmıştır). Bunlar fa-sıklıktır. Bu gün kafirler dininizden ümitlerini kesmişlerdir. Öyleyse onlar­dan korkmayın da benden korkun. Bu­gün dininizi kemâle erdirdim. Üzeri­nize olan nimetimi tamamladım ve size din olarak İslâmı beğendim. Her kim açlıktan darda kalıp günaha kaymak-sızm mecbur olursa muhakkak ki, Al­lah Rahîm'dir, Ğafûr'dur.”[7]

            Bütün bunlar ilmen zararı tescil edilmiş,başka faydalar için yaratılmış yasaklardır.Nitekim hayvanlara leş,canavarlara,yarasalara kan içmek haram kılınmamıştır.

”Hadisi şerife göre ise besmele çekilip çekilmediği bilinmeyen bir eti besmeleyle ye­mek helaldir.

"Müslüman besmele çeksede çekmesede kestiği helaldir" buyurulmuştur.[8]

Çünki eşyada asıl olan ibahedir,helal olmasıdır,aksi haramlık durumu zuhur etmedikçe…

Namazı terk edenin hükmü;hanefiye göre hapsedilip cezalandırılır,Şafii ve malikiye göre had uygulanarak öldürülür,hanbeliye göre ise,hem kafir ve hem de irtidad etmesinden dolayı öldürülür.

Allah asla kendisinden uzaklaşılmasına müsaade etmemektedir.

"Bilin ki bana Kur"an ile birlikte onun bir benzeri de verilmiştir. Tok bir şekilde koltuğuna kurulmuş olan bazı kimselerin sadece Kur'an'a sarılın, onun helal dediklerini helal, haram dediklerini haram kabul edin diyeceği zaman yakındır. Bilin ki Allah'ın Resulünün de haram kıldıkları Allah'ın haram kıldıkları gibidir.”[9]

Kur’anın ilk müfesiri ve uygulayıcısı Rasulullahtır.O islamın da imanın da ibadetin de canlı tek şablonudur.

-Günahına ağla..günah ve ağlama..ağlama-aklama-aklanma.iki temizleyici şey..su ve ateş..ateşle temizlenmeden evvel,su ile temizlen..abdest suyu..göz suyu…

Mevlana der:”Madem ki Halil'sin, ateşten hiç korkma, emin ol, için rahat etsin. Ben, ateşi sana yüzlerce gül bahçesi yaparım.'

            Allah kendisine dost olanı yakmaz.Ona dost olmayan cehenneme yakın,ondan ise uzaktır.Haramlar ve günahlar cennetten uzak,cehenneme yakın,Allahın rızasına aykırıdırlar.

            Âhirette günahımızdan dolayı gösterilecek olan haller,eğer bu dünyada gösterilmiş olsaydı sadece insanlar birbirlerinden kaçmakla kalmaz,kendisinden de nefret ederdi,iğrenirdi.

            Haram yediğinde burnu uzasaydı,yüzü kızarsaydı,elbisesi düşseydi,kulakları uzasaydı,o sıfata benzeyen hayvan şekline girseydi,hasta olsaydı,her seferinde kaza yapsaydı,ölüm olsaydı,mide bulansaydı,yanma olsaydı,küçülseydi, uzasaydı, zayıflasaydı,şişmanlaşsaydı,kararsaydı,iğrençleşseydi,fakirleşseydi..vs.vs.yapmazdı değil mi?

            Oysa yine öyle olmaktayız ancak ya görmemekte,düşünmemekte veya ahirete bırakılmaktadır.

     İnsan bu dünya hayatında hayatının seyrini sürdürmekte ve tamamlamaktadır. Seyri insani,duracağı noktayı ve hedefini sürdürmektedir.Küfür, günah ve gaflet ise onu durdurmakta,tamamlamasını sekteye uğratmaktadır.

     Ruhlar aleminde başlayan bu yolculuk,cennet ve cehennem ile neticelenmektedir. Günahlar ise hayat yolculuğumuzda dikenler,engebeler ve yolculuğu sekteye uğratan sebeblerdir.

Bu seyir cennette normal seyrini sürdürmekte iken bir günah onu alıp bu dünya hayatına tekamül etmesi için sevke sebeb ve bahane olmuştur.

Hadis-i Kudsi de;”Eğer siz günah işlemeseydiniz,sizi helak eder günah işleyen bir kavim yaratırdım.”

Burada günahdan kaynaklanan bir üstünlük değil,ondan uzaklaştıran aklın üstünlüğü söz konusudur.Tıpkı testteki bir çok şık içerisinden aklın devreye girmesiyle en doğru ve uygun olana isabet edip bulması gibi…

            Cennet çirkinlikleri kabul etmez.Cennet ucuz değil,cehennem dahi lüzumsuz değildir.

MEHMET  ÖZÇELİK

22-06-2006

 

 

 

 


 

[1] A’raf.22.

[2] Kenzul İrfan fi Ehadisin Nebiyyir Rahman-Muhammed Es’ad Efendi.

[3] Zümer.3.

[4] Fecr.28.

[5] M.Kırkıncı-İnsan-millet ve devlet sh.39.

[6] Bak.Fıkıh Usulü.Prof.Fahrettin Atar.

[7] Maide.3.

[8] Nasb-r-Raye 4/183,Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları: 1/47-49.)

[9] Tirmizi, ibn-i Mace